Merseyside Derby

liverpooleverton

Liverpool için o sene bu sene mi diye merak ediyorduk. Eğer o sene bu sene ise, bu akşam baskının altından kalkıp Merseyside Derbisinde evinde Everton’ı devirmeleri şart. Baskı dediğim ise şu an maç fazlası ile lider olan Manchester United baskısı. Pek tabii ki bu akşam Everton’ı devirmekle bitmeyecek bu iş; daha Old Trafford’a gidecekler ve daha koca bir ikinci yarı var. Ama bu akşam bir ‘statement’ yapmaları şart.

Ancak Rafa Benitez maşallah iki haftadır kafayı yemiş gibi davranıyor. Önce Alex Ferguson’a pençelerini çıkardı, şimdi ise yönetime atıp tutuyor ve kontrat teklifini elinin tersiyle itti. Bu arada Everton’ın hocası David Moyes 1999’dan beri kazanamadıkları Anfield deplasmanında kazanmanın yolunun takımının kendine güvenip, topa sahip olmaktan geçtiğini söylüyor. Son 6 maçtır kalelerinde gol görmediklerini hatırlatalım ama uyaralım: Topu Liverpool’a verip tempoyu yükseltmelerine izin verirlerse işleri çok ama çok zor. Ki Liverpool o topu senden alır.

Muhtemel kadrolar şöyle: Liverpool Reina Arbeloa – Carragher – Skrtel – Aurélio Mascherano – Alonso Kuyt – Kaptan – Riera Torres

Everton Howard Hibbert – Jagielka – Yobo – Lescott Osman – Arteta – Neville – Cahill – Pienaar Anichebe

Benim gönlüm Liverpool’dan yana. Akşam 22:00’de ekran başına.

Dogustan modasi Avrupa’da

karim-benzema-wallpapers-001

Emre Belozoglu’nun dogustan Fener taraftariyim aciklamasiyla baslayan ve daha sonra Yusuf ve Erkan Zengin’in ayni aciklamayi Besiktas icin yapmalari ile devam eden yapmacik dogustan muabbeti simdi de Avrupa’ya sicramis durumda. Son donemlerin formda oyuncusu Lyon’lu Karim Benzema dogustan Real Madrid taraftari oldugu aciklamis ve sezon sonunda transfer olabileceginin sinyallerini vermis. Fransa’da dogan bir insan nasil dogustan bir Ispanyol takiminin taraftari oluyor anlayamadim dogrusu…

Barça’nın dil bilimcileri

Barcelona kadrosu enteresan bir kadro. Öncelikle birçok yabancı oyuncu olmasına rağmen takımdaki İspanyol oyuncuların hepsi Barcelona’nın altyapısından yetiştirdiği kendi çocukları. Yabancı oyuncular ise mini Birleşmiş Milletler gibi: Arjantin, Uruguay, Brezilya, Fransa, Beyaz Rusya, Izlanda, Mali, Fildişi Sahili, Kamerun ve Meksika..

Bu kadar adam nece konuşuyor diye merak ettim. Mesela Hleb ile Toure aralarında Rusça konuşuyorlarmış. Marquez, Henry ve Gudjohnsen ile İngilizce, Abidal ve Afrikalılar ile Fransızca konuşuyormuş. Aileleri Karayip Adaları’ndan olan Abidal ile Henry aralarında Creole patlatıyorlarmış. En hoşuma giden ise Keita ile Toure’nin muhabbeti. Malili Keita ülkesinin lisanı Bambara konuşuyor, Fildişi Sahilli Toure ona ülkesinin lisanı Diola ile cevap veriyormuş. İki lisan birbirine çok yakın olduğu için pek güzel anlaşıyorlarmış.

Gelelim yazının başlığına. Eidur Gudjohnsen tam 8 lisan biliyormuş: İzlandaca, İspanyolca, İngilizce, Felemenkçe, Almanca şakır şakır; Katalan, Fransızca ve Danca’yı da gayet iyi anlıyormuş. Thierry Henry de fena değil bu arada. 6 lisan. Fransızca, İngilizce, İtalyanca, İspanyolca, Creole ve Katalan.

Ne  demişler? Fe-külli insânin fi’l hakîkati insanü. Wer fremde Sprachen nicht kennt, weiß nichts von seiner eigenen. Apprendre une langue, c’est vivre à nouveau. Cada palabra tiene un alma.

Bir lisan bir insan.

Hastasiyim Bbq partilerinin

b_cdc6829999bbba57c83eb3602dcbd66e

Her sene kamp donemlerinde haberlerde takimlarin bbq partilerinde yoneticilerle bir araya geldiklerini duyariz. Gercekten takim icinde butunlesme icin cok guzel bir organizasyon. Ya doner yenir, ya guzel bir kuzu cevirilir… Ama merak ettigim birsey var. Mesela Ispanyol takimlari Tapas partisi yapiyor mudur ya da Italyanlar Pizza yuvarliyor mudur??

