Öperim!

Hafta sonu Scholes’un kiraz dudaklarına yapışan Neville sağolsun zamanında kim kime dudaktan muamele yapmış bi’ hatırlayalım.

İlk sırada Maradona ve Caniggia’nın ateşli gol sevinci. Büyük aşk…

İkinci sırada İstanbul’daki Şampiyonlar Ligi sevinci. Gerrard ve Xabi Alonso. Olmadı kaptan!

Ve 3. sırada Rooney’in toy zamanları. Everton formasıyla Radzinski’nin 20 yaş dişini çekerken…

Yılmaz Vural Guardiola’dan girmiş Daum’dan çıkmış, homoseksüel de değilmiş

Habertürk‘e verdiği röportajdan seçmeler;

“TÜRKİYE’NİN BARCELONA’SI BİZİZ” DEDİNİZ.

Barcelona’dan bir şey kopyaladığımız yok. Orada Guardiola diye bir arkadaş var, takımın altyapısından yetişme, onu antrenörlük bilgisi olarak sağ cebimden alır sol cebime koyarım. Ama, uyguladıkları oyun tarzı, felsefesi insanların görmek istedikleri bir felsefe. Çin’e kadar taraftarı var. Bana da, eğer riyakarlık yapmıyorlarsa, “Hocam Barcelona gibi oynuyor senin takım” diyorlar.

DAUM’LA DA AYNI OKULDAN MEZUNSUNUZ.

Adam geldi buraya 4 milyon Euro alıyor, biz geldik 400 milyar alıyoruz. Antep-Beşiktaş maçında takla attım diye büyük takımlar bana “Bunun davranışları çok hafif kalıyor” diye görev vermedi, adam kokain içiyor, ülkesi kovuyor, sen kabul ediyorsun. Senin ülkenin insanının anası ağlamış, gurbette kendi çamaşırını elde yıkamış, geçinmek için diskoteklerde fedailik yapmış, bu haksızlığa nasıl çıldırmazsın? Bana verilen değere bak, ona verilen değere bak. Gelsin burada yapsın bakalım aynı işi.

PEKİ DAUM’DAN NE İSTİYORSUNUZ? GEÇENLERDE YALAKA DEDİNİZ.

Ona verilen değeri görünce sinirim bozuluyor. Almanların Türkleri ne kadar sevdiğini benden daha iyi kimse bilemez. Yapma bu kadar da oynama! Bizim insanımızın duygularıyla oynamasın. İstiklal Marşı’nı ben zor söylüyorum, o nasıl söylüyor? Ağzını oynatmakla olur mu? Hissetmek lazım. Burada biz Hakk’a tapan diyoruz, senin ne alakan var Hakk’a tapmakla bilmem ne? Samimi bulmuyorum.

HOCAM SİZ ÇAPKIN MISINIZ?

Allaha çok şükür, homoseksüel değilim. Karım da karşı cinstendir, bir erkek arkadaşım yok.

Hafta sonu Vural vs. Daum. Yılmaz hoca maç içinde sinirlenip Fener yedek kulübesinde Daum’a dalarsa hiç şaşırmam. Ne bu kin anlamak zor. Ya da başka bir senaryo. Maçı Kasımpaşa’nın kazandığını düşünelim. Offf sabaha kadar konuşur…

İyi bari farkındasınız; Manisaspor:1 Galatasaray:2

Yukarıdaki fotoğraf son haftalardaki Galatasaray’ı tarif etmek için yeterli olsa gerek. “Bu takım adamı kanser eder” diye bir laf vardır bilirsiniz. Bugün de kaçan goller sonrası saç baş yolma ve atamayana atarlar modunda izledik maçı. Tabii “bak yine son dakikada geliyor” diyerekten stres içinde bitirmeyi de ihmal etmedik.

En son 76 gün önce Denizli’den alınan 3 puan sonrası ligin en yumuşak deplasmanlarından biri olan Manisa’da bile böyle zorla kazanmak çok üzücü. Ama sezon başından beri istenilen sistem bir türlü oturtulamadı. Bunu hep söylüyoruz ve sabretmeye devam ediyoruz. Rijkaard da artık kaybedilecek bir şey yok modunda tek ön libero Topal ile kadroyu kurup “ne olacak olsun bu saatten sonra” diyor ki bence de haklı.

