Sony saha kenarlarındaki reklam olayına yeni bir boyut getirmiş. Hem çok akıllıca hem de çok basit aslında. Saha çizgilerinin etrafına televizyon çerçevesini çakmış adamlar. Fazla da bir şey anlatmaya gerek yok, resimden gayet net anlaşılıyor zaten.
Bu uygulama ilk olarak Ekvador’da, Barcelona Sporting takımının maçlarını oynadığı 90000 kişilik Estadio Monumental Isidro Romero Carbo stadında denenecek. Muhtemelen Ekvador’un ardından bu uygulama Avrupa’ya da yayılır ve sadece Sony ile kalmaz.
Manchester United’ın genç Brezilyalı ikizleri Rafael ve Fabio da Silva. Rafael sağ bek, Fabio sol bek. Sir onları hiç çekinmeden FA Cup yarı finalinde ilk 11’de oynattı. Manchester maçı kaybetti ama Ferguson‘u bu konuda eleştiren yok. Buna benzer bir durum hatırlıyorum. Gerets Kadiköy’e sağda Uğur, solda Ferhat‘la başlamıştı. Maç sonunda Gerets’e söylenmeyen kalmamıştı…
İkizler daha 19 yaşında. Fabio 6 ay önce evlenmiş. Rafael bu konuda onla devamlı dalga geçiyormuş. Rafael daha rahat anlaşılan. İkizlere Ferdinand ve Evra “ağabeylik” yapıyormuş. Takımın en şakacı iki ismiyle çok eğleniyorlarmış. En yakın arkadaşları Manchester’ın reserve takımında oynayan bir diğer Brezilyalı Rodrigo Possebon‘muş. İkizler İngiliz yemeklerine de daha alışamamış, Brezilya yemeklerini tercih ediyorlarmış. Eee haklılar tabi ben de her akşam Rodizio yemeyi tercih ederim!
Avrupa liglerinin şu andaki en golcü futbolcusu 31 maçta 26 golle Samuel Eto’o. Barcelona gibi çoğu maçını 3-4 farklı kazanan bir takımın forveti olursan bu başarı kaçınılmaz. Zaten La Liga’nın en golcü dördüncü futbolcusu da yine Barcelona’dan 20 golle Lionel Messi. İkinci sırada 23 golle David Villa ve üçüncü sırada 21 golle Forlan var.
Bundesliga’da ise bu sezonun flaş takımı Wolfsburg’un Brezilyalı forveti Grafite 22 golle ilk sırada. Aralık ayında sakatlanan ve o günden beri oynayamayan Hoffenheimli İbisevic, Leverkusenli Helmes ve Stuttgartlı Alman milli Mario Gomez ise 18 golle onun takipçileri. İbisevic sakatlanmasa uzar giderdi heralde bu sezon.
Serie A’da İnterli İbrahimovic ve Bolognalı Marco Di Vaio 20 golle en çok gol atan isimler. Di Vaio küme düşmeme mücadelesi veren Bologna’nın tek ümidi.
Premier League’de ise eski Fenerli ve hamburgersever Anelka ve Ferguson’un şımarık evladı Ronaldo 15 golle ilk sırayı paylaşıyorlar. Bu ikiliyi 13 golle Gerrard takip ediyor. Anelka’nın sağ çizgiye yakın, Gerrard ve Ronaldo’nun da ortasaha oyuncuları olduğunu düşünürsek İngitere’deki gerçek forvetlerin bu sezon çok da forma olmadığını söyleyebiliriz.
Fransa’da ise lig 5.’si Toulouse’un forveti Andre-Pierre Gignac 19 golle ilk sırada. Bu sezon iyi bir çıkış yakalayan ve Fransa milli takımına da seçilen PSGli Guillaume Hoarau 17 golle ikinci sırada.
Bu akşam saat 22.00’deki Arsenal maçı öncesi çok rahatız. Takım haftasonu maç yapmayarak uzun bir aradan sonra 1 hafta dinlenme şansı buldu. Kaptan Gerrard‘ın sakatlığı devam ediyor, 1 hafta daha sahalardan uzak kalacakmış. Tabii ki eksikliği hissedilecek ama Madrid ve Londra deplasmanlarındaki Gerrardsız performanslar gayet başarılıydı.
Cumartesi günü FA Cup yari finalinde Chelsea‘ye elenen Arsenal’in hiç tadı yok. Gallas, Clichy ve Almunia zaten sakattı. Son maçta da Van Persie ve Adebayor‘u kaybettiler. Zaten zor gol atan Arsenal’in Anfield‘da bu ikili olmadan gol bulması oldukça zor.
Dediğim gibi maç öncesi rahatız ve maçı da rahat alırız. İlk yarıda biter bu iş. Sonra da baskı yarın Portsmouth ile oynayacak olan Manchester United‘a geçer. Baskı dediğime bakmayın aslında. Manchester’da FA Cup’ta Everton‘a elenmenin acısını Portsmouth’tan fena çıkarır. Beklediğim puan kaybı haftasonu Tottenham‘a karşı…
İtalya futbol federasyonu, haftasonu Torino’da oynanan Juventus–İnter maçında İnterli Balotelli’ye karşı yapılan ırkçı tezahüratlardan dolayı Juventus’a bir maç seyircisiz oynama cezası vermiş. Bu kararın ardından Juve 3 Mayıs’taki Lecce maçını seyircisiz oynayacak.
