Aslında bu fotoğrafı Hamburg maçlarından sonra kullanmak gerekirdi. Stoper’de nasıl hatasız oynadı, hala hayret ediyorum. Bu arada Hamburg maçında, Kewell stoperde oynarken bile tercih edilmeyen Mehmet Güven‘in, Eskişehir maçında takım yenik ve gol atması gerekirken Kewell’ın yerine oyuna girmesini çözebilen var mı?
Etiket: kamp
Takıntı
Fatih Hocamız İspanya maçları için aday kadromuzu açıkladı. Defansta bu kadar eksiğe rağmen İbrahim Toraman‘ı çağırmaması, Fener’de kadroya bile giremeyen ve kendini hip-hop yıldızı zanneden Kazım Kazım‘ı kadroya alması, bazı takıntılarının hala devam ettiğini gösterdi. Zamanında Tümer’i de her daim kadroya çağırırdı. Hatta Euro 2008 öncesi Tümer için Yıldıray’ı bir kalemde sildi. Bu arada Tümer nerede hakikaten? Larissa’ya mı gitti yine?
Yanlış anlaşılmasın, Fatih Terim’in teknik direktörlüğüne ve kendisine hayranım. Galatasaray ve Türkiye’nin başında bizlere yaşattığı başarılar ortada. İtalya’da kaldığı kısa süre içinde Fiorentina ve Milan’a verdiği gazı İtalyanlar hala konuşur. Belki Lucescu gibi bir taktisyen değil ama bir motivasyon ustası. Ama hocanın şu takıntılarını anlamıyorum. İbrahim Toraman varken Sivas’tan Sedat’ı almak ne kadar mantıklı? Hani Kazım bir derece. Milli takımda zaman zaman iyi oynuyor. Fatih hoca tokatlar diye mi korkuyor ne? Ama onun yerine de bu sezon etrafa güller dağıtan Kocaelisporlu Taner çağrılamaz mıydı mesela?
Neyse, hocam bilir işini. Sedat Torres‘i kilitler, Kazım Kazım’da sağdan iki çalım atıp bir şut çıkarır, golü çakar deyip geçelim.
Milli Takım Aday Kadro
28 Mart ve 1 Nisan tarihlerinde oynayacağımız İspanya maçları için aday kadromuz açıklandı. Kadroya şöyle bir bakınca savunmadaki sakatlıklar çok can sıkıcı. Torres ve Villa karşısında ağır Emre Aşık ve Sedat ya da tecrübesiz İbrahim Kaş ve Eren çok fena durumlara düşebilir. Orta sahamız yine en güven veren bölgemiz. Hamit’in yetişmesi çok önemli. Forvette ise Sercan Yıldırım sürprizi var ancak 11’de şans bulacağını sanmıyorum. Fatih hoca ileri uçta Nihat-Semih ikilisinden vazgeçmez.
Kaleciler: Volkan Demirel (Fenerbahçe), Rüştü Reçber (Beşiktaş), Ufuk Ceylan (Manisaspor)
Defans: Gökhan Gönül (Fenerbahçe), Sabri Sarıoğlu, Emre Aşık, Hakan Kadir Balta (Galatasaray), Sedat Bayrak (Sivasspor), İbrahim Kaş (Getafe), Eren Güngör (Kayserispor), İbrahim Üzülmez (Beşiktaş)
Orta saha: Hamit Altıntop (Bayern Münih), Kazım Kazım, Emre Belözoğlu (Fenerbahçe), Ayhan Akman, Arda Turan (Galatasaray), Mehmet Aurelio (Real Betis), Nuri Şahin (Borussia Dortmund), Mevlüt Erdinç (Sochaux), Tuncay Şanlı (Middlesbrough)
Forvet: Nihat Kahveci (Villarreal), Batuhan Karadeniz (Eskişehirspor), Semih Şentürk (Fenerbahçe), Gökhan Ünal (Trabzonspor), Sercan Yıldırım (Bursaspor)
Road to Rome
Şampiyonlar ligi çeyrek final ve yarı final eşleşmeleri az önce belli oldu. Eşleşmelerin hepsi bomba gibi ama şöyle bir bakınca ilk gözüme çarpan tabii ki Liverpool – Chelsea. Chelseali futbolcuların korktuğu oldu ve yine Liverpool geldi. Liverpool son turda oynadığı futbolu oynarsa Chelsea’yi rahat geçer. Tabii Hiddink’in balını da gözardı etmemek lazım. Barcelona – Bayern eşleşmesi de oldukça keyifli. Barcelona kupanın favorisi. Bayern bir önceki turda gol rekoru kırdı ancak bu sefer işleri bir hayli zor. Diğer 2 İngiliz Manchester United ve Arsenal, Porto ve Villarreal ile eşleşerek rahat bir nefes aldılar. Turu rahat geçeceklerine inanıyorum. Yarı finalde 3 İngiliz ve 1 İspanyol görmemiz çok olası.
