El Clasico’da sürpriz yok; Barca 1 – Madrid 0

Bu Guardiola gerçekten efendi adam. Demiş ki tüm dünya bu maçı izleyecek tam kadro çıkarsak izleyenlere ayıp olur, Madrid’i ilk yarıda dağıtırız o yüzden İbra yedek beklesin. Eee Madrid de ilk yarıda bundan yararlanmadı değil. İbra yerine ortada oynayan Henry çizgilere kaçınca pas trafiği son noktaya ulaşamadı. Madrid de aksayan Barcelona karşısında saman alevi gibi ara ara geldi. Hatta dünyanın en iyisi dedikleri maganda öyle bir gol kaçırdı ki saç baş yoldurttu.

İkinci yarı ise bu kadar avans yeter; İbra bir girsin de gereken yapılsın dendi. Nitekim İbra oyuna girdikten dakikalar sonra golü zımbaladı. Asisti yapan Alves‘in de ilk yarıda bizim kuaförzede Sabri’den farkı yok diye çok günahını almıştık. Kapak yaptı bize. Golün ardından Busquets‘in gördüğü anlamsız ikinci sarıyla gelen kırmızı kart oyunda pek de bir şey değiştirmedi. 10 kişilik Barca ve pas pas pas pas pas 11 kişilik Real’in etkili olmasına izin vermedi. Hatta son dakikalarda Lass‘ın kırmızı görmesinin nedeni Madrid’in pas ambalesi olmasıdır. Adama illallah geldi Xavi, İniesta ve Messi’den…

Madrid’de en çok şu Kaka‘ya üzülüyorum. Çok seviyorum kendisini ama yanlış takımda oynuyor. Maganda’yı 65’de oyundan alan Pellegrini’nin de Madrid basınından çekeceği var.

Benim için maçın yıldızı resimden de görüldüğü üzere Kaptan Puyol’dur. Çok önemli noktalarda çok önemli müdahaleleri oldu. Madrid beklediğimden iyiydi haklarını yemeyelim ama hala tek bir gerçek var; Barcelona’yı yenmeden kimseye mama yok!

footbaLLove 1 yaşında

Geçen sene bugün ilk postumuzu yazarak yayına başlamışız. 1. seneyi kutlamak için daha muhteşem bir gün olamazdı heralde. Ertesinde Pazartesi sendromu olmayan ve arka arkaya 3 derbinin olduğu bir pazar gününde 1. seneyi kutlamak herkese nasip olmaz:) Liverpool derbisi, Londra derbisi üzerine de kaymak niyetine El Clasico.

365 gün içinde yaklaşık 350.000 kişinin yolu footbaLLove’dan geçmiş. 2531 adet post yazmışız. 4127 adet yorum almışız. Yorumlar sayesinde buradan güzel arkadaşlıklar kazandık, yeri geldi hep beraber seviyeyi düşürmeden tartıştık. Bu 1 sene içinde değerli vaktini harcayıp bizi okuyan, yorum yapan yapmayan herkese binlerce teşekkürler.

Futbolu seviyoruz. Daha yazacak, paylaşacak, tartışacak ve isyan edecek çok şey var. Aynen devam!

Barcelona by Dsquared²

Dean ve Dan Caten ikiz kardeşlerin dünyaca ünlü moda markası Dsquared², dünyanın en ünlü takımlarından Barcelona’nın saha dışındaki sponsoru oldu. 3 sene önce futbola Juventus ile bulaşan Kanadalı ikiz kardeşler Barcelona ile yapılan anlaşma sonrası çok mutlu olduklarını söylemişler ve şöyle devam etmişler;

“Dünyanın en başarılı ve en köklü kulüplerinden biri olan Barcelona’yı giydirecek olmaktan büyük gurur duyuyoruz. Guardiola Avrupa’nın en genç ve en saygın teknik adamlarından biri. Bu ortaklığı yapmaktan büyük keyif alacağız çünkü takım içindeki ruh, dostluk ve birliği çok seviyoruz. Futbolculardan Ibrahimovic’le de aramızda ayrı bir dostluk var. Kendisi yıllardır Dsquared² markasını giyiyor.”

