David Beckham Motorola’nın yeni cep telefonu modeli Aura için kamera karşısında Terminatör olmuş…
Etiket: noel
Bravo Kızlar!
Basketbol’dan hiç çakmam, hiç de takip etmem ama bugünkü bayan basket Eurocup final maçından haberim vardı.
Galatasaray deplasmanda 12 sayı farkla yenildiği İtalyan Cras Basket Tarantino’yu Ayhan Şahenk‘te 21 sayı farkla yenerek Avrupa şampiyonu oldu. Bir Türk olarak gurur duydum, tüylerim diken diken oldu. Helal olsun kızlara!
Amerikalı Seimone Augustus da acayip bir oyuncuymuş, resmen tek başına aldı maçı. Tabii diğer kızlarımızın katkısı da küçümsenemez. Yönetim, futbolcular, erkek basket takımı ve eski başkanlara kadar herkes oradaydı. Salondaki Galatasaray taraftarı da her zamanki gibi muhteşemdi. O zaman son sözü de onlar söylesin;
“Ayva çiçek açmış yaz mı gelecek? Fener Sami Yen’e nasıl gelecek?” :))
Hayri Pıtır
Rooney’in favori kitap serisi Harry Potter’mış. Aferin genç yaşta okuma alışkanlığı edinmiş. Rooney’nin Harry Potter serisi için yaptığı açıklama ise şöyle;
“Harry Potter hemen hemen her çocuğun en sevdiği kitap ve aynı şey bir sürü yetişkin için de geçerli. JK Rowling fantastik bir yazar ve ben Harry Potter kitaplarını okuması için her çocuğu teşvik edeceğim, onları heyecan ve macera dolu bir serüven bekliyor.”
90’da sevinenler
Bu hafta Almanya, İspanya, İngiltere, İtalya ve Fransa’da 90. dakika golleri pek popülerdi.
Premier League’de Manchester United, Liverpool ve Blackburn son dakikada galibiyeti aldılar. Serie A’da Milan ve Fiorentina, Bundesliga‘da Stuttgart, Ligue 1’de ise Bordeaux son dakikada kazandılar.
Serie A’da Chievo ve La Liga‘da Numancia ise son dakikada beraberliği yakalayıp sevinen takımlardı. 2 takımında son dakikada skoru 3-3 yapması ilginç bir tesadüf oldu.
Wenger’den ilginç öneri
Bu sezon gol yollarında büyük sıkıntı çeken ve bir çok maçı 0-0 sonuçlanan Arsenal‘in Fransız teknik direktörü Arsene Wenger, liglerdeki puanlama sistemi ile ilgili ilginç bir öneri getirmiş.
Wenger kazanılan maçlarda 3 puanın yanında aradaki her gol farkı için 1 puan verilmesini önermiş. Mesela Arsenal, Bolton‘u 5-1 yeniyor. Galibiyet için 3 puan ve aradaki 4 gol farkı için 4 puan yani toplam 7 puan alıyor! Böyle bir sistem ile şampiyonluk yarışı hiç bitmez gibi geliyor.
Daha önce Fransa’da buna benzer birşey denenmiş. Eğer bir maçta bir takım 3 gol atarsa ekstradan 1 puan alıyormuş. Ama yediğin golün hiç bir eksisi olmaması bu denemeyi anlamsız hale getirmiş.
Daha çok gol görme adına ve kapanıp defans yapıp, oyunu çirkinleştiren takımların sayısını azaltmak adına enterasan bir teklif ama bir fanteziden öteye geçeceğini zannetmiyorum.
Ercan&Rıdvan&Ntvspor
Bu akşamki İspanya–Türkiye maçının Ntv’de olması maça ayrı bir keyif verecek gibi duruyor. Ercan Taner‘in bir maçı anlatırken yaşaması ve izleyiciye yaşatmasından daha önce bahsetmiştim. Alakasız desteklemediğim bir İtalya ligi maçı anlatıken bile yaşattığı heyecan, Milli maçlarla ikiye katlanıyor. Ercan’ın bu akşamki takım arkadaşı Rıdvan ise “Gol olur” lafı ile başladığı maç yorumculuğunda, yaptığı doğru ve mantıklı tespitler ile bir çoğumuzun beğenisi kazandı. Euro 2008’de ekran başında biz neler hissettiysek, Rıdvan da mikrofon başında hislerimizi adeta sesli olarak dile getirdi. Çek maçında kırmızı kart gören Volkan’a bağırışı ve kendinden geçişini hatırlamayan yoktur heralde.
