Keşke taraftarlar da senin gibi bu konuda beceriksiz olsa…
link: http://www.dailymotion.com/video/xdo6tv_andres-iniesta-vs-vuvuzela_sport
Keşke taraftarlar da senin gibi bu konuda beceriksiz olsa…
link: http://www.dailymotion.com/video/xdo6tv_andres-iniesta-vs-vuvuzela_sport
Dengesizliğini sevdiğimin memleketi. Antep’ten Tabata’yı alıyorsun 8 milyon euro, Inter’den Quaresma’yı alıyorsun 7.3 milyon euro.
Tabii Tabata’ya verilen bonservis için Beşiktaş yönetiminin mantıksız işlerinden biri de diyebilirsiniz ama bizim ligimizde futbolcular için yaratılan anlamsız suni bir değer var. Geçen sezonki Topuz transferi, Tabata transferi ve Sercan için istenen paralar bunun en güzel örnekleri. Bu futbolcuların hepsi yetenekli olabilir ama bu paraları hak edecek kadar değil. Sanki Premier League, La liga’da oynayan über yetenekler…
Kendilerine verilen rakamlardan bahsetmiyorum. Kulüplerin istedikleri bonservis rakamları takıldığım nokta. Tabii bu rakamları gözü kapalı veren İstanbul takımlarında da suç var.
Zamanında Serkan Aykut, Bülent Akın’larla başladı Topuz, Tabata ile devam etti, şimdi sıra Sercan ve Volkan’larda… Ona 5 ver buna 8 ver nasılsa veriyorlar bu sefer 10 iste başkan.
Ne çalışması bu acaba? Bunlar da ayrı cins millet…
link: http://www.dailymotion.com/video/xdo2ui_north-korea-funny-training-exercise_sport
City teknik direktörü Roberto Mancini yeni sezona Sardinya Adasında hazırlanıyor(!)
Laporta’nın girmediği seçimlerde zafer %61 ile Sandro Rosell’in oldu. Laporta 2003 yılında Barcelona başkanı seçildiğinde Rossell 2 numaralı isimdi. Hatta Ronaldinho transferinde Brezilya’daki kontaklarını kullanarak Manchester United’a büyük çalım atmıştı. Daha sonra 2006 yılında Laporta ve Rosell’in araları açıldı ve yollar ayrıldı.
Laporta 30 Haziran’a kadar koltuğunda oturmaya devam edecek daha sonra başarı dolu başkanlık dönemine son noktayı koyacak. Yeni hedefi siyasete atılmak.
Adamlar öyle ya da böyle her turnuvada millet olarak heyecan yaşıyorlar. Bu Dünya Kupası öncesi Ballack sakat denildi, Klose formsuz denildi, Podolski çıkışını sürdüremedi denildi, Almanya tarihinin en genç kadrosuyla Afrika’ya gidiyor denildi ama yine de ilk grup maçlarında takır takır top oynayarak Avustralya’yı 4’lediler.
Sahanın en etkili ismi tartışmasız Mesut Özil’di. Almanya’nın tehlikeli olduğu her atakta payı vardı. Sezonu formsuz geçiren Klose ve Podolski de Milli formayla kendilerini bulmuşlar. Avustralya’da pek bi’ nane yoktu Cahill de atılınca tamamen havlu attılar. Cahill’e çıkan kırmızı çok ağırdı bana göre. Meksikalı hakem fena çuvalladı. Zaten gerçek anlamda bir forvetleri yok Cahill ile can çekişiyorlardı. O da gitti bundan sonraki maçlarda işleri çok zor. Hiç ışık vermediler. Yenik durumdayken bir isyan eder yüklenirsin filan ama Avustralya’da o da yok.
Turnuvanın 8. maçında 2 golden fazlasını görmek nasip oldu sonunda. Almanlar ilk maçta iddalı olduklarının sinyalini verdiler. Avustralya’dan daha dişli bir rakiple oynarlarsa ne olur görmek lazım. O dişli rakip de en erken çeyrek finalde gelir. Şimdilik yolu açık Almanların…
Dünya Kupasının tartışmasız en kötü iki yanı. Biri Afrika’nın yerel üflemeli çalgısı Vuvuzela diğeri ise TRT’nin demirbaş yorumcusu Ömer Üründül. Al birini vur ötekine. Adam gibi maçın keyfi çıkmıyor. Devamlı bir arı vızıltısı. Gol sesi bile duyulmuyor. O sesin arasından Üründül’ün kolektif ve saçma sapan yorumları. Yanlış futbolcu isimleri ve telaffuzları…
Televizyonun sesini kıssan bir garip geliyor kısmasan ekranı kırasın geliyor. Nasıl geçecek bu ay bilmiyorum. Gerçi FIFA yayıncı kuruluşların baskısıyla vuvuzelayı stad içinde yasaklamak için girişimlerde bulunmaya başlamış ama ne kadar doğru bilmiyorum. TRT’nin kolektif Ömer’i yasaklamak gibi bir girişimi yok. Bırakın bu yazı daha senelerce TRT’nin yayınladığı her maçta bizleri ayar etmeye devam edecek.
Dünya Kupası Cuma günü başladı ama iş güç koşuşturmaca derken izleyebildiğim ilk 90 dakika Arjantin-Nijerya maçı oldu. Ee bu yaz Arjantin’li olduğumuzu da daha evvel belirtmiştik zaten. Bu durumda kupaya başlamak için doğru bir maç oldu benim adıma.
Maçı değerlendirmeden önce Maradona’ya dikkat çekmek lazım. Kızlarının isteği üzerine sonunda eşofmanı çıkardı ve jilet gibi takım elbisesini üzerine çekti. Takımı ise maça oldukça istekli başlayıp Heinze ile golü erken buldu ve rahatladı. Sezonu formda bitiren Milito’yu yedek bırakıp Higuain ile başlamak pek de doğru bir tercih gibi değildi sanki. Bir de kötü gününde olan Tevez’e 90 dakika tahamül etmesini anlayamadım. Yanında damat Agüero otururken ona da bir şans verebilirdi.
Takımın direksiyonundaki isim Messi şanssız günündeydi. Net gol pozisyonlarında Enyeama’yı bir türlü geçemedi. Haftalardır hasret kaldığımız dribbling’lerini özlemişiz. Nijerya Arjantin’i çok fazla ısıramadı ama yine de defans hattı ve önündeki ikili zor anlar yaşadı. Veron-Mascherano ikilisi önümüzdeki maçlarda kadroya alınmayan Cambiasso’yu çok arar. Bir de sağ bekte Gutierrez olacak iş değil. Adam savunma yapmayı bilmediği için bizim Sabri’den beter defansın dengesini bozuyor.
Arjantin gruptan çıkar ama sonrası çok zor. Takım olamıyorlar. Bireysel yeteneklerle nereye kadar bilmiyorum. Daha önce de dediğim gibi Arjantin’liyiz, istiyoruz ama güvenmiyoruz…