İlk kıvılcım Totti’den

Lazio-Roma derbisi demek olay demek. Dün de farklı görüntiler yoktu. Roma maçı 2-1 kazanırken kaptan Totti maç sonrası yaptığı “Lazio kümeye” hareketiyle olayların baş sorumlusu ilan edildi. Maç sonrası tribünler ve Roma sokakları karıştı. Onlarca yaralı var. Totti yaptığın hareketin farkında. Resmi internet sitesinden hemen özür dilemiş ama neye yarar…

Fenerbahçe-Beşiktaş derbisiyle çakışınca aralıklarla izleyebildiğim Roma derbisinden galibiyetle çıkan Roma’yı bu saatten sonra şampiyonluk yolunda durdurmak zor. Mourinho Lazio’dan kıyak bekliyordu ama olmadı. Lazio 1-0 öndeyken penaltı kaçıran Floccari uzun geceler uykusuz kalır. Roma’nın galibiyet golleri 9 dakika içinde Vucinic’den. Lazio da hakikaten Totti’nin dediği gibi kümeye doğru yol alıyor. Eğer düşerlerse Roma gerçekten yanar.

Öperim!

Hafta sonu Scholes’un kiraz dudaklarına yapışan Neville sağolsun zamanında kim kime dudaktan muamele yapmış bi’ hatırlayalım.

İlk sırada Maradona ve Caniggia’nın ateşli gol sevinci. Büyük aşk…

İkinci sırada İstanbul’daki Şampiyonlar Ligi sevinci. Gerrard ve Xabi Alonso. Olmadı kaptan!

Ve 3. sırada Rooney’in toy zamanları. Everton formasıyla Radzinski’nin 20 yaş dişini çekerken…

Fernando Torres sezonu kapattı!

Geçen hafta dizindeki sakatlık sebebiyle İspanya’da kontrolden geçen ve ameliyata ihtiyacı olmadığı açıklanan Torres’den dün kötü haber geldi. West Ham maçı öncesi dün son bir kontrole daha giren Torres apar topar dizinden ameliyat edildi. El Nino 6 hafta sahalardan uzak kalacak ve bu durumda sezonu kapatmış olacak.

Liverpool’un ligde zaten hedefi kalmadı, UEFA Avrupa Ligi şampiyonluk hayalleri de ikinci bahara… Zaten seneye de aynı kupadalar. Şu Atletico Madrid kısmetini de ayrı bir kaleme almak lazım!

Yılmaz Vural Guardiola’dan girmiş Daum’dan çıkmış, homoseksüel de değilmiş

Habertürk‘e verdiği röportajdan seçmeler;

“TÜRKİYE’NİN BARCELONA’SI BİZİZ” DEDİNİZ.

Barcelona’dan bir şey kopyaladığımız yok. Orada Guardiola diye bir arkadaş var, takımın altyapısından yetişme, onu antrenörlük bilgisi olarak sağ cebimden alır sol cebime koyarım. Ama, uyguladıkları oyun tarzı, felsefesi insanların görmek istedikleri bir felsefe. Çin’e kadar taraftarı var. Bana da, eğer riyakarlık yapmıyorlarsa, “Hocam Barcelona gibi oynuyor senin takım” diyorlar.

DAUM’LA DA AYNI OKULDAN MEZUNSUNUZ.

Adam geldi buraya 4 milyon Euro alıyor, biz geldik 400 milyar alıyoruz. Antep-Beşiktaş maçında takla attım diye büyük takımlar bana “Bunun davranışları çok hafif kalıyor” diye görev vermedi, adam kokain içiyor, ülkesi kovuyor, sen kabul ediyorsun. Senin ülkenin insanının anası ağlamış, gurbette kendi çamaşırını elde yıkamış, geçinmek için diskoteklerde fedailik yapmış, bu haksızlığa nasıl çıldırmazsın? Bana verilen değere bak, ona verilen değere bak. Gelsin burada yapsın bakalım aynı işi.

PEKİ DAUM’DAN NE İSTİYORSUNUZ? GEÇENLERDE YALAKA DEDİNİZ.

