Öp de başına koy

Şu şartlarda Kayseri deplasmanında alınmış 1 puana ben şükrederim. Son dakikalarda kaçırdığımız 2-3 net gol poziyonuna yanmam rakip 10 kişi kalmış pozisyon bulamazsan ayıp.

İlk olarak Bursaspor maçından sonra söylediğim daha sonra defalarca tekrarladığım ve en son olarak bu sabah dile getirdiğim Arda’dan forvet olmazın sonuna kadar arkasındayım. Yine bütün maç eridi gitti iki stoper arasında. 85’de Gio çıkıp Emre Çolak girince 5 dakika da olsa sola geçen Arda’nın ne kadar fark yaratabileceğini gördük. Hedef adamsız oynamanın eksikliği yüzünden hücumda yaşadığımız problemlerin yanı sıra bugünkü defans hattımızdan da bahsetmek lazım. Sezona Sabri-Servet-Zan-Balta dörtlüsüyle başladığımızı hatırlatıp bugün Uğur-Neill-Emre-Caner dörtlüsüyle sahada olduğumuza dikkat çekmek isterim. Değişikliğin bu kadarı zoraki de olsa gereğinden fazla. Emre’nin Servet’i hiç mi hiç aratmadığını ama kendisine ekstra bir iş de düşmediğini atlamayalım.

Madrid deplasmanı öncesi test maçı dedik ya bu Kayseri ve önümüzdeki Antalya maçı için işte o Atletico bizi bugünkü gibi yakalarsa yarım saat bile geçmeden 3’lük yapar, kendimizi hiç kandırmayalım. Tolunay kenardan “kart kart kart” diye tepineceğine ikinci yarının başında Cangele’yi kanada alıp çift forvete erken dönmeyi akıl etseydi bugün sahadan galip ayrılırdı.

Tabii maçın fark yaratanı Kayseri Kadir Has stadından bahsetmemek olmaz. O kadar para harcayıp stadı yapıyorsun ama 2 senede zemini oturtamıyorsun. Açıldığı günden beri patates tarlası gibi. Gerçi o tarlada en çok bizim Topal’a yaradı. İki metre yanındaki adama pas veremediği zaman bile zemine bakıp söylenip durdu…

Kayseri öncesi

Antalya’daki kötü futbol ve yenilgi sonrası bu akşam Kayseri’de çok kritik bir maça çıkıyoruz. Geçen haftadan beri Kayseri’nin kamoyuna yaptığı açıklamalar maç öncesi ortamı gerdi de gerdi. Gerçi Adnan Polat’ın maçtan iki gün önce yaptığı “kasaplar” açıklaması da doğruluğuna katılmama rağmen zamanlama açısından yanlış oldu. Bu gelişmeler sonrası zaten sert ve mücadele dolu geçmesi beklenen maç farklı bir boyut kazandı. Futbolcular motive, taraftarlar stada ücretsiz ulaştırılıyorlar, çaylar ve kuru pastalar şirketten.

Son olarak sakatlar listesine Jo’nun da eklenmesi Galatasaray adına Kayseri deplasmanındaki en büyük sıkıntı ancak Atletico Madrid maçlarında da statü nedeniyle Jo’suz olacağımızı düşünürsek bu akşamki Kayseri ve çarşamba günkü Antalyaspor kupa rövanş maçları iyi bir test olacak. Bana sorarsanız bu takımda Baros, Jo ve Kewell yokken tek forvet oynayabilecek tek isim Keita’dır. Eğer kanatta oynarken yaptığı fantastik ancak zaman zaman oyunu yavaşlatan hareketleri forvet oynarken yapmazsa hızı ve gücüyle rakip stoperleri çok zorlar. Arda’nın forvette düşünülmesine ise tamamen karşıyım. Arda gibi yaratıcı ve serbest oynadığı zaman rahat eden bir adamın iki stoper arasında eriyip gitmesine dayanamıyorum. Bursaspor maçı bunun en güzel örneğidir.

Bu akşam sahaya şu ilk 11’le çıkacağımızı tahmin ediyorum;

Leo Franco, Uğur, Neill, Servet, Caner, Mustafa Sarp, Mehmet Topal, Elano, Gio (Emre Çolak), Arda, Keita

Kalede Leo Franco’ya dayanamıyoruz ama Rijkaard’ın keseceğini hiç zannetmiyorum. Balta’nın sakatlığı sebebiyle Caner bekte. Topal düzeldi kadroya girebilir. Antalya maçında dökülenlerin başında gelen Barış’ın yerine sağ çizgide Gio sürprizi bekliyorum. Belki Emre Çolak da olabilir.