City’den Kaka için 175 milyon pound

kaka

Ne para be!

100 milyonu Milan’a, 75 milyonu 5 sene için Kaka’ya. Sezonda 15 milyon, haftada 287000 pound demek. Milan Sao Paolo’dan 5 milyon pound civarı bi paraya almıştı zamanında.

Berlusconi “Daha kararımızı vermedik” gibi birşeyler söylemiş ama umarım kabul etmezler. Ne işi var Kaka’nın Manchester City’de yahu?

Şeyh Mansur için günün anlam ve önemini belirten bir video koptu gönlümden:

Joseph Thunder

fifa

Gectigimiz hafta transferde eski yillari hatirlatan gunler yasadik. Bir donemin populer hareketi futbolcu kacirma olaylari aklima geldi. Galatasaray’in Fenerbahce’den Benhur’u kacirmasi, Fenerbahce’nin Galatasaray’dan Tarik’i kacirmasi… Bu haftaki de oldukca enteresandi. Haftalardir Trabzonspor’a ha transfer oldu, ha olacak dedigimiz Yusuf Simsek Besiktas’a transfer oldu. Gece haberlerinin flas olarak gectigi transfer hikayesi de oldukca komik. Bursaspor yoneticileri Besiktas ile gorusurken, ayni anda Yusuf ise Trabzonspor kampinda Ersun Yanal ile gorusuyordu. Sonuc olarak Yusuf, 1 milyon euro arti Tuna ve Aydin karsiligi Besiktas’a transfer oldu. 34 yasindaki bir futbolcuya bu para ne kadar dogru bilemedim. Heralde Italya’da bulunan Delgado’nun sakatligi ile ilgili haberler cok iyi degil. Sagdan soldan duyduguma gore, Besiktas taraftarlari da bu transferden pek memnun degilmis. Aama neden memnun olmuyorlar anlamadim, heralde Yusuf’un ilk aciklamasini duymamislar. “BEN DOGUSTAN BESIKTASLIYIM”

Bu arada bir dipnot daha. Duyduguma gore Besiktas Appiah ile anlasmis, federasyondan onay bekliyormus. Allah Besiktas taraftarina sabir versin…

Haftanın galibi: Manchester United

2484296010_b600da004f

Tartışmasız Avrupa’da haftanın maçı Old Trafford’daydı. Cumartesi günü Liverpool’un Stoke City’yi geçememesi, üstüne Rafa Benitez’in Alex Ferguson aleyhine ettiği laflar United’ın gazını açmış. Chelsea’ye üç tane takıp takımı Londra’ya, Scolari’yi topun ağzına, Abramovich’i de Rusya’ya borçların peşinden koşmaya yolladılar. Ryan Giggs olgun kanattan sol iç pozisyonunda futbol azmini bir kez daha sergiledi. Rooney ise takımın hırs küpü itici gücüydü. Evra soldan aka aka sonunda sakatlandı. Kırmızı Şeytanlar hafta içi Wigan’ı evinde, Cumartesi günü de Reebok Stadyumu’nda Bolton’u geçerse, Liverpool Pazartesi günü Everton ile Merseyside derbisine ikinci sırada çıkabilir.

La Liga bol bol gol gördü bu haftasonu. Herkes 3 attı. Haftanın kapanışında Osasuna deplasmanında ise yine Messi imzası vardı. İkinci yarıda Çek Plasil’in önderliğinde ayağa kalkan Osasuna karşısında 73. dakikada 2-1 mağlup duruma düşmüşlerdi ki önce 80’de Xavi, ayağını kırma tehlikesine rağmen beraberlik golünü sonra da 85’de Messi Güntekin’e “Böyle. Futbolcu. Yok.” dedirten bir gol ile işi 3-2 bitirdi. Real Madrid ne kadar baskı yaparsa yapsın, bu 12 puan ka-pan-maz.

Serie A’hı gitmiş vahı kalmışda Inter kendi evinde Cagliari’den 1 puanı zor kurtardı. Del Piero yine bir serbest vuruş golü ile 1-0 olsun, bizim olsun yaptı. Roma Olimpiyat Stadı’nda ise Beckham Milan ile Roma yenişemediler. Milan özellikle ikinci yarıda oynadığı futbol ile kazanmayı haketmişti ama 2-2‘ye fit oldular. İlk yarıda bir serbest vuruş sırasında topun başında Beckham, Ronaldinho ve Pirlo beraber duruyolardı. En son Galacticos’ta oluyordu böyle şeyler.

Fenerbahçe Tokat’ta kartopu oynadı. Aynı sahada Galatasaray maç oynasaydı ne yaygara kopardı diye düşünmeden edemedim vallahi. Leverkusen repeate takmış Cimbom’u. Joseph Thunder doğuştan Beşiktaş’lıymış. Koko yazacakmış bununla ilgili ama Kablonet kumpas yapmış haftasonu…