Figo‘yu uğurlarken…
Ay: Haziran 2009
İspanyollar Aragones’i kovdu, Almanlar Daum’u göreve getirdi
Guardiola evli ve 3 çocuk babasıdır
Fatih Altaylı bir tarafından element uydurmuş ve net biçimde “Guardiola gay” demiş. Evet bir dönem Guardiola’yla ilgili bu tip dedikodular vardı ancak hiçbir zaman doğrulanmadı. Dedikoduların doğru olmadığının en güzel kanıtı da Guardiola’nın evli ve 2 kız, 1 erkek çocuk babası olmasıdır.
Ayrıca Guardiola gay olsa n’olur? Ben Barcelona’ya oynattığı futbolla bana verdiği keyfe bakarım. “Çamur at izi kalsın” ne kolay iş ya…
Zinedine Zidane Real Madrid’e geri döndü
Florentino Perez resmen başkan olduktan sonra beraber çalışacağı isimleri açıklamış. Daha önceden de konuşulduğu ve beklendiği gibi Zinedine Zidane başkanın danışmanı olmuş. Bu arada geçmiş dönemlerde de kulüpte görev yapan Jorge Valdano da genel direktör olarak göreve getirilmiş.
Zidane ve Valdano’nun bu yaz yapılacak olan transferlerde büyük rol oynayacağı kesin. Zizu’yu takım elbiseyle Bernabeu‘da görmenin keyfi de bir ayrı olacak.
Yine beceremediniz şu transfer işini
Milliyet’in son dakika haberie göre: Bilica’nın transferi askıya alındı!
Lugano ile sözleşme yenileyemeyen, Uruguaylının yerine Sivasspor’un Brezilyalı savunma oyuncusu Bilica ile anlaştığı açıklanan Fenerbahçe’ye soğuk duş!!!
Sivasspor basın sözcüsü Fikret Ünsal Radyospor’da “Aydın Cingöz’le Gündem” programında yaptığı açıklamada, Fenerbahçe’ye transferine kesin gözüyle bakılan Bilica’nın satışını askıya aldıkları belirtti.
Fikret Ünsal, Şampiyonlar Ligi’nde mücadele edecekleri için dün yaptıkları yönetim kurulu toplantısında böyle bir karar aldıklarını ifade ederek şöyle konuştu;
“Bilica’nın Fenerbahçe’ye transferini askıya aldık… Dün yaptığımız toplantıda bu kararın ilerleyen günlerde kesinleşmesi için görüş birliğine vardık. Bu durumu Fenerbahçe yönetimine ilettik. Onlarda anlayışla karşıladılar. Şu anda Bilica Sivasspor’un sözleşmeli futbolcusudur. Teknik heyetimizle önümüzdeki hafta tekrar toplanıp son kararı vereceğiz. Bilica ile oturup durumu değerlendireceğiz.”
Ben size tercümesini yapayım şimdi: Lugano ile iplerin koptuğunu çok erken duyurdunuz, şimdi tam kucağımıza oturdunuz. Piyasada Sercan’a 7 milyon dolares çekiyorlar. Arttırın bakalım fiyatı.
Herkes bir Guardiola peşinde
Milan kulübü resmi olarak Leonardo’nun takımın yeni teknik direktörü olduğunu açıklamış. Berlusconi ve Galliani bu sezonki Barcelona’yı ve Guardiola‘yı kıskanarak izlediler heralde ki biz de yeni nesil bir teknik adamla yola devam etmeliyiz diyerek Leonardo’yu göreve getirdiler.
Guardiola tabii ki başarılı ama iş bir tek onla da bitmiyor. Barcelona’nın bu sezonki başarısının bir çok faktörü var ancak ben bunların en önemlisi olan kadro yapısından kısaca bahsetmek istiyorum. A takımda oynayan 11 İspanyolun hepsi Barcelona altyapısından ve takımın yaş ortalaması sadece 21. Milan’ın A takımında ise sadece 3 isim altyapıdan. Onlar da kadroda fazla şans bulamayan forvet Borriello ve defans oyuncuları Antonini ve Darmian. Milan kadrosunun ne kadar yaşlı olduğunu da bilmeyen yok. Bu sezonki kadrolarında 30 yaşınının üzerinde tam 14 futbolcu bulunuyordu. Ambrosini, Kaladze, Nesta, Abbiati, Seedorf, İnzaghi ve Dida bunlardan sadece bir kaçı…
Milan’ın kadrosunda Kaka, Pato ve Flamini gibi genç ve yetenekli isimler var ama altyapısının da bir Barcelona olmadığı da aşikar. Berlusconi ve Galliani işin sadece genç bir teknik adamla biteceğini düşünüyorlarsa yanılıyorlar. Tabii ki önümüzdeki sezon kadroyu güçlendirmek için transfere iyi para harcayacaklar ama aynı zamanda geleceği düşünerek altyapıya da para harcamaları şart. Tabii konu altyapı olunca iş sadece parayla bitmiyor, zaman en önemli kriter. Milan’ın zamana da çok ihtiyacı var.