Maçla ilgili 2 isme dikkat çekmek istiyorum. Birincisi Baros; sakatlıktan geri dönerek bu takım için ne kadar faydalı bir adam olduğunu yeniden gösterdi. Yaptığı çapraz koşular, boşalttığı alanlar, sırtına 2 adam alıp topu ileride tutabilmesi ve devamlı dikine oynaması bu takım için o kadar önemli ki…

İkinci isim ise kaptan Arda Turan. Kendisinden ricam elma ile armutu karıştırmaması. Diyarbakır maçında kendisini protesto edenlerle kırk yılda bir Ege bölgesine gelmiş Galatasaray’ı desteklemeye gelenler aynı insanlar değil. Defalarca tribüne çağrılıyorsun ama bir afra tafra kafanı çevirip bakmıyorsun bile. Sen bu takımın kaptanısın. Buzları eritmek, camia içinde bütünlüğü sağlamak senin görevin. Evet haklısın geçen hafta yapılan protestoyu en azından yapılış biçimini haketmedin ama bu konuda herkesi bir tutma…

Ege dönüşü yarınki derbiden çıkacak sonucu bekliyoruz. Fener’in kazanıp Bursa’nın ensesine yapışmasını bekliyorum. Haftaya da bizden kıyak bekleyecekler. 2.’lik adına bizim o kıyağı yapmamız şart. Ben şampiyon olamıyorsam kimin şampiyon olacağı umrumda değil. Ligi en kötü 2. bitirmeliyiz ve önümüzdeki sezon Şampiyonlar Ligi gelirlerinden mahrum kalmamalıyız.

Hesap kitap

1. Bursaspor – 62 puan (sezon sonu 70 puan)

Gaziantepspor 3 puan, Galatasaray(D) 0 puan, Kayserispor 1 puan, Ankaraspor(D) 3 puan, Beşiktaş 1 puan

2. Fenerbahçe – 61 puan (sezon sonu 74 puan)

Beşiktaş 3 puan, Kasımpaşa(D) 1 puan, Eskişehirspor 3 puan, Ankaragücü(D) 3 puan, Trabzonspor 3 puan

3. Galatasaray – 57 puan (sezon sonu 72 puan)

Manisaspor(D) 3 puan, Bursaspor 3 puan, İstanbul Belediye(D) 3 puan, Antalyaspor 3 puan, Gençlerbirliği(D) 3 puan

4. Beşiktaş – 57 puan(sezon sonu 67 puan)

Fenerbahçe(D) 0 puan, Sivasspor 3 puan, Diyarbakır(D) 3 puan, Manisaspor 3 puan, Bursaspor(D) 1 puan

Kalan 5 haftada oynanacak maçlara dair tahminlerim bu şekilde. Tabii ki taraflısın Galatasaray’a 5’te 5 yazmışın denecektir ancak bu hafta yapılan protestolar ve bu dakikadan sonra kaybedilecek hiçbir şey olmamasına futbolcular reaksiyon gösterecektir. Belki 5’te 5 olmaz Belediye maçında 2 puan kaybedilebilir ama yine de son 5 haftada en çok puanı Galatasaray’ın toplayacağını düşünüyorum.

Şu anki lider Bursa ise bu hafta içerde Antep’i tek farklı da olsa geçer sonra Sami Yen’den çıkmaları zor. Galatasaray taraftarı Diyarbakır maçına oranla daha iştahlı olacaktır işallah(!) Kayseri maçı ise kilitlenir. Ankara zaten bay ve son hafta Beşiktaş maçında gergin ortamın maça yansıması ve oyunu olumsuz etkilemesiyle çıkacak golsüz bir beraberlik.

Beşiktaş ise şampiyonluk şarkıları söyleyen Kadıköy’den çıkamaz. Keşke çıksa Galatasaray’a da yarar ama çıkamaz. Ardından seri şekilde 3 maç 9 puan toplarlar. Son hafta da yukarda belirttiğim gibi Bursa’da golsüz eşitlik.

Şampiyon adayım Fenerbahçe ise Beşiktaş’ı geçtikten sonra Yılmaz Vural vs. Daum maçında sürpiz bir puan kaybı yaşar. Ardından Aziz başkan kulakları çeker ve sezon sonuna kadar 3’te 3 ile şampiyonluk gelir.

