50 kere Mourinho

Bundan 223 gün önce San Francisco’da yapılan hazırlık kampında Meksika ekibi America’yı 3-2 yenerek Real Madrid kariyerine başlayan Mourinho, bu akşam Lyon karşısında 50. kez Real Madrid’in başında sahaya çıkıyor.

Bugüne kadar oynanan 49 maçta alından 37 galibiyet, 9 beraberlik ve 3 mağlubiyet var. Yani maçların %75.5’i kazanılmış. Avrupa kupalarında hiç kaybedilmemiş ve iç sahadaki 22 maçın hepsinde galip gelinmiş.

Mourinho’nun Real’i bu 49 maçta toplam 115 gol atarken 33 gol yenilmiş. Sezonun en farklı galibiyeti Levante’ye karşı 8-0.

Bu arada istatistiğe bulaşmışken Real’in bu akşamki rakibi Lyon’u daha önce karşılaştığı 7 maçta hiç yenemediği akılların bir köşesinde bulunsun. Bu akşam o işi bitirirler ama…

Jose’ye uzanan eller kırılsın

Real Madrid geçen hafta Cuma günü Deportivo deplasmanına giderken kimliği belirsiz bir kişi sivri bir cisimle Mourinho’nun korumalarından birini yaralamış. Kalabalığın içinde imza verirken olay anını fark etmeyen Mourinho daha sonradan haberdar edilmiş.

Şimdilik soruşturma sürüyor. Korumanın ciddi bir yaralanması yok. Asıl hedefin Mourinho olup olmadığı da soru işareti. Güvenlik kameralarının kayıtları incelendikten sonra çıkacak sonuca göre bir açıklama yapılacak. Ancak buna rağmen Real Madrid yönetimi işi sıkı tutuyor. Bu hafta sonu gidilecek olan Racing deplasmanı öncesi güvenlik önlemleri arttırılmış. Mevcut korumalara ek yapılmış ve futbolculara dikkatli olmaları tembih edilmiş.

Aman Jose’mize birşey olmasın yoksa kime takılacağız biz. Herşeyin başı sağlık. Bu arada hazır sağlık demişken; Malaga maçında sakatlanan Ronaldo 10 gün sahalardan uzak kalacak. Yani Santander ve Hercules maçlarında yok. Lyon’a yetişiyor.

Meslektaşına saygı/sızlık

Bu akşamki Real Madrid-Malaga öncesi iki teknik adamın açıklamaları;

“Eğer Real Madrid’den kovulsam Pellegrini’ye olan bana olmazdı. Ben Malaga’ya değil İtalya ya da İngiltere’de büyük bir kulübe giderdim.”

Jose Mourinho

“Buraya geldiğim için pişman değilim. Malaga’nın başında olmaktan gurur duyuyorum. Herkesin fikri kendine. İsteyen istediği gibi düşünmekte serbest.”

Manuel Pellegrini

Maraton

Mourinho takımın başına geldiğinden beri La Liga’daki her maçta 90 dakika sahada kalmış. 25 maç olmuş. Önümüzdeki 13 maçta da 90 dakikayı tamamlarsa Real Madrid tarihinde 38 maçın 38’inde oynayan ilk oyuncu olacak. Tabii kaleciler bu işe dahil değil.

Daha önce 2007-2008 sezonunda La Liga’da Deportivo forması giyen Arjantin’li Colocccini 38’de 38 yapmış. Real Madrid’de ise Camacho 1980-1981 ve 1982-1983 sezonlarında her maçta 90 dakika oynamış ancak o zaman lig 34 haftaymış. Gerçi Camacho da 1979’dan 1983’e kadar formayı resmen bırakmamış. 136 maçın 133’ünde 90 dakika oynamış. Sakatlık? Yok tarzı değilmiş.

Lyon maçı öncesi 3 lanet

Tarihinde 9 defa Şampiyonlar Ligi kupası kaldıran Real Madrid bugün Şampiyonlar Ligi 2. turunda daha önce hiç yenemediği Lyon karşısında. Bugüne kadar iki takım arasında oynanan 6 karşılaşma var. Stade de Gerland yani Fransa’da oynanan 3 maçı da 3-0, 2-0 ve 1-0’lık skorlarla Lyon kazanmış. Bernabeu’daki maçlar ise berabere sonuçlanmış.

Bu maç öncesi Real için Lyon’u yenememe laneti dışında bir sıkıntı daha var. O da tam 6 senedir Şampiyonlar Ligi çeyrek finaline kalamıyor, 2. turda eleniyor olması. Hea bu da yetmez diyorsanız bir lanet daha söyleyeyim. Real Madrid 1993 yılında beri hiç bir Fransız rakibini eleyememiş.

Lanetleri saydık şimdi tur için fikrimize gelelim. Tam Mourinho’luk bir durum. Lanetlerin hepsini siler. Ne Lyon eski Lyon ne de Real eski Real ki burada Real’in eskisi gibi olmaması daha takım olması çok önemli.

Real Madrid net geçer turu. Ronaldo’cuğum dikkat etsin Albiol ile birlikte sarı kart ceza sınırında. Lyon’da ise Lisandro Lopez’in gerzek sakatlığından bahsetmiştik zaten(!)

Miccoli’nin gözyaşları

Böyle adamlar olduğu sürece endüstriyel mendüstriyel futbol  dinlemem. Palermo’nun kaptanı Fabrizio Miccoli haftasonunda 4-2 kazandıkları Lecce maçının 45. dakikasında yukarıda gördüğünüz mükemmel serbest vuruş golünü atıyor. Attıktan sonra sevinmek bir yana, ağlamaya başlıyor. Hatta devre arası için içeri girerken tünelde ve soyunma odasında da ağlamaya devam ediyor ve ikinci yarıya çıkmıyor. Sebebi ise tuttuğu, aşık olduğu takımın Lecce olması. Hatta kaptanlık pazıbandının üzerinde Lecce’nin renkleri ve UL harfleri varmış. Ultras Lecce!

Bu hikaye bana Roberto Baggio‘nun Fiorentina’dan Juventus’a zamanın rekor transferi olduğu zamanı hatırlattı. Transfer sonrasında Juventus formasıyla Floransa’da ilk çıktıkları maçta penaltı kullanmayı reddetmiş ve oyundan çıkmıştı. Oyundan çıkarken birinin attığı Fiorentina atkısını öpüp boynuna sarıp, tünele girmişti. Hey gidi günler…