Ay: Mart 2010
Forma tanıtımına farklı bir bakış
Nike Brezilya formasına enteresan bir kafayla yaklaşmış.
Servet’in Galatasaray kariyeri bitmiştir
”Takım halinde iyi mücadele ettiğimizi söyleyemem ama pozisyon da vermedik.”
Servet Çetin
“Sahada farklı şekillerde mücadele edebilirsiniz. Yüreğinizle oynayıp, çok çalışıp, çok koşabilirsiniz. İkincisi ise biraz beyninizi kullanıp, kalitenizi gösterebilirsiniz. Sakinliğini korumanız, oyunu açmanız gerekir.”
Frank Rijkaard
Marsilya filan hikaye sezon sonu Gökdeniz-Tekke-Kabze üçlüsüyle Rusya’da vodka tonik.
Neo Franco(!)
Yok top sekmişmiş yok Elano toptan kaçmışmış… Hadi ordan be! Selçuk bile 2-3 saniye oradan gol attığına inanamadı. İlk maçta asist yapmıştın bu sefer de içeri buyur ettin. Pes ve yeter Leo Franco!
Herkes diyor Rijkaard maça yanlış taktik dizilişle başladı diye. Evet belki doğru ama daha maçın 20. saniyesinde kalenin önünden geçen topa biri dokunsa kim bundan bahsedecekti? Kadıköy’de tam tersi olsa o topu Fener gol yapar sonra da 4’e 5’e bağlardı maçı ama bize gelince olmuyor işte…
Daha çok gol pozisyonuna giriyorsun ama adam 35 metreden serseri kurşunu bi’ yolluyor ve game over… Çok istedi diye hazır olmayan Arda’yı sahaya sürmek ve Jo gayet iyi oynayıp pozisyon yaratırken yerine hazır olmayan Baros’u Lugano-Bilica ikilisinin kucağına atmaksa ayrı birer anlaşılmaz.
Alex’in ensesine o su şişesini atan cahil adam da bir daha Galatasaray’ın ismini cümle içinde dahi kullanmasın. Takımın hızını kesip maçı soğutup Sami Yen’deki bir sonraki maçı yani Diyarbakırspor maçını seyircisize bağladı. Tebrikler!
*Daha yazacak söyleyecek çok şeyim var aslında ama sinir stres had safhada önce sakinleşmek lazım.
Leo verdi, Volkan aldı…
Rijkaard verdi, Daum aldı. Cimbom verdi, Fener yine aldı!
Selçuk yine taktı.
Bunun adı psikolojik üstünlüğün daniskasıdır. Takımlar sahaya çıktıkları anda futbolcuların yüzünden, vücut dilinden bile o kadar iyi anlaşılıyor ki. Alex ve Lugano önderliğinde Fenerlilerin “Hadi bakalım, oynayalım!”, Sabri ve Servet önderliğinde Cimbomluların ise “Bu sefer acaba?” psikolojisinde oldukları çok belli oluyor… Hem Kadıköy’de, hem Mecidiyeköy’de sonuçlar yıllardır bunu gösteriyor.
Gelelim işin tekniğine. Yine zevkle aynı şeyi yazıyorum. Lugano-Bilica ikilisi ile gol yememeye devam. Pas yapmaya devam. Orta sahayı kontrol etmeye devam. Hele Rijkaard gibi “Ya herro, ya merro” taktiği ile oynayanları orta sahada parsellemeye devam. Guiza’nın giden gelmiyor stili ne yazık ki devam. Özer’in sıkı kamp dönemi ihtiyacı devam. Daum’un geç müdahaleleri devam…
Rijkaard’ın taktik ve değişiklikler ile intiharı konusunda yorumları Koko B’den bekliyorum.
Birkaç hafta önce sonsuz umutsuzluğa kapılan Fener taraftarının ilacı yine Galatasaray oldu. Bu gazla, bu fikstür avantajıyla sezon sonuna kadar şaha kalkmanın vaktidir çocuklar.
PS: Selçuk’a bir daha laf etmeyeceğme söz veriyorum. 🙂
Gün bugün
Sözün bittiği yer. Bu saatten sonra ne desek boş. Maç öncesi o favoriymiş bu sakatmış şu cezalıymış hepsi hikaye. Saat 19.00’da herkes susacak Ali Sami Yen’de futbolcular konuşacak.
