Stamford Bridge hala Jose’nin; Chelsea:0 Inter:1

Bütün gün bu maçı bekledikten sonra ilk yarı büyük hayal kırıklığıydı. Chelsea’nin daha tempolu başlayacağını bekliyordum ama uyudular. Inter de uyandırmaya gerek yok biz de kenara kıvrılalım dedi. Bir tek 40 ile 45 arası göstermelik bir Chelsea baskısı oldu ama Inter defansı sağlam durarak cacık olmasına izin vermedi.

İkinci yarı ise oyun tam Mourinho’nun istediği kıvama geldi. Chelsea ileri uçta yaratıcılıktan uzak kalınca 65’den sonra Inter atakları tehlikeli olmaya başladı. Sırasıyla Pandev ve Milito’nun yapamadığını Eto’o yaptı. 78’de buldu pozisyonu ve affetmedi.

Inter’de özellikle Samuel’i çok beğendim. İlk yarının sonunda Malouda’nın bir şutunu çok kritik kesti ve bütün maç hatasız oynadı. Bir diğer beğendiğim ise Sneijder’di. Görev adamının açılımı bu olsa gerek.

Jose Stamford Bridge yenilmeyi hiç bir zaman sevmemişti. Bugün de Londra’dan yüzü gülerek ayrılıyor. Bir tek arada Rijkaard yönetimindeki Barcelona çakmıştı. Onu da es geçmeyelim;)

Ancelotti ise bu saatten sonra kariyerine Premier League kupası eklemekle uğraşacak. Rooney bu kadar formdayken orada da allah yardımcısı olsun.

Bu arada gecenin diğer maçında CSKA Moskova Sevilla’yı deplasmanda 1-2 yenerek çeyrek final vizesini aldı. Bana göre büyük sürpriz. Beşiktaş’ın grubundan çeyrek finale… Kuralar ilk çekildiğinde ne deniyordu? CSKA’yı İnönü’de kesin yeneriz, Moskova’da 1 puan süpriz olur…

Hatalar oyunu futbol

Skor 3-0 ancak oyuna baktığımız zaman hiç de bu net skoru hak edecek bir performans yoktu sahada. Ankaragücü bütün maç bal yapmayan arı misali topla oynadı durdu. İlk yarıda 2 tane hata yaptılar 2 tane yediler. Son gol ise 90+3’de artık ne olacaksa olsun modundayken geldi.

Erken gelen gol Galatasaray’ı biraz tembelliğe itti. Uzun zamandır bu kadar top yapamadığımız bir maç izlememiştim. Devamlı uzun top. Arda’nın yokluğu tabii ki bunda en önemli etken. Aklı başında topu taşıyan, oyuna ağırlığı koyan bir ismin eksikliğini çektik.

Keita’nın bu aralar sadece top oynamayı düşünmesi güzel. Jo’nun Baros girdikten sonra solda da etkili olabildiğini görmek güzel. Baros’un golle dönüp moral kazanması güzel. Neil zaten geldiği günden beri en güzel.

Bir kez daha söylüyorum; 3-0 güzel ama oyun yeterli değil. Dikkatleri çekmek lazım. Kendi sahanda rakibe bu kadar topla oynama fırsatı verilmez. Bir gün biri gelir Ankaragücü gibi bal yapmayan arı olmaz iğnesini batırır gider. Ligin şu son haftalarında da çok can acıtır.

Yüzeysel başkan adayı

Galatasaray başkanlığı için adaylığını açıklayan Adnan Öztürk’ün ilk günden beri bazı açıklamalarına denk geldim. Konuşmalarında her muhalefet kanadının yapması gerektiği gibi Adnan Polat ve yönetimini eleştiriyor. Tabii ki eleştirecek ancak bu eleştirdiği konularla ilgili çözümünün ne olacağını derinlemesine bir türlü anlatmıyor.

Mesela Galatasaray adasına takmış orası üyelerimizindir, para karşılığı bir işletmeye verilmesi yanlıştır diyerek yaranmaya çalışıyor. Galatasaray adası yıllarca sadece üyelere açıktı da ne oldu diye sormak lazım. Giden para harcamıyor, ada bakımsızlıktan ilgisizlikten dökülüyordu. Özel bir işletmeye verildi pırıl pırıl oldu. Ekstra gelir elde edildi. Adı sanı daha çok duyulmaya başlandı.

Bir de devamlı Galatasaray’ın hiçbir taşınmazını satmadan borçlarımızdan kurtulacağız diyor. Peki nasıl? Onu hiç anlatmıyor. Galatasaray’ın son 2 senedir yönetilmediğini idare edildiğini iddia ediyor. Sportif konulara ve transferlere filan girmeden; Seyrantepe sonunda sonuca varmış inşaatı sürüyor, Riva’nın izinleri alınmış, daha önceki senelerin çok daha üzerinde sponsorluk geliri yaratılmış, GS Mobile kurulmuş, banka kartları çıkarılmış, Gs Store’lar ürün yelpazesini genişletmiş satış rekorları kırmış vs… Eğer idare etmek dediği buysa benim pek hoşuma gitti böyle idare edilmek.

