Bidone d’Oro 2011

2003 yılından beri İtalya’da her sezon verilen ve tabii ki kimsenin almak istemediği yılın bidonu ödülünün bu seneki adayları belli oldu;

Amauri (Juventus/Parma), Felipe Melo (Juventus), Eduardo (Genoa), Milos Krasic (Juventus), Diego Milito (Inter), Adrian Mutu (Cesena), Santiago Silva (Fiorentina), Mauro Zarate (Lazio/Inter), Luca Toni (Juventus) ve Diego Forlan (Inter).

İtalyan medyasının favorisi Diego Milito ama ben Luca Toni diyeceğim sanki. Katılan? Farklı düşünen?

Bu arada önceki senelerin kazananları da aşağıda. Adriano 3’lü yaparak damga vurmuş. Şimdilerde bizim buralarda esen Quaresma ve Melo da bu acıyı tatmışlar.

2003 Rivaldo – Milan 2004 Nicola Legrottaglie – Juventus 2005 Christian Vieri – Milan 2006 Adriano – Inter 2007 Adriano – Inter 2008 Ricardo Quaresma – Inter 2009 Felipe Melo – Juventus 2010 Adriano – Roma

Ödül 17 Aralık’ta sahibini buluyor…

Kuddusi vs. Chris Foy

http://www.dailymotion.com/video/xmwuy2_stodtot_sport

Trabzonspor-Galatasaray maçını yöneten Kuddusi Müftüoğlu klasını 90 dakikaya yayarken, Stoke City-Tottenham maçını yöneten Chris Foy tek pozisyonda kombine yaparak işi bitirdi.

link: http://www.dailymotion.com/video/xmwuy2_stodtot_sport?

Beşiktaşlı dostuma göre futbol

Ben bir Beşiktaş taraftarıyım. İlk 11’i say deseler 8’i belki bulur, Quaresma, Simao, Almeida ve Ernst dışında kimin hangi mevkiide görev yaptığını ancak kopya çekerek söyleyebilen bir Beşiktaş taraftarıyım. O kadar Beşiktaş’lıyım ki gittiğim maç sayısı 10’u bulmaz, bunların yarısıda arkadaşlarım sağolsun “Fazladan bilet var sende gelsene” sözlerinin teşviki ile gittiğim Ali Sami Yen ve Şükrü Saraçoğlu’nun ev sahibi koltuklarından ibarettir.

Kaçan pozisyona küfür etmez, sinir ve stresten üst üste sigara yakmaz veya çekirdek çıtlamaz; televizyon başından yıllardır alışık olduğum spiker anlatımının eksikliğini yadırgar “Ne biçim iş lan bu..?” diye hayıflanırım.

Hangi takımlısın diye  sorulduğunda ailenin üstün futbol bilgisinin getirmiş olduğu (?!?) Beşiktaş’lı olma geleneğini sürdürmek adına bende Beşiktaş demişim. Dedeler doğma büyüme Beşiktaş’lı olmasaydı kuvvetle ihtimal farklı bir takımın yine pasif bir taraftarı olurdum…

Ama iyi bir futbol seyircisiyim, güzel futbolu görünce tabiri caiz ise ağzımın suyu akarken hele bir de haftasonu ise televizyon karşısına kurulmuş birasını açmış bir şekilde saatlerce durabilirim.

Oyunun kendisini oynamayı daha da çok severim. Haftada 3’e varan halısaha maçları, bilek boyu kar kaplamış sahada ellerde kürek ile temizleme çabaları, dondurucu soğukta eller çatlamış surat kıpkırmızı saatlerce süren çekişmeler ve üstüne maç bitiminde sırf daha isabetli ve kuvvetli şut çekebilmek için Koko’da dahil önüme gelene tek vuruş tam saha 5’e gelen kazanır oyunları, ve büyük bir iştah ile almış olduğum yepyeni Nike kramponlarımı test edeceğim ilk maçta sahada bıraktığım bir sol ayak bileği…

Bunları anlatıyorum çünkü biliyorum ki Footballove takipçilerinin %99’u benden daha fanatik bir futbol meraklısı ve takımı yenildiğinde “Bana ne lan sanki benim için oynayıp, bana milyon Euro’lar kazandırıyorlar” demeyen takipçilerin tepkisini çekmemek adına bunlara değinmek istedim.

