Road to Kadıköy

picture-31

Galatasaraylı yöneticilerimiz son dakika golüyle elediğimiz Bordeaux maçından sonra Boğaz köprüsünü geçtik, Kadıköy‘e doğru ilerliyoruz demişlerdi. Galatasaray’ın bu sezon UEFA kupasında sonuna kadar gideceğine en çok inananlardan biri olarak, bu demecin erken verildiğini düşünüyorum. Önümüzde çok zor bir Hamburg maçı var, hani onu geçtik diyelim ardından çeyrek ve yarı final. Bana kalırsa Galatasarayımız daha gişelerde bekliyor.

Gelelim Hamburg maçına; bakmayın Hamburg’un son lig maçında Moenchengladbach gibi zayıf bir ekipten 4 gol yemesine. Her takımın şanssız ve kötü günleri olur. Galatasaray değil miydi, bundan 2 hafta önce Kocaelispor’dan Sami Yen’de 5 yiyen? Hamburg adına bu sezon benim aklımda kalan, lig maçında Bayern’i sürklase ederek yenmeleriydi. Hamburg’un en zayıf  noktası defansın göbeği. Çok ağır bir defans yapısına sahipler. Guy Demel gibi önemli bir isim sakatlığı nedeniyle oynayamayacak. Defanslarının zayıf olduğu kadar, forvetleri de bir o kadar güçlü Almanların. Petric ve Olic gibi iki mükemmel sol ayağa sahipler. Özellikle Olic çok beğendiğim bir oyuncu, zaten önümüzdeki sezondan itibaren Bayern’de forma giyecek, imzayı attı bile. Çok hızlı ve çok ters. Tam Galatasaray defansının sevmediği cinsten. Youla bile bu defansı ne hale getirmişti hatırlıyorsunuzdur heralde… Orta sahalarındaki en önemli iki isim Piotr Trochowski ve David Jarolím. İkisinin de bitmek tükenmek bilmeyen enerjileri var. Kanatta oynayan Trochowski sağdan ve soldan yaptığı hızlı bindirmeler ile çok etkili.

Bu maç öncesi Galatasaray’da ise en büyük problem; Servet, Emre Güngör ve Mehmet Topal’ın sakatlığının ardından Meira’nın da Zenit’e satılması. Bu durumda savunmanın göbeğinden yanlız kalan emektar savaşçı Emre Aşık’ın yanında büyük olasılıkla Hakan Balta oynayacak. Balta’nın boşalttığı sol beke ise Volkan Yaman geçecek. Bülent Korkmaz’ın Semih gibi bir genci Hamburg deplasmanında ilk kez sahaya sürme riskine gireceğini hiç sanmıyorum. Benim asıl korkum stoperde oynayacak olan Hakan Balta değil, sol bekte oynayacak olan Volkan Yaman. Orada çok ağır kalıyor. İleri çıktı mı geri gelemiyor, ters kademelere girmekte zorlanıyor. Hamburg gibi defansın arkasına derinlemesine oynayan bir takım karşısında ters kademeler çok önemli. Bu maçta arayacağımız bir diğer önemli isim ise sarı kart cezalısı Milan Baros. Hamburg gibi ağır defansı olan bir takıma karşı çok iş yapabilirdi. Ama olsun Arda, Kewell, Lincoln etkili gibi ayaklarımız var. Bu isimlerin bundan önceki UEFA maçlarında, özellikle de deplasmanlarda nasıl performans sergilediklerini hatırlıyoruz.

Açıkçasını söylemek gerekirse bu maçta gol yiyeceğimiz bir gerçek. İlk defa yan yana oynayacak bir dörtlü ile sahada olacağız. Ama gol yememiz kadar atmamız da bir o kadar olası. İlk maçta alacağımız gollü bir beraberlik ya da 2-1’lik, 3-2’lik bir yenilgi bile Sami Yen‘de bize turu getirir. Hamburg elenmeyecek bir takım değil, hadi geçelim şu boğaz köprüsünü artık!

Tutmayan maya

PORTUGAL SOCCER WC QUALIFIER

Galatasaray’a transferi kesinleştiği günlerde Meira için ”kötü transfer dedim” diyen biri varsa kesin yalan söylüyordur. Portekiz Milli takımında ve Avrupa’da formasını giydiği takımlarda kendisini kanıtlamıştı Meira. Ama olmadı, Galatasaray’da bekleneni veremedi, yani kısacası maya tutmadı ve 6 milyon euro transfer bedeli ile Zenit’e transfer oldu. Bu ekonomik krizde 6 milyon euroluk teklif gerçekten ilaç gibi ancak takımda bu kadar eksik varken ve hedef UEFA finaliyken bu karar ne kadar doğru bilemedim. Gerçi resmi siteden yapılan açıklamada Meira’nın profesyonel hayatta reddedemeyeceği cazip bir teklifle karşılaştığı ve ayrılmak istediği belirtilmiş.

