Umuda yolculuk

Milli takım bugün Hollanda’ya gitti. Cumartesi günü Advocaat yönetimindeki Belçika maçının ardından Bursa’da Ermenistan ile karşılaşacağız. Bu 2 maçtan 6 puan alarak Bosna’nın puan kaybını bekleyeceğiz. Hadi herşey istediğimiz gibi oldu diyelim ki bence olmayacak ardından da play off oynayarak Güney Afrika Dünya kupasına gitmeye çalışacağız. Yani dıdısının dıdısı…

14 Ekim Çarşamba akşamı Ermenistan maçının ardından Milli takım için yeni bir dönem başlayacak sanki. Fatih Terim uzun zamandır kafasında olan Avrupa’da bir takım çalıştırma düşüncesini de gerçekleştirmek için istifasını verebilir. Terim bu ülkenin en başarılı teknik adamlarından biri olmasına rağmen sevmeyeni çok. Zaten bugüne kadar Terim dışında başka birisi Milli takımın başında olsaydı bu neticelerin ardından çoktan kendisine yol verilirdi.

Bu değişim hem kendisi hem de Milli takım için çok daha hayırlı olacaktır. Futbol potansiyeli çok yüksek bir ülke olarak istikrarı yakalamamız gerekiyor artık. Turnuvalara ya gidemiyoruz ya da gittik mi yer göğü inletiyoruz. Olması gereken bir İsveç, bir Hırvatistan ya da bir Portekiz gibi her turnuvaya katılabilmek. Bunlardan eksiğimiz yok hatta fazlamız var.

Terim gider kim gelir şu an bilemiyorum ama değişim ve yeniden yapılanma şart. Bu arada Milli takım hocalarının futbolcularla aynı dili konuşuyor olması en önemli kriter bence.

Alex’e kart göstermenin dayanılmaz hafifliği

Ebru, harika blogu t(i)rajik‘te yazdığı Kompleks Alex başlıklı yazıyla müthiş bir tespitte bulunmuş. Galatasaray’a gol atanın gerçek Fenerbahçeli, Fenerbahçe’ye gol atanın gerçek Galatasaraylı olduğu gibi Alex’e sarı kart gösteren de gerçek hakem oluyor galiba.

Yazıya link buradan tık tık.

O en şık takım elbiseler içinde bir Yunus Emre’ydi…