Üründül

Dunga‘nın Dani Alves‘i 80. dakikada oyuna alarak sol bekte görevlendirmesi üzerine Ömer Üründül otoritesi konuşturdu ve şöyle dedi;

“Yok yok… Bu Dunga’yla Brezilya önümüzdeki yıl Dünya kupasında hiçbir şey yapmaz. Alves sol bek oynar mı yauuu?”

Bunun üzerine Alves oyuna girer girmez frikiten golü çaktı, bir sonraki pozisyonda da 3 kişiyi çalımlayıp bir pas verdi. Üründül hemen araya girdi;

“Biz demedik mi bu Alves yedek kalacak adam değil…”

Ben de kendisine diyorum ki;

Evet Alves dünyanın en iyi sağ beklerinden biri ama aynı takımda Maicon da varsa Alves’i Konfederasyon kupası gibi hazırlık tadında geçen bir turnuvada sol bekte oynatabilirsin. Ayrıca Dunga yönetiminde Dünya kupası eleme grubunda lider olan Brezilya, isterse Kaka‘yı sol bek oynatsın, seneye Dünya kupasında en az final oynar!

Howard Webb

Premier League’de bu sezonun en tartışılan hakemi olan Howard Webb, Konfederasyon kupasında Brezilya-Mısır maçında verdiği penaltı kararıyla da olay yaratmıştı. Penaltı pozisyonu çözemeyen Webb saha kenarındaki tekrar görüntüleri ve yardımcısının uyarısıyla beyaz noktayı göstermişti.

Zaten önceden damgalı olan Webb, bu karar sonrası Guardian’ın malzemesi olmuş. Kendisi için özel bir fotoğraf galerisi oluşturulmuş.

İddia edilen Rijkaard kuralları ve Lincoln üzerine

Basında çıkan Rijkaard kurallarından haberiniz vardır. Zaten bir takımın başına yeni bir teknik adam geldi mi gazetelerde hemen çıkar böyle haberler. Florya’da sıkı yönetim, Samandıra’da disiplin, Ümraniye’de yasaklar vs..

Rijkaard‘ın koyduğu kuralların takıma disiplin getirmesi gerekirken takımın en çok para kazanan futbolcusu Lincoln piyasada yok. Kaç gündür Lincoln’ün nerede olduğu hakkında kulüpten bir açıklama yapılmıyor. Bundan önce verilen para cezalarının bir halta yaramadığı ortadeyken yine para cezası verilecek deniliyor.

Takım içinde böylesine disiplinsizlik yaratan bir futbolcu varken Rijkaard kurallarının disiplin getireceğini konuşmak ne kadar anlamsız olsa da Lincoln’ün yarın takıma katıldığını ve bu yeni kurallarla yaşayacağı problemleri bir düşünelim.

1- Sabah yapılacak olan antrenmanlar saat 10.00’da başlayacak ve tüm futbolcular antrenman saatinden 1 saat önce tesislerde olacak.

Lincoln paşanın daha ilk günden saat 9’da tesislerde olmasının imkanı ihtimali yok. 9’da tesislerde olması için 8’de kalkması lazım. Bahanesi hazır; kaç aydır Brezilya’dayım, saat farkı beni bitirdi, lanet olsun jetlag.

2- Tesislerde kalan oyuncuların kahvaltı saati 8.00 ile 9.00 arası olurken, 9.00’dan sonra kahvaltı edilmesi kesinlikle yasak olacak.

Lincoln paşa buna kesin bir çözüm bulur. Lap Top’unu açar yemeksepetinden bir sabah tostu söyler ya da Baros‘a bana yolluk bi’ ekmek arası yap diye sms atar.

3- Çift antrenman olduğu günlerde tesislerden çıkmak kesinlikle yasak olacak. Öğleden sonra futbolcular 2 saat uyumak zorunda..

Çift idman paşamı bozar. Öğleden sonraki idman öncesi dizindeki sakatlığı nükseder. Antremana çıkmayacağı için 2 saat değil 4 saat uyur.

4- Oyuncuların kamp yaptığı binaya kesinlikle misafir alınmayacak. Futbolcuların dinlenme saatlerinde tesis çalışanları bile bu binaya giremeyecek.

Lincoln İstanbul’da 5-6 tane arkadaşıyla beraber yaşıyor. Kamptayken arkadaşlarını özlerse ne olacak? Morali bozulur paşamın. Terk eder kampı!

5- Tesislerde kalan futbolcuların tesislere dönüş saati en geç 00.00 olacak ve bu saatten sonra gelenler tesislere alınmayacak.

Lincoln tesislerde kalmıyor o yüzden bu kuraldan yırttı.

6- Futbolcular gece 00.00’dan sonra birbirlerine oda ziyareti yapamayacak.

Nasıl yani uyku tutmayınca Sabri‘yle çekirdek çitlemeyecek mi?? Olacak iş değil…

Şu Zenit enayisi Lincoln’ü de alsa, Brezilya’dan direk Rusya’ya geçse İstanbul’a bulaşmasa ne güzel olur. Meira zaten orada, Güiza da gidecek. 3’ü takılırlar işte orada paşa paşa…

Raul Albiol Real Madrid’de

Mevcut kadroya yapılan Ronaldo ve Kaka transferlerinden sonra bu adamların hücum hattı o biçim de defans ne olacak deniyordu. Para babası Florentino Perez bu soruya da cevap bulmuş ve Valencia’dan Raul Albiol’ü kadroya katmış. Juventus’a giden Cannavaro’nun yerine Pepe’nin yanına düşünülen Albiol transferi deyim yerindeyse “cuk” oturmuş.