Sezon sonunda ben demiştim demek için buyrun yorumlardan yakın. Sonra hep beraber açar bakarız kim ne kadar anlıyor bu işten diye;)

Kayserili Moritz

Değerli futbol kamuoyu,

Yakından bildiğiniz gibi Galatasaray kulübü takım kaptanımız Ali Turan’ı önce ayartmış, sonra konuyu basına sızdırmış ve medyadaki yandaşları ile Kayserispor kulübü üzerinde psikolojik kuşatma oluşturmuştur. Futbol severler bilmelidir ki; Galatasaray kulübü son yıllarda hiçbir Türk oyuncunun transferini, oyuncular kendi kulübü ile problem yaşamadan gerçekleştirmemiştir. Transfer zamanının bitmesine bir saat kala geçmişte yaptıkları teklifin bile altında teklif yapmak izah edilemez bir kabalıktır. İyice anlaşılması gereken konu şudur; kulübümüzün borçlanma yeteneği büyük olmayabilir, ancak oluşturduğu ilkeleri ve duruşu adına parayı yok sayma hatta kaybetme yeteneği yüksektir. Galatasaray kulübü geçmişte de oyuncumuz Gökhan Ünal’ı bizden koparmak için hiçbir etik kurala uymayan davranış biçimi sergilemiş o günde cevabını almıştır. Futbolun çıkarları için Kulüpler Birliğinde aynı masa etrafında oturduğumuz Galatasaray Kulübünün Değerli Başkanı Sayın Adnan Polat bilmelidir ki; Kayserispor kulübü bugün duruşunu korumak adına maddi, manevi ve sportif bir bedel ödemek zorunda kalmış gibi görünebilir. Ancak, hiçbir kurala uymayan saldırgan anlayışında bir gün bir bedel ödeyeceği yaşayan Dünya’nın bir gerçeğidir.

Son sözümüz şudur, Galatasaray kulübünü yönetenler bu açıklamayı, koskoca Galatasaray camiasına karşı yapılmış olarak göstermeye çalışmasınlar. Bu açıklama, yüzyıllık kulübü erdemler ve ilkelerle büyütenlere karşı değildir. Bu açıklama Galatasaray Kulübünü bugün yönetenleredir.

Saygılarımızla Kayserispor Kulübü

Galatasaray sezon sonu sözleşmesi biten Ali Turan’la bosman kuralları çerçevesinde görüşünce Kayserispor kendince etik dersi vererek yukarıdaki açıklamayı yayınlıyor ancak bundan bir kaç ay sonra da çıkıp Kasımpaşa’nın sezon sonu sözleşmesi biten en önemli adamına imza attırıyor.

Eee nerde kaldı sizin etik anlayışınız? Oyuncunun aklını çeldiniz. Kalan son haftalarda takımına faydalı olamayacak. Ayıp değil mi? Galatasaray’a yaptığı tranferler hakkında ders vermeden önce bir de aynaya bakın derim. Daha önce Troisi transferinde Gençlerbirliği’ne yaptığınız katakulliyi de unutmadık.

Neeskens’in oğlu

Neeskens‘in Barcelona altyapısında yetişen küçük oğlu John Ramirez’in sezon sonu için Real Madrid ile anlaştığını birkaç hafta önce Aceto‘da okumuştum. Orada da belirtildiği gibi dünyanın herhangi başka bir takımına transfer olsa haber değeri bile olmayacak bir transfer olurdu ancak Barca’dan Real’e olunca işler değişiyor.

Barcelona yönetimi de durumu fark etmiş olsa gerek konuya hemen el atmış. Geçtiğimiz haftalarda Madrid’e gidip görüşmelerde bulundan John Ramirez’in annesiyle masaya oturmuşlar ve 16 yaşındaki sol bekin takımda kalması için tekliflerini yapmışlar. Bu saatten sonra da ellerinden kaçıracaklarını sanmıyorum.

Peki bu John Ramirez’den cacık olur mu? İzlemedik etmedik ama olacak olsa babasının ismi ve Barca’dan Real’e transferinden önce bi’ tıngırtısı gelirdi…

Size taraftar diyenin…

Bu akşam Diyarbakır maçında taraftarın takıma karşı takındığı tutum Galatasaray camiası için yüz karasıdır. Yok ilk 5 dakika sessiz protestoymuş, yok pankartları ters asmakmış, yok alemci-sinemacı futbolcu tezahüratıymış, yok futbolcuları yuhalamakmış…Bütün sezon çok mu destek oldunuz bu takıma da şimdi protestonun ayarını kaçırıyorsunuz?

