Joseph Yobo in, Bilica out

Eagles Nigeria

Fenerbahçe’nin stoper arayışı Nijeryalı Joseph Yobo’da son buldu. Everton’dan satın alma opsiyonlu olarak 1 yıllığına kiralandı. Young Boys ve PAOK facialarından sonra pek geç ama 6+2+2’nin son ikisinden birisi olarak da Bilica’yı tribüne göndereceği için son derece memnunum. Hatta Bilica mümkünse evde otursun. Gerçi Aykut Hoca’nın sağı solu belli olmaz, Lugano’yu da kesiverir ya..

Yobo 2002 yılında Marsilya’dan Everton’a transfer olduğundan beri Goodison Park’ta. Hatta 2006-2007 sezonunda her maçta, 2007-2008 ise sadece bir maç dışında her maç sahadaydı. Ancak son zamanlarda baldırından çektiği sakatlığın yanısıra Phil Jagielka ve Sylvain Distin ikilisinin başarısından dolayı eskisi kadar devamlı olamadı.

Neredeyse 70 kez milli olan Joseph Yobo, Nijerya Milli Takımı’nın kaptanı olarak WC 2010’daydı. Süratli, hava hakimiyeti olan, fiziksel olarak müthiş kuvvetli ve önsezileri de son derece gelişmiş bir stoper. Aynı zamanda çok ihtiyaç olursa sağ bek olarak da görev yapabilir. Bekir’den ve oh-be-kurtulduk-Önder’den iyidir. Lugano ile çok sağlam bir ikili oluşturacaklarını düşünüyorum. Hatta bize Uche’yi hatırlatmasını, iz bırakmasını umuyorum.

Fenerbahçe’de kadro iyice derinleşti. Orta sahada sağlam bir 6 numara eksiğimiz hala olmasına karşın, Fenerbahçe’nin kadrosu alternatifli olarak uzun lig maratonunu düşününce en iyi olarak gözüküyor. Tabii bu kadar geniş bir kadro varken, rotasyon yapılması şart. Ancak ne yazık ki rotasyon yapabileceğin takvimden, Avrupa’dan uzaksın. Rotasyon yapayım dedin mi, özellikle yabancılar kısıtlamadan dolayı 15 gün top oynayamayacaklar. O zaman da devamlılık problemleri konuşmaya başlarız ne yazık ki.

Unutmadan; Emre Belözoğlu’nun Newcastle United’da oynarken adının karıştığı ırkçılık olayının kahramanlarından biri Joseph Yobo. Hatta sarf ettiği ileri sürülen f****** n***** lafının muhatabı. Gerçi olayda Yobo birşey duymamış ancak takım arkadaşları Joleon Lescott ve Tim Howard, Emre’nin bu lafı söylediğini iddia etmişlerdi. Olayın ardından FA tarafından yürütülen soruşturmada Emre aklanmıştı. Hala bi sıkıntı varsa, idmanda çözerler artık…

3 puan!

1 puanın altın olacağı deplasmandan 3 puan ve özgüven kazanarak dönüyoruz. Bugün teknik taktik biraz geri planda benim için. Belli ki son yaşanan facia sonrası takımda kulaklar çekilmiş. Perşembe gününe oranla maçı daha çok isteyen ve ısıran bir takım vardı sahada.

Tüm bunlara rağmen Eskişehir’in de çok kötü bir takım olduğunun altını çizelim ki ona rağmen 3. golü bulana kadar son zamanlardaki en yakın arkadaşımız stresle beraber maçı izlediğimizi unutmayalım.

Kişisel performanslar açısından da bir kaç kişiden bahsetmek istiyorum. Ufuk’un golde hatası büyük herkes farkında ama bir de maçı izlerken dikkat ettim de sanki kale arkasında neresinde kalıyor farkında değil. Serkan, Balta’nın yerinde hiç sırıtmadı ama ters ayak sıkıntısı bindirme yapmasını engelledi. Barış denen arkadaşımız iyi güzel koşuyor ama hakkaten zekası yerlerde sürünüyor. Sarp Arda’ya o asisti yapmasa oynadığını fark etmeyebilirdim.  İlk yarıda gayet iyi olan Elano yerine Aydın değişikliğini ve Elano’nun ikinci yarıyı kale arkasında tek başına izlemesini anlayamadım. Umarım problem yoktur. Aydın demişken ikinci bir aydınlanma dönemi başlıyor tehlikenin farkında mısınız?

