Barbara Berlusconi

Dün Chievo deplasmanındaki Milan’ın maçını izleyenlerin dikkatini çekmiştir belki. Fotoğraftaki sarışın sık sık ekranlara geldi ama spiker kendisi hakkında bir bilgi vermedi. Kendisi Milan’ın sahibi Silvio Berlusconi’nin kızı olup Milan’ın muhtemel geleceğidir.

Bu arada Milan’lı futbolcuların dün giydikleri formaların üzerinde 20 Şubat 1986-20 Şubat 2011 yazıyordu. Bunun sebebi ise Silvio Berlusconi’nin bu sene kulübün başındaki 25. yılını kutluyor olması.

Tehoue’yu hatırlar mısınız?

Hani bir dönem Kasımpaşa ardından Konyaspor forması giymişti. Zıpkın gibi vururdu toplara. Şimdi Leyton Orient’te kendisi ve dün akşam FA Cup maçında Arsenal’in canını fena sıkmış. Son dakikalarda beraberliği getiren golü atıp Emirates’ta tekrar maçı oynarız demiş. Gol de nefis bu arada.

Sıkıntı

Arsenal mağlubiyeti sonrası Athletic Bilbao maçı çok önemliydi. Stres ve sıkıntı dolu geçmesini bekliyordum açıkcası. Bir ritim bozukluğu olduğu gerçek ancak ikinci yarı gol gerektiğinde oluşturulan baskı ve Messi’nin ön plana çıkışı zor da olsa 2-1’lik galibiyeti getirdi.

Erken gelen golle Barca beni yanıltıyor galiba derken ikinci yarının hemen başında Athletic Bilbao’nun beraberliği yakalaması gereksiz can sıktı. Hatta arkası da gelebilirdi. Pique çok akıllıca sarı kart görerek belki de 2. golü kurtardı. Ondan sonrası ise dediğim gibi müthiş bir baskı ve Messi’nin kontrolü eline alışı. Attığı gol dışında verilmeyen bir de penaltı ötesi pozisyonu var ki bu herhangi bir Real Madrid maçında olsa Jose sahaya kadar girer hakeme hesap sorardı.

Bir diğer beğendiğim isim ise Abidal’di bugün. Hırsına hayran oldum. Busquets’e orta alanda zor alıştım stoper de olmasın bir zahmet. Önümüzdeki hafta içi maç olmaması bir nefes almak açısından çok önemli.

5 puanlık fark devam ediyor. Şimdilik tek sıkıntı kaleci Valdes’in en az 1 ay sahalardan uzak kalacak olması. Kimine göre takımın en zayıf halkası ancak ben öyle düşünmüyorum. Kendini çok geliştirdi ve yeri geldi Barca’yı çok ipten aldı.

İnönü’de müthiş derbi

Gerçekten uzun zamandır izlemediğimiz gibi bir derbi izledik. Maç gitti, geldi, gitti, geldi. Kaleciler çok önemli rol oynadı. Önce Rüştü, sonra Volkan maçı değiştirdi. Ferrari’nin sorumsuzluğunu ise Kaptan Alex affetmedi.

Maçın hemen başında Alex’in nefis duran topundan Selçuk ve Necip arasında sıkışan topta Fenerbahçe golü buldu. Bunun üzerine ilk yarım saat Dia Beşiktaş’ın sağ kanadını bitirdi. Ekrem’in çaresiz kalmasına sebep oldu. Dia’nın pil bittikten sonra ise Quaresma Fenerbahçe’nin sol kanadını bitirdi. Hala TV kanallarında atılmalıydı, atılmamalıydı tartışmaları yapılan Ekrem mükemmel ötesi bir gol attı ve devreye 1-1 girildi.

