Djibril Cisse

Geçen gün etekli fotoğrafını görünce arşivimdeki bu fotoğrafı aklıma geldi. 2005 İstanbul Şampiyonlar Ligi finalinden… Adam konçları bile tribüne fırlatmış:)

Hala dün gibi aklımda bira kokulu Liverpool tribününde 3-0 yenik kapatılan devre arasında “You will never walk alone” söylüyoruz. 3-0’dan maçı çeviriyoruz penaltılarla kupa geliyor, Gerrard ve Carragher 5 metre önümüzde sarmaş dolaş. Çıkarıp formaları tribüne atıyorlar tabii ki bize denk gelmiyor.

Akademi

Real Madrid ve Barcelona dünyanın değişik köşelerinde futbol akademileri açmaya devam ediyor.

Real başkanı Florentino Perez dün Suudi Arabistan’da yeni akademiler açmak için gerekli anlaşmaları yaptı. İlk akademi Riyad’da bu ay sonu açılacak ardından Suudi Arabistan’da 12 akademi daha açılacak. Başkanın açıkladığı hedef ise; dünya üzerinde toplam 500 akademi ve aynı anda 30.000 çocuğa futbol eğitimi vermek.

Barcelona’nın Nisan ayında açacağı akademi ise İngiltere’de. Hem de Londra’da Chelsea antreman tesislerinin 3 km. ilerisinde. 6 ile 16 yaş arası çocukların eğitim göreceği akademinin açılışına en çok Arsene Wenger sevinmiştir heralde. İspanya’ya kadar gitmeye gerek kalmadı:)

Büyük kaptan!

Barcelona dünkü Arsenal karşılaşmasıyla bu sezonki 40. resmi maçını oynadı. Bu 40 maçta alınan 4 mağlubiyet 6 beraberliğin yani sahadan galibiyetsiz ayrılan toplam 10 maçın 7’sinin ortak özelliği kaptan Puyol’un cezası veya sakatlığı sebebiyle oynamamış olması.

Sevilla:3 Barcelona:1 (Süper Kupa ilk maçı) Real Betis:3 Barcelona:1 (Copa Del Rey) Barcelona:0 Hercules:2 (La Liga) Arsenal:2 Barcelona:1 (Şampiyonlar Ligi) Mallorca:1 Barcelona:1 (La Liga) Sporting:1 Barcelona:1 (La Liga) Athletic Bilbao:1 Barcelona:1 (Copa Del Rey)

8 Mart’taki Arsenal rövanşında Pique cezalı ancak Puyol yetişir. Hatta bu hafta sonu bile oynaması gündemde. Hep Xavi-Iniesta pasları ve Messi sihiri diyoruz ama arkadaki savaşçının kaptanın yeri de ayrı. Şekilde görüldüğü üzere o yoksa sıkıntı var.

Raul İspanya’da hala kral

Bugün Şampiyonlar Ligi ikinci tur ilk maçında Schalke, Valencia deplasmanında. Schalke’li Raul İspanya’da hala kral. Dün havaalanında 150 kadar Real Madrid taraftarı kendisini karşıladı. Formalar, pankartlar, tezahüratlar ve imza peşinde koşmalar.

Pankartta yazan slogan; O her zaman Madrid’in 7’si… Şimdiki 7’yi ne yapacağız peki?

Rondo

“Bazı altyapılar kazanmak için uğraşır biz de ise eğitmek için uğraşılır. Bir çocuk görürsünüz kafasını kaldırır ve tek pasla topu oynar. Bunda iş var deyip hemen eğitirsiniz. Oyun stilimiz Johan Cruyff sayesinde Ajax modeli. Bütün olay rondo. Bütün gün hergün bıkmadan rondo, rondo, rondo… Antremanların en iyisi. Sorumluluk almayı öğreniyorsunuz ve topu kaybetmiyorsunuz. Eğer topu kaybederseniz ortaya geçiyorsunuz ve işte o zaman utanç verici bir şekilde herkes sizle dalga geçip gülüyor.”

Xavi’nin The Guardian’a verdiği röportajdan

Rondo –> Ortada sıçan

EDIT: Barış Gerçeker çizgiden çıkaran blogunda tüm röportajı Türkçe’ye çevirip yayınlamış. Buradan.

Real Mourinho röportajı

Real Madrid kendi Youtube kanalından bir Mourinho röportajı yayınladı. Sorular oldukça çanak, röportajı yapan abla da neredeyse Jose’nin içine düşecek. Arka planda çalan Sting – Fields of Gold seçimini de kim yaptıysa hemen buraya getirin. Herneyse… Enteresan iki nokta:

Birincisi, “takımda sizi etkileyen oyuncu var mı, varsa kim?” sorusuna cevabı: “Arbeloa”. Allahım ya!

İkincisi ise sekizinci dakika civarında, “teknik direktörlük kariyerinize en çok tesir eden kişi kim?” sorusuna verdiği cevap: Mükemmel bir surat ifadesiyle “kendim!” Narsisizm mi dediniz?

Gerçekten çok şeker bir adam. (!) Bayılmamak elde değil.