Euro 2012 eleme grupları

Rakiplerimiz Azerbaycan, Kazakistan, Belçika, Avusturya ve Almanya. Azeriler ve Kazaklar zayıf; Belçika, Avusturya ve Almanya’da gurbetçi desteğimiz var desem ne fark eder… Hoca yok golcü yok nasıl bir yapılanma içine gireceğimizi bilen yok.

6’sı 6 takımdan, 3’ü ise 5 takımdan oluşan 9 gruplu eleme grubu maçları Eylül 2010 – Kasım 2011 tarihleri arasında uluslararası maç takvimine denk gelen Cuma/Cumartesi ya da salı günleri oynanacak.

Eleme maçları sonunda gruplarını birinci sırada tamamlayan takımlar ile en iyi puana sahip ikinci takım, ev sahibi ülkeler Polonya ve Ukrayna ile birlikte finallere direkt katılmaya hak kazanacak. Gruplarını ikinci sırada bitiren sekiz takım arasında 11/12 ve 15 Kasım 2011 tarihlerinde çift maçlı eleminasyon sistemine göre oynanacak maçlar sonunda finallere yükselecek son 4 takımı belirlenecek.

Robben’in içliği

Hafta arası Aceto da yazmıştı; “Alman futbol federasyonu Robben’in gri içliğine taktı” diye. Robben’e federasyondan uyarı geldi “gri giyme formayla aynı renk giy” diye. O da bu hafta kırmızıları çekip çıktı sahaya. Formda bir değişiklik yok yine attı golünü. Almanya soğuğu da ne biçimse 90 dakikada o kadar harekete rağmen ısınamıyor Robben.

Cumartesi’nin ardından

Merseyside derbisiyle başlayan maç izleme şölenim az önce Real Madrid – Espanyol maçıyla sona erdi.

Liverpool büyük bölümünü 10 kişi oynadığı maçta Everton’ı Kuyt’un golüyle 1-0 yendi. Kuyt bu aralar bir baldır gidiyor, olmayacak goller atıyor şaşırtıyor. Derbiye damga vuran isim ise tartışmasız hakem Atkinson. Bütün maç çaldığı ters düdükler bir yana Krygiakos’a kırmızı gösterdiği pozisyonda çift giren Fellaini’ye neden kart yok? Bir de eğer Rafa Benitez Maxi Rodriguez’i sol iç oynatmak için transfer ettiyse ayıp etmiş. At Maxi’yi sağa Kuyt’u ileri uca kurtul N’gog’u yeteneksizinden…

Derbi sonrası dönüşümlü izlediğim iki maç var. Wolfsburg – Bayern Münich ve Manchester United – Portsmouth. Hiç bilmesem ve birisi bana gelip bu Wolfsburg geçen sene Bundesliga’da şampiyon oldu dese hadi ordan derim. Magath’ın takımından eser yok. Çok yazık. Sezon sonu Dzeko ve Grafite de gider sonrası daha da karanlık. Bayern ise Van Gaal’ın gazını aldı gidiyor. Sezon başındaki formsuz dönemin ardından bol gollü galibiyetlerine devam ediyorlar. Robben büyük formda bugün de attı golünü. Maçın skoru 1-3 Bayern. United ise “Glazer out” tezahüratları ve pankartları eşliğinde zayıf Portsmouth’u 5’ledi. Gollerin 3’ü Portsmouth’lu futbolculardan. Karşı kaleye gidemiyoruz bari bizim kaleye çalışalım dediler. Diğer iki gol ise Rooney ve Berbatov’dan.

Aşağıdaki postta fikirlerimi belirttiğim Galatasaray – Kayserispor maçından sonra ise günün en keyifli anı için Barcelona – Getafe maçına geçtim. 90 dakikayı 9 kişi tamamlayan Barca maçı 2-1 aldı. Goller Messi ve Xavi’den. Messi’nin gol yine müthiş. Pique’nin kırmızısına itiraz yok ama 90’da atılan Marquez’e yazık oldu. Rakibe dokunmadı bile bir balıklama penaltı mevzusuna kurban gitti. Barcelona’nın ardından takipçi Real Madrid’i izleyelim dedik. Espanyol karşısında 3-0’lık çok rahat bir galibiyet. Espanyol baya kötü bu sezon. Sadece bir oyuncuya bağlamak doğru olmaz belki ama De la Pena’nın sakatlığından çok etkilemişler. Real’in golleri Ramos, Kaka ve Higuan’den. Puan farkı bu hafta da 5. Kovala Madrid kovala belki yakalarsın…

Öp de başına koy

Şu şartlarda Kayseri deplasmanında alınmış 1 puana ben şükrederim. Son dakikalarda kaçırdığımız 2-3 net gol poziyonuna yanmam rakip 10 kişi kalmış pozisyon bulamazsan ayıp.