İkinci devreye yine bu akşam harika olan Beşiktaş taraftarının desteğiyle süratli başlayan Beşiktaş, İbrahim Toraman ile bir baskı golü buldu ve maçı 2-1’e çevirdi. Bu dakikadan sonra Beşiktaş işi bitirecek herhalde derken yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz kırılma anı gerçekleşti. Volkan Almeida ile karşı karşıya harika çıkardı. Hemen ardından Ferrari sorumsuzluğun daniskasını göstererek kırmızı kart ve penaltıya sebep olunca maç Beşiktaş’ın elinden kaymaya başladı. Sonrasında Alex artık İnönü’de alışılagelmiş bir şekilde maçı aldı, götürdü ve hat trick ile tamamladı.

Maçtan diğer akılda kalanlar Niang’ın Necip ve Toraman’ın içinden geçip, 60 sene sürdüğü top ve vuruş. Ferrari’nin Lugano’yu boyundan alaşağı etmesi. Fenerbahçe’nin üçüncü golünde Alex’in gösterdiği yere topu koyan Emre. Schuster’in 18’e stoper almaması. Alex’in dördüncü goldeki klası. Bu galibiyet sonucunda Fenerbahçe cephesinde dağıtılacak olan 1 milyon dolarlık primin, hafta içi Alex liderliğinde futbolcuların aldığı karar sonucunda alt yapı futbolcularına ve tesis çalışanlarına dağıtılacak olması.

30 Ocak akşamı Fenerbahçe Trabzonspor’u yendiğinde Fenerbahçe geri döndü! mü? diye sormuştuk ve Manisa-Kayseri-Beşiktaş üçgeninden çıkmanın öneminden bahsetmiştik. Artık herhalde Fenerbahçe geri döndü diyebiliriz. Maç fazlasıyla da olsa yarın akşam oynanacak Manisa – Trabzon maçının sonuna kadar puan tablosunun en tepesinde.

Fenerbahçe geri dönerken, Beşiktaş’ın da artık rüyadan uyanmasının vakti. Dünyanın izlediği, yıldızlar topluluğu Beşiktaş an itibariyle en kötü sezonlarından birini geçiren Galatasaray ile aynı puanda. 17’de 17 rüyası oldu 17’de 13. UEFA kupası desen maldon. Uyan Beşiktaş, uyan!

Photo credit: BULENT KILIC/AFP/Getty Images

Generation PSG

Bu sezon 40. yılını kutlayan PSG, sezon başında bu seneye özel Nike tarafından üretilen kırmızı formalarını tanıtmıştı. Kırmızı forma kuruldukları 1970 senesinden itibaren 3 sene giydikleri renkti.

Sezon ortasında ise “Generation PSG” başlığı altında yeni ve sınırlı sayıda bir forma daha çıkardılar. Bizim jenerasyonun bildiği klasik iç saha PSG forması ancak üzerinde bugüne kadar PSG forması giymiş 373 futbolcunun ve takımın başında yer almış 24 hocanın isimleri yer alıyor.

Hatıra niyetine nefis olmuş. Arkaya da affetmemiş poker sponsorunu çakmışlar.

Pep 100. maçına çıkıyor

Bugünkü Athletic Bilbao maçı Barcelona’nın başındaki 100. resmi maçı olacak. Bugüne kadarki 99 maçın %78’i kazanılmış. 2.5 sene içinde 14 beraberlik ve sadece 7 yenilgi alınmış. 274 gol atılırken ki bu maç başına neredeyse 3 gollük bir ortalama, 71 gol yenmiş. Bu da maç başına 1 golden az.

Barcelona Guardiola yönetiminde La Liga’da mücadele eden her takımı en az 1 kere yenmiş. Hatırlatmaya gerek var mı bilmem ama oynanan 5 El Clasico’dan da galibiyetle ayrılmış. 16 gol atıp sadece 2 yemek de cabası.

Guardiola döneminde kırılan rekorlar ise şöyle;

– Ligde üst üste 16 galibiyet. – Bu sezonun devre arasında tarihin en çok puan toplayan(52) ve en çok gol atan takımı(61). – Geçen sezon tarihin en çok puan toplayarak şampiyon olan takımı(99). – 2008-2009 sezonunda 13 deplasman galibiyeti. – Bu sezon ligin ilk yarısındaki bütün deplasman maçlarını kazanan tek takım. – 2008-2009 sezonunda deplasmanlarda rekor gol(44)