Semih Kaya ameliyat olmuş…

Kaç zamandır Semih Kaya’nın sakatlığının ne olduğunu merak ediyordum. U19 Milli takımında sakatlanan genç oyuncunun önce çapraz bağlarını kopardığını ve sahalardan uzun süre uzak kalacağı söylendi. Daha sonra bağlarda sadece esneme olduğu ve korkulacak boyutta ciddi bir sakatlık olmadığı haberleri geldi. O günden beri de ne kulüpten bir açıklama yapıldı ne de herhangi başka bir yerden.

Bugün ise Galatasaray kulübü resmi siteden Semih’in dizinden ameliyat olduğunu açıklamış. Korktuğumuz gibi Semih bir süre sağlardan uzak kalacak. Gelecekte çok şey beklediğimiz Semih umarım en kısa zamanda sahalara döner.

Ama o diz illeti yok mu… Yer etti mi bırakmaz adamın peşini…

Liverpool ve Carlsberg yollarını ayırıyor

1992’den beri Liverpool’un forma sponsoru olan Danimarkalı bira üretisi Carlsberg önümüzdeki sezonun sonundan itibaren Anfield’de olamayacak gibi gözüküyor.

Son olarak Manchester United’ın AON’la 5 sene için 80 milyon pounda anlaşmasıyla sponsorluk gelirlerini daha yukarı çekmek isteyen Liverpool, Carlsberg’den eskiye oranla çok daha fazla para istiyor. Dünya’da yaşanan ekonomik krizden oldukça etkilenen Carlsberg firması da Liverpool’a istediği rakamı veremiyor. İki taraf 2007 senesinde yıllığı 7.2 milyon pounddan 3 yıllık yeni anlaşma imzalamıştı.

Bu arada Manchester’ın AON’la imzaladığı sponsorluk anlaşmasının futbol tarihinde bir rekor olduğunu biliyoruz. Manchester dışında forma sponsorlarından çok iyi paralar kazanan bir kaç takım da şöyle;

Juventus – Tamoil (5 sene 75 milyon pound) Bayern Münich – T-Home (4 sene 68 milyon pound) Chelsea – Samsung (5 sene 50 milyon pound) Real Madrid – bwin.com (3 sene 38 milyon pound)

Showdown in Chinatown Vol.II

Daha önce NBA yıldızı Steve Nash’in kurucusu olduğu “Football For Good” adlı hayır kurumunu ikinci kez tanıtmak ve Afrikalı çocukların eğitimine katkı sağlamak için 24 Haziran’da ünlü futbolcular ve basketbolcularla beraber New York’ta gösteri maçı yapacağından bahsetmiştim.

Thierry Henry, Mathieu Flamini, Ryan Babel, Edgar Davids, Grant Hill, Francesco Santoro, Claudio Reyna, Zanetti, R. Cordoba, Adrian Mutu, Salomon Kalou, Chris Bosh ve Tony Parker gibi ünlü sporcuların karşı karşıya geldiği maç oldukça keyifli geçmişe benziyor. Keyfi bir yana umarım yapılan organizasyon amacına ulaşmış ve Afrikalı çocuklar için bağış toplanabilmiştir.

Maçın üçüncüsü 24 Eylül’de Vancouver’da yapılacak. Bu arada Steve Nash’in gösteri maçı için hazırladığı tanıtım videosunu kaçıranlar varsa buradan izleyebilirler.

İddia edilen Rijkaard kuralları ve Lincoln üzerine

Basında çıkan Rijkaard kurallarından haberiniz vardır. Zaten bir takımın başına yeni bir teknik adam geldi mi gazetelerde hemen çıkar böyle haberler. Florya’da sıkı yönetim, Samandıra’da disiplin, Ümraniye’de yasaklar vs..

Rijkaard‘ın koyduğu kuralların takıma disiplin getirmesi gerekirken takımın en çok para kazanan futbolcusu Lincoln piyasada yok. Kaç gündür Lincoln’ün nerede olduğu hakkında kulüpten bir açıklama yapılmıyor. Bundan önce verilen para cezalarının bir halta yaramadığı ortadeyken yine para cezası verilecek deniliyor.

