Kewell ve Neill’ın yeni hocası Holger Osieck

Dünya Kupası sonrası görevi bırakan Avustralya teknik direktörü Pim Verbeek’in yerine Fenerbahçe ve Kocaelispor’dan tanıdığımız Alman Holger Osieck getirildi.

Ülkemiz dışında Bochum, Urawa Red Diamonds ve Kanada Milli takımını da çalıştıran Osieck, son olarak FIFA teknik komitesinde görev aldı. Osieck’in en büyük başarısı 2000 yılında Kanada Milli takımıyla Gold Cup’u kazanması.

Türkiye’de bir iz bıraktı mı diye düşünüyorum. Fener’in başındayken pek bir cacık olmadı ama Kocaeli’ye Türkiye Kupası kazandırmıştı. Hea bir de bi Adidas montu vardı kış aylarında üzerinden çıkarmadığı bordo renkli…

Ricardo Carvalho Real Madrid’de

Mourinho sağ gösterip sol vurdu. Daha geçen gün basın toplantısında Carvalho’dan vazgeçtik dedi. Bugün gitti eski öğrencisini aldı. Real’in 32’lik Carvalho için Chelsea’ye ödeyeceği rakam 8 milyon euro. Carvalho’nun kontratı ise 2 senelik.

Mourinho ile beraber Porto’dan Chelsea’ye. Şimdi de Mourinho kıyağıyla 32’sinde Chelsea’de Real’e. 34’ü bulunca Real formasıyla futbolu da bırakır. Güzel iş valla.

Martin O’Neill’in yerine adaylar

Premier League’in başlamasına 4 gün kala istifa eden Aston Villa teknik direktörü Martin O’neill’ın yerine geçecek isimler ortaya çıkmaya başladı. Adaylara geçmeden önce O’neill’ın istifasının herkes için sürpriz olduğunu söyleyelim. Yönetimle arasında sıkıntılar varmış ama yinede istifa beklenmiyormuş. İstediği isimler kadroya katılmamış. Transfer yapmamanın yanı sıra bir de takımın yetenekli isimleri Milner ve Young’ın satışı için görüşmelerde bulunulmasına O’Neill ayar olmuş.

Yerine geçecek isimlerin başında ise tabii ki başı boş her takıma yakıştırılan Sven-Goran Eriksson var. Eriksson da Aston Villa’nın başına geçmek isterim diye konuşmuş. İstemese şaşardım! Diğer adaylar ise Alan Curbishley, Gareth Southgate, Jürgen Klinsmann, Martin Jol, Bob Bradley ve Slaven Bilic.

Benim oyum Bilic’e. Hırvatistan’a oynattığı futbol ve saha kenarındaki delilikleri hep ilgimi çekmiştir. Bir de zamanında İngiltere’yi evinde yıkmışlığı vardır ki İngilizler unutamaz.

Aston Villa’da kadro güzel ama derinlik yok. Bu yüzden iyi futbola rağmen ligin sonlarında düşüşe geçiyorlar. Bu sezon da transfer olmazsa aynı sorun devam eder. Bari Bilic gelsin de saha kenarı biraz daha renklensin. Villa’yı izlemek için bir sebep daha olsun.

Özil

Dünya Kupası en çok Mesut Özil’e yaradı. Werder Bremen ile çok da harika geçmeyen bir sezonun ardından Almanya formasıyla büyük sükse yaptı.

Güney Afrika dönüşü Barca-Real onun için çekişiyor denildi. Sonra Barca Fabregas’a yöneldi, Real sözleşmesi seneye bitiyor bedavaya alırız dedi. Günler geçti Real’in Kaka’sı sakatlandı, Arsenal Fabregas’ı Barca’ya satmadı ve tekrar Mesut’a dönüldü. İspanyol gazeteleri de her gün Mesut’u manşetlere taşıyor. Katalanlar 12 milyon euroya iş bitti Guadiola kararı verecek diyor.

İşin bir de İngiltere ayağı var. Orta sahasındaki önemli isimler Ballack ve Deco’yu serbest bırakan Chelsea’nin Mesut için devrede olduğu söyleniyor. Alex Ferguson’un da Mesut’un oynadığı hazırlık maçlarını izlettirdiği dedikodusu dönüyor.

Hem Premier League’in hem de La Liga’nın zirvesindeki takımlar tarafından isteniyor olmak güzel olmalıdır. Werder Bremen sıkıntılıdır ama… Dünya Kupası başlamadan sözleşmeyi uzatmadıkları için kafalarını yerden yere vuruyorlardır.

Bir kulüp iki takım

Sahada 22 futbolcu var hepsi Milli. Bir tarafın değeri 187 milyon diğer tarafın değeri ise 95 milyon pound. Santa Cruz, Jo, Caicedo, Johnson ve Weiss gibi isimler ise hala kulübede.

Araplar Mancini’ye dile bizden ne dilersen diyor. O da hala utanmadan Torres, Drogba filan diyor. Bu gidişle kadro olacak 50 kişi. Fantezinin dibine vurmak bu olsa gerek. Sanki editorden “Sugar Daddy’i” açmış Football Manager oynuyor.

Zaten Inter’deyken de şanslı adamdı. Moratti gibi babacan, başarı için bir dediğini iki etmeyen bir adam vardı. Şimdi de Arap babalar var. Son 3 transfer döneminde harcadıkları para 400 milyoncuk…

Gol sevinci olarak golf

Geçtiğimiz haftalarda İzlanda’dan yaratıcı gol sevinçleri görmüştük. Hatta o balık tutma olayı gelmiş geçmiş en iyiydi. Bu seferki gol sevinci Norveç’ten. Sogndal’in Strommen’i 5-1 yendiği maçtan. İzlanda’lılardan sonra pek yaratıcı gelmiyor tabii. Songdal kaptanı Lars Grorud da durumun farkında. Maçtan sonra yaptığı açıklama onu gösteriyor; “biz de balık tutma gol sevinci yapacaktık ama kimse balık olmak istemedi.”

link: http://www.dailymotion.com/video/xed8wi_sogndal-celebration_sport