Bakalım bu yol, su, elektrik olarak bize nasıl dönecek?

Türkiye Futbol Federasyonu tarafından 2010-2011, 2011-2012, 2012-2013, 2013-2014 futbol sezonları TFF Süper Lig ve TFF 1. Lig müsabakaları yayın haklarının devri için düzenlenen “Medya Hakları İhalesi”  sona erdi.

Paket A denilen yani uzun lafın kısası Turkcell Süper Lig maçlarını farklı teknolojilerle haftada en az 4 olmak üzere şifreli canlı yayınlamayı kapsayan paket için Digitürk ve Türk Telekom arasında müthiş bir açık arttırma savaşı oldu. Kazanan 321 milyon dolarla Digitürk. Bir de bunun üzerine %30 vergi gelecek. Oh aslanım!

“Ligde takımlar arasında bu kadar çekişme olmuyor yayınlamak için bu kadar çekişme olur mu lan!?” dedirttiler resmen. Bu arada Digitürk masasında Karamehmet’in bizzat oturması, Telekom’un sık sık mola alıp patrona telefon açmaya gitmesi de açık arttırmanın entesanlıklarındandı.

Bu ihalenin ardından futbolumuzda birçok dengenin değiştireceği kesin. Kulüpler de tabii ki gelirleri yükselecek diye çok mutlular ancak bu paralar ödenebilir mi, nasıl ödenir, nereden nasıl çıkar gibi soruları da kendi kendilerine soruyorlardır. Mutluluğun yanısıra bir tedirginlik de vardır yani.

Bu noktada da bizlere yani futbol endüstrisinin müşterilerine girenin çıkanın ne olacağını bekleyip görmek lazım. Sadece ödeyeceğimiz paraları değil, maçları izlerken ağzımıza dayayacakları reklamları da şimdiden görür gibiyim…

Alessandro Del Piero

Dün akşam Diego’yla beraber Ferrara‘yı ipten aldılar. 3-0’lık Napoli galibiyetinin baş mimarlarıydı. Del Piero 2 gol atarken, Diego 1 gol atarak bir de penaltı yaptırdı.

Sezon başında yapılan onca transfere rağmen yine Del Piero yine Del Piero… Ferrara sezon başından beri kaptana ters gidiyordu ancak bu zor günlerde sarılması gereken isim odur. Juventus’daki ağırlığı tartışılmaz. Hatta taraftar Hiddink filan değil Del Piero gelsin takımın başına diyor. Ben ise daha değil biraz daha izleyelim diyorum.

Bu galibiyet şimdilik kupada çeyrek finali getirdi ve günü kurtardı. Hafta sonu Chievo deplasmanı yine sıkıntılı olur.

Kewell’ın kankası Neill

Dün gece saatlerinde Lucas Neill’in Galatasaray’a transferi açıklandı. Everton’a ödenen bonservisle ilgili resmi bir rakam açıklanmasa da İngiliz basınında 800.000 pound civarında bir rakamdan bahsediliyor.

Sezon başında bonservisi elindeyken çok yüksek maaş istediği için ayrıca 4 milli stoperimiz var diyerekten gerçekleşmemişti bu transfer. Neill de tekrar Premier League’in yolunu tutmuş ve Everton’la anlaşmıştı.

Bugüne geldiğimizde 4 milli stoper denilen Emre Aşık, Emre Güngör, Gökhan Zan ve Servet’ten beklediğini alamayan Rijkaard tekrar Neill’ın ismini verdi. Neill ise Everton’da sürekli forma giyememe sıkınıtısıyla 6 sonraki Dünya Kupasını düşünerek Galatasaray’a tamam dedi. Milli takımdan kankası Kewell’ın da Neill’a Galatasaray hakkında referans verdiği kesin.

Neill şöyle oyuncudur, böyle özellikleri vardır demektense şu anki mevcut stoperlerin hiçbirinden kötü olmadığını ve yıllarca Premier League tecrübesi kazandığını düşünerek takıma olan artılarının eksilerinden daha fazla olacağını söyleyelim. Savunmanın hem ortasında hem de sağında görev alabilmesine rağmen Rijkaard’ın kafasında Servet’in partneri olacaktır. Sezon başından beri en büyük dert olan savunmadan topu oyuna iyi sokan stoper konusunda da hem Servet’ten hem Zan’dan hem de Emre’lerden daha iyi olduğu kesin.