İçerde oynanan kaç maçta bu stad full çekti? Açalım bakalım seyirci ortalamalarına isterseniz… Sezon başından beri olup olmadık dakikalarda anlamsız arabesk besteler, Fener derbisinde takımın desteğe ihitiyacı varken sessiz sedasız oturmalar… Şimdi mi renklere olan aşkınız kabardı? Mesela büyük kaptan dediğiniz Arda o forma için nefessiz kalıp yere yığılınca kral, takım iki maç kaybedince mi sinema kapatan ruhsuz oldu?

Şu takım 2 hafta sonra Ali Sami Yen’de Bursa maçına lig ikinciliği ve Şampiyonlar Ligi için çıktığında sakın ola ki ruhsuz dediğiniz bu futbolcuları tribünlere filan çağırmayın. Sonuçta onlara değil renklere aşıksınız. Aman hea kendinizle çelişmeyin!

Bu akşam tribünlerde olup da takımı alkışlamaya çalışan, rerere rarara tezahüratlarıyla gerçek Galatasaray taraftarının ruhunu göstermeye çalışanlara ise binlerce teşekkür…

Maçın skoru mu? Galatasaray:4 Diyarbakırspor:1. Lider Bursa ile aramızda 5 puan ve daha oynanacak 5 maç var. Bu maçlardan biri de Bursa ile!

Guerrero sezonu kapattı

Hafta sonu oynanan Hannover maçı sonrası kendi taraftarına su şişesi fırlatan Hamburglu Guerrero, federasyondan aldığı 5 maçlık ceza sonrası sezonu kapattı. Perulu forvet bu cezaya ek olarak bir de 20.000 euro bayılacak. Hamburg kulübünün verilen cezaya 24 saat içinde itiraz etme hakkı bulunuyor ancak taraftar tepkisi sebebiyle itiraz etmektense Guerrero’nun taraftardan özür dilemesini tercih etmişler.

Ben ise hala bekliyorum Guerrero’nun korkulu rüyası uçakla 3-5 tur attırsınlar diye…

Manchester United’a 21’lik Meksikalı

Önümüzdeki sezon için transfer çalışmalarına başlayan Sir Alex Ferguson, Meksika’nın Chivas de Guadalajara kulübünde oynayan 21 yaşındaki forvet oyuncusu Javier Hernandez’i Temmuz ayında Manchester’a getiriyor. Bu sezon Meksika liginde 11 gol atarak en golcü 3. isim olan genç yetenek aynı zamanda Milli takım forması da giyiyor.

Manchester United resmi internet sitesinden yapılan açıklamaya göre bu hafta içinde sağlık kontrolünden geçen Hernandez için İngiliz hükümetinden çalışma izni bekleniyormuş.

Transfer için ödenilen bonservis bedeli açıklanmamış ancak United anlaşma gereği Temmuz ayında Chivas’ın 45.000 kişilik yeni stadının açılışına gidiyor. Bu arada Hernandez’in Meksika’daki takma adı “(chicharito)küçük bezelye”. Bakalım Premier League’de büyüyecek mi?

Madrid’in yolunu unutmamışlar

Sezon başında Real Madrid’den yollanan iki Hollandalı da adım adım Madrid’e doğru gidiyor. Inter’e transfer olan Sneijder ve Bayern’e transfer olan Robben, Salı ve Çarşamba günkü çeyrek finallerin ardından Bernabeu‘da oynanacak olan Şampiyonlar Ligi finaline birer adım daha yaklaştılar. Sneijder Moskova deplasmanında takımının tek golünü atarken Robben ise United deplasmanında turu getiren taraf oldu.

Sneijder’in Madrid seyahati Robben’e oranla biraz daha zor. Barcelona engeli var. Robben ise Fransa aktarmalı Bernabeu yapabilir. Real Madrid’in aynı bölgede oynayan Drenthe ve Gago varken Sneijder ve Robben’i neden yolladığını hala çözemiyorum. Finansal deniliyor, maaş yükünü hafifletmek için deniliyor ama Florentino Perez‘den bahsediyoruz be ya!