İlk olarak Bursaspor maçından sonra söylediğim daha sonra defalarca tekrarladığım ve en son olarak bu sabah dile getirdiğim Arda’dan forvet olmazın sonuna kadar arkasındayım. Yine bütün maç eridi gitti iki stoper arasında. 85’de Gio çıkıp Emre Çolak girince 5 dakika da olsa sola geçen Arda’nın ne kadar fark yaratabileceğini gördük. Hedef adamsız oynamanın eksikliği yüzünden hücumda yaşadığımız problemlerin yanı sıra bugünkü defans hattımızdan da bahsetmek lazım. Sezona Sabri-Servet-Zan-Balta dörtlüsüyle başladığımızı hatırlatıp bugün Uğur-Neill-Emre-Caner dörtlüsüyle sahada olduğumuza dikkat çekmek isterim. Değişikliğin bu kadarı zoraki de olsa gereğinden fazla. Emre’nin Servet’i hiç mi hiç aratmadığını ama kendisine ekstra bir iş de düşmediğini atlamayalım.

Madrid deplasmanı öncesi test maçı dedik ya bu Kayseri ve önümüzdeki Antalya maçı için işte o Atletico bizi bugünkü gibi yakalarsa yarım saat bile geçmeden 3’lük yapar, kendimizi hiç kandırmayalım. Tolunay kenardan “kart kart kart” diye tepineceğine ikinci yarının başında Cangele’yi kanada alıp çift forvete erken dönmeyi akıl etseydi bugün sahadan galip ayrılırdı.

Tabii maçın fark yaratanı Kayseri Kadir Has stadından bahsetmemek olmaz. O kadar para harcayıp stadı yapıyorsun ama 2 senede zemini oturtamıyorsun. Açıldığı günden beri patates tarlası gibi. Gerçi o tarlada en çok bizim Topal’a yaradı. İki metre yanındaki adama pas veremediği zaman bile zemine bakıp söylenip durdu…

Ayranımız yok içmeye…

Yarın bu saatlerde Euro 2012 eleme grubundaki rakiplerimiz belli olacak. 14 Ekim’de Fatih Terim’in istifasından bu yana hocasız takılmaya devam ediyoruz. Haliyle Polonya’daki kura çekimine de hocasız gidiyoruz. Eee iyi böyle maç filan da yok zaten boşuna maaş ödemiyoruz kimseye… Yerli hocalar görev için can atıyor. Federasyon yabancı peşinde ki bence doğru. Basın Trapattoni ve Hiddink‘e çok inandı ama tutturamadılar. Önümüzdeki ayın başında 3 Mart tarihinde Honduras ile bir hazırlık maçımız var. Acele etmeyin beyler nasıl olsa bizim Milli Takımın aksine 2010 Dünya Kupası bileti alan Honduras’ı hocasız da yeneriz biz!

Kuraya 2. torbadan katılıyoruz, bakalım bu sefer 2.’lik için kiminle can çekişeceğiz;

1. Torba: İspanya, Almanya, Hollanda, Italya, Ingiltere, Hırvatistan, Portekiz, Fransa, Rusya

2. Torba: Yunanistan, Çek Cumhuriyeti, İsveç, İsviçre, Sırbistan, Türkiye, Danimarka, Slovakya, Romanya

3. Torba: İsrail, Bulgaristan, Finlandiya, Norveç, İrlanda Cumhuriyeti, İskoçya, Kuzey İrlanda, Avusturya, Bosna Hersek

4. Torba: Slovenya, Letonya, Macaristan, Litvanya, Belarus, Belçika, Galler, Makedonya, Kıbrıs Rum Kesimi

5. Torba: Karadağ, Arnavutluk, Estonya, Gürcistan, Moldova, İzlanda, Ermenistan, Kazakistan, Lihtenştayn

6. Torba: Azerbeycan, Lüksemburg, Malta, Faroe Adaları, Andora, San Marino

Kayseri öncesi

Antalya’daki kötü futbol ve yenilgi sonrası bu akşam Kayseri’de çok kritik bir maça çıkıyoruz. Geçen haftadan beri Kayseri’nin kamoyuna yaptığı açıklamalar maç öncesi ortamı gerdi de gerdi. Gerçi Adnan Polat’ın maçtan iki gün önce yaptığı “kasaplar” açıklaması da doğruluğuna katılmama rağmen zamanlama açısından yanlış oldu. Bu gelişmeler sonrası zaten sert ve mücadele dolu geçmesi beklenen maç farklı bir boyut kazandı. Futbolcular motive, taraftarlar stada ücretsiz ulaştırılıyorlar, çaylar ve kuru pastalar şirketten.

