Roberto Carlos’tan serbest vuruş dersi

robertocarlosfreekick

Uzaktan serbest vuruşların kralı Roberto Carlos’un uefa.com‘daki Training Ground bölümünde bir video dersi var. Son yıllarda açıkçası biraz paslansa da işin inceliklerini anlatıyor. Mesela topun sibobunun olduğu yere vururmuş hep, çünkü topun en sert yeri orasıymış. Topun neresine vurursan nasıl gideceğini, günümüzde kullanılan topların daha hafif olmasından dolayı oluşan farklar gibi güzel ipuçları veriyor. En iyi serbest vuruşçunun da David Beckham olduğunu, Real Madrid’deyken topun başında beraber durdukları için çok şanslı olduğunu söylüyor. Çünkü Becks’in topa vuruş tekniğini çok güzel buluyormuş ve hemen yanında olduğu için en güzel o izleyebiliyormuş.

Training Ground’da daha birçok yıldızdan ilginç dersler var. Mesela Nihat‘ın bekletmeden vuruşlar, Kaka‘nın öldürücü paslar, Deco‘nun ortalar, Adriano‘nun voleler, Quaresma‘nın Rabona hareketi hakkında dersleri var.

Messi, Zanetti ve Agüero’dan yılın 11’leri

Messi, Zanetti ve Agüero UEFA için 2008 yılının en iyi 11’lerini hazırlamışlar.

Messi: Petr Cech Maicon – Rio Ferdinand – Puyol – Van Brockhorst Zanetti – Xavi – Cesc Fabregas – Iniesta Sergio Agüero – Rooney Teknik Direktör Sir Alex Ferguson

Zanetti: Petr Cech Maicon – Ricardo Carvalho – John Terry – Joan Capdevila Cristiano Ronaldo – Xavi – Frank Lampard – Franck Ribéry Zlatan Ibrahimović – Lionel Messi Teknik Direktör Sir Alex Ferguson

Agüero: Petr Cech Sagna – Rio Ferdinand – Carvalho – Evra Cristiano Ronaldo – Xavi – Cesc Fabregas – Franck Ribéry Del Piero – Zlatan Ibrahimović Teknik Direktör Sir Alex Ferguson

Hepsi kaleci Petr Cech’de, orta sahada Xavi’de ve teknik direktör Sir Alex Ferguson’da anlaşmışlar. Dikkatimi çeken Messi’nin Ronaldo’yu, Agüero’nun da Messi’yi listelerine dahil etmemesi oldu. Birbirlerine birşey mi demek istiyorlar acaba?

12 Ocak’a kadar siz de UEFA’nın sitesinde Yılın takımı 2008 seçimlerine katılabilirsiniz. Seçebileceğiniz isimler arasında Hamit Altıntop, Mehmet Aurelio ve Fatih Terim gibi tanıdık isimler de var.

Real Madrid’den akıl (!) dolu transferler

hangisi

Real Madrid ekonomik kriz falan demeden 40 milyon Euro’yu yukarıdaki iki futbolcuya, Huntelaar ve Lassana Diarra’ya yatırdı ama görünen o ki 20 milyon Euro *ıçlarına kaçıyor.

Neden mi?

UEFA kuralları madde 17.17 ve 17.18’e göre her iki futbolcu da önceki takımlarıyla UEFA kupasında sahaya çıktıkları için Real Madrid Şampiyonlar Ligi’nde oynatmak üzere sadece birini seçmek zorunda. Pek tabii ki UEFA’yı bir yokladılar acaba kural değişir mi diye ama nafile.

Real Madrid Futbol Direktörü Mijatoviç ve ekibini tebrik ediyor, yeni yılda başarılarının devamını diliyorum.

Olan olmuş ama birini seçmek lazım. Siz hangisini seçerdiniz? Benim oyum Huntelaar’dan yana. Gol atmadan maç kazanılmaz.

Hani derler ya; “Lokum gibi kura”

galatasaray_sevin

Bahar aylarinda Turkiye’yi Avrupa’da temsil edecek olan tek takimimiz Galatasaray eskilerin deyisi ile “lokum gibi” bir kura cekerek Bordeaux ile eslesti. Ilk maci da deplasmanda oynayacak olmasi da ayri bir avantaj yaratmiyor degil. Biraz bu seneki Bordeaux hakkinda bilgi veriyim sizlere. Sampiyonlar liginde Roma, Chelsea ve Cluj takimlari ile mucadele eden Fransiz ekip grubu 3. tamamlayarak, Uefa kupasina katilmaya hak kazandi. Kadrosunda Placente, Gourcuff, Cavenaghi ve Chamakh gibi isimler bulunan Bordeaux ligde suan 3. sirada bulunuyor. Taktiksel anlamda Galatasaray’a benzer formatta sahaya yayilip, cift on libero ve tek forvet ile oynuyorlar. Daha once deplasmanda 2 defa yenildigimiz ve kendi sahamizda berabere kaldigimiz Bordeaux’yu bu sefer rahatlikla gececegimize inaniyorum. Son senelerin en guclu kadrosunu kuran Galatasaray’a Kadikoy finaline giden bu yolda basarilar diliyorum.Bu arada unutmadan eger bu turu gecersek, NEC – Hamburg eslesmesinin galibi ile karsilacagimizi da hatirlatayim.

