UEFA yılın futbolcusu adayları

UEFA yılın futbolcusu için adaylarını belirledi. Ödüller 27 Ağustos Perşembe akşamı Monaco’da verilecek.

UEFA Yılın Kalecisi

Petr Čech (Chelsea FC) Víctor Valdés (FC Barcelona) Edwin van der Sar (Manchester United FC)

UEFA Yılın Defans Oyuncusu

Gerard Piqué (FC Barcelona) John Terry (Chelsea FC) Nemanja Vidić (Manchester United FC)

UEFA Yılın Orta Saha Oyuncusu

Steven Gerrard (Liverpool FC) Xavi Hernández (FC Barcelona) Andrés Iniesta (FC Barcelona)

UEFA Yılın Forvet Oyuncusu

Samuel Eto’o (FC Barcelona) Lionel Messi (FC Barcelona) Cristiano Ronaldo (Manchester United FC)

Bu arada 12 aday oyuncunun yarısı Barcelona’dan. Gerçi Eto’o artık İnterli ama Barcelona’daki performansıyla aday gösterildi. Tahminleri yorumlardan alalım. Benim oylarım; Van Der Sar, Vidic, İniesta ve Messi’ye.

Rotasyon

Dün maç öncesi içimde acayip Elano gazı vardı. En azından bir 45 dakika oynar diye düşünüyordum ama tam maç için yola çıkmadan Brezilyalı’nın motoru bozduğunu ve kadrodan çıkarıldığını öğrendim. Ufak bir hayal kırıklığı olmadı desem yalan olur ama Sami Yen’deki ligin ilk maçı için yine de heyecanlıydım.

Stada gittiğimde ısınan ilk 11’i görünce herkesin aksine ben çok şaşırmadım çünkü Rijkaard Barcelona’yı çalıştırırken de takım içindeki rekabeti üst düzeyde tutmak ve kimsenin formasının garanti olmadığı mesajını vermek için sık sık rotasyon yapardı ve şimdi bunu Galatasaray’da yapıyor.

Açıkcası kadroda beni en çok mutlu eden değişiklik sağ bekte Sabri’nin yerine Uğur’un oynamasıydı. Her ne kadar Uğur henüz beklenen düzeyde olmasa da Sabri’nin oynamayışı maç içindeki sinir kat sayımı ciddi anlamda düşürdü. Stoperde oynayan Emre’ler gayet başarılılardı ve her zaman oynayabileceklerinin mesajını verdiler. Hatta daha önce de dediğim gibi bu takımın ideal stoperleri Emre Güngör ve Servet olmalıdır. Sol bekte Balta’nın yerine oynayan Volkan ise tam bir faciaydı. Kademeye giremiyor, bire birde ağır kalıyor, bindirme yapmıyor ve topu ayağından çok geç çıkarıyordu. Balta’nın yedeği olarak gönderileceği konuşulan Alpaslan’ın olmasını tercih ederim açıkcası.

Orta sahadaki Barış ve Mustafa Sarp ikilisi oldukça mücadeleciydi. Özellikle Sarp’ı kaç maçtır çok beğeniyorum. Bitmek tükenmek bilmeyen enerji, ikili mücadelelerde hep ayakta, hep istekli ve sınırlı teknik yeteneklerine rağmen isabetli pas oranı oldukça yüksek. Aynı özelliklere sahip hatta daha da atletik olan Barış ise her zaman olduğu gibi sınırlarını bilmiyor ve yapmaması gereken işler peşinde koşuyor. Önlerinde serbest oynayan Arda için söze gerek var mı bilmiyorum. Büyüdükçe büyüyor kaptan…

Sağ kanatta oynayan Keita, ilk yarıda istediği boşlukları bulamadı ama ikinci yarıda özellikle skor avantajını yakaladıktan sonra çok etkiliydi. Keita’nın bireysel yetenekleri ve rakibe ters gelen hareketleriyle ceza alanına girişleriyle bu sezon daha çok penaltı kazanabiliriz. Solda oynayan Kewell’ı ise dün biraz sinirli gördüm nedense. Özellikle arkasında oynayan Volkan’la devamlı atıştı. İyi oynadı ama her zamanki Kewell değildi sanki. İleri uçtaki Baros ise gol atamasa da boşalttığı alanlarla ve topu alıp attığı deparlarla takıma oldukça katkı yaptı ama en kısa zamanda golü bulup rahatlaması lazım.

