Etiket: huntelaar
Hadi len oradan
Vizyon farkı
Bugüne kadar rahatsız Hıncal Uluç’un dediği saçmalıkların hiç birine katılmadım ama dün akşam söylediği tek bir şeye sonuna katılıyorum. Baros’la Nonda’yı toplasan bir Ümit Karan etmez diyen bir adamdan bu nasıl çıktı onu da anlamadım ya.
“Galatasaray’ın 2000 yılında Kopenhag’ta ve Monaco’da UEFA Kupası ve Süper Kupayı kaldırdığı zaman duyduğum gururu, bu sene Rijkaard’ın imzasıyla duydum. Galatasaray’ın vizyonunun ne olduğunu gösterdi bu transfer. Başarılı olur olmaz o ayrı konu. Fenerbahçe’ye 3 yıl şampiyonluk vaad ederek kongre kazanan Aziz Yıldırım gidip Daum’u getiriyor, Galatasaray’ın konuştuğu 4 isim ise: Sevilla’yı iki kere UEFA Kupası şampiyonu yaptıktan sonra Real Madrid’e transfer olan Ramos, Schuster, Fatih Terim ve Rijkaard. En sonunda anlaşılan da Rijkaard oldu. Bu bir vizyon farkı. Bu Galatasaray’ın vizyonunun içe değil dışa dönük olduğunu gösteren bir vizyon farkı.“
Frank Rijkaard
Geçen hafta Galatasaray’ın yeni teknik direktötü kim olacak diye tartışırken önce Ramos daha sonra da Schuster‘in Galatasaray’a yakın olduğunu konuşmuştuk. Hatta başkan Adnan Polat‘ın teknik direktör işini bir an önce bitirmek istediğini ve kafasındaki favori isim Schuster’le son bir kez görüşeceğini yazmıştım. Ancak başkan çok sürpriz bir hamleyle Avrupa’nın en elit bir kaç teknik adamından biri olan ve adı Milan’la anılan Frank Rijkaard’ı takımın başına getirerek hem Türkiye’de hem de Avrupa’da büyük ses getirdi. Başkan böyle bir hamleye de mecburdu aslında. Çünkü kendisi de başarısız bir sezonun daha sevilen Adnan Polat ismini camia içinde oldukça güçsüz bir durumda bırakabileceğinin farkında.
Bu arada başkana bir sitemim var. Bütün hafta bu konuyu konuştuk, tam tatile gideceğiz dedik, o arada teknik direktör işini bitirdi. Ben de tatil yolundayken resmi açıklama yapılmadan 10 dakika evvel aldım haberi. Ah dedim 10 dakika da olsa önceden yazmak vardı şu haberi.
Rijkaard’ın futbolculuk kariyerini anlatmaya ve tartışmaya gerek yok. Bugüne kadar futbolcu olarak içinde bulunduğu Milan ve Ajax ekollerini ve ardından Barcelona’ya oynattığı total futbol anlayışını Galatasaray’a yansıtabilecek mi? Bizim için önemli olan o.
Rijkaard teknik adamlık kariyerine 1998 yılında Hiddink‘in yardımcısı olarak başladı ve daha sonra Hollanda Milli takımının başına getirildi. Tecrübesiz denmesine rağmen Hollanda Milli takımını Euro 2000’de yarı finale kadar taşıyan Rijkaard, penaltı atışlarıyla İtalya’ya elenmişti. O turnuvada müthiş futbol oynayan Hollanda’nın yarı final maçında 90 dakika içinde 2 penaltı kaçırdığını ve finali haketmesine rağmen elendiğini hatırlayanlarınız vardır. İtalya’da sakat Buffon‘un yerine kaleyi koruyan Toldo‘da büyük oynamıştı o maçta. Turnuva sonrası görevinden hemen istifa eden Rijkaard 2001-2002 sezonunda Sparta Rotterdam’da oldukça başarısız bir dönem geçirdi ve takımın küme düşmesiyle birlikte görevine son verildi.