Tekrar etmekte fayda var. Eskişehir geçen senelerde çok daha zor bir deplasmandı. Bu sene belli ki daha hazır değiller. Daha diri bir takıma denk gelsek yine puanla tanışamayabilirdik. Bu gece şans da biraz bizimleydi, e biraz da bizimle olsun be…

Altın değerinde 1 puan

Eskişehir Süper Lige çıktığından beri Galatasaray’a yenilmemiş. Bugün de yenilmesi sürpriz olur. Es-Es’te eksik yok Galatasaray’da eksik çok. Galatasaray’ın eksikliği sadece futbolcu anlamında da değil tabii.

Peki bir Galatasaray taraftarı olarak mazoşist gibi bu izleyecek miyiz? Tabii ki izleyeceğiz. Beklenti nedir? 1 puan altın değerinde olur. Geldiğimiz hale bak bu arada koskoca Galatasaray için altın değerinde 1 puan diyoruz… Ama asıl görmek istediğimiz mücadele eden, ısıran ve formanın hakkını veren futbolcular. E zaten böyle olursak kazanırız diyeceksiniz ama şanssızlık da 2 senedir yanıbaşımızda. Atamayana atarlar olur başka bir şey olur yine kaybederiz.

Allah kimseye sakatlık vermesin ama Barış’ın dizinde Ali Turan’ın ise gözünde problem varmış. Ricam bir süre daha öyle problemli kalmaları. Eldeki malzemeyle sahada görmek isteyeceğim 11 ise şöyle;

Ufuk (Aykut’a 7 senedir şans verildi de ne oldu biraz da Ufuk oynasın)

Serkan Kurtuluş (Galatasaray için yeterli mi? Değil ama Ali Turan bile oynuyorsa onun da hakkıdır)

Neill (Açıklamaya gerek yok heralde)

Zan (Sevmem de bugüne kadar Servet oynadı da ne oldu? Zaten 15. dakikada sakatlanır çıkar)

Balta (Maalesef demek istiyorum… Kadrodaki isimlere baktım yerine birini koymaya çok çalıştım ama olmadı)

Cana (Kilolu milolu bir 90 dakika görelim be kardeş)

Mustafa Sarp (Ayhan’ı tercih ederdim belki ama dışarda taraftar yok!)

Elano (Bir yararlanalım artık)

Emre Çolak (Evet Elvan Abeylegesse‘yle bile omuz omuzaya girse düşer biliyorum ama ben Serdar Özkan’a tahamül edemiyorum)

Arda Turan (Milli maçlarda nasıl oynayacağını şimdiden tahmin edebiliyorum bari sinyallerini bu maçtan ver)

Baros (Alternatifi var mı zaten?)

Ne olur artık transfer dönemi kapansın!

Tabiri caizse Galatasaray’da transfer işi boka sarmış durumda. Yaşanan kara perşembenin ardından hiç bir Galatasaray’lının keyfi zaten yok. Hatta değil Misimovic, Messi gelse bu saatten sonra ne fark eder gibi bir hava hakim. Yapılacak 1-2 transferle de herşeyin güllük gülistanlık olmayacağının ve takım içindeki sıkıntıların çok daha büyük olduğunun herkes farkında.

Dünden beri konuşulan ve benim de şahsen bildiğim Misimovic transferi sözleşme hazırlama aşamasındayken şimdi bu transferden vazgeçildiği ve Hajduk Split’ten Ibricic’in ve Rosenborg’dan Annan’ın yeni hedefler olduğu konuşuluyor.

Artık bu saatten sonra kim gelir, ne zaman gelir, niye gelir bilmiyorum ama artık bu işten tüm Galatasaray’lılar gibi ben de sıkıldım. Geçen sezondan beri bas bas tranfer diye bağıran orta sahaya transferin kapanmasına 4 gün kala hala takviye yapılamamış olması hakkaten skandal. Hergün resmi siteden transfer haberi bekleyen taraftarın sabrı filan kalmadı. Avrupa’da kısa kollularla mücadele edip havlu atmak da cabası.

Ben şimdiden ismi geçen 4 aday Misimovic, Ibricic, Emana ve Annan hakkında bildiklerimi söyleyeyim sonra resmi siteden transfer açıklaması yapılınca benden oyuncu analizi filan beklemeyin.