Takım içinde böylesine disiplinsizlik yaratan bir futbolcu varken Rijkaard kurallarının disiplin getireceğini konuşmak ne kadar anlamsız olsa da Lincoln’ün yarın takıma katıldığını ve bu yeni kurallarla yaşayacağı problemleri bir düşünelim.

1- Sabah yapılacak olan antrenmanlar saat 10.00’da başlayacak ve tüm futbolcular antrenman saatinden 1 saat önce tesislerde olacak.

Lincoln paşanın daha ilk günden saat 9’da tesislerde olmasının imkanı ihtimali yok. 9’da tesislerde olması için 8’de kalkması lazım. Bahanesi hazır; kaç aydır Brezilya’dayım, saat farkı beni bitirdi, lanet olsun jetlag.

2- Tesislerde kalan oyuncuların kahvaltı saati 8.00 ile 9.00 arası olurken, 9.00’dan sonra kahvaltı edilmesi kesinlikle yasak olacak.

Lincoln paşa buna kesin bir çözüm bulur. Lap Top’unu açar yemeksepetinden bir sabah tostu söyler ya da Baros‘a bana yolluk bi’ ekmek arası yap diye sms atar.

3- Çift antrenman olduğu günlerde tesislerden çıkmak kesinlikle yasak olacak. Öğleden sonra futbolcular 2 saat uyumak zorunda..

Çift idman paşamı bozar. Öğleden sonraki idman öncesi dizindeki sakatlığı nükseder. Antremana çıkmayacağı için 2 saat değil 4 saat uyur.

4- Oyuncuların kamp yaptığı binaya kesinlikle misafir alınmayacak. Futbolcuların dinlenme saatlerinde tesis çalışanları bile bu binaya giremeyecek.

Lincoln İstanbul’da 5-6 tane arkadaşıyla beraber yaşıyor. Kamptayken arkadaşlarını özlerse ne olacak? Morali bozulur paşamın. Terk eder kampı!

5- Tesislerde kalan futbolcuların tesislere dönüş saati en geç 00.00 olacak ve bu saatten sonra gelenler tesislere alınmayacak.

Lincoln tesislerde kalmıyor o yüzden bu kuraldan yırttı.

6- Futbolcular gece 00.00’dan sonra birbirlerine oda ziyareti yapamayacak.

Nasıl yani uyku tutmayınca Sabri‘yle çekirdek çitlemeyecek mi?? Olacak iş değil…

Şu Zenit enayisi Lincoln’ü de alsa, Brezilya’dan direk Rusya’ya geçse İstanbul’a bulaşmasa ne güzel olur. Meira zaten orada, Güiza da gidecek. 3’ü takılırlar işte orada paşa paşa…

Ermanonel Messi

Erman Kılıç, çok teknik ve hızlı bir oyuncu olduğu için Bülent Uygun tarafından Barcelona’nın Arjantinli oyuncusu Messi’ye benzetildiğinin belirtilmesi üzerine, ”Hocamız Messi’ye benzetiyor, inşallah hocamıza layık oluruz” diye konuştu.

Töbe, töbe…

Helveg sen hala oynuyor musun ya?

Serie A’dan tanıdığımız Udinese, Milan ve İnter’de forma giyen Danimarkalı defans oyuncusu Thomas Helveg futbola başladığı Odense ile olan sözleşmesini 1 yıl daha uzatmış. Serie A sonrası Norwich City ve Mönchengladbach takımlarının formasını giyen Helveg, 2007’de Odense’ye geri dönmüştü.

Özellikle Milan’da forma giydiği 5 senelik dönemde çok beğenirdim bu adamı. Kaya gibi stoperdi, zaman zaman sağ bekte de oynardı. Galatasaray’ın 100. yılında basınımızda transfer haberleri bile çıkmıştı. Keşke alabilseydik, Cihan‘ın yerine sağ bekte aslanlar gibi oynardı. Gerçi Cihan’ın yerine kimi koysan oynardı, o da ayrı mesele…

Ulan Amerika!