Kura dediğin böyle olur

cl_kura

Hemen söyleyeyim: Mego vs. Fergie müthiş eşleşme. Ancak diğerlerinin de aşağı kalır bir yanı yok.

Geçen haftasonu Milan karşısında seyrettiğim Juve, Scolari’nin Chelsea’sini döver. Villareal – Pana ikilisi en az gollü maçları oynar. Bayern Sporting’i ilk maçta kolaylar. Atletico – Porto kora kor mücadele olur, Atletico devam eder. Lyon hiç kusura bakmasın. Liverpool Madrid’i geçer, Madrid kıyameti sürer. Sonuncusu ise ortada: Ya Arsenal Roma’yı pas pas pas kör eder, ya da Totti füzesi ile Vucinic soyunur.

Son sans…

Fenerbahce bugun Avrupa’da ya tamam ya da devam macina cikiyor. Bu sezon istikrari saglayamayan ve gecen seneki Avrupa basarisini mumla aratan sari kanarya Dinamo Kiev ile karsilasacak. Takimda eksiklerin oldugunu ve olumsuz hava sartlarinin da Fenerbahce’yi etkileyecegini dusunursek, bu aksamki karsilasma cok zor olacak. Beraberligin bile yetersiz olacagi bu macta Fenerbahce’ye bol sans diliyor ve UEFA kupasinda Galatasaray ile birlikte bayragimizi dalgalandirmasini umuyoruz.

Berlin Aslani

Dun gece Galatasaray Berlin deplasmanindaydi diyecegim ancak Berlin Olimpiyat stadinda 40binden fazla Turk seyirci vardi ve 90 dakika boyunca hic susmadan takimlarini desteklediler, keske her Avrupa deplasmani boyle olsa…

Galatasaray maca klasik sistemiyle yani 4-2-3-1 formatinda cikti. Ilk 11’deki degisikler ise; cezali Ayhan yerine Mehmet Topal ve defanstaki yerine geri donen Meira’nin yerine Baris sahadaydi. Bu ikili sakatliklardan yeni cikmis olmalarina ragmen cok iyi oynadilar. Ozellikle Baris’i cok begendim, sahada basmadik yer birakmadi. Bu formunu devam ettirirse formayi kaptirmasi zor gozukuyor. Galatasaray dun takim olarak maci cok istedi. 90 dakika boyunca cok kostular, cok mucadele ettiler ve galibiyeti sonuna kadar hak ettiler. Baski yedikleri son 10 dakika disinda sahanin hakimiydiler ve alkisi hakettiler. Ancak anlamakta zorluk cekiyorum, bir takim 3 gun arayla nasil bu kadar farkli olabiliyor. Pazar aksami Hacettepe ile oynayan Galatasaray ile dun geceki Galatasaray arasinda dunyalar kadar fark vardi. Acaba futbolcular mac mi seciyorlar diye dusunmeden edemiyorum.

Ayri bir parantez de Lincoln icin acmak istiyorum. Lincoln dun sahaya kaptan olarak cikti ve tartismasiz macin yildiziydi. Inanilmaz sutlar cekti, calimlar atti ve kendinden beklenenden cok daha fazla kostu, mucadele etti. Heralde Alman topraklarina basinca eski gunleri aklina geldi…

Dun geceki mactan sonra; 10 sene once Berlin’de baslayan Uefa seruvenini hatirlalamak mumkun degildi. Kadikoy finali yolunda bol sans Galatasaray…

Uefa gecesi

Bu aksam Galatasaray’imiz Berlin’de cok onemli bir karsilasmaya cikiyor. Alacagi 1 puanla bile gruptan cikmayi garantileyecek. Ancak onemli olan 3 puani alip, 1. olarak cikmak ve bir sonraki turda diger gruplarda 3. olmus takimlarla eslesip avantaj yakalamak. Bundan tam 8 sene once kazanilan Uefa kupasinin da yolu Berlin’den gecmis ve orda alinan 4-1’lik skor unutulmaz basarinin baslangici olmustu. Tum umidimiz Kadikoy’de oynanacak final yolunda Galatasaray’in bu mactan da alninin akiyla cikmasi. Ligde iyi oynamasada, son Uefa macinda Metalist’e yenilsede, ben bu mactan oldukca umitliyim. Hee ayrica TEKNIK DANISMANIMIZ Feldkamp’ta rakibi izleyip Skibbe’ye tavsiye verdiyse tamamdir bu is…

Bol Sans Galatasaray!