Çok para verdiler herhalde

2888720736_464a4e7829_o

Kaç gündür yazacağım hep atlıyorum. Şubat ayında Chelsea’den kovulan Scolari, Özbek kulübü Bunyodkor’un başına geçmiş. Aradaki 5 aylık dönemde Scolari’nin adı bir çok kulüple anıldı hatta Brezilyalı hoca Galatasaray’a gelmek için e-mail ile haber bile yolladı!

2002’den beri Rivaldo‘nun formasını giydiği ve geçtiğimiz dönemde Zico‘nun da teknik direktörlüğünü yaptığı Özbek kulübünün sponsoru Zeromax, bölgenin en büyük gaz ve petrol şirketlerinden biri. Bunyodkor için 35.000 kişilik yeni stad ve spor kompleksi yaptıran Zeromax, Scolari’yi de takımın başına geçirmek için iyi para vermiştir herhalde.

Scolari’nin hocalığını beğenmem. Oynattığı futbol tat vermez bana. Herhalde o da beklediği gibi bir teklif alamadı, o arada gideyim şu Taşkent’te voleyi vurup geri döneyim sonrasına bakarız dedi.

Bu arada Bunyodkor’la Barcelona bir anlaşma imzalamışlar. Yazın Camp Nou‘da ve Taşkent’te birer hazırlık maçı yapacaklarmış. Bu anlaşma karşılığında Barcelona’ya 5 milyon euro ödenecekmiş.

Poltrona 36

picture-112

Bu sabah bir arkadaşımın anlattığı ve yıllar önce Brezilya’da yaşanan Poltrona 36 olayı nedir diye bir araştırayım dedim. Benden önce cezasahası.net adlı blogdaki arkadaş araştırmış ve konuyu çok güzel anlatmış. Ben konuyu kısaca özetleyeyim yazınının orjinali de buradan okuyabilirsiniz.

2004 yılında Gremio kulübü 100. yılını kutlarken sezonun son maçında Parana’ya 1-0 yenilip küme düşüyor. Maç sonrası o zamanki Başkan Yardımcısı Helio Dourado takım otobüsünün alt katında kendisini dumur eden bir manzarayla karşılaşıyor. Otobüsün en arka koltuğunda, ki 36 numaralı koltuk bu oluyor, iki futbolcuyu çırılçıplak yakalıyor. Artık ne yapıyorlarsa… Olay Brezilya’da büyük sansasyon yaratıyor ve daha sonra “Poltrona 36” yani “36 numaralı Koltuk” olayı olarak anılmaya başlanıyor. Olay sonrası futbolculardan biri futbolu bırakıyor diğeri ise apar topar Avrupa’ya kaçıyor.

İşin bir diğer ilginç yanı bu çırılçıplak yakalanan ve Gremio tarihinden büyük leke bırakan iki futbolcu da bizim yakından tanıdığımız isimler. Biri Galatasaray’ın UEFA kupasını kazandığı sezon kadrosunda bulunan ve kritik gollere imza atan Capone, diğeri ise geçtiğimiz hafta Sivasspor’dan Fenerbahçe’ye transfer olan Bilica.

Boğaziçi köprüsüne Beşiktaş bayrağı

medya1

Daha geçen gün Muzo’yla konuşuyorduk, eskiden şampiyon olan takımın bayrağı Boğaz köprüsüne asılırdı sonra bu pavyonvari ışıklar geldi şampiyon olan takımın renklerini yakmaya başladılar ama Beşiktaş’ın renklerini nasıl yakabilirler ki derken dün Boğaz köprüsüne Beşiktaş bayrağı asılmış.

Galatasaray şampiyon olunca Fenerliler, Fener şampiyon olunca da Galatasaraylılar köprüye asılan bayrağı daha ilk günden kesip denize bırakırlardı. Nasıl olsa Beşiktaş’ın şampiyonluğu kimseyi rahatsız etmiyor, o bayrak yeni sezon başlayana kadar kalır artık orada.

Bu arada zamanında yaşanan bayrağı kesip denize atma muhabbetlerinden dolayı bir daha köprüye bayrak asılmayacak diye bir şey söylenmemiş miydi? Yanlış mı hatırlıyorum?

Futbolcu menajer?

14_213256_dilek490

Mehmet Demirkol‘un bugün Milliyet gazetesinde yayınlanan “Lionel Topuzinho” başlıklı yazısında iddia ettiği bir konu bana oldukça çok ters geldi. Demirkol beğenerek okuduğum bir yazardır, böyle birşeyi kaleme aldıysa ciddi anlamda duyumları da vardır. Demirkol’un yazısındaki kafamı karıştıran bölüm şöyle;

Menajerlik nedir?