Dün gece İspanyol gazeteleri bu transferin bittiğini yazmıştı. Real Madrid de az önce resmi açıklamayı yapmış. Bu transfer için Valencia’ya 15 milyon euro, Albiol’a da senelik 1.8 milyon euro ödenecekmiş.

Bu arada Real’in bir diğer ilgilendiği isim ise Liverpool’dan Arbeloa. Bu adam yıllardır nasıl Liverpool’da oynar ya da Real bu adamla neden ilgilenir onu da çözebilmiş değilim.

Güzel transferler

Avrupa’da yapılan büyük ve popüler transferlerin yanısıra her gün basınımıza çok yansımayan akılcı ve mantıklı transferler de yapılıyor. Bu transferler arasında benim beğendiğim bir kaç tanesi şöyle;

Marcelo Moreno (Shakhtar Donetsk) —> Werder Bremen Pele (Porto) —> Genoa Jeremy Mathieu (Toulouse) —> Valencia Campagnaro (Sampdoria) —> Napoli Eremenko (Udinese) —> Dinamo Kiev Sven Bender (1860 Münich) —> B. Dortmund Franco Zuculini (Racing Club) —> Hoffenheim Shunsuke Nakamura (Celtic) —> Espanyol Luis Jiménez (İnter) —> West Ham Orlando Engelaar (Schalke) —> PSV Joe Hart (Man City) —> Birmingham

Helveg sen hala oynuyor musun ya?

Serie A’dan tanıdığımız Udinese, Milan ve İnter’de forma giyen Danimarkalı defans oyuncusu Thomas Helveg futbola başladığı Odense ile olan sözleşmesini 1 yıl daha uzatmış. Serie A sonrası Norwich City ve Mönchengladbach takımlarının formasını giyen Helveg, 2007’de Odense’ye geri dönmüştü.

Özellikle Milan’da forma giydiği 5 senelik dönemde çok beğenirdim bu adamı. Kaya gibi stoperdi, zaman zaman sağ bekte de oynardı. Galatasaray’ın 100. yılında basınımızda transfer haberleri bile çıkmıştı. Keşke alabilseydik, Cihan‘ın yerine sağ bekte aslanlar gibi oynardı. Gerçi Cihan’ın yerine kimi koysan oynardı, o da ayrı mesele…

Podolski Köln’e geri döndü

Münich macerası pek uzun sürmeyen Podolski Köln’e geri döndü. Sezon ortasında Köln tarftarlarının bu transfer için para topladıklarından bahsetmiştik. Köln kulübü iki yakayı bir araya getirmiş ve Podolski’nin 10 milyon euroluk bonservisini ödeyebilmiş.

Bayern bu adamdan nasıl yararlanamadı ve Podolski daha üst düzey bir kulübe rahatlıkla gidebilecekken neden Köln’e geri döndü hala anlayabilmiş değilim…

Bu arada Köln’ün yeni sezon formaları da Podolski’nin imza töreninde tanıtılmış.

Neye alıştınız ben anlamadım?

Dün gece İsmail Köybaşı’nın transfer haberlerini duyunca Beşiktaş resmi internet sitesine girip resmi açıklama yapılmış mı diye bakma gereği hissettim. Gecenin o saatinde resmi açıklama daha yapılmamıştı ancak bu sefer Beşiktaş transferde doğru yolu izlemiş ve önce kulübüyle anlaşmıştı. Bunu G.Antep başkanı İbrahim Kızıl‘ın yaptığı açıklamalardan anlayabiliriz; “Bir Anadolu kulübü olarak bu transfer karşılığında Beşiktaş’tan iyi bir bonservis bedeli aldık, bu kendi yağıyla kavrulan kulübümüz için çok önemli…”. Beşiktaş bugün içinde de İsmail’le anlaşır ve bu sefer kimseden çalım yemeden bu işi bitirir.

Beşiktaş İsmail’i alarak büyük iş yaptı bence. Sol bekini uzun yıllar emanet edebileceği bir adamı kadrosuna kattı. Her sezon yerine adam alınan İbrahim Üzülmez artık bu sezon kulübenin yolunu tutacak gibime geliyor. Bu arada Galatasaray’ın da İsmail’i çok istediğini ancak Antep başkanının Galatasaray’a bu oyuncuyu satmak istemiyoruz dediğini çok yakından biliyorum. Beşiktaş’a transferi konusunda da Yıldırım Demirören’le İbrahim Kızıl’ın patronu oldukları şirketler arasında iş yapmalarından ötürü oluşan yakınlıklarından dolayı bu transferde anlaştıkları sağda solda konuşulan dedikodular. Bu dedikodular anlamız Türkiye’de bu işler zaten böyle yürüyor ve dediğim gibi Beşiktaş çok çok iyi bir transfer yapmıştır.

Bu arada dün gece yarısı ajanslara Nihat Kahveci transferi de düştü. Nihat’ı anlatmaya ve tartışmaya gerek yok. Kaptan ait olduğu yere geri döndü demek yeterli. Demirören‘in Gökhan Zan ve Mehmet Topuz transferlerinden sonra bozulan sinirleri bu iki isimle yeniden kendine gelmiştir heralde.

Yazının başlığına ve fotoğrafa gelince ise; dün gece Beşiktaş resmi sitesinde bu sezon sonuna kadar hakettikleri çifte şampiyonlukları için tasarlanmış olan ve taraftara satışa sunulan t-shirtlere denk geldim. İçlerinde gerçekten güzel t-shirtler var ama en çok yukarıdaki t-shirt ilgimi çekti. Açıkçası verdiği mesajı ben anlayamadım. Seneler sonra gelen kupalar sonrası neye alışmışlar?

Anlayabilen varsa beni de aydınlatsın bir zahmet…