Bu saatten sonra bunları tartışmanın bir anlamı yok. Yarın Galatasaray’ın Hamburg ile çok önemli bir maçı var. Meira’nın yerine kim oynayacaksa elinden gelenin en iyisini yapacak ve üzerindeki formanın hakkını verecektir. Bu isim genç Semih de olabilir, Volkan Yaman da… Bunun kararını en iyi teknik ekip verecek, bekleyelim ve görelim.

Kurtuluş için büyük şans!

b478019a69b9a04d755a379jv0

Yarın Bursa ile karşılaşacak olan Galatasaray’da NE YAZIK Kİ savunmanın sağında cezası nedeniyle Sabri oynayamayacak. Takımdaki sakatlıkları düşündüğümüz zaman Sabri’nin yerine şu anda oynayabilecek en ideal isim sezon başında son dakikada transfer edilen genç Serkan Kurtuluş. Barış’ı sağa çekip orta sahada Mehmet Güven oynatılabilir denilebilir ancak artık bu çocuğa bir şans vermek lazım diye düşünüyorum.

Umarım Serkan eski takımına karşı iyi bir performans sergiler ve formayı sırtından bir daha çıkarıp Sabri’ye vermez. Yarınki maç kurtuluşumuz olabilir!!

Meira neden kalmalı?

939__splash_meiragsimza

Sezon başında yukarıdaki fotoğrafı ilk gördüğümde ben de bir çok Galatasaraylı gibi helal olsun yönetime, çok iyi ve çok tecrübeli bir adam aldılar demiştim. Hatta ne yalan söyleyeyim, Song‘un takımdan ayrılmasının verdiği acıyı anında dindirmişti. Yıllar sonra Popescu tarzı bir adam aldığımızı düşünmüştüm. Hem defanstan oyun kurar, hem de tecrübesiyle defansı toparlar hatta ve hatta kornerlerden attığı kafa golleri de bonus olur demiştim…

Ancak sezon başladı, Meira önce takımdaki sakatlıklar nedeniyle ön liberoda görev aldı. Bu bölgede beklenen performansı sergileyemeyen Portekizliyi kimse fazla eleştirmedi çünkü asıl yeri orası değildi.  Sakatlıklar geçtikten sonra Meira asıl yeri olan defansın ortasına geçti ama beklenen performansı yine sergileyemedi. Son Kocaeli ve Bordeaux maçlarında yaptığı hatalar ve üzerine gelen rakibi tribündeki taraftarlardan farksız şekilde izlemesi bardağı taşıran son nokta oldu.

Şimdi Meira’nın bonservisi için Rus takımı Zenit takımı 7 milyon euro veriyormuş. Okuduğum çoğu blogda ve gazetede Meira’nın bu paraya kesin satılması yönünde yorumlar ağır basıyor. Ben de çoğunluk gibi Meira’nın bu paraya satılması gerektiğini düşünüyorum ama takımın şu an içinde bulunduğu şartlarda değil. Şartlar dediğim; Servet’in 7 hafta, Emre Güngör’ün 6 hafta ve Mehmet Topal’ın 6 hafta sakat olması. Meira giderse ya Hakan Balta ortaya çekilip bal yapmayan arı Volkan sol beke geçecek ki bunun ne kadar başarısız olacağını şimdiden tahmin edebiliyoruz ya da genç Semih Meira’nın yerine geçecek. Hedef Uefa kupası finaliyken görev verdiğiniz genç Semih’in tecrübesizliğinden dolayı yaptığı bir hata ile Galatasaray’ın elendiğini ve o çocuğun kariyerinin ne olacağını düşünebiliyor musunuz? O yüzden her ne kadar Meira’dan şimdilik memnun olmasak da en azından sezon sonuna kadar takımda kalmalı. Hem kim bilir belki Uefa finalinde kornerden kafayla bonus bir gol bile atar.

