Barcelona’nın Giuseppe Meazza performansı

Inter’den 3 yiyen otobüs yorgunu Barcelona hakkında ilginç bir istatistik. Emirates’te Arsenal ile 2-2 berabere kaldıkları maçta toplam 113.9 km koşan Barcelona’lı futbolcular salı akşamı Giuseppe Meazza’da yaklaşık 10 km daha az koşmuşlar. Tekrar söylüyorum yol yorgunluğu yüzünden Inter’in müthiş oyununu gölgelememek lazım ama Barcelona’nın etkilendiği kesin. Dün Lyon’u da gördük bugün Liverpool’u da göreceğiz.

Yukarıdaki tabloda açık maviyle gösterilen rakamlar Arsenal, koyu maviyle gösterilen rakamlar ise Inter maçına ait. Özellikle 60 dakika sahada kalmasına rağmen kaleci Valdes kadar koşan Ibrahimovic’e dikkat. Sakatlıktan çıktı anladık da hiç mi kıpırdamazsın be abi. Bir tek cesur yürek Puyol aynı düzeyde koşmuş. Onun dışındaki herkes daha az.

Bu arada 3. golü yedikten hemen sonra tek forvet Ibra’yı çıkarıp yerine Abidal’i alan Guardiola, Türkiye’de bir takım çalıştırıyor olsaydı bugün hoca değildi. Futboldan anlamıyordu.

Nike T90 Tracer

Premier League, Serie A ve La Liga’da önümüzdeki sezon kullanılacak olan Nike T90 Tracer. Yine abuk subuk üstün teknojilerle üretilmiştir elbet ama dizaynı pek hoşuma gitmedi. Neyse piyasaya çıkınca alır halı sahaya gideriz. Kesin bir bilir kişi çıkar olmuş ya da olmamış diye bizleri aydınlatır. Bayılıyorum o modellere;)

Filipe mucizesi

24 ocakta oynanan Deportivo-Athletic Bilbao maçında gol atarken sağ ayak bileği kaleci Iraizoz’un altında kalan ve kırılan Deportivo’nun Brezilya’lı sol beki Luis Filipe’nin sezonu kapattığı açıklanmıştı. Ancak Filipe bir mucizeyi gerçekleştirdi ve  3 aydan kısa bir süre içinde antremanlara başladı. Hedef 5 mayıstaki Osasuna maçında takımdaki yerini almak. Kulüp doktorları bu kadar kısa sürede toparlamasının ender görülen bir durum olduğunu açıklamış. Filipe ise “hedefim Dünya Kupasında Milli takım ile Afrika’ya gitmek” diyor.

Dunga sırf çalışma azminden ötürü şu adamı kadroya alsın. Deportivo sağlık heyeti de gelsin Florya’ya bir el atsın.

Eyyamcı mı dediniz?

Baştan söyleyeyim Bayern Münich-Lyon maçını izlerken korkunç sıkıldım. Maçla ilgili aklımda kalan tek güzel şey başlama düdüğü öncesi Allianz Arena’da sıfır hatayla yapılan koreografi şov. Tüm stad kırmızı beyaz ve kocaman bir Bayern Münich logosu. Gerçekten muhteşemdi.

Maça gelince Bayern’i yine Robben taşıdı. Uzaktan boşluğu buldu ve affetmedi. Lyon kalecisi Lloris’in o topu nasıl içeri aldığını ise çözemedim. Yakışmadı kendisine. Gerçi 84’de yine Robben’in çok daha sert ve köşeye giden şutunu nefis çıkararak gerçek kalitesini gösterdi. Başta da söyledim ya çok sıkıldım maçı izlerken ve bahsetmek bile istemiyorum ancak bitirmeden dikkat çekilmesi gereken bir ismi atlamayalım.

