Nonda giderse…

Elano’nun imza töreninde Haldun Üstünel‘in hocamızla görüştükten sonra bir transferimiz daha olabilir demesi Galatasaraylı taraftarları yine oldukça heyecanlandırdı. Rijkaard, Keita ve Elano derken yine flaş bir ismin Galatasaray’a gelebileceği sağda solda konuşuluyor.

Benim öğrenebildiğim ise Galalataray’ın yapacağı son transferin tamamen Nonda’nın gönderilmesine bağlı olduğu. Her ne kadar ServetZan ikilisiyle sezonun geçmeyeceği ve o bölgeye oyun kurabilen, ayağı düzgün ve bu iki adama oranla daha çabuk bir isim gerektiği görüşü ağır bassa da Rijkaard sadece Baros’a alternatif bir isim istiyor. Nonda’yı yeni sezonda düşünmeyen Rijkaard, bu hafta kesin kararını verecek ve ardından ona göre hareket edilecek.

Herhangi bir isme ulaşamadım ancak şahsi fikrim Baros’un yedeği olarak gelecek bir ismin Keita ve Elano kadar flaş olmayacağı. Belki Rijkaard ve Neeskens‘in daha önceden de takip ettiği yetenekli bir genç olabilir ama dediğim gibi herşey Nonda’ya bağlı.

Duyumlar olursa elbet inceden bir sinyal veririz…

Fener ne iş?

Herşeyden önce Honved’in Türkcell Süper Lig’de düşmemeye oynayacağını söyleyerek başlayalım ki haddimizi bilelim.

Daum‘un gelişiyle Aragones dedenin bir türlü beceremediği takım olma, hava yakalama ve en önemlisi hırs sonunda geri geldi Fener’e. Ayrıca oyunu karşı sahaya yıkabiliyoruz. Geçen sene yataşş modunda oynuyorduk, gıcıklıktan gıcıklık beğeniyordum.

Kanatlar lokum gibi çalışıyor. Açıkçası ayar olduğum Kazım, Daum’dan formatı almış. Böyle oynarsa ne Deivid, ne Topuz sağ kanatta onu kolay kolay kesemez. Gökhan Gönül‘e de hem yeni kontratı, hem Kazım’ın hali ekstra yaramış. Koşuyor, çıkıyor, kesiyor. Onun gibi bir yabancı almaya kalksan nah alırsın diyesim geliyor. Carlos‘u bayağı kilo vermiş gördüm. (Bundan dolayı mı acaba?) Santos’un gelişiyle canı yine top oynamak istiyor gibi gözüküyor. Ne yazık ki dün akşam gördüğümüz üzere yaşlı vücudu izin verirse…

Santos‘un yararlı olacağı kesin ama Deivid’in oyuna girmesiyle beke çekilince pek etkili olamadı. Sol kanat adamı Uğur Boral kenarda otururken, Daum’un sola Deivid’i seçmesi için de ayrı bir parantez açalım. Uğur’u mu çizdi, yoksa Daum’un solda sağ ayaklı adam–a la Tuncay–takıntısı mı ben bilemedim. Bildiğim bir şey varsa o da Deivid’in bu sene bol miktara +2 tribününe oturması gerekliliğidir.

Bilica ve Önder ile defansımız ne yazık ki çok yumuşak. Bilica’nın yanında Lugano veya onun gibi yırtıcı bir adamın yerleşmesi şart. Lugano sertlikleri ve delilikleri ile çok eleştirilse de benim çok tuttuğum bir adam. Stoper dediğin manyak olur. Nokta. Allah kimsenin başına Juan Figer gibisini vermesin.

Uzuuuuuuun bir süredir bulunduğu herhangi bir takımda ilk defa hazırlık kampına katılabilen Emre, büyük ihtimalle bu sene takımın en büyük transferi olur. Dün akşam sahanın en iyisiydi. Guiza’ya attırdığı gol klasik Emre işi. Cristian düzgün bir adama benziyor ve Brezilya’dan ayrılırken taraftarlarının verdiği tepkiye bakılırsa, özellikle kora kor maçlarda çok faydalı olacaktır.

Alex‘in boşa çalıma gitmeyen, boşa riskli pas atmayan akıl dolu oyunu yine sahadaydı. Çalıma gitmeye karar verdiği zaman da öyle bir çalıma gidiyor ki geçerse gol pozisyonu. Boş yok. I love you maaaaan! 😉 Guiza’ya yeni sevgilisi pek yaramış. Onda bu sefer ışığı gördüm. Daum da ona inanıyor. Umarım tünelin ucu yakındır.

Savunma işini çözersek içim çok rahat. Ama hem Fener’in hem de Galatasaray’ın yaptıkları transferler ve harcadıkları paraların ardından Avrupa Ligi’nde en az bir çeyrek final görmeleri şart. Göremezlerse ayıptır, yazıktır.