1-Topuz, Fenerbahçe’yi arıyor. ‘Gelmek istiyorum, beni istiyor musunuz?’ diye soruyor.  ‘Zaten kulübünle görüşüyoruz’ diyorlar. 2-Sonra Beşiktaş’ı arıyor. Beşiktaş müthiş bir süratle davranıp imzayı attırıyor. 3-Hakan Gündoğar harika bir gazetecilik başarısıyla Topuz’un imza attıktan sonra çekilen Beşiktaş formalı fotoğrafını yayınlıyor. 4-Beşiktaş, sonra Kayseri’ye başvuruyor ve “Biz Fenerbahçe’yle anlaştık” cevabını alıyor. 5-Son olarak da eski bir Galatasaray yöneticisi “Mehmet bana doğuştan Galatasaraylıyım demişti” diyor. Tüm bunlar 2 gün içinde oluyor. Topuz’un hangi takımı tuttuğunda değilim. O formayı giyip böyle bir açıklama yapıyorsa Beşiktaşlıdır, saygı duyulmalıdır. Ama Çarşı’da Alen’in yardımcısı olsa bile bir menajer bir profesyonelin bunu yapmasına izin verir mi? Alın bu olay vasıtasıyla tartışılması gereken bir diğer durum. Türkiye’de menajerlik. Oyuncu menajerler var. Misal Fenerbahçe’de oynuyor, Galatasaray’da futbolcusu var. İkisi de büyük yıldız hem de. Çok büyük hem de. Başa bir adam koyuyorlar patron gözüküyor. Fenerbahçeli yıldız Galatasaraylı yıldızın geleceğinde söz sahibi oluyor. Menajer var. Oyuncuya daha imza atılmadan forma giydiriyor. Peki tüm bunların menajerler dahil kime ne faydası oluyor? Menajerin Türkçesi, yürütücü demek. Ama birinci anlamıyla mecazıyla değil. Peki ya Türkiye’de? Not: Tabii ki hepsinden bahsetmiyorum. 1 ya da 2 menajer var bu işi doğru yapan. Yoksa onlar da mı bıraktı? Çünkü bu işe girip 3 ay sonra “Allah müstehakınızı versin diye bırakan o kadar çok adam gibi adam var ki. Bkz. Mustafa Doğan…

Fanatik gazetesinin yaptığı araştırmaya göre de Mehmet Demirkol’un yazısında bahsettiği Fenerbahçe’de oynayan ve Galatasaray’da futbolcusu olan futbolcu menajer Emre Belözoğlu’ymuş. Galatasaraylı futbolcusu ise Arda Turan. Menajerlik şirketinin başında Ahmet Bulut gözüküyormuş. Şirketin perde arkasındaki gerçek sahipleri ise Emre Belözoğlu ile Okan Buruk’muş. Ahmet Bulut’un adına kayıtlı gözüken menajerlik şirketinin futbolcuları arasında bulunan isimler ise hayli ilginç. Fenerbahçe’ye yeni transfer edilen Bekir İrtegün, Galatasaray’ın talip olduğu ve Fenerbahçe’nin de şimdi devreye girdiği Manisa kalecisi Ufuk Ceylan, Batuhan Karadeniz, İbrahim Toraman, Hakan Balta, Rüştü Reçber vs…

Yıllardır menajer olarak tanıdığımız Ahmet Bulut’un zamanında Okan ve Emre’yi Galatasaray’dan İnter’e götürdüğünü ve aralarının çok yakın olduğunu zaten biliyoruz. Futbolcuların futbolu bıraktıktan sonra menajerlik yapması ve futbolun içinde kalması gayet doğal ancak aktif olarak futbola devam ederken başka takımlardaki futbolcuları temsil etmeleri, onları pazarlamaları bana oldukça ters geliyor.

Sonuçta bir takımın formasını terletirken bu işi ne kadar profesyonelce yapabilirsiniz ki?

Ankaraspor nefis transfer yapmış

SOCCER-UEFA/

Ankaraspor Beşiktaş’tan Aydın Karabulut’la 3 yıllık anlaşmaya varmış. Zamanında Herta Berlin’den transfer edilen Aydın Ankaraspor’dan Erhan Güven‘le takas edilmiş.

Aydın önümüzdeki sezon defansif yönlerini de biraz geliştirip takım savunmasını ihmal etmediği takdirde ligin parlayan ismi olabilir. Ayrıca topla hızlı oynayabilmesi ve sahayı sürekli dikine kat edebilmesi bakımından sadece sol açıkta değil ön libero, forvet arkası gibi çeşitli bölgelerde de görev yapabilir diye düşünüyorum.

Keşke Galatasaray kapsaydı şu çocuğu, Beşiktaş ileride kafasını duvarlara vuracak.

Bayern Münich’in transferleri

1453047512_ab8a59ec16

Dünya Real Madrid’in yaptığı ve yapacağı transferleri konuşadursun, Bayern Münich saman altından su yürütür misali akılcı transferlerine devam ediyor. Almanlar dün 6. transferlerini resmen açıkladılar. Bayern Münich’in son transferi bu sezon Twente’de parlayan 26 yaşındaki sol bek Edson Braafheid oldu. Tottenham, Schalke, PSV ve Ajax kulüplerinin de peşinde olduğu futbolcu için Twente’ye sadece 2 milyon euro bonservis bedeli ödendi.

Bayern Münich daha önce Mario Gomez, Anatoliy Tymoschuk, Danijel Pranjic, Alexander Baumjohann ve Ivica Olic transferlerini açıklamıştı.

Yazının başında akılcı transferler dedik ama tek itirazım Mario Gomez’e. Stuttgart’a ödenen 30 milyon euro oldukça fazla. Toni ve Klose gibi iki pivot santrafor varken Gomez’i nerelerine sokacaklar merak ediyorum. Bonservis bedelsiz alınan Olic’e, Heerenveen’den alınan Hırvat Pranjic’e ve genç Baumjohann’a itirazım yok. Hele Zenit’ten bedavaya alınan ön libero Anatoliy Tymoschuk ise muhteşem bir transfer.

Muhtemelen Ribery‘i de Real Madrid’e satacaklar, oradan gelen paralarla Van Gaal yine akılcı hamleler ve nokta transferler yaparak iyi bir takım kurar. Ribery tabii ki iyi futbolcu ancak önümüzdeki sezon Van Gaal’in oynatacağı sistemde Ribery’i arayacaklarını sanmıyorum.