İtalyan hakem Roberto Rosetti. Ne yaptı Rosetti? 37’de Lisandro’nun ayağına kasıtlı basan Ribery‘i haklı bir şekilde oyundan attı. İlk yarı bitene kadar Alman taraftarların yoğun tepkisiyle karşılaştı. İkinci yarı başladı baktı baskı olacak gibi değil durumu eşitlemek lazım deyip Toulalan’a 51-54 çift sarıdan kırmızıyla oyundan attı. Resmen uydurdu kartları. Harcadı Toulalan’ın. Eyyamcı her yerde eyyamcı işte. Bizdekilere eyyamcı diye atıp tutuyoruz. Her yerde var bunlardan işte…

Cins

Balotelli dün yine saçmaladı. Son 15 dakikada oyuna girdi ve tepkileri üzerine çekmeyi başardı. Maç sonunda da almış formayı yere fırlatmış. Soyunma odası koridorlarında Materazzi abisi tarafından tartaklandığı söyleniyor. Mourinho da formayı yere atan adama bir daha o formayı vermez. Sezon sonu taraftarı olduğu Milan’a gider.

Belki de bunları gitmek için yapıyordur zaten kimbilir…

link: http://www.dailymotion.com/video/xd0zdo_inter-barcellona-3-1-balottelli-get_sport

Camp Nou’da görüşmek üzere

Milano’da alınan 3-1’lik yenilgi sonrası tabii ki söylenilecek en kolay bahane; Barcelona’nın yaptığı 14 saatlik otobüs yolculuğu. Ancak Cuma günü oynadığı Juventus maçından sonra bu maça odaklanmış olan Mourinho’nun ve futbolcularının muhteşem oyununu görmemezlikten gelmek olmaz.

Jose’yi sevmiyorum ama büyük hoca hep söyledim. Bugün de takıma katkısının ne kadar büyük olduğunu gösterdi. Topu olması gerektiği Barcelona’ya verdi ama orta sahayı kilitlerim, Messi’nin başına Motta’yı dikerim ve boş alan yakalarsam da affetmem dedi.

İşin enteresanı bu planı 0-1 yenik duruma düşmesine rağmen uygulayabilmesi. Burada da Barcelona’nın yol yorgunluğu ve mental olarak hazır olmayışı ön plana çıktı. Dani Alves Sabri modunda oynadı. Sneijder’in golünde olması gereken yerde değil başında zaten iki adam olan Milito’ya bulaştı. Bütün maç bir tane adam gibi ortası yok. Busquets şu takımda nasıl oynuyor hala çözebilmiş değilim. Onu Barcelona formasıyla görünce Bülent Akın ve Galatasaray anılarım canlanıyor. Orta sahada sıkışan Xavi boşta adam bulamayınca sinir küpü oldu. İlk defa arkadaşlarına el kol yaptığını gördüm. Ibra zaten sakatlıktan yeni çıktı ve Lucio adlı ruh hastasıyla uğraşacak hali yoktu. Açıkcası Barca için iyi bir akşam değildi.

Son dakikalardaki baskı sonrası bir gol daha bulunsaydı hiç fena olmazdı ama Pedro’nun tek golü bile finale çıkmak için kilit rol oynayabilir. Haftaya Camp Nou’da 2-0 Barca’yı finale taşır. Jose kilitleyecek Pep açmaya çalışacak. Çok büyük maç olacak. Madrid çok sevinme her şekil geliyoruz!

Milito vs. Milito

Arjantinli kardeşler bu akşam karşı karşıya. Diego Inter formasıyla gol atmaya Gabriel ise Barcelona formasıyla onu durdurmaya çalışacak. Diego 19 golle Serie A’nın en çok gol atan 2. ismi ve çok formda. Eto’o ile de iyi bir ikili oldular. Gabriel uzun süren sakatlığından kurtuldu ve takımda yer bulmaya başladı. Genelde Puyol sağ ya da sol beke geçince Pique ile stoperde görev alıyor.

Daha önce 2007-2008 sezonunda Barcelona – Zaragoza maçında karşılıklı oynayan iki kardeşten gülen taraf Gabriel olmuş ve Barcelona maçı 4-1 kazanmıştı. Bu sezon Şampiyonlar Liginde Inter ve Barcelona aynı grupta olmasına rağmen karşılıklı oynayamamışlardı çünkü Gabriel sakattı.

Bu akşam onları izlerken en garip hissedecek kişiler ise kuşkusuz anneleri ve babaları olacaktır. Biri için sevinecek diğeri içinse üzülecekler ama bir o kadar da gurur duyacaklardır.