Olacak olacak…

Dün akşamki Netanya maçından sonra takımı değerlendirmek için yine de erken olduğunu düşünüyorum. Aslar yavaş yavaş takıma monte oluyor ancak yine de etkili kullanılan duran toplar, her geçen gün daha iyi yapılan pas trafiği ve özellikle Arda’nın kaptanlıkla gelen ve her geçen gün daha da artan performansı göze çarpan iyiler.

İlk defa izleme fırsatı bulduğumuz kaleci Leo Franco, bana güven verdi açıkcası. İlk yarıda uzaktan çekilen bir şutta müthiş bir refleks gösterdi. Keita için daha bir şey söylemenin anlamı yok. Son 15 dakikada skor alındıktan sonra oyuna girdi. Topla 1-2 klas buluşması oldu ama yemezler, şöyle efendi gibi bir 90 dakika oynasın da görelim. Kewell her zamanki Kewell, büyük profesyonel. Asist yapmasına rağmen Aydın’a tahamülüm kalmadı artık. Adamın dünya umrunda değil, kiralık filan da değil komple bonservisiyle paketlesinler en kısa zamanda.

Sabri gol attı filan da özellikle maçın ilk yarısında arkası yine tem otobanı gibiydi. Kaçırdı da kaçırdı. Umarım Uğur en kısa zamanda formayı alır bir daha da geri vermez. Gökhan-Servet ikilisinin bu sezonki en büyük kabusumuz olacağı her geçen gün daha da netleşiyor. Gökhan hakkaten olacak gibi değil. Hamle yapacağı zamanı bilmiyor, top çıkaramıyor, ağır kalıyor ve en önemlisi Servet’i de bozuyor. Transferi de kapadığımızı düşünürsek en kısa zamanda Emre Güngör’ün Song’u aratmadığı performansla sahalara dönmesini umuyorum.

Tesadüfe bak sen! Elano Galatasaray’da!

Geçen gece durup dururken aklıma gelmişti Elano. Şimdi de Galatasaray’a gelmiş Elano:)

Profesyonel futbolculuk kariyerine Santos’ta başlayan Elano, 2005 yılında Shakhtar’a transfer olmuştu. Shakhtar’da geçirdiği başarılı 2 sezonun ardından Premier League’in yolunu tutan Brezilyalı, 2007′den beri Manchester City forması giyiyordu.

Brezilya Milli takımın banko oyuncularından olmasa da zaman zaman kadroda yer bulan ve ortasahanın neredeyse her yerinde rahatlıkla görev yapabilen Elano, özellikle dribbling ve frikikleriyle ön plana çıkıyor. Manchester City’de oyun kuruculuk yapan Brezilyalı’nın vizyonu, yaratıcılığı ve penaltı ustalığı da diğer öne çıkan özellikleri.

Galatasaray’ın 3’lü orta sahasına ilaç olacağı kesin. Yıllardır çektiğimiz duran top sıkıntısının biteceğine de oldukça seviniyorum. Rijkaard, Keita derken Elano daha da büyük bir isim oldu. Adnan Polat, Haldun Üstünel ve tüm Galatasaray yönetimini böylesine büyük bir okazyon gerçekleştirdikleri için ayakta alkışlamak lazım. Hücum hattımızdaki isimleri bir kağıda alt alta yazınca bile heyecanlanıyorum. İzlemesinin daha da büyük keyif olacağı kesin.

Türkiye adına son yılların en büyük transferi desem abartmış olmam heralde. Hayırlı olsun Galatasarayımıza!

Şöyle de bir frikik ön gösterimi yapalım;

link: http://www.dailymotion.com/relevance/search/elano/video/x6p02e_elano-freekick_sport

Elano

Profesyonel futbolculuk kariyerine Santos’ta başlayan Elano, 2005 yılında Shakhtar’a transfer olmuştu. Shakhtar’da geçirdiği başarılı 2 sezonun ardından Premier League’in yolunu tutan Brezilyalı, 2007’den beri Manchester City forması giyiyor.

Brezilya Milli takımın banko oyuncularından olmasa da zaman zaman kadroda yer bulan ve ortasahanın neredeyse her yerinde rahatlıkla görev yapabilen Elano, özellikle dribbling ve frikikleriyle ön plana çıkıyor. Manchester City’de oyun kuruculuk yapan Brezilyalı’nın vizyonu, yaratıcılığı ve penaltı ustalığı da diğer öne çıkan özellikleri.

Şimdi nereden geldi akşam akşam Elano diyeceksiniz. Boşverin geldi işte, Football Manager günlerimi özledim heralde…

Fark var

Ibrahimovic Barcelona’ya 46 milyon avro artı Eto’o (20 milyon avro) karşılığında geldi ve çözülmesi gereken bir sportif sorun çözüme kavuştu. Bu Madrid’in izlediği transfer politikasından farklı bir durum. Bu transfer için bankadan bir euro kredi almadık. Bu Barcelona’yı kurallara uyan ciddi bir kulüp yapar

Juan Laporta