Maradona hakkında ne dediler?

Dün 50. yaşını kutlayan Maradona için söylenenler;

“Onunla ilgili en etkili anım 1979’da Japonya’da düzenlenen FIFA 20 yaş altı Dünya Şampiyonasından. Topu ayağına her aldığında ağzımız açık kalmıştı.”

Sepp Blatter

“Diego harika bir arkadaş. Muhteşem bir sporcu olmasının yanı sıra hiçbiri çıkarı olmadan Küba’yla çok özel bir bağı var.”

Fidel Castro

“Milyon sene oynasam ona yaklaşamam bile. Zaten istemiyorum da. O gelmiş geçmiş en iyi.”

Messi

“Zidane’ın topla yaptığını Maradona portakalla yapardı.”

Platini

“Bizim jenerasyonun gördüğü en büyük yetenekti.”

Guardiola

“Idolüm Pele ama ben Maradona’yı oynarken gördüm. 1 numara olduğuna dair aklımda en ufak bir şüphe yok. Tek hayalim onunla günün birinde bir kaç dakika da olsa oynayabilmek.”

Roberto Carlos

“Maradona benim idolüm. Bir keresinde beni evine davet etmişti. Bahçesinde beraber top oynayacağımız hiç aklıma gelmezdi.”

Ronaldinho

“Gördüğüm en mükemmel oyuncuydu. Platini olsun, Rummennige olsun hepsinin üzerindeydi.”

Maldini

“O bizlere ve futbolu seven herkese muhteşem anılar yaşattı. Bir Maradona hayranıyım ve ömür boyu öyle kalacağım.”

Valderrama

“O benim futbol kahramanım. 1986 Meksika Dünya Kupasında attığı golleri ve yaptığı hareketleri yapmaya çalışırdım.”

Raul

“O her zaman bir idoldü. Sahada onun yaptıklarını yapmak için hep çok çalıştım. Onun gibisi hiç gelmedi.”

Figo

“Diego İngiltere’ye attığı efsane ikinci golden sonra benden özür dilemişti. Beni boş gördüğünü ama pas verecek boşluk bulamadığını söylemişti. Açıkcası biraz alındım. Mesleğime hakaret gibiydi. O pozisyonda bile kafasını kaldırıp beni görebilmiş. Futbolcu olarak mukayese dahi edilemeyiz. O muhteşemdi.”

Jorge Valdano

Valdano’nun açıklama diyorum başka bir şey demiyorum.

La Liga&Serie A&La Liga

Dün akşam maç izlemekten hakikaten yoruldum. Saat 21.00’de başlayan Hercules-Real Madrid maçı, onun devresi olurken Milano’da başlayan Milan-Juve derbisi ve o devam edip Hercules-Real Madrid maçı biterken başlayan Barcelona-Sevilla maçı… Kanal değiştirmekten bir oraya bir buraya gitmekten başım döndü resmen. Bir de üstüne üstelik 3 maç da birbirinden muhteşemdi.

Real, Hercules deplasmanında Trezeguet’nin golüyle 1-0 yenik duruma düşmesine rağmen 2. yarıda maçı çevirdi. Mourinho soyunma odasında ne fırça attıysa Real 2. yarı Play Station gibiydi. Büyük top oynadılar. Hercules’in nefesi yetmedi. Dayanamadılar kesilip gittiler. Gollerin biri Di Maria‘dan ikisi Ronaldo’dan geldi. Ronaldo’nun ilk golünde Marcelo’nun soldan nefis girişi var. Marcelo’daki gelişim acayip. Çok güçlendi. Her pozisyonda ayakta kalıyor. Ronaldo’nun ikinci golünde ise çok eleştirilen Benzema al da dedi resmen. Bu maçtan sonra biraz olsun rahatlama gelir Fransız’a.

Milano’da ise topu oynayan, golleri kaçıran, oyuna hükmeden Milan’dı ama kazanan 1-2’lik skorla Juventus oldu. Juve resmen 2 kere geldi 2 tane attı. İlk gol 24’de Quagliarella’nın kafasıyla geldi. Golün ardından Milan yüklendi de yüklendi, dünyaları kaçırdı ama Juve 65’de yine bir geldi ve bu sefer de kaptan Del Piero ile skoru 0-2 yaptı. Milan 2 farka rağmen de durmadı. 81’de Ibra ile golü buldu ama eşitliği bir türlü yakalayamadı. Derbi tam Serie A derbisiydi. Neredeyse yapılan bütün oyuncu değişiklikleri sakatlıklardan dolayıydı. Kütür kütür maç oldu. Hakemin de buna katkısı büyüktü. Gerçi Milan tribünleri hakemden pek memnun kalmadı. Haksız da değillerdi hani. Bu arada Milan’da Robinho filan hikaye Ronaldinho’yu çok aradılar. Inzaghi ve Seedorf’la maçı çevirme çabaları da artık bayatladı. Bu yaştan sonra gitmiyor ayaklar.