Kayserispor’da bizi en çok zorlayacak isimse tartışmasız Makakula. Cangele ile beraber ligin en formda ikilisi diyebiliriz. Soldan Mehmet Eren’in bindirmelerinde Uğur’a çok iş düşecek. Erken kart görürse ilerleyen dakikalarda sıkıntı olabilir.

Ligin en zor deplasmanlarından birinde bu akşam alınacak 3 puan ilerleyen günler için çok önemli. 3 puan moraliyle çıkılacak bir kupa rövanşı ardından fikstürde gözüken Ankaraspor maçı yüzünden dinlenilerek geçirilecek bir hafta sonu ve Madrid deplasmanına gidiş…

Ostrava Panteri Niğdespor’da!

“Cevdet hoca kaleci bulamayınca, ‘Sen benim eski arkadaşımsın. Rahat oynarsın.’ dedi. Ben zaten her gün sporun içindeyim, tenis oynuyorum. Gençlere örnek olur düşüncesiyle teklifi kabul ettim. Bu yaşta(47) bu mutluluğu yaşamak çok güzel.”

Hayrettin Demirbaş yine imkansızı gerçekleştiriyor…

Higuita’nın vedası

Dünya futbolunun gelmiş geçmiş en cins isimlerinden Rene Higuita’nın jübilesi dün Medellin’deki Atanasio Girardot stadında Kolombiyalı yıldızlar ve 90’ların Dünya yıldızları arasında oynanan maçla yapıldı.

Zamanında Wembley’de oynanan bir İngiltere-Kolombiya hazırlık maçında akrep vuruşuyla yaptığı kurtarış ve İtalya 90’da Kamerunlu futbolcuları çalıma dizeceğim sevdasıyla kaptırıp yediği gol akıllarda kalması için yeter de artar bile.

Yaz aylarında baş ağrıları nedeniyle hastaneye kaldırılan Higuita’nın fotoğraflar da görüldüğü üzere şu anda sağlığı yerinde. O ünlü akrep hareketini bile pas geçmemiş….

Galatasaray:1 Gaziantepspor:0

Bu karda-buzda taraftarın stada ulaşamayacağı, ulaşırken tehlike atlatacağı şartlarda maç filan oynatılmaz. Takımın en moralsiz ismi Nonda’ya o kritik penaltı attırılmaz. Sahanın en iyisi Elano oyundan çıkarılmaz. Hakem Aytekin Durmaz hangi pozisyon kartlık hangisi değil bilmez. Maç kazanılmış, 3 puan alınmış olmasına rağmen fazla sevinip bu olumsuz şartlarda oynanan bir top tepme mücadelesine adam akıllı maç yazısı filan yazılmaz.

Sakatlar listesine yeni bir isim eklenmedi diye şükredilir, Caner’e nazar değmesin diye dua edilir ve önümüzdeki maçlara bakılır…

Üstünel hala gurbet ellerde

1 hafta içinde İngiltere’den Türkiye’ye 2 futbolcu kargolayan Haldun Üstünel, Jo ile beraber İstanbul’a gelmedi. Londra’da orta saha için bir pazarlık daha yaptığı söyleniyor. Tamam anladık; Jo için Linderoth’un sözleşmesi fesh ediliyor ama bir yabancı daha gelirse kime yol verilecek? Nonda diyorum, Atletico maçlarında gerçek anlamda tek forvetimiz, ee başka ihtimal de düşünmek istemiyorum.

Gece gece kafam allak bullak oldu. Yarın uyandığımda “Dos bilmem kim Galatasaray’da” diye resmi açıklama okursam sabah kahvesine ihtiyacım kalmayabilir…

Balıkçı Gattuso

Milan’ın asabi ama sevilesi oyuncusu Gennaro Gattuso, Milano’da bir balıkçı dükkanı açmış. Balıkçı deyince aklınız hemen yeme içmeye gitmesin. Akvaryumda balık satıyor Gattuso. Çocukluk hayaliymiş ama hayatı farklı gelişince futbolcu olmuş. Eee isabet olmuş.

Artık maç sonraları stres atmak için gider bol bol akvaryumdaki balıklarını izleyip rahatlar Gennaro…