Mesut Özil’e son teklif

İspanyol basınına göre Mesut Özil bugün Real Madrid’li olabilir. AS Gazetesi Madrid’in Werder’e 10 milyon euroluk teklif yaptığını Almanların 14 milyon istediğini iddia ediyor. Bir diğer İspanyol gazetesi Marca ise son teklifin 16 milyon olduğunu Werder’in 20 milyon istediğini söylüyor.

Mourinho da dün yaptığı basın toplantısında Mesut’a hayır demeyeceğini söylemiş. Yani istiyor. Bugünkü görüşmelerde pazarlıklara Van der Vaart ismi de dahil olabilirmiş ki kulağa mantıklı geliyor. Sezon sonu sözleşmesi bitecek olan Mesut için Werder Bremen’nin eli çok güçlü değil. Hem para almış hem de yerini doldurmuş olabilirler.

Real işi en geç Salı’ya kadar bitirmek istiyor çünkü Çarşamba günü Werder Bremen’in Sampdoria ile Şampiyonlar Ligi ön eleme maçı var. Mesut’u oynatmaları durumda ve o günden sonra olası bir transferde Mesut Real ile Avrupa’da oynayamaz.

Real ile Bremen bugün yine masaya oturacak. Muhtemelen de işi bitirirler. 3 ay sahalardan uzak kalacak olan Kaka’nın boşluğu Mesut ile dolabilir. Kaka döndükten sonra da Mesut ile güzel rotasyona girerler.

Maradona’nın Premier League aşkı

Aston Villa Martin O’neill’in istifasından sonra teknik direktör arayışında. İngiltere’de isimler havada uçuşuyor. Fulham’ın uğraşıp da getiremediği Ajax teknik direktörü Martin Jol ilk hedef.

Ancak Aston Villa’ya Güney Amerika’dan menajeri vasıtasıyla Maradona’dan mesaj var. Menajeri Walter Soriano, Maradona’nın İngiliz futboluna bayıldığını ve Aston Villa’yı isteyebileceğini söylemiş. Hatta Maradona İngiltere dahil Avrupa’dan kulüplerle görüşme halindeymiş.

Menajeri ne kadar doğru söylüyor bilmem. Komisyon işleri bu dönem kesatsa sallıyor da olabilir. Ama olur da Maradona Premier League’e gelirse Liverpool maçlarından sonra her hafta heyecanla bekleyeceğimiz bir maç daha olur. Takımın kim olduğu önemli değil. Yılmaz Vural’ın Premier League temsilcisi olur. Yarılırız her hafta…

Niang geldi, Fener coştu

Spor Toto Süper Lig’in ilk Pazar günü Fenerbahçe’ye iyi geldi. Gündüz yeni transferi Niang İstanbul’a ayak bastı. Akşam ise Medical Park Antalyaspor’u harika futbol ile 4-0 geçti.

Öncelikle artık Guiza ile uğraşmayacağımıza ne kadar mutlu olduğumu anlatamam. Uzun yıllar sonra kadromuzda topla dikine süratli bir şekilde kaleye inebilecek, ayakta kalabilecek ve şut atabilecek kaliteli bir forvet olacağı için çok heyecanlıyım. Bu akşam Semih, hatta Semih-Alex ikilisinin ne kadar etkili olduğunu bir kez daha gördükten sonra Guiza’nın iki yıldır bize nelere mal olduğunu bir kere daha görmüş olduk.

Antalyaspor’un hesabını 28 dakikada dört gol ile kesen Fenerbahçe bu akşam harika bir futbol ortaya koydu. Bunu keşke Young Boys karşısında da yapabilseydik demeden edemeyeceğim ama o maçlardan alınan ders işe yaramış, onu görmüş olduk.

İyi bir başlangıç ancak devamının PAOK ve Trabzon maçları ile gelmesi lazım.

FIFA yeni heyecan arıyor

FIFA’nın samiyetsiz başkanı Sepp Blatter bir sonraki Dünya Kupasında kural değişikliği yapabileceklerini söylemiş.