Meira’nın bugün satıldığını ve Galatasaray defansının bugünden daha da kötüye gittiğini düşünün. Bugün gitsin diyenler yarın Meira’nın tecrübesi vardı satılmamalıydı demezler mi? Bizim basınımızı biliyorsunuz her türlü eleştiri…

Tarihte Dünya Kupası topları

footballove_wallpaper

Bu aşık olduğumuz oyunun merkezi, peşinden koşulan objeleri futbol topları; en büyük organizasyonu ise Dünya Kupası. 2010 Dünya Kupası biletleri satışa çıkmak üzereyken, tarihte kullanılan toplara şöyle bir bakalım istedim.

İlk Dünya Kupası Topu: TIENTO

1930tiento

1930 yılında Uruguay‘da düzenlenen Dünya Kupasının topu Tiento. Tiento, Güney Amerikalıların topu oluşturan kauçuk keseyi dikmek için kullandıkları deri sicimin adı. O günlerde sibop daha icat edilmediği için maç boyunca arada topu şişirirmek gerekirmiş. Yağmurlu havalarda ise deri su çektiği için top oldukça ağırlaşırmış.

1940’lı yıllarda sentetik boyalar kullanılarak su geçirmemesi sağlanmaya çalışılmış olmasına rağmen pek de başarılı olunamamış ancak sibobun icadı ile top şişirme derdi kalmamış. 1950’lerde stadyumların ışıklandırılmaya başlamasının ardından seyircilerin topu daha rahat görebilmesi için toplar beyaza boyanmaya başlanmış.

1960’larda Adidas‘ın önderliğinde ilk sentetik toplar üretilmeye başlanmış. Beşgen veya altıgenlerin birbirine  sentetik deri ile dikilmesi ile üretilen, birçoğumuzun mahallede peşinde koştuğu toplar bu zamanlarda şekillenmiş.  Adidas’ın ilk ürettiği topa 1962’de Şili’de gerçekleştirilen Dünya Kupası’nın anısına Santiago adı verilmiş. Adidas’ın bu atılımının ardından FIFA, 1970 Dünya Kupası’nın topunu üretmesi için kendileriyle anlaşmaya varmış.

Meksika 1970: TELSTAR

1970telstar

Zamanın tüm futbol topları gibi Telstar da tamamen deriden üretilmişti fakat diğer hiçbir topta olmayan bir özelliği vardı. 12’si siyah beşgen, 20’si beyaz altıgen toplam 32 adet el yordamıyla birbirine dikilen panelden oluşuyordu ve zamanının en yuvarlak topuydu. Siyah beyaz yapılmasının sebebi, zamanın siyah beyaz televizyonlarında topu seçebilmeyi kolaylaştırmaktı. Okumaya devam et “Tarihte Dünya Kupası topları”

2010 Dünya Kupası biletleri satışa çıkıyor

2010worlcup

Güney Afrika’da düzenlenecek olan 2010 Dünya Kupası biletleri 20 Şubat Cuma günü saat 13:00’de satışa çıkıyor. Yaklaşık 3 milyon adet biletin %15’ini oluşturan Kategori 4 biletler sadece Güney Afrika’da ikamet edenler için ayrılmış. Diğer kategoriler herkese açık. Bilet fiyatları ilk round maçları için 20$’dan başlayıp, Johannesburg Soccer City Stadında oynanacak final karşılaşması için 900$’a kadar çıkıyor.

Biletler çekiliş yöntemi ile beş dönemde satılacak. 20 Şubat – 15 Nisan tarihleri arasındaki ilk dönemde 750.000 bilet, tek maçlık ve takım serisi olmak üzere satılacak. Takım serisi biletleri için şimdiden başvuruyorsunuz ama takımınız eleme grubundan çıkamazsa paranızı geri alıyorsunuz. Takımınızın Dünya Kupası’ndaki performansına göre de 3 maç ile 7 maç arası kullanabiliyorsunuz. Diğer dönemler ise 4 Mayıs – 16 Kasım, 5 Aralık – 22 Ocak ve 9 Şubat – 7 Nisan 2010 olarak belirlenmiş.

Başvuru yapmak için FIFA.com Club‘a üye olmanız lazım.

Asaletin fotoğrafı

asaletinfotografi

Antu forumunda buldum bunu. Deivid’in Hacettepe’ye attığı harika frikik golündeki Alex’imin duruşu, vücut dili, topa dokunuşu benim de içimi cız ettirmişti.

Synergiex resmi koyarken şöyle demiş:

Benim icin mactaki pek cok golun bile onune gecen bir andi. Basit gozuken ama son derece estetik bir o kadar da karizmatik bir durus‚ bir dokunus‚ bir bakis… Gunumuz futbolunun estetikten cok fiziksel guce dogru gittigi su gunlerde boyle anlarin degeri iyice artiyor. Iyi ki varsin Alex.

Link