Bir avuç Madrid’li

Barcelona deplasmanına gelen Real Madrid’i havaalanında yaklaşık 700 taraftar karşılamış. Bu arada maç öncesi Marca’ya açıklamalarda bulunan Pellegrini, “bütün hafta bu maçın stratejisi üzerinde çalıştık, atak oynayacağız ve Ronaldo da oynayabildiği kadar oynayacak demiş.”

Zaten savunma yapamıyorsun, atak oyna atak, alacağız aklınızı:)

Fener Cimbom el ele, Beşiktaş potaya

Maça yetişemedim. İkinci yarının sonlarına doğru eve vardığımda hala skoru bilmediğim için Digiturk Webtv’den gecikmeli seyredeyim dedim, orada da yayında arıza vardı. Bol kesintiliydi ama zaten Fener başlıbaşına kesinti yapmış.

Hal böyle olunca teknik taktik birşey diyemeyeceğim ama gidişattan memnun olmak elde değil. Eskişehir ve Trabzon deplasmanları ve Ankaragücü seyircisiz maçları ile ilk yarı sona erecek ve böyle giderse Fener tepede kalamayacak.

Çeki düzen vermek şart. Daum, Mustafa Hoca’yı bir arayıp sorsun nasıl becermiş diye.

Bir parantez de Yılmaz Vural’a. Altıda sıfır ile başlayan Kasımpaşa’yı evirip cevirip adam etti. Milli Takım’a göz kırpmaktan da bitap düştü. Ben kararsızım ama geçse Ay Yıldız’ın başına, ne olur dersiniz? Deli dolu, taklalı perendeli bi Milli Takım iş yapar mı?

Size de iyi bayramlar beyler!

Sezon başından beri sabretmek lazım diyoruz ama her geçen gün daha da kötüye gidiyoruz. Rijkaard ve Neeskens gibi 2 önemli futbol adamını eleştirmek ve sorgulamak bize düşmez diyoruz ama Galatasaray takımını sahaya santraforsuz çıkarmak nasıl bir anlayıştır ben çözebilmiş değilim. Baros sakat çok arıyoruz tamam ama o yoksa iyi de olsa kötü de olsa Nonda banko oynayacak başka alternatif yok! Bursaspor’un neredeyse 1.90’lık iki tane stoperi var onların arasında santrafor Arda oynamaya çalışıyor. Olacak gibi değil…

3’lü orta sahada Barış ve Topal bütün maç hiç birşey yapmıyor, yenik duruma düşüyorsun ama biri 70’e diğeri ise 82’ye kadar hala oyundalar. Topu alıp bireysel yetenekleriyle bir şeyler yapabilecek, patlama gücü en yüksek oyuncumuz Keita, takım 1-0 gerideyken oyundan alınıyor. 82’de hangi akla hizmetse bugüne kadar hayrını uzaktan yakından görmediğimiz Aydın oyuna giriyor. Çıldırmaya birebir!

Milli takım defans hattı denen Galatasaray’ın geri 4’lüsü zaten evlere şenlik. Balta’nın serbest düşüşü dibe vurmuş durumda. Oyuna hiç konsantre değil. Bu sezon herkesin çok iyi dediği ama benim hiç bir zaman katılmadığım ve katılmayacağım Sabri’yi de gördük. Devamlı yerini kaybediyor, saçma sapan top kayıpları yapıyor. Zan ise rezillik. Ne rakibi bozmak için hamle yapıyor ne de başka bir şey. Refakatçı gibi dolanıyor sahada. Servet savunmada ayakta kalmaya çalışan tek isim ama onun da topu alıp ileri çıkma sevdasından illallah geldi artık.

Bayramın ilk günü ağzımızın tadı kaçtı. Mücadele etsek, pozisyona girsek, biraz olsun maçı istek içim yanmayacak, bu kadar sinirlenmeyeceğim ama kurbanlık koyun gibi bakalım Bursa ne zaman golü bulacak, bulduktan sonra kaçlık yapacak diye beklemek koyuyor adama.