Gel gelelim bu kadar Quaresma hayranı olan, bir şık hareketin verdiği hazzın yenilgiden dahi mühim olan benim bu sene neden bir kere dahi şu içimdeki minicik Süper Lig sevgisini öldüren sebeplere. Aslında bundan dahi bahsetmek istemiyor, şu hergün farklı kanallardan farklı kalemlerin kimin kaç sene içeride tıkılı kaldığının iddialarını sürdüren çirkin durumun nasıl Türk futbolunu “*iç” ettiğini açık açık dile getirip susmak istiyorum.

Neden bizim ülkemizde futbol sadece futbol sevgisi için oynanmadığının binlerce cevabı varken, maalesef seyir zevki yerlerde gezen, haaaaalen hakemin kararlarını saatlerce tartışıp binlerce $ kazanan fikir ishali insanları izlemekten, Avrupa batarken, komşularımızın bir kısmı iflası açıklar, diğer kısmı ise 3. Dünya Savaşının sınırlarında fink atarken benim bu güzel ülkemin içinde bulunduğu ve tüm bunları temcit pilavı gibi pişirip pişirip karşımıza sunan her şeyden nefret ediyorum.

İşte bu yüzden ben hiçbir zaman Beşiktaş’lı hissedemeyeceğim, bu yüzden Galatasaray-Fenerbahçe derbilerinden keyif alamayacağım, değil kombine sahibi olmayı herhangi bir maça bilet dahi almayı düşünemeyeceğim ve dolu dolu, kaliteli dahi olsa futbol konuşulan bir ortamda çok fazla durmak istemeyeceğim.

Güzelim bir oyunu da mahvettik ya, keşke bu mahvetmeye değecek kalitede bir ligimiz olsaydı…

Boşuna demiyorlar Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur diye, neden olsun ki…..?

V

Sir Alex Ferguson vs. Roy Keane

“Gençlerle bir yere kadar. Bu saatten sonra gerçeklerle yüzleşmek ve fikirleri geliştirmek lazım. Manchester United hakkettiğini aldı.”

Roy Keane

“Bu tip şeyleri neden karşıma getiriyorsunuz bilmiyorum ama Roy Keane’nin teknik direktörlüğünü de gördük, bu işlerin ne kadar zor olduğu ortada.”

Sir Alex Ferguson

Şüphe?

Şampiyonlar Ligi grubundan çıkmak için Ajax mağlubiyetinin yanı sıra bol ötesi gollü galibiyete ihtiyacı olan Lyon, Zagreb’ten 1-7 ile dönüyor. İlk yarısı 1-1 biten ve ikinci yarıda 28 dakika 6 gol atan Lyon için Hollandalılar şüpheli. 10 saniyede 2 gol filan var.  Özellikle atılan 5. gol sonrası Dinamolu defans oyuncusunun Gomis’e göz kırpmasına ve baş parmağıyla yaptığı harekete takılmışlar.

Ajax teknik direktörü Frank De Boer da “bir şüphe varsa araştırılsın” demiş. Bir de 0-3 yenildikler Real maçında 2 temiz golleri ofsayt diye iptal edilmiş. Kıllanmakta haksız değiller!

Şampiyonlar Liginden hallice Avrupa Ligi

Şampiyonlar Liginden UEFA Avrupa Ligine havale edilen 8 takımdan 5’i;

Manchester United, Manchester City, Valencia, Ajax ve Porto.

Şehri Manchester için artık yeni bir iddia var. Finalde karşılaşsınlar oranın da bir tadı olsun. Sir Alex Ferguson da kariyerinde kazanmadığı tek kupa UEFA’yı kazansın tam olsun. 1990-91 sezonunda Kupa Galipleri Kupası var onu saymıyorum…

Yahu Manchester United ve UEFA Kupası kulağa hakkaten garip geliyor ama Basel’e de dev alkış. Shaqiri sezon sonu kime gider bahislerini açarken Unitedlı Evra’nın maç sonrası yaptığı açıklamaya kulak verelim;

“Avrupa Liginde oynayacak olmak utanç verici!”