Barcelona kadrosu enteresan bir kadro. Öncelikle birçok yabancı oyuncu olmasına rağmen takımdaki İspanyol oyuncuların hepsi Barcelona’nın altyapısından yetiştirdiği kendi çocukları. Yabancı oyuncular ise mini Birleşmiş Milletler gibi: Arjantin, Uruguay, Brezilya, Fransa, Beyaz Rusya, Izlanda, Mali, Fildişi Sahili, Kamerun ve Meksika..
Bu kadar adam nece konuşuyor diye merak ettim. Mesela Hleb ile Toure aralarında Rusça konuşuyorlarmış. Marquez, Henry ve Gudjohnsen ile İngilizce, Abidal ve Afrikalılar ile Fransızca konuşuyormuş. Aileleri Karayip Adaları’ndan olan Abidal ile Henry aralarında Creole patlatıyorlarmış. En hoşuma giden ise Keita ile Toure’nin muhabbeti. Malili Keita ülkesinin lisanı Bambara konuşuyor, Fildişi Sahilli Toure ona ülkesinin lisanı Diola ile cevap veriyormuş. İki lisan birbirine çok yakın olduğu için pek güzel anlaşıyorlarmış.
Gelelim yazının başlığına. Eidur Gudjohnsen tam 8 lisan biliyormuş: İzlandaca, İspanyolca, İngilizce, Felemenkçe, Almanca şakır şakır; Katalan, Fransızca ve Danca’yı da gayet iyi anlıyormuş. Thierry Henry de fena değil bu arada. 6 lisan. Fransızca, İngilizce, İtalyanca, İspanyolca, Creole ve Katalan.
Ne demişler? Fe-külli insânin fi’l hakîkati insanü. Wer fremde Sprachen nicht kennt, weiß nichts von seiner eigenen. Apprendre une langue, c’est vivre à nouveau. Cada palabra tiene un alma.
Bir lisan bir insan.