İddia edilen Rijkaard kuralları ve Lincoln üzerine

Basında çıkan Rijkaard kurallarından haberiniz vardır. Zaten bir takımın başına yeni bir teknik adam geldi mi gazetelerde hemen çıkar böyle haberler. Florya’da sıkı yönetim, Samandıra’da disiplin, Ümraniye’de yasaklar vs..

Rijkaard‘ın koyduğu kuralların takıma disiplin getirmesi gerekirken takımın en çok para kazanan futbolcusu Lincoln piyasada yok. Kaç gündür Lincoln’ün nerede olduğu hakkında kulüpten bir açıklama yapılmıyor. Bundan önce verilen para cezalarının bir halta yaramadığı ortadeyken yine para cezası verilecek deniliyor.

Takım içinde böylesine disiplinsizlik yaratan bir futbolcu varken Rijkaard kurallarının disiplin getireceğini konuşmak ne kadar anlamsız olsa da Lincoln’ün yarın takıma katıldığını ve bu yeni kurallarla yaşayacağı problemleri bir düşünelim.

1- Sabah yapılacak olan antrenmanlar saat 10.00’da başlayacak ve tüm futbolcular antrenman saatinden 1 saat önce tesislerde olacak.

Lincoln paşanın daha ilk günden saat 9’da tesislerde olmasının imkanı ihtimali yok. 9’da tesislerde olması için 8’de kalkması lazım. Bahanesi hazır; kaç aydır Brezilya’dayım, saat farkı beni bitirdi, lanet olsun jetlag.

2- Tesislerde kalan oyuncuların kahvaltı saati 8.00 ile 9.00 arası olurken, 9.00’dan sonra kahvaltı edilmesi kesinlikle yasak olacak.

Lincoln paşa buna kesin bir çözüm bulur. Lap Top’unu açar yemeksepetinden bir sabah tostu söyler ya da Baros‘a bana yolluk bi’ ekmek arası yap diye sms atar.

3- Çift antrenman olduğu günlerde tesislerden çıkmak kesinlikle yasak olacak. Öğleden sonra futbolcular 2 saat uyumak zorunda..

Çift idman paşamı bozar. Öğleden sonraki idman öncesi dizindeki sakatlığı nükseder. Antremana çıkmayacağı için 2 saat değil 4 saat uyur.

4- Oyuncuların kamp yaptığı binaya kesinlikle misafir alınmayacak. Futbolcuların dinlenme saatlerinde tesis çalışanları bile bu binaya giremeyecek.

Lincoln İstanbul’da 5-6 tane arkadaşıyla beraber yaşıyor. Kamptayken arkadaşlarını özlerse ne olacak? Morali bozulur paşamın. Terk eder kampı!

5- Tesislerde kalan futbolcuların tesislere dönüş saati en geç 00.00 olacak ve bu saatten sonra gelenler tesislere alınmayacak.

Lincoln tesislerde kalmıyor o yüzden bu kuraldan yırttı.

6- Futbolcular gece 00.00’dan sonra birbirlerine oda ziyareti yapamayacak.

Nasıl yani uyku tutmayınca Sabri‘yle çekirdek çitlemeyecek mi?? Olacak iş değil…

Şu Zenit enayisi Lincoln’ü de alsa, Brezilya’dan direk Rusya’ya geçse İstanbul’a bulaşmasa ne güzel olur. Meira zaten orada, Güiza da gidecek. 3’ü takılırlar işte orada paşa paşa…

Raul Albiol Real Madrid’de

Mevcut kadroya yapılan Ronaldo ve Kaka transferlerinden sonra bu adamların hücum hattı o biçim de defans ne olacak deniyordu. Para babası Florentino Perez bu soruya da cevap bulmuş ve Valencia’dan Raul Albiol’ü kadroya katmış. Juventus’a giden Cannavaro’nun yerine Pepe’nin yanına düşünülen Albiol transferi deyim yerindeyse “cuk” oturmuş.

Dün gece İspanyol gazeteleri bu transferin bittiğini yazmıştı. Real Madrid de az önce resmi açıklamayı yapmış. Bu transfer için Valencia’ya 15 milyon euro, Albiol’a da senelik 1.8 milyon euro ödenecekmiş.

Bu arada Real’in bir diğer ilgilendiği isim ise Liverpool’dan Arbeloa. Bu adam yıllardır nasıl Liverpool’da oynar ya da Real bu adamla neden ilgilenir onu da çözebilmiş değilim.

Ulan Amerika!

Şu anlamsız boru sesli Konfederasyon kupasından tek beklentim Brezilya-İspanya finaliydi. Futbol’dan ne anlar dediğim Amerika mucizevi şekilde geldiği yarı finalde İspanya’nın 35 maçlık yenilmemezlik serisini bozdu ve 2-0’la adını finale yazdırdı.

Bu mağlubiyet İspanya’nın muhteşem bir takım olduğu gerçeğini değiştirmeyecek ama yine de İniesta ve David Silva‘yı çok aradıklarını söyleyebilirim. Yerlerine oynayan Xabi Alonso ve Riera, deyim yerindeyse makinanın dişlilerini biraz olsun aksattılar.

Amerika’da ise Onyewu, Bradley ve Altidore en beğendiğim isimlerdi. İlk golde Altidore ne güzel döndü öyle. Özellikle Fener’le adı anılan Onyewu’yu çok beğendim. Tartışmasız maçın adamıydı. Maçı izlerken 70’den sonra düşer dediğim Amerika takımı 90 dakika boyunca büyük savaştı ve galibiyeti sonuna kadar haketti.