Bir başka konu da Ntvspor’un bu haftaiçinde yaptığı şov. Her tv kanalı zaman zaman maç yayın hakkı alıyor, ancak Ntvspor bütün hafta yaptığı yayınlarla resmen Madrid‘i evimize kadar getirdi. Devamlı canlı bir bağlantı, maç analizi, Ercan, Rıdvan, Sergen derken maç yayın hakkı almanın sadece 90 dakikadan ibaret olmadığını gösterdi. Umarım maçın başlama düdüğü ile yayına giren hatta zaman zaman başlama düdüğünü reklam yüzünden kaçıran tv kanalları az da olsa ders almışlardır.
Ntv, Rıdvan, Ercan derken umarım Millilerimiz de iyi bir sonuç alır. İşte o zaman tadından yenmez…
Sahne
Yarın İspanya‘ya karşı oynayacağımız maç için ben de dahil olmak üzere bir çoğumuz ümitsiziz. 2 yıldır yenilmeyen Dünya’nın 1 numarasını kendi evinde yenmek gerçekten zor iş.
Ancak Cumartesi akşamının en ilgi çekici maçını, Avrupa’nın en önemli stadlarından birinde bizim futbolcularımız oynayacak. Herkesin gözü bu maçta olacak. Sonuçta son Avrupa şampiyonu ile yarı finalisti karşı karşıya geliyor. Kendimizi de küçümsemeyelim.
Eğer Arda, Semih, Gökhan, Sercan ve Volkan Avrupa’da oynayacaklarsa, eğer Nihat, Tuncay ve Aurelio daha büyük Avrupa takımlarına transfer olacaklarsa, buyrun size sahne. Bu maçta yapacağınız bir hareket bütün sezon yaptıklarınıza bedel olabilir. Çıkın gösterin kendinizi.
Bırakma be abi…
Bu adam nasıl 37 yaşında? Neden futbolu bırakıyor? Bırakma be abi… Biraz daha izleyelim seni n’olur…
Bu sezon İtalya’ya ilk geldiği yıllarını hatırlatıyor Nedved. Bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi, pasları, şutları… Lakabı boşuna Duracell değil tabi. Keşke Juve bu sezon zoru başarıp, şampiyon olabilse de, Nedved bu başarılı son sezonunu kupayla taçlandırabilse… Dün akşamki Roma maçında sakatlığı nedeniyle oyuna sonradan girdi ve girer girmez attığı golü kelimelerle anlatmanın imkanı yok.
Nedved ve arkadaşları zor Roma deplasmanını 4 golle geçti ve İnter’in yarınki maçını bekliyorlar. Maç öncesinde söylemiştik zaten bu kadar eksik Roma’yı affetmez Juve diye. Çıkmayan candan ümit kesilmez, hadi bakalım…
Bir İnönü gecesi ve soru işaretleri
Bu akşam kuzenim sağolsun bilet ayarlamış Beşiktaş – Gençler maçına gitme fırsatı bulduk. Beşiktaş futboluyla çok tat vermese de 3 golle 3 puanı aldı. Kazanan her zaman haklıdır ancak takımla ilgili birkaç soru işareti takıldı kafama.
– Cisse ne işe yarar? – Maç 0-0 devam ederken Nobre gibi olmayan pozisyonda bile gol atabilecek bir adam neden oyundan çıkartılır? Hele Bobo hiç bir şey oynamazken… – Delgado taç ve kornerden atmaktan başka ne yapar? – Tello gibi etkili bir sol ayak neden sağ kanatta oynar? Adam topu soluna alana kadar defans direk basıyor… – İnönü’de yapılan anonslardan birşey anlayan var mıdır acaba? Askeri gazinodaki sesi sonuna kadar açık televizyon gibi… – Futbolcular da takımlarını muhteşem destekleyen taraftarlar kadar şampiyonluğa inanıyorlar mı acaba?
Anfield’a hiç gelmemiş…
Bu akşam Liverpool ile karşılaşacak olan Real Madrid’in teknik direktörü Ramos, maç öncesi yaptığı basın toplantısında Anfield‘ı biraz aşşağılamış. Daha önce hiç Anfield’a gelmediğini ancak San Siro, Nou Camp veya Bernabeu‘dan daha etkili bir stad olmadığını söylemiş.
“I’ve got absolutely no fear of what lies ahead. With all the respect in the world for Liverpool and Rafa Benitez, I’ve been a coach at some of the great stadiums in the world, either in charge of the home side or with the opposition team.
“Coincidentally I never took Spurs to Anfield so it will be my first time on the bench there. But Anfield just isn’t a bigger deal than the Bernabeu, the San Siro or the Camp Nou – and I’ve seen all those before.”
Ramos, Anfield ne San Siro’ya ne Nou Camp’a ne de Bernabeu’ya benzer…