Şu anlamsız boru sesli Konfederasyon kupasından tek beklentim Brezilya-İspanya finaliydi. Futbol’dan ne anlar dediğim Amerika mucizevi şekilde geldiği yarı finalde İspanya’nın 35 maçlık yenilmemezlik serisini bozdu ve 2-0’la adını finale yazdırdı.

Bu mağlubiyet İspanya’nın muhteşem bir takım olduğu gerçeğini değiştirmeyecek ama yine de İniesta ve David Silva‘yı çok aradıklarını söyleyebilirim. Yerlerine oynayan Xabi Alonso ve Riera, deyim yerindeyse makinanın dişlilerini biraz olsun aksattılar.

Amerika’da ise Onyewu, Bradley ve Altidore en beğendiğim isimlerdi. İlk golde Altidore ne güzel döndü öyle. Özellikle Fener’le adı anılan Onyewu’yu çok beğendim. Tartışmasız maçın adamıydı. Maçı izlerken 70’den sonra düşer dediğim Amerika takımı 90 dakika boyunca büyük savaştı ve galibiyeti sonuna kadar haketti.

Bu akşamki yarı finalde Brezilya’nın da bir sürprize izin vereceğini hiç zannetmiyorum. Pazar akşamı Amerika-Brezilya finalinde boru sesleriyle samba izleriz.

Neye alıştınız ben anlamadım?

Dün gece İsmail Köybaşı’nın transfer haberlerini duyunca Beşiktaş resmi internet sitesine girip resmi açıklama yapılmış mı diye bakma gereği hissettim. Gecenin o saatinde resmi açıklama daha yapılmamıştı ancak bu sefer Beşiktaş transferde doğru yolu izlemiş ve önce kulübüyle anlaşmıştı. Bunu G.Antep başkanı İbrahim Kızıl‘ın yaptığı açıklamalardan anlayabiliriz; “Bir Anadolu kulübü olarak bu transfer karşılığında Beşiktaş’tan iyi bir bonservis bedeli aldık, bu kendi yağıyla kavrulan kulübümüz için çok önemli…”. Beşiktaş bugün içinde de İsmail’le anlaşır ve bu sefer kimseden çalım yemeden bu işi bitirir.

Beşiktaş İsmail’i alarak büyük iş yaptı bence. Sol bekini uzun yıllar emanet edebileceği bir adamı kadrosuna kattı. Her sezon yerine adam alınan İbrahim Üzülmez artık bu sezon kulübenin yolunu tutacak gibime geliyor. Bu arada Galatasaray’ın da İsmail’i çok istediğini ancak Antep başkanının Galatasaray’a bu oyuncuyu satmak istemiyoruz dediğini çok yakından biliyorum. Beşiktaş’a transferi konusunda da Yıldırım Demirören’le İbrahim Kızıl’ın patronu oldukları şirketler arasında iş yapmalarından ötürü oluşan yakınlıklarından dolayı bu transferde anlaştıkları sağda solda konuşulan dedikodular. Bu dedikodular anlamız Türkiye’de bu işler zaten böyle yürüyor ve dediğim gibi Beşiktaş çok çok iyi bir transfer yapmıştır.

Bu arada dün gece yarısı ajanslara Nihat Kahveci transferi de düştü. Nihat’ı anlatmaya ve tartışmaya gerek yok. Kaptan ait olduğu yere geri döndü demek yeterli. Demirören‘in Gökhan Zan ve Mehmet Topuz transferlerinden sonra bozulan sinirleri bu iki isimle yeniden kendine gelmiştir heralde.

Yazının başlığına ve fotoğrafa gelince ise; dün gece Beşiktaş resmi sitesinde bu sezon sonuna kadar hakettikleri çifte şampiyonlukları için tasarlanmış olan ve taraftara satışa sunulan t-shirtlere denk geldim. İçlerinde gerçekten güzel t-shirtler var ama en çok yukarıdaki t-shirt ilgimi çekti. Açıkçası verdiği mesajı ben anlayamadım. Seneler sonra gelen kupalar sonrası neye alışmışlar?

Anlayabilen varsa beni de aydınlatsın bir zahmet…