Barcelona ise bildiğimiz gibiydi aslında. Milan-Juve maçını izlerken Barca maçı başlamış mı diye kanalı değiştirdim karşıma Messi’nin sevinci çıktı. 2 dakika kaçırmaya gelmiyor adamlar hemen çakıyorlar. Artık Guardiola’nın bu futbolcuları hafta içi topsuz bıraktığına inanmaya başladım. Bu nasıl zevkle, iştahla top oynama aşkıdır? Herneyse maça dönecek olursak ilk golün ardından yine devam eden tiki taka Barcelona atakları ve Villa’nın solla attığı muhteşem gol. İlk yarı tam bitmek üzereyken 10 kişi kalan Sevilla. İkinci yarının başında Dani Alves fırsatçılığıyla gelen 3. gol. Ardından Xavi, Puyol ve Pedro gibi yıldızları kenara alan Guardiola. Messi’nin klasik orta sahadan akışı ve 4. gol. Sonrasında ise kapanışa yakışır şekilde Busquets ile başlayıp Messi ile devam eden ardından yine Busquets ile buluşan Villa’nın bitirdiği 5. gol.

Ve Maradona “50” diyor…

“30 Ekim 1960” – Kim bilebilirdi ki gelmiş geçmiş en büyük efsanenin o gün doğacağını?

Nice senelere Diego!

Bugünün şerefine bilmem kaçıncı defa Maradona by Kusturica izliyoruz. “Oleee, ole, ole, ole, Diegoooo, Diegooo” diyerek alttaki videoda gazı veriyoruz. Sahi izlemeyen kaldı mı?

[flv width=”500″ height=”308″]http://img.footballove.com/video/Maradona%20singing%20La%20Mano%20De%20Dios.flv[/flv]

İkinci video da Mert Özlü’nün ara pasıyla gelsin.

link: http://www.youtube.com/watch?v=CIygalhVZ00

Bir de 50. yaş şerefine dans ettirelim tam olsun.

link: http://www.youtube.com/watch?v=ebs7Qe2nmOI

En değerli 30 genç

Futebol Finance 21 yaş ve altındaki en değerli 30 oyuncuyu minimum ve maksimum değerleriyle kaleme almış.

Listenin zirvesinde Pato, Balotelli ve Muller 3’lüsü var. Pek itiraz edilecek gibi değil ama Balotelli’nin futboldan çok yaptıklarıyla konuşulması ve City’nin ekstra saçma bir bonservisle onu transfer etmesi listenin zirvesinde olması sağlıyor.

Listedeki herkes yetenekli ama ilerki sezonlarda daha da patlayacağını düşündüğüm isimler söyle; Dzagoev, Lukaku, Sakho, Paul Goose ve Pastore. Bir de 8. sıradaki Neymar ve 9. sıradaki Bale’e dikkat. Maksimum bedellerinin en 2 katına sezon sonu transferleri gerçekleşir.

Bizim gençlerimizden ilk 30’da kimse yok. 40 olsa belki Sercan girerdi listeydi. Gerçi bana hala biraz “overrated” geliyor ama neyse.

1966 Dünya Kupası madalyası

1966’da Dünya Kupasını kazanan İngiltere Milli takımında oynayan Nobby Stiles, kariyeri boyunca kazandığı bütün ödülleri ve madalyaları açık arttırmayla satışa sunmuş.

Tam 44 sene önce Dünya Kupasında kazandığı altın madalyasını rekor fiyata eski takımı Manchester United almış. Daha önce yine açık arttırmayla satılan bu madalyalara en fazla 165.000 pound ödenirken Stiles’ın madalyasına 188.200 pound ödenmiş.

Stiles’ın koleksiyonunda bulunan 45 parçaya toplam 424.438 pound ödenmiş ve Manchester United Dünya Kupası madalyası dışında bir kaç parça daha alarak müzede sergileyeceğini açıklamış.

Nobby Stiles’ın bu ödülleri satma sebebi ise çocukları. Kendisinin 3 tane oğlu varmış ve bu koleksiyonu aralarında nasıl paylaştıracağını bilememiş.