Kategori: fcblive
Varan 1 Pellegrini
Dün resmen Real Madrid başkanı olan Florentino Perez, Villarreal’de başarılı 5 sezon geçiren Manuel Pellegrini‘yi takımın başına getirdi. 2011 yılına kadar sözleşmesi olan Pellegrini için Villarreal’e 4 milyon euro ödedikleri konuşuluyor. 4 milyon Perez’e koymaz. Perez hızlı başladı bakalım transferde neler yapacak? Bu hafta içinde ilk bombayı bekliyorum…
Hadi hisset bu hislerimi
Muzo B Fenerli, ben ise Galatasaraylıyım. Bu yüzden blogda Beşiktaş’la ilgili ender postlar yazıyoruz. Bu konudaki en şikayetçi ve etrafımdaki en ağır Beşiktaşlı arkadaşım Ahen, bu sezon gelen şampiyonluklarla ilgili bize bir misafir yazısı yazdı. Buyrun hissedin hislerini;
Hani hep deniyordu ya senelerdir “Beşiktaş şampiyonluğa, başarıya aç, artık taraftar yerinde zor duruyor” diye, işte 31 Mayıs akşamı İnönü’de hepimiz şahit olduk herhalde bu fikrin gerçekliğine. Doğruyu söylemek gerekirse Ekim ayında Ertuğrul Sağlam istifa ettikten sonra, ki gerçekten de bunu isteyenlerin başında geliyordum bağıra bağıra oynattığı sistemin ve stratejik kararlarının yanlış olduğunu söyleyerek, takımın başına daha kimin geleceği belli değilken “oh be dedim iyi ki kombine falan da almamışım, UEFA’dan da elendik bir cacık olmaz bizden bu sezon.”
Ne zaman ki Mustafa Denizli takımın başına geldi işte o zaman benim de bu takımın en azından başaramasa dahi gayret edeceğine yönelik inancım başladı. Gerçekten de öyle oldu, her ne kadar ölüp ölüp dirilsek te Hacettepe maçları gibi maçlarda ha gitti ha gidiyor 3 puan diye, takımın inadından, sonuna kadar maçı bırakmaması sayesinde bu günlere kadar geldik. Bu arada teknik direktör değişikliğinden sonra devre arası transferlerine de şahsen baya bir karşı çıkmıştım. Tamam Fabian Ernst ismi var, kariyeri var güzel ama 30’una 1 kalmış antremansızdır dedim, hele hele Yusuf’la ilgili düşüncelerim için bir yerde karşılaşsam özür dileyeceğim kendisinden, söyleseler kahkahalarla güleceğim bir performans sergiledi kendisi. Bence Mustafa Denizli Beşiktaş’ı takım oyunu oynaması konusunda çok iyi şekilde eğitmiş, her ne kadar bazı maçlarda, heyecandan belki de, yanlış oyuncu değişiklileri yapmış olsa da, Ertuğrul Sağlam’ın Beşiktaş’ıyla kıyaslanırsa çok daha yerinde bir sistem kurup, “tüm oyuncuları kendi yerlerinde, en verimli oldukları yerlerde oynatmıştır”.
Bir Beşiktaş taraftarı olarak son bir kaç haftadır durmadan insanların “hadi hayırlı olsun şampiyon oldunuz” demeleri beni ciddi ciddi rahatsız ediyordu. O kadar alışmışız ki son anda bir şey olacak, yine 90+ da yiyeceğiz golü, bu sene de gidecek diye diye ben ancak Denizlispor’a karşı 2-0 olduğunda koltuğa oturup “şampiyon olduk” diyebildim. Dediğim gibi o kadar başarıya, spesifik olarak şampiyonluğa açmış ki bu camia, en son 2000 senesinde Galatasaray’ın duble yapmasından 9 sene sonra, kendi tarihinde 2. kez duble yapmış olması bile nerdeyse gölgede kalacaktı.
