Olan Beckham’a oldu

Dün akşamki Cezayir beraberliğinin ardından İngiliz bir taraftar güvenlikleri atlatıp İngiltere soyunma odasına kadar gelerek kapının önünde Beckham’a saldırmaya kalkışmış. Olay fazla büyümeden engellenmiş ancak İngiltere Futbol Federasyonu hemen FIFA’ya şikayette bulunmuş ve güvenlik önlemlerinin gözden geçirilmesini istemiş.

Taraftarın özellikle Beckham’a saldırdığını zannetmiyorum. O sinirle kim denk gelse dalaşacaktı muhtemelen. Piyango da sakat olmasına rağmen sırf sponsor baskısından takımla beraber Güney Afrika’ya giden Beckham’a çıktı.

Torres + Villa + Messi

Katalan basınından bir transfer dedikodusu. Hatta dedikodu da demeyelim gerçekleşmesi çok güç bir rüya. Yeni başkan Rosell’in Fabregas’a olan ilgisinin yanı sıra Torres’i de istediğini ileri sürüyorlar.

Transferin gerçekleşmesi için öne sürdükleri gerekçeler; Torres’in İspanya’yı özlemesi, Liverpool’un yaşadığı finansal problemler, Henry’nin kesin olarak ayrılacak olması ve beklentilerin altında kalan Ibra’ya gelen transfer teklifleri. Hatta 2003 yılında Rosell Laporta’nın yardımcısıyken Torres’i Atletico’dan almak istemiş ama o dönem transfer gerçekleşmemiş. Şimdi ise 50 milyon euroyu gözden çıkarmış.

Bu 3’lünün aynı takımda oynaması ayıp olur. Geçen sezonu 45 golle tamamlayan Messi, 28 golle tamamlayan Villa ve 22 golle tamamlayan Torres…

Luca Toni serbest

Normal şartlarda sözleşmesi önümüzdeki sezon sonunda biten Luca Toni, Bayern Münich tarafından bugün serbest bırakıldı. Van Gaal göreve geldikten sonra Almanya’da problemler yaşayan Toni, geçen sezonun ikinci yarısını Roma’da kiralık geçirmişti. Toni yine Serie A’ya geri dönmek istiyor ancak bu yaz ismi bir çok takımla anılacaktır.

Bizim basında affetmez güzel hikayeler yazar. Mesela yarın Fener iknaya gider Galatasaray Stoch’un intikamını almak için devreye girer vs.

Bu arada Van Gaal’ın Toni’yi sezon başında silme hikayesi oldukça ilginç. Bir antreman sonrası tüm takım akşam yemeğine gidilmiş. Van Gaal konuşma yaparken Toni’nin yemek masasında uykusuzluktan gözleri kapanıyormuş. Durumu fark eden Van Gaal o gün takmış kafayı Toni’ye bir daha da affetmemiş.

Jong Tae-Se

Kuzey Kore’li forvet Jong Tae-Se dünkü Brezilya maçı öncesi ülkesinin Milli marşı okunurken göz yaşlarına hakim olamamış. Hiç de garip değil aslına bakarsanız. Kuzey Kore gibi kapalı kutu bir ülkeden kalk gel Dünya Kupasına katıl. İlk maçta Brezilya karşısına çık, ülkeni temsil et, Milli marşını tüm dünyaya dinlet. Adamın belki de futbola başlarken kurduğu hayallerdi bunlar…

Yan yana oynarlar mı?

Dengesizliğini sevdiğimin memleketi. Antep’ten Tabata’yı alıyorsun 8 milyon euro, Inter’den Quaresma’yı alıyorsun 7.3 milyon euro.

Tabii Tabata’ya verilen bonservis için Beşiktaş yönetiminin mantıksız işlerinden biri de diyebilirsiniz ama bizim ligimizde futbolcular için yaratılan anlamsız suni bir değer var. Geçen sezonki Topuz transferi, Tabata transferi ve Sercan için istenen paralar bunun en güzel örnekleri. Bu futbolcuların hepsi yetenekli olabilir ama bu paraları hak edecek kadar değil. Sanki Premier League, La liga’da oynayan über yetenekler…

Kendilerine verilen rakamlardan bahsetmiyorum. Kulüplerin istedikleri bonservis rakamları takıldığım nokta. Tabii bu rakamları gözü kapalı veren İstanbul takımlarında da suç var.

Zamanında Serkan Aykut, Bülent Akın’larla başladı Topuz, Tabata ile devam etti, şimdi sıra Sercan ve Volkan’larda… Ona 5 ver buna 8 ver nasılsa veriyorlar bu sefer 10 iste başkan.

Barcelona’da yeni başkan Rosell

Laporta’nın girmediği seçimlerde zafer %61 ile Sandro Rosell’in oldu. Laporta 2003 yılında Barcelona başkanı seçildiğinde Rossell 2 numaralı isimdi. Hatta Ronaldinho transferinde Brezilya’daki kontaklarını kullanarak Manchester United’a büyük çalım atmıştı. Daha sonra 2006 yılında Laporta ve Rosell’in araları açıldı ve yollar ayrıldı.

Laporta 30 Haziran’a kadar koltuğunda oturmaya devam edecek daha sonra başarı dolu başkanlık dönemine son noktayı koyacak. Yeni hedefi siyasete atılmak.

Quaresma Beşiktaş’ta

Beşiktaş aylardır ikna etmek için uğraştığı Quaresma’yı sonunda renklerine bağladı. Defalarca gelmek istemediğini söyleyen bir adamı nasıl ikna ettiler devreye ne girdi bilmiyoruz ama öyle ya da böyle iyi transfer yaptı Beşiktaş.

İşin öyle ya da böylesi Quaresma’nın ülkesi dışında dikiş tutturamamış olması ve oynadığı takımlarda hep sorun isim olması. Barcelona’ya gidip şans bulamayan, Inter’de taraftarla ters giden ve kiralık gittiği Chelsea’de formayı sırtına sadece 4 defa geçirebilen bir isim Quaresma. Ancak o müthiş ayak dışı ve tartışılmaz yetenekleri bir Galatasaray’lı olarak beni bile heyecanladırıyor. Hele ki Beşiktaş taraftarı gibi oyuncuyu ekstra motive eden bir grubu da arkasına alırsa İnönü’de tek başına şov yaparak alacağı maçların sayısı hiç de az olmaz.

Tabii yine sorun isim olma ve jöle reklamlarının yıldız ismi olma gibi riskler var bu transferde. Sezon sonu gelmeden ülkeyi terk de edebilir ya da taraftarın en sevdiği omuzlarda taşıdığı bir isim de olabilir.

Bu karizma transfer için ödenen bonservis bedeli 7.3 milyon euro. 3 yıllık sözleşme yapılan Quaresma’nın alacağı net rakam henüz açıklanmasa da senelik 3.5 milyondan aşağı alacağını zannetmiyorum. Yani Beşiktaş pahalı bir kumara girdi. Tutarsa yönetim son dönemde yitirdiği kredisini geri kazanır tutmazsa bu sefer işleri çok zor.