Manchester’ın kazanamayacağını sanıyorum

Mustafa hoca dünkü basın toplantısında aynen böyle dedi. Hoca seviyor bu tip kehanetleri. Ne yalan söyleyeyim tutturma oranı da oldukça yüksek. Ayrıca dün söylediği “Manchester’ın nasıl bir takım olduğunu biliyoruz, ama kazanamayacağını sanıyorum” cümlesine ben de katılıyorum.

Manchester’ın Wolfsburg maçı için açıklanan 19 kişilik kadrosu şöyle; Tomasz Kuszczak, Ben Foster, Patrice Evra, Oliver Gill, Gabriel Obertan, Magnus Eikrem, Paul Scholes, Darron Gibson, Antonio Valencia, Michael Carrick, Matty James, Darren Fletcher, Ji-sung Park, Anderson, Cameron Stewart, Nani, Oliver Norwood, Michael Owen ve Danny Welbeck.

Fark ettiniz mi bilmiyorum ama stoperde oynayacak bir tane tecrübeli oyuncu yok. Wolfsburg’un Dzeko’lu, Grafite’li ve Misimovic’li hücum gücünü de bilmeyen yok. Manchester genç yetenekleriyle gol bulsa bile tecrübesiz isimler yüzünden gol de yiyecektir. En azından benim tahminim ve temennim bu şekilde.

Gelelim işin Beşiktaş kısmına. Manchester kazanamadı diyelim ama Beşiktaş’ın kazanması lazım. Rakip CSKA özellikle Leonid Slutsky’in takımın başına gelmesiyle daha inançlı top oynamaya başladı. Krasic, Dzagoev ve Necid en çok dikkat edilmesi gereken isimler. Gol yollarında pek sıkıntı çekmiyorlar ancak defansları da gol yeme konusunda bir o kadar sıkıntılı.

Beşiktaş’ın bugün sahaya nasıl bir 11 ile çıkacağı, kimin hangi pozisyonda oynayacağı, bunların hepsi hikaye… Kim o formayı giyerse giysin, 1. dakikadan 90. dakikaya kadar taraftarla bütün olup CSKA’yı İnönü’den çıkarmaması lazım. Manchester’da alınan galibiyetin daha da anlam kazanması için, Şubat ayında Avrupa’da 3 büyüklerle yola devam etmek için bu akşam hepimiz siyah beyazız…

Yolun açık olsun Roberto Carlos

Gittiydi, gidiyordu, yok kaldı, gitmedi, gitti, gitsin, gitmesin derken sonunda Corinthians ile anlaştığı ve 20 Aralık günü Fenerbahçe’den ayrılacağı açıklandı.

Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi en efsane sol bekini kanlı canlı sarı laci çubuklu içinde seyredebilmiş olmak benim için büyük keyiftir. Muitíssimo obrigado Roberto..

Dünya Kupası seribaşı ülkeler

Cuma günü çekilecek olan Güney Afrika 2010 Dünya Kupası kuraları öncesi seribaşı ülkeler açıklandı. Bu arada kurayı Charlize Theron sunacakmış haberiniz olsun.

1. Torba – Seribaşı ülkeler

Güney Afrika, Almanya, Brezilya, İtalya, İspanya, İngiltere, Arjantin, Hollanda

2. Torba – Avrupa

Fransa, Portekiz, Slovenya, İsviçre, Yunanistan, Sırbistan, Danimarka, Slovakya

3. Torba – Afrika ve Güney Amerika

Fil Dişi Sahilleri, Gana, Kamerun, Nijerya, Cezayir, Paraguay, Şili, Uruguay

4. Torba – Asya, Okyanusya ve Kuzey/Orta Amerika

Japonya, Güney Kore, Kuzey Kore, Avustralya, Yeni Zelanda, USA, Meksika, Honduras

Hemen kendime göre bi’ ölüm grubu yapayım; İspanya, Fransa, Fil Dişi Sahilleri, Avustralya.