Beşiktaş şampiyon olduktan sonra tebrik mesajları yayınlayan Galatasaray ve Trabzonspor klüplerini de centilmenliklerinden ve fair-play görüşlerinden dolayı şahsen ben tebrik ediyorum. Umarım Beşiktaş bu lig ve kupa şampiyonluğuyla beraber iyi bir ivme, sportif düzen yakalar ve bundan sonra 9 senede birden daha kısa aralıklarla taraftarının yüzünü güldürür.
Ahen
Gol sevinci ve 6 dikiş
Bu sezon Wigan’la iyi bir performans sergileyen Amr Zaki milli formayla gole sevineceğim diye kafayı yarmış.
Helena Svedin
Figo‘yu uğurlarken…
Zinedine Zidane Real Madrid’e geri döndü
Florentino Perez resmen başkan olduktan sonra beraber çalışacağı isimleri açıklamış. Daha önceden de konuşulduğu ve beklendiği gibi Zinedine Zidane başkanın danışmanı olmuş. Bu arada geçmiş dönemlerde de kulüpte görev yapan Jorge Valdano da genel direktör olarak göreve getirilmiş.
Zidane ve Valdano’nun bu yaz yapılacak olan transferlerde büyük rol oynayacağı kesin. Zizu’yu takım elbiseyle Bernabeu‘da görmenin keyfi de bir ayrı olacak.
Newcastle Madara
Sunderlandli taraftarlar hazırladıkları parodiyle küme düşen ezeli rakipleriyle fena dalga geçmiş… Son cümle çok iyi; “get me Keegan‘s number…”
FC Zürich taraftarı
İsviçre ligi şampiyonu olan FC Zürich taraftarlarının şampiyonluk kutlamalarından muhteşem bir kare. Reuters çok iyi yakalamış.
Dirk Kuyt ve takım arkadaşları
Liverpool’un He-Man lakaplı Hollandalı yıldızı Dirk Kuyt, Match Magazine‘nin takım arkadaşlarıyla ilgili sorduğu sorulara verdiği ilginç cevaplar vermiş;
Takımda en çok sesi çıkan futbolcu? Kesinlikle Jamie Carragher. Saha içinde devamlı bağırarak ne yapılması gerektiğini söyler. Sesini her yerden duyabilirsiniz. Bazen o kadar çok bağırıyor ki gülmeye başlıyoruz.
En sert şutu çeken? Riise Roma’ya gitmeseydi, Riise derdim ama şu anda Stevie Gerrard. Agger de zaman zaman sert vuruyor, bu sezon birkaç gol bile attı.
Play Station’da en iyi FİFA 2009 oynayan? Torres ve Mascherano kamplarda devamlı oynarlar. Hangisi daha iyi karar veremiyorum ama benim de oynamama izin verseler ikisini de yenerim!
En akıllı? Çoğu insan futbolcuların akıllı olmadığını söyler ama bu kesinlikle yanlış. Takımda ise en akıllı Xabi Alonso.
En güçlü? Antremanlarda zaman zaman kendi aramızda “kim daha fazla ağırlık kaldırabilecek?” diye yarışıyoruz. Hep kazanan Pepe Reina oluyor.
En iyi takım arkadaşın? Kadrodaki herkesle iyi anlaşırım. Riera ve Reina’yla zaman zaman golf oynarız. Bazen aramıza Yossi Benayoun da katılır ve poker oynarız.
Takımın DJ’i kim? Genelde bir tek benim yanımda i pod olur. Takım arkadaşlarım da maçlardan önce hep benden müzik çalmamı ister. Ben de elimden geldiğince onları eğlendirmeye çalışırım.
En hızlı? En son yaptığımız depar testinde Ryan Babel birinci oldu. Torres’den bile hızlı! Küçükken atletti heralde.
Mr.Liverpool? Bence Carragher. Hem dünya futbolu hem de Liverpool hakkında o kadar çok şey biliyor ki. Futbolla yatıyor futbolla kalkıyor. Ve tabii ki Gerrard. Liverpool hakkında o da çok şey biliyor.
Tezata gel
Turkcell Super Lig asist kralı Cassio Lincoln.