Ona verilen değeri görünce sinirim bozuluyor. Almanların Türkleri ne kadar sevdiğini benden daha iyi kimse bilemez. Yapma bu kadar da oynama! Bizim insanımızın duygularıyla oynamasın. İstiklal Marşı’nı ben zor söylüyorum, o nasıl söylüyor? Ağzını oynatmakla olur mu? Hissetmek lazım. Burada biz Hakk’a tapan diyoruz, senin ne alakan var Hakk’a tapmakla bilmem ne? Samimi bulmuyorum.

HOCAM SİZ ÇAPKIN MISINIZ?

Allaha çok şükür, homoseksüel değilim. Karım da karşı cinstendir, bir erkek arkadaşım yok.

Hafta sonu Vural vs. Daum. Yılmaz hoca maç içinde sinirlenip Fener yedek kulübesinde Daum’a dalarsa hiç şaşırmam. Ne bu kin anlamak zor. Ya da başka bir senaryo. Maçı Kasımpaşa’nın kazandığını düşünelim. Offf sabaha kadar konuşur…

Mustafa hocamın aklı Çeşme’de

Maça Ernst, Fink ve Toraman’dan oluşan 3 ön libero ile başlamayı hadi anlayabilirim. Deplasmandasın saldıran rakibi karşılamak lazım diyorsun ama daha 2. dakikada golü yiyorsun. Plan zaten burada patlıyor. İlk yarıda oyuncu değiştimezsin bi bakalım n’oluyor diyerek. Tamam onu da anladım ama malumunuz yaratıcı adam yok sahada haliyle de pozisyonun p’si bile yok.

Ee ikinci yarı başlıyor Mustafa Denizli’nin gol için ya da en azından pozisyon için hamlesini bekliyoruz. Yapılan değişiklik İbrahim Kaş dışarı Uğur İnceman içeri. 3 ön liberolu sistem devam değişen sadece isimler.

Buna rağmen skoru korumaya giden Fener’i tedirgin ediyorsun ama bir yere kadar çünkü sahada yaratıcılık adına birşey yapacak adamın yok. Sonraki değişikliklerin 82’de bal yapmaz Serdar ve 85’de Holosko. İş işten geçmiş son 8 dakikada 2 değişiklik ve 85’e kadar 3 ön libero!

Aklın nerelerdeydi hocam senin bu akşam? Yaz ayları geliyor Çeşme sahillerine mi uzandın? Nedir?

Bu arada bitirmeden bir lafım da Bilica’ya. Bırakın Fenerbahçe formasını giymeyi sporcu olmayı bile haketmiyor bu adam.

Havlu vakti mi?

Kadıköy’de havlu derbi vakti… İki takımın da kazanması gerekiyor. Fenerbahçe’nin şampiyonluk yürüyüşü olacaksa, maç bu maç. Beşiktaş’da umutlar sürecekse, maç bu maç. İki takımın da beraberliğe tahammülü yok. Bursaspor beraberliğe bayılır tabii.

Fenerbahçe’de Volkan – Lugano – Emre – Alex omurgasının test edileceği bir maç. Kendilerinden bekleneni yapmaları halinde Beşiktaş’ın işi çok zor. Bal yapmayan arı Beşiktaş’ın en önemli kozu Mustafa Denizli. Bu ligi, bu maçları, bu mücadeleleri çok iyi biliyor. Bu tür mucadelelerde kumar oynamayı da seviyor. Tutturdu mu da tutturuyor ama tutturamadı mı da madara oluyor.

Tribünde yerimi alıyor ve ciğerim yettiği kadar Fener’imi destekliyor olacağım. Maç bu maç!

Katalan basınında Eyjafjallajökull

“Barca’yı durduran beyaz bulut Espanyol…”

İzlanda’da patlayan yanardağ ve tüm Avrupa’yı etkisi altına alan kül bulutu, Espanyol-Barcelona beraberliğinin ardından Katalan basınındaki karikatürlere esin kaynağı olmuş. O nasıl dağ ismidir arkadaş. Eyjafjallajökull!

Bu arada daha önce Inter maçı için Pazartesi Milano’ya gideceği açıklanan Barcelona’da program değişti. İtalyan hava sahasının kapanma olasılığına karşın bugün öğleden sonra Milano’ya gidiliyor. Eğer uçuş gerçekleşmezse otobüs yolculuğu gündemde.