Roma’da finali oynamalarını istediğim Manchester United ve Barcelona’nın yarı finalde de birbiriyle oynama şansının kalmamasına da oldukça sevindim.
UEFAntastic bir gece olsun
Galatasaray Kewell‘ı transfer ettiği gün, size biri gelip “sezonun en önemli maçlarından birinde Kewell, Balta ile beraber stoperde oynayacak” dese, muhtemelen “hadi len ordan hiç mi anlamıyorsun futboldan” derdiniz. Ama bunu gördük, hatta muhtemelen bu akşam bir daha göreceğiz.
Hayatı boyunca goller atıp, asistler yapan Kewell, eğer bu akşam stoper olarak görev alırsa takımı gol yemesin diye mücadele verecek. Eyvallah Hamburg’daki maçta son yarım saat gerçekten iyi mücadele etti ama bu maç için çok yanlış bir seçim bence. Gözlerimi kapatıp, Oliç ile teke tek kaldığını filan düşünüyorum, aman tanrım yani… Galatasaray kadrosunda yıllardır nasıl olduğunu çözemediğim Mehmet Güven bile bu bölge için daha mantıklı bir çözüm gibi geliyor bana. Bülent Korkmaz dün yaptığı basın toplantısında Semih‘i kesin düşünmediğini söyledi zaten. Hele Arda da oynamıyorsa Kewell’ın sol kanatta görev alması şart. Zaten her maç gol atan bir takıma karşı oynayacağız, biz de neredeyse her maçta gol yiyoruz ki bu maçta bu savunma ile kesin yiyeceğiz. En azından gol yollarında etkili olmalıyız. Bu turu geçebilmemizin tek yolu gol atmak, her ne kadar 0-0 bize yarayan bir skor olsa da…
Skor avantajı her ne kadar bizde olsa da bu sezonki Uefa serüveninin en zor maçına çıkıyoruz. Çeyrek final demek Boğaz köprüsünü dev bir adımla geçmek demek. Kadıköy’ü hepimiz istiyoruz, bize bir mutluluk daha yaşat Galatasaray, çıldırt bizi Galatasaray!!
Brückner bıraktı
Çek Cumhuriyeti‘nin ve Avusturya‘nın eski teknik direktörü Karel Brückner, yaşı ve sağlık sorunları nedeniyle 50 yıllık futbol kariyerini noktaladığını açıkladı. Geçtiğimiz günlerde Avusturya’daki görevinden istifa eden deneyimli teknik adam, Çek Cumhuriyeti’nin başında oldukça başarılı 7 sene geçirmişti. Brückner kararını açıklarken, Euro 2008 sonunda kariyerini noktalamayı planladığını ancak Türkiye karşısındaki acı mağlubiyet sonrası gönlünün buna el vermediğini ve Avusturya’nın teklifini kabul ettiğini söyledi.
Brückner yönetimindeki Çekler, Euro 2004‘te bronz madalya kazanmış, 2006 Dünya Kupası’na ve Euro 2008‘e katılma hakkı elde etmişlerdi.