Nike CTR360 deneyimi

Uzun zamandır diz sakatlıkları nedeniyle sahalara uzaktım. Dün akşam ‘Ya bir daha sakatlanırsam?’ korkumu yenip sahalara geri dönmeye karar verdim. Arkadaşlarla organize ettiğimiz maçta sakatlıktan yeni kurtulmuş futbolcular gibi tedirgin ve birazcık kaçak oynadım. Mümkün olduğunca ikili mücadelelerden kaçıp defansın göbeğinde Lothar Matthaus havasında top dağıtmayı tercih ettim.

Bunları anlatmamın sebebi ise sahaya çıkarken giydiğim yeni Nike CTR360 Maestri kramponlar. Her gün gelişen teknolojiyle üretilen onlarca markanın yüzlerce kramponu var ancak Nike’ın yeni ürettiği ve Iniesta, Fabregas ve Arda gibi yıldızların giydiği bu kramponlar gerçekten çok başarılı.

Öncelikle muhteşem rahatlar, ayağınızda yok gibiler. Dış yüzeyde kullanılan ince deri topu tamamen hissetmenizi sağlıyor. Üst tarafında parça parça kullanılan pütürlü yüzeyler top kontrolünü çok kolaylaştırıyor. Hatta size şöyle diyeyim; maç başında havadan gelen bir topu öyle bir stop ettim ki top resmen ayağıma yapıştı, yok artık dedim ben bu kadar teknik olamam 🙂

Bugüne kadar kramponlarla ilgili en büyük sorunum maç sonlarına doğru ayak tabanlarımı çok ağrıtmalarıydı ancak CTR360 ile maç sonunda böyle bir sorunla da karşılaşmadım. Kullanılan ince deri sayesinde topu hissetmekten bahsetmişken, şut çekerken topu istediğiniz noktaya cuk diye kondurabildiğinizi atlamayalım.

Oynanabilirlik özelliklerinin yanı sıra çok da şık kramponlar. Açıkcası ben oynayacağım kramponların rahatlıklarına olduğu kadar dış görünümü de önem veririm. Beyaz konç, siyah konç her türlü uyuyor…

CTR360’ın saha dışındaki bir diğer güzel ve farklı özelliği ise kramponları aldığınızda kutunun içinden çıkan kullanıcı kodunu kullanarak nikefootball internet sitesinden futbol antremanlarına ve 1 yıllık gelişim programına ulaşabiliyor olmanız.

Bu aralar yeni krampon almayı planlıyor musunuz bilmiyorum ama Nike CTR360 Maestri’yi gönül rahatlığıyla tavsiye ederim. Benim bir sonraki maçım ne zaman olur bilmiyorum, dizimde hemen hafif bir şişlik oluştu ancak bir daha oynamak için şimdiden sabırsızlanıyorum. Çok özlemişim be futbolu!

Pato Show

Milan – Cagliari maçını izliyorum, dakika 37 civarı Milan 1-2 mağlup durumda. Bu Milan ne dengesiz takım; gidip Real deplasmanında maç kazanıyorlar, San Siro’da Cagliari’ye karşı sürünüyorlar, bu Pato‘nun da nesini büyütüyorlar anlamıyorum gayet düz bi’ oyuncu gibi düşünceler aklımı almışken önce Pato’nun kaleciden dönen kafasını Borriello tamamlayıp skoru eşitledi ardından da düz oyuncu dediğim Pato, bana kapak misali sol 90’a nefis bi’ gol yazdı ve skoru 3-2 yaptı. Ronaldinho da o pozisyonda tek topla iyi gördü Pato’yu. Ronaldinho demişken yine eski günlerini hatırlatan bir performans sergiledi. İnce ara paslar, slalom deparlar… Seviyorum bu dişleği izlemeyi.

Neyse 90 dakika skoru Milan 4 – Cagliari 3. 4. gol Ronaldinho’nun zımba penaltısı. Penaltı poziyonu öncesi Borriello’ya ara pas yine Pato’dan. Cagliari’nin 3. golünden sonra biraz stres ama Milan kazanmaya devam ediyor. Pato da aldığı övgüleri hak ediyor. Onu da bu akşam öğrenmiş oldum.