3637 metre

Dünya Kupası Güney Amerika eleme grubunda Paraguay’ın 3 puan önünde lider olan ve Güney Afrika’yı garantileyen Brezilya, bu hafta sonu Bolivya deplasmanına çıkacak. Bolivya’nın Dünya kupasına gitme ihtimali kalmadı ancak Brezilya’yı yenerek taraftarlarını sevindirmek istiyorlar. En büyük avantajları da rakımın çok yüksek olması. Deniz seviyesinden 3637 metre yüksekte olmak Brezilyalı futbolcuların en büyük handikapı olacak.

Maradona’nın Arjantin’i Bolivya’da 6 yiyip, büyük madara olmuştu. Brezilya’ya 6 filan zor tabii ama hafta sonunun sürprizini Bolivya yapabilir.

Dünya Kupasına gitme hayallerimiz kesin olarak bitmiştir

Bosna’nın Estonya ve İspanya karşısında puan kaybını bekliyorduk değil mi? Estonya’yı bilmem ama İspanya’dan puan alacakları kesin. Villa zaten sakattı bu sabah da Torres sakatlanarak kadrodan çıkarılmış. Yani bu demek oluyor ki İspanya’nın forvetinde Fenerbahçeli taraftarların ilacı Güiza oynayacak.

Xavi, Iniesta, Silva üretir üretir Güiza harcar. Hepimize şimdiden geçmişler olsun.

Liverpool’a bulaşmayın bari

Premier League’e dadanan Arapların şimdiki hedefi Liverpool. Suudi Prens Faisal bin Fahd bin Abdullah kulübün %50’si için 350 milyon poundu gözden çıkarmış durumda. Kulübün Amerikalı sahiplerinden George Gillett teklife sıcak bakarken diğer ortak Tom Hicks teklife tamamen karşı çıkıyor.

Liverpool’da mali kriz devam ediyor, takım istikrarı bir türlü yakalayamadı. Şimdi de bu tür dedikodularla yeni bir düşüş başlamasın. Bu arada son Hull City maçını tribünden izleyen Suudi Prens ile Liverpool Arabistan’da spor akademisi kuruyorlar. Arada bir bağ zaten var ama kulübün hisselerinden uzak dursun!

Puan kaybı mı? Tabii ki olacak…

Geçen sene 2 maçta da bileğimizi büken Eskişehir dün gece Sami Yen’den yine puan çıkardı. 34 hafta içinde tabii ki puan kayıpları olacak, seriler başlayacak, seriler bitecek ancak içerde oynadığımız ve özellikle 1-0’dan sonra ikinci yarının başında harcanan pozisyonlar sonrası puan kaybetmek düşündürücü.

İşin enteresanı Eskişehir de öyle ahım şahım futbol oynamadı. Takımın üstünde “nasıl olsa yeneriz” havası olduğu için kazanamadık bana göre. Rijkaard ve Neeskens’i eleştirmek bize düşmez ama bazı soru işaretleri var kafamda;

– Elano neden oynamaz? En azından Elano varken neden Aydın oyuna girer? Böyle kilitlenen maçlarda uzaktan şutların önemi çok büyük. Eee Elano da vuruyor…

– Kötü oynamalarına rağmen Topal’a 90 dakika, Kewell’a 66 dakika neden tahamül edilir?

– Balta’ya yedek diye alınan Caner varken sol ayağı yetersiz olan Uğur neden sol bek oynar? (Ki bu Kewell’ın performanısını da etkiledi.)

– Doldur-boşalta dönüleceği belliyken Nonda neden çıkarılır?

– Ve gol atmamız gerekirken neden bir B planımız yoktur? Sistem hep aynı tamam güzel ama arada rakibi şaşırtmak gerekmez mi?

Lig daha çok uzun. Seri bozulmuş, rekoru sadece Fener kırmış, bunlar benim pek umrumda değil açıkcası. Mayıs ayında görüşelim derim. Birazcık da olsa havalanan takıma bu beraberliğin yararı bile olacaktır. Sıkıntı yok yola devam.