Önümüzdeki yıllarda Milan’ı gerçekten çok zor günler bekliyor umarım bu dönemde Leonardo’nun yeni başlayan teknik adamlık kariyeri başladığı gibi bitmez.
Newcastle Madara
Sunderlandli taraftarlar hazırladıkları parodiyle küme düşen ezeli rakipleriyle fena dalga geçmiş… Son cümle çok iyi; “get me Keegan‘s number…”
Ancelotti Chelsea’de
Simon Kuper on İniesta
Dünya’nın en önemli spor yazarlarından “Football Against The Enemy” isimli kitabın yazarı Simon Kuper, Financial Times’daki köşesine İniesta hakkında nefis bir yazı yazmış. Yazı biraz uzun ve Türkçe’ye çevirince o güzel anlatım dilini kaybedebilir diye hiç dokunmadan paylaşmak istedim.
Barcelona’s Iniesta shows why technique trumps tenacity
It rarely happens, but sometimes a footballer stops to savour the moment. On Wednesday night Andres Iniesta was 25 years old, in Rome, at his peak, and part of a Barcelona team that was passing rings around Manchester United. This was as good as it gets. So for a second during yet another attack he just rolled the ball around under his foot, as if tickling its belly. In Rome, Iniesta showed his sport the way forward. Iniesta, his teammate Xavi and Barcelona’s coach Josep Guardiola possibly don’t share much DNA, but in football terms they are brothers. The first brother, Guardiola, emerged 20 years ago as the definitive Barca playmaker: effectively the side’s quarterback, who launched almost every attack with a perfect pass. The second brother, little Xavi, was better. Finally, almost a decade ago, a tiny white-faced teenager showed up at Barca’s training. Guardiola studied Iniesta for a bit, turned to Xavi, and said: “You’ve seen that? You’ll push me towards the exit, but that guy will send us both into retirement.” It took a while. In 2006, when Barcelona last won the Champions League, Iniesta appeared only as a substitute. But inside the club, everyone knew he was coming. Last year I asked Barcelona’s then coach Frank Rijkaard to name the player with the perfect personality for top-class football. Rijkaard hummed and hawed, but finally, in triumph, shouted out the right answer: “Andres – Andres Iniesta! He’s always there in training, always tries, and is just a wonderful footballer.” Iniesta’s magical year began in Vienna last June. In the final of Euro 2008, his Spanish team passed rings around Germany. Vienna prefigured Rome. Both times, Iniesta, Xavi and their buddies seemed to be playing piggy-in-the-middle against Europe’s second-best team. Germany and United chased ball in the heat. It wasn’t fair. Barcelona have to play like that. “Without the ball we are a horrible team,” says Guardiola. “So we need the ball.” Barca are too little – perhaps the shortest great team since the 1950s – to win the ball by tackling. The unofficial minimum height for top-class football is about 5’8”, and Xavi, Iniesta and Lionel Messi are below it. The minimum for central defenders is about 6’0”, and Carles Puyol is below that. So Barca defend either by closing off space through perfect positioning, or by keeping the ball. Johan Cruijff, Dutch father of the Barcelona style, teaches: “If we have the ball, they can’t score.” Modern football is supposed to be manlier. Managers talk about “heart”, “grit” and “bottle” and kilometres covered. What Iniesta showed in Rome is that these are secondary virtues. Football is a dance in space. When everyone is charging around closing the gaps, you need the technique of Iniesta to find tiny openings. In Rome, he barely mislaid a pass. Sometimes he’d float past United players, his yellow boots barely marking the grass. Occasionally he hit little lobs, a sign that he knew this was his night. We know how good United are. That’s the measure of how good Barca were in Rome. In games at this level, some very respected players get found out. It happened to United’s Ji-Sung Park and Michael Carrick, but also to Wayne Rooney. Excellent with his right foot, he is helpless with his left. Barcelona covered his one foot. When it was over, Barca’s players celebrated with their fans behind the goal; but as we looked from players to fans and back again, it was impossible to say which was which. Iniesta is a Barca fan. On Wednesday he was one of seven starting players raised in Barcelona’s academy, the Masía. Had he popped into the VIP buffet elsewhere in the Stadio Olimpico, he’d have seen a portent. Eusebio, Portugal’s star of the 1960s, was hanging around alone in a blazer. Every few seconds, someone would come up to hug him, or just express awe, and Eusebio would smile. He must do this 100 times a week. A year ago, you couldn’t have imagined Iniesta in old age receiving such honours. You can now. In Rome Rooney called him “the best player in the world at the moment”. Iniesta’s next target: the world cup 2010.
FC Zürich taraftarı
İsviçre ligi şampiyonu olan FC Zürich taraftarlarının şampiyonluk kutlamalarından muhteşem bir kare. Reuters çok iyi yakalamış.