Daha sezon başı, taşlar yerine yavaş yavaş oturuyor, Rijkaard kadroda rotasyona önem veriyor ve bana göre Galatasaray daha %50 performansla oynuyor. İdeal kadro ve daha güçlü rakipler karşısında çok daha iyi maçlar izleyeceğimizi düşünüyorum. Bu arada dün akşam Ali Sami Yen’deki atmosferden taraftarın yeni sezon için ne kadar heyecanlı ve umutlu olduğu da net biçimde hissediliyordu.

Eskisi gibi olur mu?

Yok Lazio ile anlaştı yok yarın Fener ile imzalıyor denilen Lugano, kendi resmi internet sitesinden Fenerbahçe’yle 4 yıllık yeni anlaşma imzaladığını açıklamış.

Avrupa’dan teklif edilen rakamlardan vergileri düşünce Fener’in teklifi daha cazip geldi heralde. Umarım Fenerbahçe bu kadar naz yapan Lugano ve çakal menajeri Juan Figer‘in burnunu iyice sürtmüştür ve kendi istediği şartlarla anlaşmıştır. Her ne kadar takımı sık sık eksik bırakacak da olsa iyi futbolcu olduğu ve Fener’e katkısının devam edeceği kesin ama taraftar eskisi gibi Lugano’ya tapar mı bilemiyorum.

Dikkat et Beckham’a bulaştırma!

Beckham L.A Galaxy’e dönmek istemiyor diye kendisi hakkında atıp tutan takım arkadaşı Landon Donovan domuz gribi olmuş. Amerika-Meksika maçında kendini bir anda kötü hissetmeye başlayan Amerikalı forvete maç sonunda domuz gribi teşhisi konmuş. Doktorların açıklamasına göre hafif olarak geçirdiği gripten kısa süre içinde kurtulacakmış.

Allah’ın sopası yok derler ya, bu o olsa gerek…

Wolfsburglu Martins

Transfer geçen hafta bitmişti. Resmi imza ve basına tanıtım bugün yapılmış. Martins, Serie A ve Premier League derken şimdi de şansını Bundesliga’da deneyecek. Grafite ve Dzeko‘yla beraber Wolfsburg forvetinde çok iş yapacağını tahmin ediyorum. Hatta zaman zaman kanatta bile kullanılabilir.

Ne yapsak? Şimdiden Wolfsburg maçlarına banko üst bahisleri bassak mı?

Jarque

Yaklaşık 1 haftadır hem blogdan hem de futboldan uzaktaydım. Yeni sezonun başlamasıyla birlikte yazacak bir çok şey var ama ilk olarak Espanyol kaptanı Jarque‘nin takımın kamp yaptığı otel odasında kalp krizi geçirerek vefat etmesiyle başlamak istedim.

Söylenecek çok da fazla birşey yok gerçi, Jarque ne ilk ne de son ancak daha 26 yaşında olan bir futbolcunun antreman sonrası kalp krizi geçiriyor olması futbolculara yapılan aşırı yüklemelerin her geçen gün kafalarda daha da büyük soru işaretleri bırakmasına neden oluyor.

Jarque huzur içinde yatsın, Espanyol’un başı sağolsun…

Lugano GS ile flört mü ediyor?

Fanatik internet sitesine bi haber attı, bilimum tanıdığım GS’liler gaza geldi. Transfer olur mu olmaz mı onu tipster Koko’ya sorun. Benim başka bir diyeceğim var.

Fener’de oynarken deli, manyak, kasap hatta katil diye atıp tutulan oyuncu bu dedikodu üstüne bir anda hırs küpü, latin ateşi, cesur yürek, en iyi defans gibi sıfatlar ile anılmaya başlandı.

Bravissimo!

PS: Tatile çıkıyorduk ama dayanamadım 🙂

Fener ne iş?