Edit:

Barcelona Milano’ya otobüsle gidiyor. Hatta bugün TSİ 15.30’da yola çıktılar. İlk önce 630 km Cannes’e gidiyorlar. Geceyi Fransa’da geçirecek olan kafile yarın Milano’ya hareket edecek. Cannes-Milano arası da 351 km. Yorucu yolculuğun ardından Inter karşısında bakalım nasıl bir Barcelona izleyeceğiz.

Bernabeu’nun belası

Bugünkü Real Madrid – Valencia maçı öncesi Valencia’da ön plana çıkan isim Bernabeu’da oynadığı son 5 lig maçında 4 gol atan David Villa.

Villa son Bernabeu ziyaretinde gol atamamış ve Valencia maçı 1-0 kaybetmiş. Ancak bir sezon önce 2 gol atmış ve Valencia deplasmandan 3-2’lik galibiyet çıkarmış. Ondan bir önceki sezon yine golünü atmış ve Valencia 2-1 kazanmış. 2004-2005 sezonunda ise Zaragoza formasıyla Bernabeu’da golünü atmış ama Real maçı 3-1 kazanmış.

Bugünkü maça gelirsek; Villa’nın gole en yakın isim olacağı bir gerçek ancak son haftalarda bitirici vuruş konusunda formsuz bir dönem yaşıyor. Akıl almaz, klasına yakışmayan goller kaçırıyor. Dün Espanyol sayesinde sevinen Real’in şampiyonluk hayallerine son vererek şanssızlığını kırması en büyük dileğimiz.

İyi bari farkındasınız; Manisaspor:1 Galatasaray:2

Yukarıdaki fotoğraf son haftalardaki Galatasaray’ı tarif etmek için yeterli olsa gerek. “Bu takım adamı kanser eder” diye bir laf vardır bilirsiniz. Bugün de kaçan goller sonrası saç baş yolma ve atamayana atarlar modunda izledik maçı. Tabii “bak yine son dakikada geliyor” diyerekten stres içinde bitirmeyi de ihmal etmedik.

En son 76 gün önce Denizli’den alınan 3 puan sonrası ligin en yumuşak deplasmanlarından biri olan Manisa’da bile böyle zorla kazanmak çok üzücü. Ama sezon başından beri istenilen sistem bir türlü oturtulamadı. Bunu hep söylüyoruz ve sabretmeye devam ediyoruz. Rijkaard da artık kaybedilecek bir şey yok modunda tek ön libero Topal ile kadroyu kurup “ne olacak olsun bu saatten sonra” diyor ki bence de haklı.

Maçla ilgili 2 isme dikkat çekmek istiyorum. Birincisi Baros; sakatlıktan geri dönerek bu takım için ne kadar faydalı bir adam olduğunu yeniden gösterdi. Yaptığı çapraz koşular, boşalttığı alanlar, sırtına 2 adam alıp topu ileride tutabilmesi ve devamlı dikine oynaması bu takım için o kadar önemli ki…

İkinci isim ise kaptan Arda Turan. Kendisinden ricam elma ile armutu karıştırmaması. Diyarbakır maçında kendisini protesto edenlerle kırk yılda bir Ege bölgesine gelmiş Galatasaray’ı desteklemeye gelenler aynı insanlar değil. Defalarca tribüne çağrılıyorsun ama bir afra tafra kafanı çevirip bakmıyorsun bile. Sen bu takımın kaptanısın. Buzları eritmek, camia içinde bütünlüğü sağlamak senin görevin. Evet haklısın geçen hafta yapılan protestoyu en azından yapılış biçimini haketmedin ama bu konuda herkesi bir tutma…

Ege dönüşü yarınki derbiden çıkacak sonucu bekliyoruz. Fener’in kazanıp Bursa’nın ensesine yapışmasını bekliyorum. Haftaya da bizden kıyak bekleyecekler. 2.’lik adına bizim o kıyağı yapmamız şart. Ben şampiyon olamıyorsam kimin şampiyon olacağı umrumda değil. Ligi en kötü 2. bitirmeliyiz ve önümüzdeki sezon Şampiyonlar Ligi gelirlerinden mahrum kalmamalıyız.