Grup maçları dahil turnuvanın bütün maçlarında 90 dakika berabere biterse direk penaltı atışları oyunu daha heyecanlı hale getirebilirmiş. Bir diğer üzerinde durdukları konu ise altın gol kuralını geri getirmekmiş. Hatırlatalım altın gol kuralı 1998 ve 2002 Dünya Kupalarında uygulanmış biz de İlhan Mansız’la ekmeğini yemiştik.

Şahsen 120 dakika süren ve penaltılara giden maçlar hep içimi cız ettirir. Hak eden değil şanslı olan kazanır. Özellikle 90 dakika sonunda böyle bir uygulama nasıl olur kararsızım. Heyecanlı olur yatış olmaz ama yine de bilemedim. Altın gol geri gelse hayır demem ama hakkaten heyecanlıydı be kardeşim…

Ryad Boudebouz

Sochaux’da forma giyen Cezayirli Boudebouz’a bu sezon dikkat derim. 1990 doğumlu bu genç tabiri caizse uzaktan kodu mu oturtuyo’… Üstteki video dün St. Etienne’e attığı nefis gol. Alttaki ise geçen sezonun son haftasında Monaco’ya attığı gol. Gelişine öle aşırtma helal…

link 1: http://www.dailymotion.com/video/xegc8z_ryad-boudebouz-stunning-goal-14-08_sport

link 2: http://www.dailymotion.com/video/xegc7z_algerien-riad-boudebouz_sport

Çocuklarının eğitimini düşündü

Arsene Wenger dün Arsenal ile olan sözleşmesini 2014’e kadar uzattı. 1996’da başladığı Arsenal kariyerinde şu an 14. senesini yaşıyor Wenger.

Bu 14 senelik süreçte 3 Premier League, 3 FA Cup ve 3 Community Shield şampiyonlukları var. Avrupa’daki en büyük iki başarısı ise 2005-2006 sezonunda Barcelona ile Şampiyonlar Ligi finali oynamak ve 1999-2000 sezonunda Galatasaray ile UEFA Kupası finali oynamak.

Başarılı mı? Kişiye göre değişir ama adamın olaya bakışı farklı. Arsenal yönetiminin ve taraftarın Wenger’e bakışı farklı. Öğretici, yetiştirici hoca. İstikrardan yana adamların mantığı.

Bu süreçte bizim topraklarda neler oldu neler. Şampiyon hocaları kovduk. 7-8 haftada mucize beklediğimiz hocaları kapının önüne koyduk. Bir adamı başarısız bulup kovduk sonra geri getirip yine kovduk. Ortaya karışık yani.

Güleriz ağlanacak halimize

Galatasaray taraftarı enteresan bir haleti ruhiye içinde şu aralar. Lig başlıyor ilk maça çıkılıyor heyecan yok. Maç başlıyor takım golü buluyor. Sevinç bir yere kadar. Kahkahalar havada uçuşuyor “Sarp attı lan!” diye. Fena değiliz ama bugün takım sanki kıpırdanıyor diyorsun. Bir duran top ve Aykut’un klasik çizgide kalışı, Ali Turan’ın Sabri’yi aratışı…

2. devre başlıyor kahkahalar yine havada. Ayhan Xavivari oyunu kuracak, üflesen uçacak genç yetenek Emre parlayacak alacağız bu maçı. Kewell biraz yırtınıyor. Arda koşturuyor. Yine cacık yok. Top dönüyor geliyor Servet adamını bırakıp öne çıkıyor. Ve skor 2-1. Sinir var mı? Sıfır. Biliyorsun çünkü olacakları artık dalgaya vuruyorsun.

Sonrası daha da vahim. Doldur boşalt style Batdal sahada. Sakatlıktan yeni çıkmış Baros’a sarılmaca. Yaratıcı adam zaten yok. Topu ileri taşıyabilen tek adam Arda’yı oyundan al Barış girsin. Sinir var mı? Kesinlikle yok. “Barış şimdi bir saçmalar bizi güldürür” diyoruz.

Sonra dakikalar oluyor 88. Bir bakıyoruz Rijkaard da bizden olmuş. Sivas yedek kulübesiyle münakaşa ediyor. E hani total futbol filan öğretecekti? Bu malzemeyle bu kadar. Onu da bozduk anasını satayım…