Joan Laporta‘nın başkanlığa seçilmesiyle birlikte 2003 yılında Barcelona’nın başına getirilen Rijkaard ilk başlarda kötü günler yaşasa da 5 sene içinde 2 defa La Liga, 1 defa Şampiyonlar ligi ve 2 defa da İspanya Süper kupasını Barcelona’ya kazandırdı. Real Madrid’i Bernabeu‘da 2 defa üst üste yenen tek Barcelona teknik direktörü olarak da Barcelona tarihine geçti. Barcelona’ın bugün oynadığı sistemin yaratıcısı olan Rijkaard, Messi‘yi 16.5 yaşında A takıma çıkarıp ilk 11’de şans vermeye başladı. Oyun felsefesi devamlı hücum ve göze hoş gelen futbol olan Rijkaard, 4-1-2-2-1 sistemini tercih eden ancak maçın gidişatına göre hücum silahlarını hiç korkmadan sahaya süren bir teknik adam.
Kötü geçirilen bir sezonla ilgili olarak bundan önce yazdığım yazılarda hep yönetimin atacağı ilk adım, takımın başına getireceği teknik adam çok önemli demiştim ama açıkcasını söylemek gerekirse bu kadar da isabetli ve iyi bir karar alınabileceğini tahmin etmemiştim. Bana göre Rijkaard’ı takımın başına getirmek çok doğru bir karar ve büyük başarı olmuştur. Rijkaard imza töreninde basına verdiği cevaplarla Galatasaray’a yep yeni bir bakış açısı getireceğini ve bir çok şeyin değişeceğinin sinyallerini vermiştir. Hele bir basın mensubunun ilk dakikadan kendisine çakalca sorduğu; “Siz gelmeden yönetimin kafasına göre yaptığı transferlerle ilgili ne düşünüyorsunuz?” sorusuna verdiği kapak cevapla da beni oldukça keyiflendirmiştir; “Ben dün burada değildim. Kulüp her zaman geleceğini düşünmek zorundadır. Yapılan transferler için kendilerine teşekkür ediyorum. Bundan sonraki transferleri de beraber yapacağız…”
Transfer demişken, Rijkaard’ın ismiyle birlikte bir çok önemli oyuncunun Galatasaray’ı tercih etmesi kolaylaşabilir. Bu arada Rijkaard’ın menajer olan kardeşinin en azından 2 portakalı Galatasaray’a getirebileceğini düşünüyorum. Rijkaard gitti denilen Lincoln konusunda da yeni bir sayfa açabilir. Saha içinde yıldız oyunculara serbestlik sağlayan Hollandalı, Lincoln için bir şans olabilir. Tabii bu kadar tepkinin üzerine 20 bavulla ülkesine giden Lincoln geri döner mi bilemem.
Takımdaki yetenekli gençler için Rijkaard büyük şans. Özellikle Arda ve Mehmet Topal, Rijkaard gibi efsane bir futbolcudan çok şey öğrenebilir ve kendi gelişimlerini oldukça üst seviyeye çıkarabilirler. Rijkaard’ın Barcelona’da olduğu gibi Galatasaray’da da alt yapıdan genç isimlere cesurca yer verebileceğine inanıyorum. Mesela bir Cem Sultan, bu sezon patlayabilir. Hele çok büyük bir transfer bütçesine sahip değilken illa ki altyapıya yönelmesi de gerekecek.
Rijkaard’ın yardımcısı Neeskens‘e de bayılırım. Büyük futbolcuydu ve şimdi de büyük bir futbol adamı. Buna rağmen bugüne kadar hep 2. adam olarak görev yapması da oldukça ilginç. Rijkaard’ın yanında Neeskens’in de geliyor olması büyük bir avantaj ancak bu isimlerin yanına Türkiye ligini tanıyan ve camianın içinden gelen bir ismi de koymak lazım. Aklıma gelen ilk isim ise; Ergün Penbe.
Bu arada unutmadan Galatasaray’ın olduğu kadar Rijkaard’ın da başarıya ihtiyacı var ve kendini Avrupa’ya hatırlatmak için elinden geleni yapacak.
Rijkaard tercihinin ardından hiç beklenmedik isimlerin de Galatasaray forması giymesi hiç sürpriz olmaz. Stopere, sağ beke ve forvete çok önemli tecrübeli isimler ve yetenekli genç Hollandalılar gelebilir. Umarım iyi başlayan gelecek sezon planlamaları aynen böyle devam eder. Hayalim Rijkaard gibi elit bir isimle uzun yıllar çalışılması, yeni bir Galatasaray sistemin oluşturulması ve seneler içinde bu sistemin üzerinde yapılan iyileştirmelerle büyük hedeflere ulaşılması…
Hafta Sonu Tv’de Futbol
Hargreaves’in dizleri
İki dizinden birden geçirdiği operasyonlar nedeniyle bütün sezon formasından uzak kalan Manchester Unitedlı Owen Hargreaves’in sahalara geri dönüşü yine ertelenmiş. Temmuz’da takımla birlikte antremanlara başlaması beklenen Hargreaves’in ancak Ocak ayından itibaren formasına kavuşabileceği açıklanmış.
