Ruh nerede? Karakter nerede?

Dün Swansea karşısında alınan sezonun 6. deplasman mağlubiyetinin ardından Henry, takım arkadaşlarının tribüne gidip taraftarlara geldikleri için teşekkür etmelerini istemiş. Taraftarlar arasından bir kişi teşekküre gelen futbolculara “ruh nerede? karakter nerede?” diye laf atınca Henry abileri takım arkadaşlarına sahip çıkarak “ne olursa olsun bu takıma destek vermelisiniz, negatif olmayın” demiş.

Maçı izlediniz mi bilmiyorum ama taraftarın sözlerinde haklılık payı oldukça yüksek. Arsenal taraftarı olsam dün çıldırırdım. İstek, arzu, hırs takımda hiç birşey yok. Tam 2-2’yi yakaladılar hadi bakalım diyorsun, saniyeler sonra yine gol yiyorsun. Özellikle o Arshavin efendiye tahamül etmek zor. Ramsey de bir başka sinir krizi sebebi. Walcott desen gol atmasına rağmen bal yapmayan arı. Defans hattına kelimeler yetmez. Gelen giden içlerinden geçiyor. Bir Van Persie var. O lambadan cin çıkaracak da Arsenal kazanacak.

Arsenal taraftarları için yine zor günler. Onlar adına Henry’nin geri dönmesi sezonun en heyecan verici gelişmesiydi. 2 ay ara ara keyfine varırlar. Eski günleri hatırlarlar. Gelecek pek parlak değil maalesef.

Arsenal’i bu kadar gömdükten sonra Swansea’ye selam etmeden olmaz. Kendi potansiyelleri içerisinde maksimumu veriyorlar. Tıkır tıkır kendi çaplarında total futbol. Helal olsun.

Madonnina:1 Eiffel:0

Paris’e gitmeyi reddeden Pato için Milano derbisi öncesi açılan pankarta göre Milan 1-0 kazandı doğrudur ancak derbide işler tam tersi oldu.

Transfer dedikoduları sonrası Pato gaz olur, Juve gün içinde puan kaybetmişken Milan asılır dedik ama Inter yılın bidonu seçilen Milito’nun golüyle maçı aldı. Aslına bakarsanız tempo açısından da beklentilerin çok altında bir karşılaşma oldu. Her iki taraf da tutuktu. Ender pozisyonlardan birinde Zanetti sağdan yine 18’lik delikanlı gibi getirdi, Milito fişi çekti. Milan sonrasında reaksiyon bile gösteremedi.

Sezona rezil başlayan Inter üst üste 6 galibiyetle ve sadece 1 gol yiyerek şampiyonluk için tekrar potada. Lider Juventus ile puan farkı 6’ya indi. Derbilerin de favorisi olmazmış; ona da bir kez daha evet!

85 milyon pound

Scholes emeklilikten geri döndü, 2012’deki ilk golünü attı bu arkadaşlarda hala tık yok. İkisinin de bu sezon Premier League’de ikişer golü var. Dünkü maçlarında da golle buluşamadılar. Torres bir direk bir de kendini yere atmaktan sarı kart, Carroll ise her pozisyonda kum torbası gibi yerlerde. Tahamül etmek her geçen gün daha da zorlaşıyor. Gerçi Torres biraz toparlamaya, gol haricinde saha içinde takımı için olumlu işler yapmaya başladı ama Carroll’ın hiç oluru yok. Luis Suarez’in yokluğunda bile yedek kalıyor zaten.

El Clasico öncesi kayıp yok

An itibariyle dünyanın en formda takımı olduğunu düşündüğüm Real Madrid, Mallorca deplasmanından belki de sezonun en vasat topunu oynayarak galibiyetle dönüyor. Vasat olmasına rağmen de 1-0 yenik durumdan maçı 1-2’ye çevirerek…

Hafta içi oynanacak kupa El Clasico’su öncesi alınabilecek en güzel galibiyet şeklini aldılar diyebilirim. Son dakikalarda gelen gollerle geri dönüş. Takipçi Barcelona’yı son dakikaya kadar heyecanlandırıp, galiba puan kaybecekler dedirtip sonunda hayallerini yıkarak.

Bu arada ikinci gol sonrası dikkatimi çeken bir nokta yukarıdaki fotoğrafta. Pepe, Callejon ve Higuain gol sevinci arasında ellerindeki kağıttan birşey okuyorlar. Maç anında ne olduğunu çözemeyip merak etmiştim ancak sonradan öğrendik ki Mourinho son dakikalar için hazırladığı taktik kağıdını ellerine tutuşturmuş;

“Tekrar dörtlü defansa geçiyoruz beyler!”

Rhodri Giggs’ten abisi hakkında…

“Her zaman mükemmel bir insan olduğunu düşünürdüm ama artık biliyorum ki değil. O bir utanç kaynağı ve hayal kırıklığı. Benden hiçbir zaman özür dilemedi ve sırf seks için hayatımı mahvetti. En zor olan şey onları birlikte hayal etmekti. Hayatınız boyunca kahramanınız olan bir kişinin sizi kandırdığını, yalan söylediğini ve eşinizle yattığını öğrenmek çok acı verici. Natasha’yı seviyorum, o benim eşim. Güzel bir ailem var, toparlanmak için uğraşıyorum ve genç yaştaki eşimin Ryan tarafından manipüle edildiğini düşünüyorum.”

Liseli

Haber yine Balotelli’den. Baştan söyleyeyim artık hastasıyız.

Dün Manchester’da arabasıyla dolanırken sıkışıyor, tuvalete girmesi gerekiyor ve bir lisenin önünde Bentley’sini park edip okula giriyior. Kantinde oturan öğrencilere tuvaletin nerede olduğunu soran Balotelli, işini gördükten sonra bir de öğretmenler odasına selam çakıp oradan ayrılıyor. Tabii öğrenciler her tarafını sarıyor. Hatıra fotoğrafları vs. Zaten bir tanesi de yukarıda.