Son olarak sakatlar listesine Jo’nun da eklenmesi Galatasaray adına Kayseri deplasmanındaki en büyük sıkıntı ancak Atletico Madrid maçlarında da statü nedeniyle Jo’suz olacağımızı düşünürsek bu akşamki Kayseri ve çarşamba günkü Antalyaspor kupa rövanş maçları iyi bir test olacak. Bana sorarsanız bu takımda Baros, Jo ve Kewell yokken tek forvet oynayabilecek tek isim Keita’dır. Eğer kanatta oynarken yaptığı fantastik ancak zaman zaman oyunu yavaşlatan hareketleri forvet oynarken yapmazsa hızı ve gücüyle rakip stoperleri çok zorlar. Arda’nın forvette düşünülmesine ise tamamen karşıyım. Arda gibi yaratıcı ve serbest oynadığı zaman rahat eden bir adamın iki stoper arasında eriyip gitmesine dayanamıyorum. Bursaspor maçı bunun en güzel örneğidir.

Bu akşam sahaya şu ilk 11’le çıkacağımızı tahmin ediyorum;

Leo Franco, Uğur, Neill, Servet, Caner, Mustafa Sarp, Mehmet Topal, Elano, Gio (Emre Çolak), Arda, Keita

Kalede Leo Franco’ya dayanamıyoruz ama Rijkaard’ın keseceğini hiç zannetmiyorum. Balta’nın sakatlığı sebebiyle Caner bekte. Topal düzeldi kadroya girebilir. Antalya maçında dökülenlerin başında gelen Barış’ın yerine sağ çizgide Gio sürprizi bekliyorum. Belki Emre Çolak da olabilir.

Kayserispor’da bizi en çok zorlayacak isimse tartışmasız Makakula. Cangele ile beraber ligin en formda ikilisi diyebiliriz. Soldan Mehmet Eren’in bindirmelerinde Uğur’a çok iş düşecek. Erken kart görürse ilerleyen dakikalarda sıkıntı olabilir.

Ligin en zor deplasmanlarından birinde bu akşam alınacak 3 puan ilerleyen günler için çok önemli. 3 puan moraliyle çıkılacak bir kupa rövanşı ardından fikstürde gözüken Ankaraspor maçı yüzünden dinlenilerek geçirilecek bir hafta sonu ve Madrid deplasmanına gidiş…

Teksas’ın transfer bombası Üründül

Bursaspor taraftar grubu Teksas Perşembe günkü kupa maçını TRT’de yorumlayan Ömer Üründül’ü transfer bombası yapmış. Maçı izlemediğim için Üründül ne dedi ne demedi bir fikrim yok ama ben Üründül’ü en son Dunga ve Brezilya’ya sallarken bırakmıştım. Fazla ciddiye almayın kollektiftir deyip geçin arkadaşlar…

Capello Terry’den kaptalığı aldı

Sky Sports’un flaş geçtiği habere göre Capello Terry’nin Milli takım kaptanlığını aldı. Wembley stadında bir araya gelen ikilini görüşmesinin sadece 12 dakika sürdüğü söyleniyor. Federasyondan daha resmi ve detaylı bir açıklama yok.

Açıkcası Capello’nun Terry’e destek olacağını ve kaptanın arkasındayım demesini bekliyordum. Bu saatten sonra yeni kaptan adaylarım Gerrard, Lampard ya da Ferdinand.

*******

Edit: İngiltere Futbol Federasyonunun internet sitesinde de Capello’nun Terry hakkındaki açıklaması yayınlandı;

“Uzun uzun düşündükten sonra kaptanlığı Terry’den almanın en doğrusu olduğuna karar verdim. Terry kaptanlığı süresince hep olumlu davranışlar sergiledi ancak bu kararı alırken başka konuları da göz önünde bulundurdum ve İngiltere takımı için en doğrusunun bu olduğuna karar verdim. İngiltere için en iyisini istemem bu kararda etkili oldu. İlk olarak Terry’e haber iletildi. Terry’i kaptanlığa seçerken ikinci ve üçüncü kaptanları da belirlemiştim. Bu kararın değişmesi için bir sebep yoktur. Bu kararı bana bırakan federasyona teşekkür ederim.”

Fabio Capello