Belki Galatasaray’lı taraftarların sezon başında alıştığı flaş transferler gibi değil ancak Ocak ayında alınmasına rağmen avrupa kupasında oynayabilecek, Premier League tecrübeli, çok da yaşlı olmayan(31) milli bir stoperi kadroya katmak hiç de fena değil. Bir de kankası Kewell’ın sezon sonunda takımda kalmasına olumlu katkı yapacağını düşünenler var. Öncelikle işallah diyeyim ama Kewell’ın sorunu ailesinin burada olmaması ve onları özlemesi onlarında Kewell’ı özlemesi. Neill Kewell ailesinin özlemine nasıl çare olur pek bilemedim…

Douglas Costa resmen Shakhtar’da

Geçen hafta basında ve bazı bloglarda Douglas Costa’nın Shakhtar’a transfer olduğu yönünden haberler okumuştum ancak Shakhtar resmi internet sitesinde herhangi bir açıklama yoktu. Dün akşam saatlerinde beklenen resmi açıklama geldi. Gremio’nun genç yeteneği 6 milyon euro bonservis bedeliyle 5 senelik sözleşme imzalayarak Ukrayna’nın yolunu tuttu.

Daha önce Douglas Costa hakkında 2 yazı yazmıştım. Buradan ve buradan ulaşabilirsiniz. Avrupa’nın devlerine gider diye beklerken Lucescu kaptı genci. Daha önce konuşulan bonservis bedellerinin yanında 6 milyon euro şaka gibi. Buradan Avrupa’ya büyük pazarlayacaklar Douglas Costa’yı.

Yaklaşık 20 gün önce de Alex Teixeira‘yı transfer etmişti Shakhtar. Takımda zaten Jadson,  Fernandinho,  Ilsinho,  Willian ve  Luiz Adriano gibi Brezilya’lılar da var. Ukrayna’da resmen Brezilya Milli takımı kuruyorlar, doğru adımlar atıyorlar…

Rahatladın mı?

2 hafta önce Liverpool karlı Aston Villa deplasmanındayken Voronin hanımıyla beraber Miami’de aynen böyle takılıyordu. O zamandan belliydi Voronin’in Ocak ayında takımdan ayrılacağı. Yoksa takımın maçı varken nasıl Miami’de olabilirsin?

Herneyse Voronin’in Dinamo Moskova’ya resmen transferi açıklanmış. “Liverpool’daki kötü günlerim bittiği için çok rahatladım” demiş. Bak sen halbuki kötü günlerinde de baya rahat gözüküyorsun be Andriy…

#9 Donovan

Everton Amerikalı forvet Landon Donovan’la 10 haftalık kiralık sözleşme imzaladı. Kadrosunda Saha, Jo, Yakubu, Vaughan ve Anichebe gibi forvetler olan ancak ciddi sakatlık problemleri yaşayan Everton için farklı bir alternatif olacak Donovan. 10 haftada ne kadar yararlı olabilir şimdilik soru işareti ancak kendisi “buraya tatile gelmedim” demiş.

İyi güzel tatile gelmemiş umarım faydalı işler yapar ama benim bir takıntım vardır. Takımda bazı numaralar benim için özeldir. 9 numara da bunlardan biri. 10 haftalığına gelmiş adama 9 numara verilir mi arkadaş bak takıldım şimdi.

Gary Neville bırakıyor

Kariyerine stoper olarak başlayan ancak kısa boyu nedeniyle zaman içinde Sir Alex Ferguson tarafından sağ beke monte edilen 34 yaşındaki Gary Neville’in sezon sonunda sözleşmesi bitiyor ve Manchester United’dan yeni bir teklif yok. Takımın diğer veteranları Scholes ve Giggs‘e yeni sözleşme öneren United, Neville’a önermeyerek sessiz şekilde sen artık bırak bu işi demiş.

