Serie A günü

İtalyanlar ikinci devreyi hafta içi başlatarak bir ilginçlik yaptılar. Bugün İtalya’da bütün gün maç vardı. Öğlen saat 12.30’da Chievo-Inter maçıyla başlayan fikstür akşam 20:45’de oynanan Milan-Genoa maçıyla son buldu.

Zirvedeki 3 takım da ikinci yarının ilk haftasını kayıpsız atlattılar. Lider İnter Chievo deplasmanında Balotelli’nin golüyle 0-1 kazandı. Bu maçta Chivu’nun kafatası çatladı ve hemen hastaneye kaldırıldı. Daha sonra bir açıklama yapan Inter doktoru Sergio Turazzi, Chivu’nun hayati tehlikesinin bulunmadığını ancak uzun süre sahalardan uzak kalacağını söyledi. Inter’in takipçilerinden Juve, Parma deplasmanında 10 kişi kalmasına rağmen 1-2 galip geldi ki bana göre oldukça şaşırtıcı sonuç. Ancak bu maçları naklen izleyemediğimiz için fazla da yorum yapamıyorum.

Naklen izleyebildiğim tek maç Milan-Genoa maçıydı. Sakat Pato’nun yokluğunda L.A Galaxy’den kiralık olarak geri dönen David Beckham sahadaydı. İlk maçında ekstra bir şey yapmadı ama hatasız oynadı. Milan 0-1 yenik duruma düştüğü maçı Borriello(2), Thiago Silva, Ronaldinho ve Huntelaar’ın golleriyle 5-2 kazandı. Maçın yıldızı bir penaltı kaçırmasına rağmen tartışmasız Ronaldinho’ydu. Özellikle Borriello’nun golü öncesi araya attığı top ve 59. dakikadaki flip flap’i beni benden aldı. Kaptan Ambrossini’yi de es geçmeyelim. Durmak nedir bilmedi. Milan 2010 benim yılım olacak mesajı verdi bana bu maçta. Bir maçla belli olmaz bu işler tabii ama ben şimdiden söyleyeyim…

Bu arada günün diğer maçlarında ilgimi çeken iki sonuç daha var. Fiorentina Siena’yı deplasmanda 5’ledi. Roma ise Cagliari deplasmanında 0-2 öndeyken uzatma dakikalarında 2 gol birden yiyerek sahadan beraberlikle ayrıldı. Ranieri soyunma odasını futbolcuların başına yıkmıştır büyük ihtimal.

Kar var mı kar?

İngiltere bu hafta kara teslim. Dün ve bugün oynanması gereken toplam 3 maç olumsuz hava koşulları nedeniyle ileri bir tarihe ertelendi. Özellikle kupada karşılaşacak olan City ve United taraftarları bu kar işine baya bozulmuşlardır. Günlerce derbiyi bekle kar yağsın ertelensin. Tam ayar olmalık…

The Guardian da “bu yağan da kar mı biz neler gördük” tadında bir fotoğraf galerisi oluşturmuş hemen. Galerinin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

Nereden çıktı bu Bosman?

Güzel ülkemizin kulüp yöneticilerinin hala bir türlü çözemediği, futbolcuların kontratlarının bitmesine 6 ay kala başka kulüplerle görüşmesine olanak sağlayan ve kontrat bitimiyle beraber bonservis bedelsiz olarak başka bir kulübe transfer olmasını sağlayan bosman kuralının ortaya çıkış hikayesini ntvmsnbc arşivinde tekrar okuyunca paylaşmak lazımdır yoksa ETİK olmaz dedim;

Futbol dünyasını altüst eden “Bosman Kuralları”nın ilk kıvılcımı, 26 yaşındaki Belçikalı futbolcu Jean Marc Bosman’ın 1990 yılında FC Liege Kulübü ile sözleşmesinin sona ermesiyle ortaya çıktı. Kulübünün yeni sözleşme için aylık 750 Euro teklif ettiği Bosman, bunu kabul etmedi ve Fransa’nın Dunkerque Kulübü ile anlaştı. Ancak FC Liege, Bosman için 400 bin euro bonservis bedeli istedi. Bu ücreti ödeyemeyeceğini bildiren Fransız Kulübü, Bosman’ı 1 yıl kiralamak için FC Liege ile prensip anlaşmasına vardı. Bosman 30 Temmuz tarihinde Fransızlara aylık 2 bin 250 euro karşılığında imza attı. Aynı gün Dunkerque Kulübü, sözleşmeyi Belçika kulübüne yolladı. Fakat FC Liege sözleşmeyi işleme koymadı ve Bosman’ı kulübü tarafından yapılan teklifi reddettiği için kadro dışı bıraktı. Böylece aylık 750 euro’luk ödemeden de kurtulmuş oldu. Hiçbir geliri olmayan Bosman, yönetmelikler gereği hiçbir kulüpte de oynayamıyordu. İçinde bulunduğu zor durumdan çıkmak için, hakkını hukuki yollardan aramakta bulan Bosman, bir Avrupa Topluluğu vatandaşı olduğu için serbest dolaşım hakkının bulunduğunu ve çalıştığı kurumla olan sözleşmesinin bittiğini gerekçe göstererek, Belçika 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde kulübü, Belçika Futbol Federasyonu ve UEFA’ya karşı dava açtı. Yerel mahkeme Bosman’ın lehine karar verirken, hakim davayı Avrupa Adalet Divanı’na havale etti. Belçikalı hakim ayrıca dava kapsamına liglerde uygulanan yabancı sınırlamasının Avrupa Topluluğu çalışma yasalarına aykırı olduğu yönündeki görüşünü de kattı. Avrupa Adalet Divanı, 5 yıl süren dava sonunda, 15 Aralık 1995’te futboldaki Bosman Kuralları’nın dayanağı olan kararını açıkladı. Kararda Avrupa Topluluğu vatandaşı futbolcuların, kontratlarının bitiminden sonra bonservis gibi kısıtlamalarla transferlerinin engellenmesinin hukuki olmadığı ve futbolcuların milliyetlerine dayalı herhangi bir kısıtlamanın milli takımlar dışında, yapılmasının da yasadışı olduğu belirtiliyordu.

Bi’ çek yaz başkan

Arap City 2009 ağustos ayında 210 milyon pound karşılığında tamamen Sheikh Mansour bin Zayed’in olduktan sonra dün ilk defa finansal gelir gider tablosunu açıklamış.

Araplar City’i satın aldıktan sonra yaklaşık 200 milyon pound oyuncu transferine harcamışlar. Ayrıca kulübün borçları için 100 milyon pound hibe edilmiş. Kulübün cirosu 2008 yılında 82.3 milyon poundken 2009 yılında %6 artarak 87 milyon pounda çıkmış. Sponsor gelirleri %8, yayın hakları gelirleri ise %12 artmış. Araplardan önce oyunculara ödenen aylık maaşlar 25.4 milyon poundken Araplardan sonra 39.4 milyon pounda çıkmış. Ancak burada altyapıya yapılan yatırımın bu rakamı arttırdığı söyleniyor.

Konuyla ilgili daha detaylı bilgileri City’nin resmi internet sitesinde bulabilirsiz. Açıklamanın sonunda “taraftarımız rahat olsun, geleceğimiz güven altında” tadında bir mesaj vermeyi de ihmal etmemişler ama kulübün hala 92 milyon pound borcu var…