Herkes aynı şeyleri düşünüyordur: Maçın başında girdiğimiz pozisyonlardan birini atsaydık iş başka olabilirdi. Arda 100 defa atsan 98 defasında stop edeceği topu stop etse vs vs.
Tuncay’ım ilk yarı harika oynadı, sonra ise ezdi de ezdi. Arda çok tutuktu. Semih değişikliği çok ama çok yanlıştı. Özellikle o andan itibaren ileriye oynadığımız bütün toplar bize geri dönmeye başladı ve Xavi & Xabi orta sahada aldı sazı eline. Pas pas pas pas pas pas pas pas pas pas pas pas pas pas pas pas pas pas pas pas pas pas pas pas pas pas pas pas pas pas pas pas pas pas pas pas pas pas pas pas pas pas pas. Okurken yoruluyorsun, adamlar yaparken yorulmuyor.
Yine, yeni, yeniden duran topta adam paylaşımı problemi ile golü yedik. Onun dışında da pek pozisyon vermedik. Emre Aşık harikaydı. Bu adam senelerdir takımlarında hep arkada, Milli Takım’da hep arkada ama oynadı mı da hakkını veriyor. Respect! Balta ise şöyleydi. Gönül ve Marco her zaman olduğu gibi işlerini son derece iyi yaptılar. Belöz ne öyle ne böyle işte. Nihat tek başına kaldığı zaman olmuyor. Volkan’da ise biraz kafa olsa Dünya çapında kaleci olacak ama… Delidir ne yapsa yeridir style.
Bir paragraf başı ise Ramos’a. Tamam takımı top kaybetmiyor diye rahat çıkıyor ama ne ciğer be? Bizim ciğer diye bildiğimiz Tuncay’ın ciğerlerinden dört tane var galiba. Karşısında da İbo olunca…
Sonuçta İspanya’nın ne kadar iyi olduğunu gördük. Ancak 30 dakika kafa kafaya oynayabildik işte… Golü yedikten sonra cevap verebilecek halimiz kalmamıştı. Cevap vermeyi bırak pastan yetişip faul yapıp sarı kart görmedik.
Çarşamba akşamı Ali Sami Yen’de üç puan almamız, en en azından bir puan çıkarmamız lazım. Bosna deplasmanda Belçika’ya dört atıp geçti. Nefesleri ensemizde.