
Yukarıdaki fotoğraf son haftalardaki Galatasaray’ı tarif etmek için yeterli olsa gerek. “Bu takım adamı kanser eder” diye bir laf vardır bilirsiniz. Bugün de kaçan goller sonrası saç baş yolma ve atamayana atarlar modunda izledik maçı. Tabii “bak yine son dakikada geliyor” diyerekten stres içinde bitirmeyi de ihmal etmedik.
En son 76 gün önce Denizli’den alınan 3 puan sonrası ligin en yumuşak deplasmanlarından biri olan Manisa’da bile böyle zorla kazanmak çok üzücü. Ama sezon başından beri istenilen sistem bir türlü oturtulamadı. Bunu hep söylüyoruz ve sabretmeye devam ediyoruz. Rijkaard da artık kaybedilecek bir şey yok modunda tek ön libero Topal ile kadroyu kurup “ne olacak olsun bu saatten sonra” diyor ki bence de haklı.
Maçla ilgili 2 isme dikkat çekmek istiyorum. Birincisi Baros; sakatlıktan geri dönerek bu takım için ne kadar faydalı bir adam olduğunu yeniden gösterdi. Yaptığı çapraz koşular, boşalttığı alanlar, sırtına 2 adam alıp topu ileride tutabilmesi ve devamlı dikine oynaması bu takım için o kadar önemli ki…
İkinci isim ise kaptan Arda Turan. Kendisinden ricam elma ile armutu karıştırmaması. Diyarbakır maçında kendisini protesto edenlerle kırk yılda bir Ege bölgesine gelmiş Galatasaray’ı desteklemeye gelenler aynı insanlar değil. Defalarca tribüne çağrılıyorsun ama bir afra tafra kafanı çevirip bakmıyorsun bile. Sen bu takımın kaptanısın. Buzları eritmek, camia içinde bütünlüğü sağlamak senin görevin. Evet haklısın geçen hafta yapılan protestoyu en azından yapılış biçimini haketmedin ama bu konuda herkesi bir tutma…
Ege dönüşü yarınki derbiden çıkacak sonucu bekliyoruz. Fener’in kazanıp Bursa’nın ensesine yapışmasını bekliyorum. Haftaya da bizden kıyak bekleyecekler. 2.’lik adına bizim o kıyağı yapmamız şart. Ben şampiyon olamıyorsam kimin şampiyon olacağı umrumda değil. Ligi en kötü 2. bitirmeliyiz ve önümüzdeki sezon Şampiyonlar Ligi gelirlerinden mahrum kalmamalıyız.