En çok yolu gözlenen isim Misimovic’le başlayalım. Wolfsburg Diego’yu alınca Misi’nin Schalke transferi de gerçekleşmeyince tüm oklar Galatasaray’ı gösteriyordu ama bildiğiniz gibi Galatasaray’ın son dakikada bu transferden vazgeçtiği söyleniyor. Misi’nin futbolculuğuna gelirsek kendisi hakkında en hoşuma giden özellik ne sağlak ne de solak olması. Yani her iki ayağını da kullanabiliyor. Bir korner oluyor sağ ile kullanıyor, bir frikik oluyor solla vurayım diyor. Çok fazla koşmayı ve defans yapmayı sevmeyen Misimovic’in tekniği ve zekası üst düzeyde. Bir önceki sezon Wolfsburg’un şampiyonluğunda takımın şefiydi. Sezon boyunca yaptığı 18 asist ve attığı 7 golle şampiyonlukta büyük pay sahibi olmuştu. Galatasaray’a gelirse de Baros’un arkasında takımın oyun kurucusu olarak görev alır. Çok da güzel şeyler yaratır. Atar, attırır…

Bir diğer görüşülen isim benim için kapalı kutu olan Ibricic ise Misimovic’in Boşnak Milli takımından arkadaşı. Duydum ama hiç izlemedim o yüzden bol keseden sallamanın anlamı yok. Sadece yaptığım kısa araştımanın ardından Hırvat liginin en iyi oyuncusu ve Hajduk taraftarının sevgilisi olduğunu söyleyebilirim. Orta saha ve forvet arkası oynayabilen 24 yaşındaki Boşnak Ibricic 2008 yılından beri formasını giydiği Hajduk’da 64 maçta 33 gol atmış. Taraftarın sevgilisi olma sebebi ise takım geçen sezon kriz içerisindeyken ve bütün futbolcular eleştirilirken Ibricic kendine gelen bütün transfer tekliflerini reddetmiş olması. Eğer Ibricic Galatasaray taraftarının beklentilerin daha yüksek olduğu şu dönemde gelirse tek temennim orada kazandığı sevgiyi burada da devam ettirmesi ve saha içi verimliliği açısından Sasa İlic’e benzemesi.

Dün gece piyasaya çıkan Annan transferi ise benim için büyük sürpriz oldu ve açıkcası yüzümü güldürdü. Yazın Gana’yı izlerken bizimkiler şöyle adamları niye düşünmez diye az iç geçirmedim. Rosenborg’da forma giyen Annan tam bir defansif orta saha. Bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi ve yerinde hamleleriyle gelecek vaad ediyor. Henüz 23 yaşında. Hatta Dünya Kupası sonrası İngiliz basınında Alex Ferguson’un Annan’ı istediği haberleri dolaşmış ama sonuç çıkmamıştı. Gelirse çok iş yapar!

Bir de Emana var tabii ki. O oyunu yıllardır çift yönlü oynayabilen ve her transfer döneminde 3 büyüklerden biriyle adı geçen. Betis’le ipleri koparmış durumda. Hatta Galatasaray’la da arasında artık bir pürüz yok ama buradaki tek engel Rijkaard. Emana’nın disiplinsiz olduğunu düşünüyor ve son dakikaya kadar diğer alternatifler üzerinde duruyor ki şu anda bu pozisyondaki diğer tek alternatif Annan. Benim de oyum ona.

Tekrar söylüyorum artık kim ne biliyor ne kadar doğru muamma. Adnan Sezgin kolundan kimi tutup getirirse pasaport kontrolünde göreceğiz. Gelen takviyeler bu takımı ne kadar toparlar o da soru işareti.

Zaten bu sezon şampiyonluğu filan geçtim, yeni stadda ruhuyla mücadele eden, yenilse bile alkışlayacağım bir takım görmek tek dileğim. Varsın olsun bütün kupalar rakiplerin olsun.

Çile bülbülüm

Transfer haberi beklerken olana bak! Akşam antremanında sakatlanan Harry Kewell Karpaty maçı öncesi kafileden çıkarıldı. Büyük olasılıkla hafta sonu Eskişehir deplasmanında da yok. Bir kulüpte son dönemde herşey mi olumsuz gider…

Bu haberle birlikte UEFA’da devam şansımız ciddi derecede azalmıştır bana göre. Takımın en formda oyuncusu olmadan solda Arda sağda Serdar izle kudur…

Messi Eto’o ve Rivaldo’yu yakaladı

Malumunuz Barcelona dün Sevilla’yı 4’leyerek Süper Kupanın sahibi oldu. Messi de geçen sezondan alıştığımız gibi yine hat trick hero.

Messi bu seferki golleri sayesinde Barcelona formasıyla 130 gole ulaştı ve Rivaldo-Eto’o ikilisine yetişti. Kulüp tarihinin en golcü ismi 235 golle César Rodríguez. Onu takip edenler ise Ladislao Kubala (194), Josep Samitier (178), Josep Escolà (164), Paulino Alcánatara (137) ve Ángel Arocha (134).

Önünde uzun yılları olan Messi muhtemelen César Rodríguez’in rekorunu çok rahat bir şekilde kıracaktır.

Bu arada ilginç bit not. Sevilla kalecisi Palop da Messi’den en çok gol yiyen isim. 11 maçta 8 gol.