Herşeyden önce Honved’in Türkcell Süper Lig’de düşmemeye oynayacağını söyleyerek başlayalım ki haddimizi bilelim.

Daum‘un gelişiyle Aragones dedenin bir türlü beceremediği takım olma, hava yakalama ve en önemlisi hırs sonunda geri geldi Fener’e. Ayrıca oyunu karşı sahaya yıkabiliyoruz. Geçen sene yataşş modunda oynuyorduk, gıcıklıktan gıcıklık beğeniyordum.

Kanatlar lokum gibi çalışıyor. Açıkçası ayar olduğum Kazım, Daum’dan formatı almış. Böyle oynarsa ne Deivid, ne Topuz sağ kanatta onu kolay kolay kesemez. Gökhan Gönül‘e de hem yeni kontratı, hem Kazım’ın hali ekstra yaramış. Koşuyor, çıkıyor, kesiyor. Onun gibi bir yabancı almaya kalksan nah alırsın diyesim geliyor. Carlos‘u bayağı kilo vermiş gördüm. (Bundan dolayı mı acaba?) Santos’un gelişiyle canı yine top oynamak istiyor gibi gözüküyor. Ne yazık ki dün akşam gördüğümüz üzere yaşlı vücudu izin verirse…

Santos‘un yararlı olacağı kesin ama Deivid’in oyuna girmesiyle beke çekilince pek etkili olamadı. Sol kanat adamı Uğur Boral kenarda otururken, Daum’un sola Deivid’i seçmesi için de ayrı bir parantez açalım. Uğur’u mu çizdi, yoksa Daum’un solda sağ ayaklı adam–a la Tuncay–takıntısı mı ben bilemedim. Bildiğim bir şey varsa o da Deivid’in bu sene bol miktara +2 tribününe oturması gerekliliğidir.

Bilica ve Önder ile defansımız ne yazık ki çok yumuşak. Bilica’nın yanında Lugano veya onun gibi yırtıcı bir adamın yerleşmesi şart. Lugano sertlikleri ve delilikleri ile çok eleştirilse de benim çok tuttuğum bir adam. Stoper dediğin manyak olur. Nokta. Allah kimsenin başına Juan Figer gibisini vermesin.

Uzuuuuuuun bir süredir bulunduğu herhangi bir takımda ilk defa hazırlık kampına katılabilen Emre, büyük ihtimalle bu sene takımın en büyük transferi olur. Dün akşam sahanın en iyisiydi. Guiza’ya attırdığı gol klasik Emre işi. Cristian düzgün bir adama benziyor ve Brezilya’dan ayrılırken taraftarlarının verdiği tepkiye bakılırsa, özellikle kora kor maçlarda çok faydalı olacaktır.

Alex‘in boşa çalıma gitmeyen, boşa riskli pas atmayan akıl dolu oyunu yine sahadaydı. Çalıma gitmeye karar verdiği zaman da öyle bir çalıma gidiyor ki geçerse gol pozisyonu. Boş yok. I love you maaaaan! 😉 Guiza’ya yeni sevgilisi pek yaramış. Onda bu sefer ışığı gördüm. Daum da ona inanıyor. Umarım tünelin ucu yakındır.

Savunma işini çözersek içim çok rahat. Ama hem Fener’in hem de Galatasaray’ın yaptıkları transferler ve harcadıkları paraların ardından Avrupa Ligi’nde en az bir çeyrek final görmeleri şart. Göremezlerse ayıptır, yazıktır.

Heinze Marsilya’da

“Madrid’de çok güzel günlerim oldu, çok güzel arkadaşlar edindim. Buradan başım dik ayrılıyorum. Önümüzdeki 3 sene boyunca her zaman olduğu gibi Marsilya’nın başarısı için elimden gelenin en iyisini yapacağım.”

Gabriel Heinze

Real Madrid yavaş yavaş kadroyu boşaltmaya başladı. Zaten Arbeloa’nın gelişinden sonra defanstan birinin yolcu olacağı belliydi. Sırada hazırlık maçlarında kadroya bile alınmayan Huntelaar ve Van Der Vaart var.