18 yıllık Manchester kariyerinde 583 defa kırmızı şeytanların formasını giyen Neville, 7 Premier League, 3 FA Cup, 1 Şampiyonlar Ligi, 1 Kıtalararası kupa ve 1 İngiltere Kupası şampiyonlukları yaşadı.

Isınamadığım, bir türlü sevemediğim oyunculardan biridir Gary Neville. Kardeşi Phil Neville her zaman daha sempatik gelmiştir. Hatta Phil Gary’den daha iyi ve çok yönlü bir futbolcu olmasına rağmen Manchester’dan neden gönderilmiştir hiç bir zaman anlayamamışımdır. Ama Gary Neville’ın Manchester için bir efsane olduğunu kabul etmemek de ayıp olur. Son dönemlerde özellikle dizinden yaşadığı sakatlıklar olmasa 2-3 sene daha kadroda yer bulabilirdi.

Tahminim ilerki dönemde Sir Alex Ferguson’un teknik ekibinde yer bulabileceği. Sir pek sever Gary’i…

Üç Boyutlu (3D) Dünya Kupası

Geçtiğimiz aylar içerisinde Sony’nin FIFA ile yaptığı anlaşma sonucu 2010 Dünya Kupası’nın bazı maçlarının 7 şehirde (Berlin, Londra, Mexico City, Paris, Rio De Janeiro, Roma, ve Sidney) halka açık olarak üç boyutlu olarak yayınlanacağı duyurulmuştu. Şimdi ise ESPN, bu yaz bütün bu maçları yeni açacakları ESPN 3D kanalından yayınlayacağını duyurdu.

Sevin, sevmeyin 2010 3D’nin yılı olacak. Sony ve Panasonic ciddi şekilde bu teknolojinin arkasındalar ve bu teknolojiyi evlerimize sokabilmek için büyük uğraş veriyorlar. HD Ready, Full HD derken, şimdi sırada 3D Ready televizyonlar var. HDMI spesifikasyonunun 1.4‘e genişletilmesiyle birlikte Blu-Ray diskler ile üç boyutlu filmler de evimize gelecek. Tahminim Avatar‘ın Blu-Ray’de çıkması ve üç boyutlu oyunların piyasaya sürülmesiyle bu iş patlar. PS3’ünüz varsa bir güncellemeyle işiniz tamam olacak ama TV’nin değişmesi lazım. Şimdiden biriktirmeye başlayın.

Eğer Avatar’ı görüp bayılanlardansanız–ben hastasıyım–, size şimdiden üç boyutlu futbolun muhteşem ötesi olacağına garanti veririm. HD yayınlarda film ve dizilere oranla, belgeseller ve canlı spor karşılaşmaları çok daha wow! dedirtiyor insana. Aynısının 3D’de de olacağına, hatta daha bile etkili olacağına hiç şüphe yok.

Peki ülkemizde ne olur? 2010 Dünya Kupası’nın yayın hakları TRT’nin elinde. TRT 2009 sonunda HD yayına geçecekti ama son takvime baktığımda 2010 yılındaydık. Genel olarak TRT’nin bilimum spor yayınlarındaki kalitesi yerlerde sürünürken, bu yaz 3D’yi geçtim doğru düzgün HD yayın olması için dua edelim. Şampiyonlar Ligi ve UEFA Europa Ligi maçları ülkemizde daha bu sezon HD yayınlanmaya başlamışken, biz ancak 2014 Dünya Kupası’nı üç boyutlu olarak seyrederiz.

Roberto Carlos basın karşısında

Transfer zaten resmen bitmiş ve imzalar haftalar öncesinde atılmıştı. Bugün ise basın karşısında bir tören yapılmış. Roberto Carlos 15 sene sonra Brezilya’da top koşturacak. Şişmanaldo‘yla Corinthians’da eski günleri anacaklar.

Bu arada son birkaç gündür basında Roberto Carlos’un açıklamalarını okuyoruz. Carlos hakikaten uzaktan sert vuruyor. Bir ara ona da değinmek lazım sanki…