Son olarak da katıldığı bir televizyon programında söylediği şu lafa çok takıldım;

“Tekerlekli basketbol takımımız var. Onlar zaten basket maçından daha çok davetlerde gezdiler, bir şov unsuru olarak kullanıldılar.”

Galatasaray Tekerlekli Basketbol takımının hem yurtiçinde hem de yurtdışında üst üste kazandığı başarılardan bahsetmeme gerek yok(!) heralde. İnsanlarımızın gurur duyup bu sporcuları bir yerlere davet etmesi, alkışlaması ve ödüllendirmesi kendisini neden bu kadar rahatsız etti acaba?

Daha önce Sayın Adnan Öztürk’ün söylediklerinin arkasının hep boş olduğunu düşünüyordum, artık içlerinin de boş olduğuna karar verdim…

Afrika’nın en iyisi Drogba

Chelsea’nin Fildişi Sahilli forveti Didier Drogba 2009 yılının en iyi Afrikalı futbolcusu seçildi. Geçen yıl ödülün sahibi Samuel Eto’o olmuştu.

20 yaşaltı kategorisinde ise yılın futbolcusu Milan’ın yeni transferi Dominic Adiyiah seçildi. Adiyiah özellikle Gana 20 Yaş Altı Milli Takımıyla 17 maçta 16 gol atarak dikkatleri üzerine çekmişti. Yılın Afrikalı teknik adamı ise Gana 20 Yaş Altı Milli Takım hocası Sellas Tetteh oldu.

Yılın Milli Takımı Cezayir seçilirken en iyi taraftar ödülü de Güney Afrika’ya gitti.

Yılın 11’i ise şöyle; Kaleci – Muteba Kidiaba (T.P Mazembe – Kongo) Defans – John Pantsil (Fulham – Gana), Nadir Belhadj (Portsmouth – Cezayir), Wael Gomaa (Al-Ahly – Mısır) Orta saha – Alexander Song (Arsenal – Kamerun), Michael Essien (Chelsea – Gana), Seydou Keita (Barcelona – Mali), Yaya Toure (Barcelona – Fildişi) Forvet – Tresor Mputu (T.P. Mazembe – Kongo), Samuel Eto’o (Inter Milan – Kamerun), Didier Drogba (Chelsea – Fildişi)

İlk çeyrek finalistler Arsenal ve Bayern Münich

Şampiyonlar Liginde ilk çeyrek finalistler dün gece belli oldu. Arsenal ilk maçı 2-1 kaybettiği Porto karşısında 5-0 galip gelerek turu atladı. Gecenin diğer maçında ise Bayern Fiorentina’ya 3-2 yenilmesine rağmen turu geçen taraf oldu. İlk maçı Bayern Münich Klose’nin son dakikada attığı bariz ofsayt golle 2-1 kazanmıştı.

İzlediğim Arsenal – Porto maçından biraz bahsedeyim. Arsenal’in golleri Bendtner(3), Nasri ve Eboue’den ama bana göre maçın yıldızı Arshavin. Bentner’in ilk 2 golü ve Eboue’nin golündeki katkısı çok büyük. Nasri’nin golü de şapka çıkarmalık. İpe dizdi Porto’luları resmen. Porto ise maç öncesi beklentimin çok çok altındaydı. Fabregas ve Gallas’sız Arsenal karşısında sürpriz çıkarabileceklerini düşünüyordum ama Wenger’in çocukları ilk dakikadan itibaren hızlı başladıkları maçta farka gittiler. Güzel futbolla çıkılan çeyrek final Arsenal adına ümit verici.

İzlemediğim Fiorentina – Bayern maçı içinse mor menekşelere çok üzüldüm. 2-0’ı yani turu getirecek skoru yakalamalarına rağmen tutunamamışlar. 3 hafta önce Münih’te atılan son dakika ofsayt golün hesabını kimse veremeyecek tabii… Bu arada Şampiyonlar Ligi deplasmanlarında 13 maçtır kaybetmeyen Bayern’in bu istatistiği dün gece bozuldu ama tur geldi kimin umrunda?

Finale Madrid

22 Mayıs Cumartesi günü Şampiyonlar Ligi finalinin oynanacağı top bugün saat 13:30 Santiago Bernabeu stadında basının karşısına çıkacak. Adidas futbol topuyla oynanacak olan 10. Şampiyonlar Ligi finali olması sebebiyle topun üzerindeki her yıldızda daha önce oynanan finallerin simgeleri yer alıyor

Herkese kondom

Dünya Kupasına 100 günden az bir süre kala her alanda hazırlıklar tüm hızıyla sürüyor. Yaz aylarında yaklaşık yarım milyon taraftarın Güney Afrika’ya gitmesi bekleniyor. Bununla birlikte yaklaşık 40.000 hayat kadınının da Güney Afrika’da olacağı söyleniyor.

Maç olmadığı zamanlarda taraftarların nasıl zaman geçireceğini şimdiden tahmin eden Güney Afrika hükümeti ülkenin en büyük sorunlarının başında gelen cinsel yolla bulaşan hastalıkların önüne geçmek için İngiltere’den 42 milyon kondom yardımı istemiş.

Adam başına kaç adet düşüyor hesabını siz yapın artık…