Tabii ki Galatasaray galibiyeti maç öncesi en büyük dileğim ama bir diğer büyük dileğim de geçen sene Ali Sami Yen’de yumruklarla biten, bu sezonun ilk maçında Kadıköy’de yumruklarla başlayan derbi bugün alkışlarla başlasın ve bitsin. Fenerbahçe taraftarının hafta içinde Özhan başkana gösterdiği saygı bu maça yansısın. Tabii ki taraftarlar sessiz sakin maç izlesin demiyorum. Takımlarını sonuna dek desteklesinler, rakibi baskı altına almaya çalışsınlar ama sahaya yabancı madde atmasınlar ki bu en ayar olduğum ve en cahilce bulduğum hareket(!) ve ana avrat tempolarla sürekli tezahürat yapmasınlar. Takıma itici güç olacak tezahüratları tercih etsinler.
Belki olması çok zor bir dilek ancak stada bunu umarak gitmek, “belki olabilir” diyebilmek bile bir başlangıç.
İyi oynayan kazansın diyeceğim ama bu saatten sonra önemli olan 3 puan değil mi!?
Muhtemel 11’ler şöyle;
Galatasaray – Leo Franco, Sabri, Neill, Servet, Hakan Balta, Mehmet Topal, Mustafa Sarp, Elano, Keita, Arda, Jo
Fenerbahçe – Volkan, Gökhan Gönül, Bilica, Lugano, Santos, Mehmet Topuz, Selçuk, Özer, Vederson, Alex, Güiza
Yok artık Zlatan
Sırtla da pas mı verilir be kardeş…
Frankie says; “Relax”
Chelsea’nin dün ligin iyi takımlarından dediğimiz Aston Villa’yı 7-1 yendiği maçta 4 gol atan Frank Lampard, Chelsea tarihinin en golcü 3. futbolcusu oldu. Chelsea formasıyla 151. golüne ulaşan Lampard’ın önünde 193 golle Kerry Dixon ve 202 golle Bobby Tambling bulunuyor. Bu iki ismin forvet olduğunu Lampard’ın ise orta saha olduğuna dikkat çekelim.
Ligin 7.’sine 7’lik tarife de biraz ayıp olmuş. Şampiyonlar Liginde Inter’e elenerek başlayan sarsıntıyı önce Portsmouth’a 5 şimdi de Aston Villa’ya 7 atarak durdurdular. Chelsea’nin diğer golleri Malouda(2) ve Kalou’dan. Aston Villa’nın şeref golü ise Carew’den. Gerçi ne şerefi ya 7’den sonra şeref mi kalır(!)
El Derbi Madrileno
Bugün Madrid’de de derbi günü. Real Madrid Santiago Bernabeu‘da Atletico Madrid’i ağırlıyor. Barcelona’nın dün bu sezonun zor deplasmanlarından biri olan Mallorca’dan 3 puanla çıkması ve maç fazlasıyla da olsa liderliği almış olması Real’i derbi öncesi biraz germiştir. Atletico ise daha rahat. Bu sezon ligde orta sıralarda takılıyorlar. Avrupa’ya gitme umutlarını da Copa Del Rey’e bağladılar. Finalde rakipleri Sevilla.
Madrid derbisinin tarihine kısaca bakacak olursak; Real ile Atletico arasında oynanan 168 maçın 78’ini Real kazanırken Atletico 59 kez sahadan galip ayrılmış. 31 maç ise berabere sonuçlanmış. Atletico’nun Real’e karşı son galibiyeti 1999-2000 sezonunda 3-1’lik skorla Bernabeu’da. O günden beri de galibiyet yüzü görememişler.
Tekrar bugünkü maça gelecek olursak; iki tarafında hücum hattı muhteşem. Bol gollü ve zevkli bir derbi olacağı kesin. Real’in sezon başında parayı basıp transfer ettiği Kaka ve Benzema sakat. Atletico’da önemli bir eksik yok. Şahsen Galatasaray – Fenerbahçe derbisi sonrası Ali Sami Yen’den koşa koşa eve gelip televizyonun karşına geçeceğim. Galatasaray galibiyeti üzerine bir de Atletico 10 yıl önceki gibi Bernabeu’yu sessizliğe gömerse tadından yenmez.
Muhtemel 11’ler;
Real Madrid – Casillas, Arbeloa, Sergio Ramos, Albiol, Marcelo, Xabi Alonso, Gago, Van der Vaart, Granero, Ronaldo, Higuain
Atletico Madrid – De Gea, Ujfalusi, Perea, Juanito, Antonio Lopez, Tiago, Assunçao, Reyes, Simao, Agüero, Forlan
Leonardo hocalığı boşver top oyna sen ya…
Günün birinde belki iyi bir hoca da olacaksın ama bu nasıl bir goldür be Leo?