Olayla ilgili açıklama yapan Juventus başkanı Giovanni Cobolli Gigli, Balotelli’den özür dilemiş ve Serie A’nın bu tip olaylardan kurtulması gerektiğini belirtmiş.
Getafe deplasmanı dönüşü Barcelona uçağında büyük parti varmış. Uçağın kalkışından bir kaç dakika sonra i pod‘unu uçağın müzik sistemine bağlayan defans oyuncusu Pique, takım arkadaşlarını ve uçakta bulunan Barcelona basketbol takımını çoşturmuş. Uçuş ekibi bakmış parti gittikçe azıyor, Pique’nin i pod’unu fişten çekmişler.
Real Madridli pilot talimat verdi heralde…
Anelka beslenmesine hiç dikkat etmiyormuş. Paso hamburger, patates kızartması takılıyormuş. Bununla ilgili olarak da; “iyi bir örnek değilim biliyorum ama ben kendimi böyle rahat hissediyorum” diyormuş. Chelsea‘nin beslenme uzmanları ise Anelka’ya bu konuda devamlı uyarılarda bulunuyorlarmış. Bol bol sebze yemesini ve sabah kahvaltılarını atlamaması söylüyorlarmış.
Kulüpteki bütün futbolcular beslenme programlarına uyarken bu konu da tek “problemli” Anelka’ymış. Sever Anelka problemli olmayı. Fener’de Daum sağ açık oynatıyor diye söylemediğini bırakmamıştı, geçen hafta gördük Liverpool maçında Hiddink sağ açıkta oynatınca nasıl döktürdüğünü.
Messi‘nin de beslenme konusuyla ilgili bir haber duymuştum zamanında. Guardiola, pizza’yı çok seven Messi’ye bol bol balık ve salata yedirmeye çalışıyormuş.
Galatasaraylı Sabri‘nin en büyük hayranlarından biri olan ve footbaLLove’da Sabri ile ilgili yazdığımız her yazıya yaptığı yorumlarla ona karşı olan büyük sevgisini dile getiren Emir arkadaşımız, bugün Hürriyet gazetesinde Fatih Çekirge’nin köşesinde Sabri ile ilgili okuduğu haberden sonra kafasında oluşan bazı soru işaretlerini bizlerle paylaşmak istedi. Biz de kırmadık kendisini..
1. Sabri hala liseden mezun olmaya çalışıyor.
2. Aldığı yıllık ücret 1 milyon lira garanti para maç başınalarla 1 milyon 450 bin lira gibi bir rakama ulaşıyor.
3. Sabri herşey dahil Arda’dan sadece 250 bin lira daha az para alıyor.
Arkadaşlar yukarıdaki 3 maddeden en çok hangisine şaşırdınız? Ben karar veremedim. Sabri’nin liseye kadar gelebilmesine mi, yoksa yıllık 1 milyon liradan fazla kazanmasına mı ya da Arda’nın Sabri ile aynı parayı almaya ses çıkarmamasına mı?Emir
Fransa ligini uzaktan takip ederim. Çoğu maçı izlemem. Hatta bugün izlemeyi hiç mi hiç planlamıyordum çünkü aynı saatte FA Cup yari finali vardı.
FA Cup finali temposuz geçerken denk geldi bir bakayım dedim, “Marsilya Lorient deplasmanında ne yapıyor?” diye. Bakış o bakış. İnanılmaz tempolu ve keyifli bir maç izledim. Marsilya ilk dakikalarda yenik duruma düştüğü maçı ikinci yarıda çevirdi ve liderliğini devam ettirdi.
Bir dönem Galatasaray’a transferi konuşulan Brandao‘ya hasta oldum. Hem galibiyeti getiren golü attı hem de sahada basmadık yer bırakmadı. Zaman zaman kendi altıpasından bile top çıkardı. 34’lük Wiltord eski günleri hatırlatan bir performans sergiledi. Gerets’in saha kenarından yırtınırak oyuncularına bağırması hiç kesilmedi.
Çok beğendim Marsilya’yı. Müthiş iştahlılardı. Bravo Gerets’e. Saat 22.00’de de Bordeaux – Lyon maçı var, çıkacak bir beraberlik Marsilya’yı iyice rahatladır. Kanal A’da kaçırmayın derim.
Son zamanlarda geceleri uyku problemi yaşıyorum. Bu sıkıntıma da Galatasaray‘ım derman oldu. Sayelerinde güzel bir akşamüstü uykusu çektim. Gözümü açabildiğim dakikalarda beni tek mutlu eden şey genç Semih‘di. Aslan gibi top oynadı çocuk…
Son sözü Bülent Korkmaz’a bırakıyorum;
“Biz kazandıkça daha iyi olacağız, rakiplerimiz daha da tedirgin olacak. Sonuna kadar kovalayacağız.”
Dayanamadım, son söz benim; bu futbol rakipleri değil, bizi tedirgin ediyor hocaaaa!
