İsim olak Jo değil forvet olarak ilerde top tutabilen, yeri gelince sırtı dönük yeri gelince önüne atılan topla oynayabilen Jo’nun bugün sahada olması hem tempolu futbolu hem de bol gollü galibiyeti getirdi. Maçın başlama düdüğünden hemen önce gelen Fener’in 3 puan kaybettiği haberi de futbolcuları belli ki ekstra motive etmiş.
Maçın hemen 45. saniyesinde Kasımpaşa’nın attığı ancak ofsayt nedeniyle sayılmayan golle başlayalım. Eğer o golle maça 1-0 yenik başlasaydık bile ben bugünkü skorun bundan farklı olacağını zannetmiyorum. Zaten başlama düdüğüyle beraber sanki gerideymiş gibi ilerde basan, gol arayan ve tempo yapan bir Galatasaray vardı sahada. Ayar olduğum ancak bu sezon kendini oldukça geliştiren Sabri’nin sağdan bindirmeleri, Arda’nın stoperlerin kucağından kurtulması, Gio’nun kumaş kalitesini sahaya yansıtması, Keita’nın sadece futbol oynamak istemesi ve en başta da belirttiğim gibi gerçek forvet Jo’nun ilerde top tutması, çapraz koşular yapıp savunmanın dengesini bozması bugünkü 4 gollü galibiyeti getirdi. Çok daha fazlası da olabilirdi ama son paslarda yapılan tercih hataları buna izin vermedi.
Defansif anlamda yapılan hatalar özellikle orta sahada bırakılan büyük boşluklar gözden kaçmamalı. Ama bu kadar ilerde basarsan bunu da göze alacaksın. Bu defansif hatalar vardır tamam doğrudur ama oynanan hücum futbolu ve kolay bulunan gol poziyonları çok daha önemlidir ve şu dakikadan itibaren tek hedefimiz olan lig şampiyonluğu için yeterlidir. Çok açık söyleyeyim Kasımpaşa’nın attığı beraberlik golünden sonra bile 1 dakika tereddüt etmedim bugünkü 3 puandan. Çünkü bu futbolla, bu yetenekli ayaklarla bir şekilde gol bulacağımız çok açıktı.
Bu takıma Ayhan’nın yerine Elano’nun gireceğini, Kewell ve Baros’un 3 hafta içinde geri döneceğini de bugünkü inançlı ve tempolu futbolla üst üste koyunca daha da umutlanıyorum. Hep dedik sabır sabır, hadi biraz daha sabır…