Bu akşamki yarı finalde Brezilya’nın da bir sürprize izin vereceğini hiç zannetmiyorum. Pazar akşamı Amerika-Brezilya finalinde boru sesleriyle samba izleriz.

Riquelme geri mi dönüyor?

Dünya kupası eleme grubunda 19 puanla 4. sırada yer alan Arjantin’de Riquelme sesleri yükselmeye başlamış.

İşlerin kötü gittiğini düşünen Arjantin futbol federasyonu başkanı Julio Grondona, Milli takım defterini kapattığını açıklayan Riquelme’ye geri dön çağrısında bulunmuş. Bu çağrının yeterli olmadığını bilen Grondon, aynı zamanda Maradona’yla konuşup bu futbolcuya kapıların açık olup olmadığını öğrenmenin peşindeymiş. Maradona ise geçtiğimiz haftalarda yaptığı açıklamalarda Riquelme’yi Milli takıma yeniden çağırmayı düşünebileceğini söylemişti.

Eyvallah Riquelme iyi topçu, Milli takım içinde bir artı olur ancak Arjantin’in eleme grubundaki çoğu maçını izlemiş biri olarak kötü gidişin nedeninin hücumda değil defansta olduğunu düşünüyorum. Her maç onca pozisyona giriyorlar, penaltı kaçırıyorlar bilmem ne sonra kalelerine gelen ilk topta golü yiyiyorlar. Savunmadaki Diaz, Otamendi, Papa ve Forlin gibi isimler gerçekten çok zayıf. 35 yaşındaki Zanetti ve 32 yaşındaki Heinze de bir yere kadar.

Arjantin bu haliyle bile Dünya kupasına gider ama bu defans hattıyla uzun senelerdir olduğu gibi yine hüsrana uğrayıp geri döner.

Rijkaard&Neeskens

Yakışmış!

Aklıma gelmişken önümüzdeki sezon forma sponsorumuz Avea değil Türk Telekom. Ayrıca formaların arkasına ve şortlara da reklamlar alınacak. En rahatsız edici olan, artık forma arkasında yazan numaraların üst kısmında reklam olacak olması, oyuncu isimlerinin ise numaraların altına yazılacak olması.

Bu arada Galatasaray ‘ın yeni sezon formalarından birinin mor olacağı kesinleşmiş. Şu anda kulağa pek hoş gelmese de gördükten sonra yorum yapmakta fayda var.

Santa Cruz da Citizen oldu

Manchester City sezon ortasındaki Kaka’sını çıkarma saçmalığından sonra adam gibi transferler yapar oldu. Aston Villa kaptanı Gareth Barry‘den sonra Blackburn’den Santa Cruz’a da dün imzayı attırmışlar. Bu transfer için Blackburn’e 18 milyon pound ödeyeceklermiş. Barry’e 12, Cruz’a 18 hesap defteri oldu 30 ama koymaz Araplara.

Daha önce de dediğim gibi Arap sermayeli City beni şaşırtmaya devam ediyor. Santa Cruz Robinho ve Stephen Ireland‘ın da desteğiyle City’de çok iş yapar. Önümüzdeki sezon attıkları gol sayısında artış olacağı kesin. Bir de konuşulduğu gibi bunların yanına Tevez gelirse City seneye ilk 4’ü ciddi anlamda zorlar. Kafamdaki tek soru işareti ise Mark Hughes. Teknik adamlığını pek beğenmiyorum açıkçası.

Bu arada Liverpool’da bu yazın ilk transferini yaptı. Glen Johnson‘ın transferi konusunda hem Portsmouth’la hem de oyuncuyla anlaştıklarını resmen açıklamışlar. Zaten forma satışlarına da önceden başlamışlardı.

1 milyar euro

Dün Real Madrid’in Ronaldo’nun kontratına 200 milyon euro bonservis bedeli yazdırmak istediğini söylemiştim. Perez yönetimi işi iyice abartmış ve günün birinde Ronaldo’ya Araplar sulanabilir diye kontratına 1 milyar euro bonservis bedeli yazdırmak istiyormuş.

Bu kadar da şov yapılmaz ki ama…

Bu arada dünkü yazımda La Liga kontratlarında en yüksek bonservis bedeli 150 milyon euroyla Messi’de demiştim ama Raul, Van Nistelrooy ve Puyol’un kontratlarında yazan bonservis bedelleri 180 milyon euroymış. Hatamı düzelteyim.

200 milyon euro

La Liga’da oynayan bütün futbolcuların kontratlarında belli bir bonservis bedeli yazar. Bir takım oyuncusunu satmak istemese de eğer oyuncusu için kontratta belirtilen bonservis bedeli teklif edilirse kabul etmek zorundadır. O dakikadan sonra karar tamamen futbolcuya kalır. Gitmek isterse gider, kalmak isterse kalır.

La liga’daki kontratlarda belirtilen bonservis bedellerinde rekor şu anda 150 milyon euroyla Messi‘de. Ancak Real Madrid başkanı Florentino Perez, 94 milyon euro ödediği Ronaldo günü gelir dansözlük yapar da gitmek isterse diye kontratına 200 milyon bonservis bedeli yazdırmaya çalışıyormuş.

Bu zontaya kimse 200 milyon euro vermez de maksat şov olsun işte.