El Clasico öncesi; Messi vs. Ronaldo

Gereksiz bir karşılaştırma ama ikisi de takımlarının en önemli silahları. O yüzden buyrun bir kaç kısa istatistik;

Messi;

– Bu sezon Barcelona formasıyla 17 maçta 22 gol. – 2010 yılında 48 maçta 54 gol. – Barcelona’nın oynadığı son 9 maçın hepsinde gol attı. – Son 5 sezonda attığı goller sırasıyla: 17, 16, 38, 47, 22

Ronaldo;

– Bu sezon Real formasıyla 18 maçta 16 gol. – 2010 yılında 42 maçta 38 gol. – Son 12 La Liga maçında 14 gol. – Son 5 sezonda attığı goller sırasıyla; (ilk 3’ü Manchester United) 23, 42, 26, 33, 18

El Clasico öncesi; Xabi Alonso&Mascherano

2007-2009 arasında Liverpool kırmızısı için beraber mücadele ettiler. Xabi 2004’de Real Sociedad’tan Liverpool’a gitmişti. Mascherano ise 2007’de West Ham’den katıldı takıma. Beraber oynadıkları 2 sene içinde yanlarında Gerrard’la beraber dünyanın en iyi orta sahalarından birini oluşturdular. 2008-2009 sezonunda Anfield’da Real Madrid 4-0 yenerek kulüp adına tarihi bir skora imza atmışlardı.Xabi o sezonun sonunda Liverpool’dan ayrıldı ve Real Madrid’e gitti. Mascherano ise bu sezon başında Barcelona’lı oldu.

Yarın iki eski dost farklı renklerle karşı karşıya. Xabi kesin ilk 11’de Mascherano ise şimdilik Busquets’in yedeği.

El Clasico öncesi; kedi ve fare oyunu

El Clasico yarın ancak Mourinho ve Guardiola maça başladılar bile. Guardiola bu sabah saat 11.00’de Joan Gamper antreman tesislerinde yapmayı planladığı antremanı saat 18.00’de Camp Nou’ya aldı. Guardiola antreman sonrası da bir basın toplantısı düzenleyecek.

Buradaki kedi fare oyunu ise Mourinho’nun basın toplantısını saat 16.00’da yapacak olması. Guardiola Mourinho’nun sivri dilli açıklamaları dinledikten sonra konuşacak. Real Madrid antremanı ise saat 15.00’de bitiyor ardından basın toplantısı filan ve Barcelona’ya doğru yola çıkıyorlar.

Schalke 05

Bundesliga’nın dibine demir atan ve 14. maçlar sonrasında düşme potasında yer alan Schalke dün de Kaiserslautern deplasmanında 5 yedi. Schalke’nin asabi hocası Felix Magath’ın koltuğu sallantıda mı bilmiyorum ama maç sonu açıklamasına bakacak olursak hafta içi kadroya neşteri vuracak;

“Sadece Neuer, Metzelder ve Farfan sahada kazanmak istedi. Diğer oyuncularda bu isteği göremedim. Bu skorun sonuçları elbet olacak ama daha kararımı vermedim. Üzerine düşünecek zamanım daha var.”

Aman çok düşünme hoca haftaya Bayern Veltins-Arena’ya geliyor.

Ve Fener Belediye’yi yener

Foto credit: Hürriyet
Foto credit: Hürriyet

Fenerbahçe 3 senedir Atatürk Olimpiyat Stadı’nda puan alamadığı İstanbul Büyükşehir Belediye’yi zar zor da olsa 1-0 yendi. Sonunda yendi. Yine golü Alex ile buldu. Kaçırdığı pozisyonlara karşılık özellikle İbrahim Akın’ın harcadığı çok önemli pozisyonlar vardı.

Cristian’ın geçen hafta hööölenmesinden sonra bu haftaki performansı sevindiriciydi. Topuz oldukça iyiydi. Bekir sağlamdı. Yobo zaten kaya. Hem de hızlı kaya. Gökay hata yapmıyor ama birşey de katmıyor. Daha oynaması lazım tabii. Caner’in kanat yol geçen hanı gibiydi. Hele gördüğü sarı kart hem hocayı, hem bizleri delirtti. Gerçekten savunma yapmayı hiç bilmiyor. Santos’un savunma yönünü eleştirirken ama ofansı mükemmelken Caner seçimini anlamıyorum. Başka bir iş var perde arkasında herhalde. Stoch maça oldukça kötü başladı, sonra da ne yazık ki vasatı aşamadı. Guiza’nın idmanlara başladığı Niang’dan belli oldu bu akşam. Samandıra’da aynı cenabet topa vurmaya başlamışlar ne yazık ki. Aman devamı gelmesin noolur…

Aykut Kocaman’ın–ding dong–70. dakikada Alex’i yine yeni yeniden çıkarıp yerine Selçuk’u alıp orta sahayı Gökay-Baroni-Selçuk olarak üçlemesi maç 1-0 iken ve iş hala ortadayken açıkçası beni çok şaşırttı. Hemen üzerine Dia’nın soldan mükemmel inişi net penaltı/kırmızı kart ile sonuçlandı. Kim atıcak derken, meğersem Niang’da kendisinin attığından emin değilmiş, rezil bir penaltı ile topu Hasagiç’e hediye etti. Ardından Belediye’nin 10 kişi kalmasına rağmen Fenerbahçe’yi bu kadar sıkıştırması hiç iç açıcı değil… Ulemaların Alex çıkınca daha kompakt, daha defansif, daha koşan, daha pozisyon vermeyen Fenerbahçe cart curtlarının hiçbir anlamı olmadığını bir kez daha görmüş olduk.

İlk yarıda Alex’in İbrahim Akın’a yaptığı tabanlı faulün kırmızı kart olması gerektiğini düşünenler olabilir. Benim görüşüm Alex’in sarı ile ucuz yırttığı ve kırmızı olsa kimsenin sesinin çıkmayacağı yönünde. Ama oyun durduğunda Alex’in gidip İbrahim’den özür dilemesine alkış.

Genel olarak Halis Özkahya’nın oldukça kötü bir maç yönettiği ortada. Verdiği, vermediği pozisyonlar, kartlar… İki takım oyuncularının maçtan sonra hitap tarzı ile ilgili yaptıkları açıklamalar ise tuzu biberi. Demek ki neymiş? Temiz yüzlü olmak yetmiyormuş.

El Clasico öncesi; Akredite

Barcelona – Real Madrid maçına 28 ülkeden toplam 891 basın mensubu akredite oldu. Barcelona kulübünden yapılan açıklamaya göre akredite olan 150 medya şirketi içinde 72 yazılı basın, 22 haber ajansı, 26 radyo kanalı ve 39 televizyon kanalı bulunuyor.

Akredite olan basın mensuplarının ülkeleri ise şöyle; İsviçre, Katar, İngiltere, Amerika, İsveç, Fransa, Norveç, Meksika, Almanya, Romanya, Arjantin, İtalya, Bulgaristan, Brezilya, Portekiz, Danimarka, El Salvador, Hollanda, Polonya, Japonya, Belçika, Rusya, Çin, Avusturya , Sırbistan, Andorra, Türkiye ve tabii ki İspanya.