Manchester United bu yıl harika bir sezon geçirdi, Hargreaves’in yokluğunu pek hissetmedi ama Hargreaves sahada olsaydı takıma kesin artı bir katkısı olurdu. Bence Hargreaves muhteşem bir futbolcu. Bitmek bilmeyen bir enerji, nereye koysan oynar, ayağı düzgündür, mücadeleyi hiç bırakmaz. Hani derler ya “komple futbolcu”.
Hargreaves sağlıklıyken kendisinden hiç vazgeçmeyen Sir, önümüzdeki sezonun ilk 11’inde de Hargreaves’e yer vermeyi kesin planlamıştır. Ancak gelen bu tatsız haberle Sir Alex Ferguson’un planlarını yeniden gözden geçirmesi gerekecek. Scholes‘un da takımdan ayrılacağını düşünürsek ortanın ortasına yeni bir transfer gelebilir bu yaz ama Hargreaves gibi nereye koysan oynar mı onu bilemem.
Bu arada Hargreaves sakat olduğu dönemde bakın nasıl vakit geçiriyormuş…
Chelsea soyunma odasında FA Cup kutlaması
Abramovich soyunma odasında, Hiddink‘in ağzında puro ve ilginç dans figürleri.
Football For Good by Steve Nash
Futbol manyağı NBA yıldızı Steve Nash daha önce kurucusu olduğu “Football For Good” adlı hayır kurumunu tanıtmak ve çocuklara gelir sağlamak amacıyla New York’ta Claudio Reyna ile teke tek maç yapmıştı. 24 Haziran’da bu maçın ikincisini yapacak olan ve bu sefer Henry ile karşılaşacak olan Nash’in hazırladığı tanıtım videosu yıkılıyor.
Özellikle Gattuso ve Ambrosini‘nin olduğu sahneye bittim. Yanlış adamlara bulaşmış.
Kupa şampiyonları
FA Cup Everton’ı 2-1 yenen Chelsea’nin oldu. İlk saniyelerde yenik duruma düşmelerine rağmen Drogba ve Lampard‘ın golleriyle kazandılar. Lampard’ın solla attığı gol görülmeye değerdi. Hiddink Londra’ya kupayla veda etti. Maç öncesi yaptığı açıklamalarda ilerki yıllarda İngiltere’ye geri dönüş sinyalleri vermiş. Gelse de şu meşhur balıyla Liverpool’u da bir şampiyon yapsa bari.
Ligde kötü bir sezon geçiren UEFA finalisti Werder Bremen Leverkusen’i yenerek Almanya kupasının sahibi oldu. Maçın tek golü Mesut Özil’den geldi. Bremen için kupanın anlamı büyük, çünkü bu sayede önümüzdeki sezon Avrupa kupalarında mücadele edebilecekler.
FA Cup Final
Bugün İngiltere’de sezonun son maçı oynanacak. Chelsea ile Everton FA Cup finalinde karşı karşıya gelecekler. FA Cup’ın İngilizler için önemi büyüktür. 1872 yıllında başlanan FA Cup İngiltere futbolunun en önemli turnuvasıdır ve Dünya’nın en eski futbol organizasyonudur.
Final öncesi iki takım da sezonu kupayla kapamanın hesabını yapıyor. Chelsea’nin başında son maçına çıkacak olan Hiddink, Londra’ya kupayla veda etmek istiyor. Bu sezon İngiltere’de yılın menajeri seçilen David Moyes ise bu ödüle layık olduğunu kanıtlamanın peşinde. Saat 17.00’de güzel maç olur. Ntvspor’da kaçırmayın derim.
Muhtemel 11’ler şöyle;
Chelsea; Cech, Bosingwa, Alex, Terry, A Cole, Essien, Mikel, Lampard, Anelka, Drogba, Malouda Everton; Howard, Hibbert, Yobo, Lescott, Baines, Osman, Fellaini, Neville, Pienaar, Cahill, Saha