Dün akşamki maçtan nefis bir kare… Bülent Korkmaz da Galatasaray’ın başındaki ilk maçına sarı kırmızı atkıyla çıkmıştı değil mi:)
Sayenizde FUTBOL izledik, keyiflendik. Keşke bizim ligimizde de dün akşamki kalitede 10 dakika da olsa top oynanabilse…
Dün akşamki maçtan nefis bir kare… Bülent Korkmaz da Galatasaray’ın başındaki ilk maçına sarı kırmızı atkıyla çıkmıştı değil mi:)
Sayenizde FUTBOL izledik, keyiflendik. Keşke bizim ligimizde de dün akşamki kalitede 10 dakika da olsa top oynanabilse…
Barcelona zaten işi ilk maçta bitirmişti. Bu maç adına konuşabilecek bir şey yok derken Ribery malzeme çıkardı bize. Sezon sonunda Barcelona’ya transferi konuşulan Fransız, maç sonrası dayanamamış geçirmiş formayı üzerine.
Hamit de yanında “abi forma 1o numara oldu heaa” der gibi. Ne dersiniz yakışmış mı?
Berbatov’un da Volkan gibi kasık bölgesinde sakatlık var galiba… Senin de MR’ların var mı Berba?
Bundesliga 3’ün 9 puan farkla lideri F.C Union Berlin, önümüzdeki sezon Bundeliga 2’de mücadele etmeyi neredeyse garantiledi. Ancak Bundesliga 2’de mücadele edebilmeleri için stadlarının bazı standartlara uygun olması gerekiyor. Dünya’yı kasıp kavuran kriz malumunuz… Bu durumda Union Berlin taraftarları da takımlarının stadlarını kendileri yeniliyor.
Tam 500 taraftar sürekli çalışıyor ve herhangi bir maaş istemiyorlar. Bunun dışında bazı tatillerde ve haftasonlarında da diğer taraftarlar yardıma geliyorlar. Tabii ki herşey planlı, programlı ve sağlam yapılıyor. Kulüp maddi imkanlarını zorlayarak bir inşaat şirketiyle 15 milyon euroya anlaşmış. Yeni bir stad için yine de oldukça ucuz bir fiyat bence.
Maçlara gidip takımı desteklemekten, lisanslı ürün alıp kulübe maddi destek sağlamaktan, iyi günde, kötü günde takımının yanında olmaktan bile farklı bir boyutta renklere aşık olmak bu olsa gerek. Önümüzdeki sezon takımlarını kendi elleriyle yaptıkları stadda desteklemenin keyfi de bir ayrı olur.
Stadın yapımıyla ilgili daha fazla detayı ve fotoğrafı buradan görebilirsiniz.
Bayern Münich, ilk maçta 4-0 yenildiği Barcelona‘yı bu akşam Allianz Arena‘da ağırlıyor.
Bayern Ribery, Toni, Podolski ve Schweinsteiger 4’lüsü ile bütün maç saldırcak da saldıracak. Barcelona ise arkada kalacak boşluklarda Messi, Eto’o ve Henry ile at koşturacak. Yine 4-5 gol izleriz gibime geliyor ama bu sefer bütün golleri Barcelona atmaz heralde.
Barca’da Marquez sarı kart cezalısı. Bayern’de ise Klose sakat.
Bu turun sonucu ilk maçta belli olmuştu aslında. Bayern teknik direktötü Klinsmann da basın toplantısında verdiği görüntü ile pek umutlu gözükmüyor zaten.
“Bir teknik direktör başına geçtiği takımdaki futbolcular ile daha önce beraber top oynadıysa o takım başarılı olamaz” Kabzıman Toroğlu böyle söylüyor.
Şimdi sana Milan’dan, Ancelotti’den, Maldini’den başlayarak sayısız örnekler veririm ama şu anda bütün Dünya’nın keyifle izlediği takım ile gireyim. Barcelona, Guardiola ve Puyol…
Senin gibi Dünya’da neler olup bittiğini takip etmeyen, pozisyon tekrarlarını 75 defa izleyip ahkam kesen ve yorumculuğunun seviyesini düşüren adamları futbol otoritesi diye televizyona çıkarıyorlar ya yazıklar olsun.
Zaten en çok Galatasaray’a laf sokmaya bayılıyorsun. Ali Sami Yen de gecekonduymuş. Bu laftan sonra Sami Yen’de bana küfrediyorlar da dersin. Haddini bil!
İniesta dün akşamki Huelva maçının 42. saniyesinde gol atarak Barcelona tarihinin en hızlı gol atan futbolcusu oldu. Daha önceki rekor 54 saniyeyle Hollandalı Patrick Kluivert‘a aitti.
Zaten Barcelona maçları dakika kaçırmaya gelmiyor. Maçı 3. dakikada açtım, 1-0’dı. Dün akşam fazla zorlamadılar, aktif dinlendiler. Guardiola yine rotasyona gitti. Real Madrid de hala şampiyon olacağına inanıyor ya…
Janckel Schor 82 yaşında ve Brezilya’daki Maracana stadyumunda devre arasında şov yapıyor. Topu tam 3000 kere sektirebiliyormuş! Janckel’in bundan sonraki hedefi 2014 Dünya kupasında performansını sergilemekmiş.
Dede’ye bak ya helal olsun!
Oynasa dert, oynamasa dert. Bülent Korkmaz, Lincoln’ü oynatmasa ve Galatasaray derbiyi kaybetse “neden oynatmadın?” olur. Oynatsa ve kaybetse “neden oynattın?” olur. İki ucu boklu değnek yani…
Halbuki Lincoln Galatasaray’a ilk geldiği gün yer yerinden oynamıştı. Havaalanında binlerce taraftar vardı. Yıllarca Hagi gibi bir 10 numara izleyen Galatasaray taraftarı sonunda hasretini çektiği 10 numaraya kavuşmuştu. Ama olmadı, Lincoln bekleneni veremedi. Bu sezon başında biraz kıpırdandı, acaba mı dedik ama bu seferde disiplinsizlikler başladı.
Belki de hata bizdeydi. Hagi gibi bırakın Türkiye’yi, Dünya’da eşi benzeri bulunmayan bir yetenek ve zeka ile Lincoln’ü kıyaslama gafletinde bulunduk…
Herşeye rağmen, bu sezon oynadığı 17 maçta 8 gol atıp, 12 asist yapan Lincoln’ün Fenerbahçe derbisinde oynaması gerektiğini düşünüyorum. Eğer kulübün başkanı tüm yaşananlardan sonra çıkıp “Biz Lincoln’ü kazanacağız” diyor ise bu maç bir fırsattır.
Kendini affettirmek, ben burada mutluyum ve yapacağım daha çok iş var mesajı vermek için Lincoln’ün Pazar akşamı çıkıp maçı tek başına alacak kadar top oynaması lazım. Kadıköy‘deki maçta golümüzü attın ama kaybettik, bu sefer atmasan da attır ve kazandır bu maçı.
Lincoln’ü bu sayfalarda baya çok eleştirdim ama bir şeytan tüyü var bu adamda. Hala umutluyum, hala inanıyorum 10’a…
Bu arada Nalex Sami Yen’e gelemeyecekmiş, bu sefer kafanı okşayamayacağız… Sefere artık…