Ne müjdesi ya?
2 gündür spor haberlerinde ve gazetelerde haberler çıkıyor ”Galatasaray’a müjde Petric oynamayacak” diye. Eeeee daha kötü. Onun yerine ilk maçta sadece son 20 dakikada görev yapan Oliç kesin oynayacak. Tartışmasız Hamburg’un en iyi futbolcusu, zaten sezon sonunda da Bayern Münich’e gidiyor. Dün gece verilen bir diğer ”müjde” de sağ ve sol kanadı çok iyi kullanan Piotr Trochowski’nin büyük ihtimal Perşembe gününe yetişmeyeceğiydi. Bizim basın bir şeyi anlamadı galiba. Rakipte kimin olup olmadığı önemli değil. Galatasaray’ın stoperi yok! İleri dönük orta saha oyuncusu hatta 2. forvet Kewell’ın stoper oynayacağı konuşuluyor. Adamlar hücum hattını paf takım oyuncularından kursalar bizim defansımıza sıkıntı verecekler…
Bu arada Bülent’in Kewell’ı stoper oynatması büyük skandal olur. Oradaki maçın sıcaklığı ile Kewell iyi mücadele etti bilmem ne de, buradaki maçta büyük dağılırız. Galatasaray formasını 17 yaşında Monaco maçında giyen Bülent Korkmaz’ın, her ne kadar tecrübesiz olsa da asıl görev bölgesi stoper olan Semih Kaya‘ya güvenmesi ve inanması lazım.
Stopersiz Kadiköy’e…
Dün akşam maç başladı, Galatasaray daha önceki UEFA maçlarında olduğu gibi ayağa pas yaparak oyuna ağırlığını koydu. Bu arada Hamburg bir kaç etkisiz kornerle gol aradı, bir de uzaktan etkili bir şutları vardı. 32. dakikada Ayhan kaptan çıktı kontradan nefis bir gol attı ve ilk yarıyı 1-0 önde kapadık. İkinci yarı başladı, Sabri’nin kanadından gelen ortada Volkan’ın ofsaytı bozmasıyla saçma sapan bir gol yedik.
Ve oyunun kopma anı; Nonda yüzde bir milyonluk golü kaçırdı, top döndü dolaştı ve takımın son stoperi Emre Aşık kırmızı kart gördü. İşte bu dakikada sahadaki ve televizyon başındaki tüm Galatasaraylılar ” Ahaa! Şimdi bittik işte” dedi. Pozisyon sarı mı kırmızı mıydı tartışılır ama artık çok geç, geçmiş olsun olan oldu bir kere.
Kırmızı kart pozisyonundaki serbest vuruşun hemen ardından bir baktık ki Balta’nın yanında Kewell var. Herkes genç Semih hazırlanırken Kewell geçici olarak orada oynuyor sandı. Ancak öyle olmadı, bugüne kadar bu forma için goller atan, asistler yapan Kewell maçın sonuna kadar stoperde hatasız oynayıp bir profesyonellik dersi daha verdi. 10 kişi kaldıktan sonra gol yemememizin gerçekten büyük şans olduğunu ve futbol tanrılarının bizimle birlikte olduğunu kabul ediyorum ancak yapılan mücadeleyi ayakta alkışlamak ve şapka çıkarmak gerektiğini düşünüyorum. Bu arada bir parantez Hamburg teknik direktörü Martin Jol için, Oliç gibi bir silahı ilk 11’de oynatmadığın için teşekkürler…
Son yarım saatte Çanakkale geçilmez style futbolu ile Galatasaray İstanbul’a 1-1’lik avantajlı bir skor ile geri döndü. Ancak bu avantajlı skora rağmen Ali Sami Yen‘deki maç daha da zor geçecek. Bugüne kadar UEFA kupasında deplasmanda oynadığı bütün maçlarını kazanmış bir Hamburg ile karşılaşacağız. Savunmamızın durumu zaten ortada. Benim tahminim Büyük Kaptan bir hafta boyunca genç Semih’i bu maça özel olarak hazırlayacak.
