10

“10 numarayı giymek istemiyordum ama başkanımız bana Metin Oktay’ın formasını emanet etmek istediler. Kusura bakmayın 22 yaşındayım heyecanlandım. Bu benim için büyük gurur ve onur. Bu formayı nasıl hak ettiysem, aynen taşımaya da devam edeceğim. Bu kaptanlığa layık olacağım. Bana efsane olmanın yolunu gösterdi camiamız ve yönetimimiz. Bunu sonuna kadar götürmek istiyorum. Efsane oyuncuların içine girmek istiyorum. Buna layık olmaya çalışacağım. Ayhan Akman, Emre Aşık, Sabri’ye büyük saygım var. Bu kaptanlığı yaparken desteği onlardan alacağım. Karar alırken onlarla birlikte alacağım. Ben 10 yaşında iken Harry Kewell’a karşı oynayan takımını bir kasanın üzerinde izledim. Kimilerinin arkadaşı, kimilerinin abisi olacağım. Bilinmesini isterim takımda Emre Aşık’ın lafının üzerine laf söylenmeyecektir. Bundan herkes emin olsun. Burada amaç takımın başarısı. Bunlar başarımız için bir araç. Amacımız şampiyonluklara ve kupalara ulaşabilmek. Benim her şeyim Galatasaray. Hayatımın tek anlamı Galatasaray ve ailem. Bugün mutluyum. Heyecanlıyım, çünkü bunlar benim için çok özel anlar. Herkesin bir tarzı vardır. Metin Oktay’ın forması verilecek deyince kabul ettim. Ayhan Akman’a teşekkür ederim. İnanılmaz bir ağabeylik yaptı ve 22 yaşında birine kaptanlığı verdi. Herhalde kendi oğluna verilse bu kadar mutlu olurdu. Bu kaptanlığı nasıl verdilerse bunu taşırken de aynen devam edeceğim.”

Arda Turan

Şu kaptanlık mevzusu açıldığından beri kaptanlığın Arda’ya verilmesinin Ayhan’a haksızlık olacağını düşünüyordum. Ancak Arda’nın bugün yaptığı aklı başında açıklamalarda Ayhan’ın kaptanlığı Arda’ya verdiğini okuyunca bir kez daha Ayhan’ın takım içinde ne kadar önemli bir yeri olduğunu gördüm. Kendisini ayrıca alkışlamak lazım.

Bu saatten sonra karar için fazla bir şey söylemenin anlamı yok. Umarım Arda “10” numaranın gerçek değerini verir ve tecrübelilerin de desteğiyle kaptanlık görevini en iyi şekilde yerine getirir.

Bilgi Üniversitesi-Real Madrid işbirliği

Ajansspor‘da okuduğum bu haber oldukça ilgimi çekti. Ülkemizde spor endüstrisine yönelmek isteyip de bu konudaki ciddi eğitim eksikliği nedeniyle hedef değiştirmek zorunda kalan gençler için oldukça sevindirici bir haber;

Üniversiteden yapılan açıklamaya göre, İstanbul Bilgi Üniversitesi, sporun kapsadığı her disiplinde uzmanlaşmış kadrolar yetiştirme misyonuyla 2006 yılında kurulan Real Madrid Profesyonel Okulu ile işbirliğine giderek, spor endüstrisine yönelme isteğindeki öğrenciler için 2009-2010 akademik yılında ”Spor Yönetimi Meslek Yüksek Okulu Programı”nı başlatacak. Programın 2010-2011 akademik yılında lisans ve yüksek lisans bölümlerinin de açılmasının planlandığı kaydedildi.

Üniversitenin Santral Yerleşkesi’nde 14 Temmuz Salı günü yapılacak ve bu programın da tanıtılacağı ”Spor Endüstrisi Zirvesi”ne UEFA Asbaşkanı Şenes Erzik, Real Madrid Spor Okulu Müdürü Emilio Butragueno, UEM Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Miguel Carmelo ve İstanbul Bilgi Üniveristesi Rektörü Prof.Dr. Halil Güven’in katılacağı kaydedildi.

Umarım bu planlama sözde kalmaz da önümüzdeki senelerde bu işin eğitimini almış profesyonel spor yöneticilerini olmaları gereken yerlerde görürüz.

Pernia yine de çok şanslıymış

Atletico Madridli Pernia Salı günü kızı ve yeğeniyle birlikte bir trafik kazası geçirmiş. Yukarıda görmüş olduğunuz arabadan sağ çıkan Pernia ve çocukların hayati tehlikeleri yokmuş ancak beyin sarsıntısı geçiren ve ayrıca omuriliğinde kırık olan Pernia, Buenos Aires’te tedavi altına alınmış.

Pernia’nın sahalara ne zaman döneceği ya da dönüp dönmeyeceği henüz belli değil.

Leo Franco ve Coupet’nin yerine Asenjo

Geçen sezonki iki kalecisini birden elden çıkaran Atletico Madrid, Valladolid’in genç ve ilerisi için ümit vaad eden kalecisi Asenjo’yu resmen renklerine bağladı. Daha önce ilk 11’de oynayamayacağı için Barcelona ve Fiorentina’nın tekliflerini reddeden kaleciyle 4 senelik anlaşma imzalandı. Atletico bu transfer için Vallodolid’e 5 milyon euro ödeyecek ayrıca Diego da Silva Costa 1 sezon Valladolid’de kiralık oynayacak.

2007-2008 sezonunda genç takımda oynayan Asenjo, Valladolid A takımı kalecileri Ludovic, Butelle ve Alberto’nun formsuzlukları nedeniyle bir anda kendine şans bulmuş ve bu şansı iyi değerlendirmişti. Geçen sezonun başında profesyonel sözleşme imzalayan 20 yaşındaki kalecinin 2008 kasım ayında dizi dönmüş ve 3 ay sahalardan uzak kalmıştı.

Casillas‘tan sonra İspanya’nın en iyi kalecisi bu çocuk olacak. Atletico kalesini en az 10 yıl sağlama aldı diyeceğim ama Asenjo’yu ellerinde fazla tutamazlar. En fazla 3 sezon diyorum. Biz de o gün burada olursak yazarız; “zamanında 5’e aldılar, şimdi 25’e satıyorlar” diye…

Güzel transferler #2

Bundan 2 hafta önce Avrupa’da yapılan büyük ve popüler transferlerin yanısıra her gün basınımıza çok yansımayan akılcı ve mantıklı transferler yapıldığından bahsetmiş, ilgimi çeken bazı isimleri yazmıştım. O günden beri akılcı transferlere yenileri eklendi;

Ramires (Cruzeiro) –> Benfica Belluschi (Olympiakos) –> Porto Matias Fernandez (Villarreal) –> Sporting Lisbon Arango (Mallorca) –> Mönchengladbach Eliseo (Malaga) –> Lazio Ismael Bangoura (Dinamo Kiev) –> Rennes Sunny (Valencia) –> Betis Simunic (Hertha Berlin) –> Hoffenheim Marko Marin (Mönchengladbach) –> Werder Bremen Zokora (Tottenham) –> Sevilla Sebastian Leto (Liverpool) –> Panathinaikos Paolucci (Juventus) –> Siena Batalla (Velez Sarsfield) –> Bursaspor Olof Mellberg (Juventus) –> Olympiakos

Bu arada Benfica Ramires’in işini Konfederasyon kupası öncesi bitirmişti. Bir önceki yazıda ben de atlamışım. Cruzeiro şimdi kafasını duvarlara vuruyordur heralde keşke Konfederasyon kupasından sonra satsaydık diye…