Bugünden itibaren bu maçı unutup Pazar akşamı oynanacak olan Trabzon maçına odaklanmak lazım. Avni Aker‘den alınacak bir 3 puan lig şampiyonluğu için dev bir adım demektir…
Darma duman
Dün akşam İtalya kupasında İnter Sampdoria deplasmanında ilk yarıda 3 tane yiyerek knock out oldu. Bu maçın rövanşı var ancak Sampdoria Giuseppe Meazza‘da 3 gol yiyecek bir takım değil. Açıkcası İnter’in yenilmesine hep çok seviniyorum. Çünkü Mourinho denilen megolaman adamdan hiç haz almıyorum. Bu hafta yine çıkmış sağa sola atıp tutmuş ve disiplin kuruluna sevk edilmiş. İtalya kupasının bir diğer maçında Juve, Lazio deplasmanında 0-1 öne geçmesine rağmen 2-1 yenilmekten kurtulamadı. Ama Delle Alpi’deki maçta finale yükselecek takımın Juventus olacağını düşünüyorum. Sezon sonu futbolu bırakacağını açıklayan Duracell Nedved‘i izlerken bu adam nasıl 37 yaşında diye sorup durdum kendime. Bitmek tükenmek bilmeyen bir enerji, sağdan soldan devamlı depar helal olsun vallaha…
Salı ve Çarşamba akşamları Almanya ve Fransa’da da kupa maçları vardı. Ligde kötü giden Werder Bremen Wolfsburg’u 5’ledi. Schalke Mainz deplasmanında 1-0 yenildi. Galatasaray’ın Uefa’daki rakibi Hamburg kendi sahasında zayıf rakibi Wehen’i 2-1 ile geçti. Almanya kupasının en zevkli maçında ise Leverkusen Bayern Münich’i 4-2 yendi. İlk yarısı golsüz biten karşılaşmanın 2. yarısında karşılıklı goller vardı. Leverkusen 3-0 öne geçti, Münich 2 dakikada 3-2 yaptı. Son 15 dakika Münich Leverkusen kalesine yüklendi ancak golü bulamadı ve 90. dakikada kontradan 4. golü yedi. Ligde de 5. sırada olan Bayern’in kupadan da elenmesi taraftarı memnun etmediği kesin. Elindeki kaliteli kadroya ve rakiplerine oranla sahip olduğu dev bütçeye rağmen bu sezonu kupasız kaparlarsa, sezon sonu Klinsmann’ın görevde kalması bir hayli zor.
Fransa liginin zirvesindeki 2 takım Lyon ve PSG’de dün kupaya veda ettiler. PSG deplasmanda zayıf rakibi Rodez’e uzatmada 3-1 yenildi. Ligin lideri Lyon ise Lille karşısında 90. dakikada yediği golle kupaya veda etti. İspanya’da ise Bilbao ilk maçta 1-0 yenildiği Sevilla’yı kendi sahasında 3-0 gibi net bir skor ile geçerek Mallorca’yı eleyen Barça’nın finaldeki rakibi oldu. Barça’da da işler hala pek iyi gitmiyor. Ligde kaybedilen puanlar sonrası dün gece de Mallorca’yı zor geçtiler. 1-0 yenik ve 10 kişi kalmışken rakibin penaltı kaçırmasına yatıp kalkıp dua etsinler.
Bu arada Salı akşamı ve dün akşam İngiltere Premier ligi maçları da vardı. Çok büyük sürprizler yaşanmadı. Arsenal 5 maç sonra golle tanıştı, Liverpool Sunderland’i rahat geçti. Bence en önemli olay Manchester United’ın Newcastle’ı 2-1 yendiği maçta Van Der Sar’ın 1311 dakika sonra gol yemesiydi. Yediği golde olacak iş değildi. Bu kadar dakika gol yemeyip öyle bir hata yaptığı için baya üzülmüstür heralde…
Top kafa
Villarreal kalecisi Diego Lopez topla bütünleşmiş.