Alanzinho Verenzinho

4046_20090315213039449_ts-gs16

Açıkçası dünkü maçtan önce bana sorsalar;  ”Trabzon’da 1 puana razı mısın?” diye, hiç düşünmeden ever der geçerdim. Perşembe günü Hamburg’daki 10 kişilik mücadeleden sonra bugünkü maçta fiziksel olarak yorgun bir Galatasaray bekliyordum ancak beklediğim aksine bir takım vardı sahada.

Maç öncesi kadroları görünce Lincoln’ün yedek olmasını birazcık olsun anlayabildim. Bir disiplin gösteresi ve de maçın başlaması ile saldıracak olan Trabzon’u orta sahada tutabilmek için 3 defansif ortasaha. Ama bu orta sahalardan biri Mehmet Güven olunca çok da kafam almıyor bu seçimi. Trabzon‘da ise Yattara’nın eksikliğinin yanı sıra devre arasında alınan Alanzinho ilk defa ilk 11’deydi. Kendini ispatlaması ve taraftara kendini sevdirmesi için müthiş bir fırsattı. Brezilyalı da bunu iyi değerlendirdi ve maçın 7. dakikasında nefis bir gol atarak maça başladı. Golden önce ayağının altından seken topu izleyen Sabri’yi de pas geçmeyelim!

Golün gazıyla Trabzon’un 2. ve 3. gol için geleceğini düşünürken, Galatasaray’ın imdadına Avni Aker‘in ışıkları yetişti ve Trabzon’un hızını kesti. Yeniden başlayan oyunda Galatasaray 19.dakikada golü buldu. Golden önce tartışmasız faul vardı ama Baros yine de müthiş bitirdi. Hamburg’daki maçta çok daha kolayını atamayan Nonda umarım bu golü izlemiştir. İkinci yarının ilk 10 dakikasında Galatasaray iyiydi. Daha sonra Trabzon yine baskıyı kurdu, tam sağlı sollu kornerler ile gelirken, bu sefer de 61. dakika şovu denen saçma sapan balonlar hızlarını kesti. Hemen ardından kaleci defans anlaşmazlığını Arda affetmedi ve 2. golü yediler.

Sarı kartı olmasına rağmen sağa sola laf yetiştiren Baros kırmızıyı görmesin diye yerine oyuna alınan Yaser’in gereksiz hareketi ile kırmızı kart görmesi sayesinde Galatasaray 82. dakikada 10 kişi kaldı. Gerçi Baros’un yerine Lincoln’ü alıp top tutmasını sağlamak ve yüklenen Trabzon savunmasının arkasına top atmak varken Yaser denilen dünkü çocuğu oyuna alan Bülent hoca neyin peşindeydi merak ediyorum. Madem disiplin gösterisi yapacaksın o zaman kulübede bile oturtma Lincoln’ü. Bir anlayamadığım ancak olumlu yönden bakmaya çalıştığım konu da, hazır olmadığı fazla kilolarından belli olan Hasan Şaş’ı oyuna almasıydı. Bununla ilgili bakmak istediğim olumlu taraf ise Ergün ve Arif gibi isimlerin futbolu bırakmış olması, kulübede olsalar onları da oyuna alabilirdi heralde. Herneyse, 10 kişi kalan Galatasaray’ın üstüne oyunu yıkan Trabzon 85. dakikada Colman’ın nefis golü ile beraberliği yakaladı ve 2 takım puanları paylaştı.

İlk goldeki hakem hatası yüzünden bir çok Trabzonlu tepkili ancak 20. dakikadan sarı kartı bulunan Hüseyin’in arkadan Ümit’e ve Barış’a yaptığı iki faule ve bir elle top kontrolüne rağmen ikinci sarıdan kırmızıyı görmemesinin bir açıklaması var mı? Bir de Egemen efendi var. İlk yarının son dakikasında taç çizgisinin üzerinde Arda’ya salladığı bir tekme var, oturtamadı ama olacak iş değil! Son dakikalarda kanlar içinde kalmasına rağmen çıkana kadar sekerek bile koşmayan çalışan Arda’yı övmek için yeterli bir kelime var mıdır bilmiyorum.

Bu beraberliğin rakiplere yaradığını düşünenlere lafım; bu köprünün altından daha çok sular akar. Haftaya SivasBeşiktaş var. Son hafta bile tepedeki 4 takım birbiriyle oynuyor. Daha konuşmak için çok erken. Ama Trabzon’dan alınan bu 1 puan bile çok değerli.

Kayıp çocuk

picture-13

Giovanni Dos Santos

Daha sadece 19 yaşında olmasına rağmen Dünya’nın en büyük kulüplerinden biri olan Barcelona‘da oynama şansı yakaladı. Bundan daha çok kısa bir süre önce geleceğin Ronaldinhosu olarak görülüyordu. Barcelona forması ile oynadığı son maçta yaptığı hat-trick sonrası 10 milyon euro civarında bir bonservis bedeliyle Tottenham‘a transfer oldu.

Geleceğin yıldızının Tottenham’ı Premier ligde zirveye taşıması bekleniyordu. Ancak ne Tottenham ilk 4’e girebildi ne de genç Meksikalı kadroda yer bulabildi. Şimdi ise sezon sonuna kadar Championship ekiplerinden İpswich‘e kiralık olarak verilmiş.

Güneşli Barcelona günlerini bırakıp, yağmurlu ve sisli Londra’ya gitmek hiç yaramamış anlaşılan…

Bir İnönü gecesi ve soru işaretleri

2291855192_b273822c7d

Bu akşam kuzenim sağolsun bilet ayarlamış Beşiktaş – Gençler maçına gitme fırsatı bulduk. Beşiktaş futboluyla çok tat vermese de 3 golle 3 puanı aldı. Kazanan her zaman haklıdır ancak takımla ilgili birkaç soru işareti takıldı kafama.

Cisse ne işe yarar? – Maç 0-0 devam ederken Nobre gibi olmayan pozisyonda bile gol atabilecek bir adam neden oyundan çıkartılır? Hele Bobo hiç bir şey oynamazken… – Delgado taç ve kornerden atmaktan başka ne yapar? – Tello gibi etkili bir sol ayak neden sağ kanatta oynar? Adam topu soluna alana kadar defans direk basıyor… – İnönü’de yapılan anonslardan birşey anlayan var mıdır acaba? Askeri gazinodaki sesi sonuna kadar açık televizyon gibi… – Futbolcular da takımlarını muhteşem destekleyen taraftarlar kadar şampiyonluğa inanıyorlar mı acaba?

Bana herşey seni hatırlatıyor…

2207884580_eaec1778d3_o

Sabah gazetesi 2000 senesinde UEFA kupasını kazanan Galatasaray ile bu yıl Kadıköy’e  ilerleyen Galatasaray arasındaki benzerlikleri yazmış. İlginç geldi, okumayan varsa buyursun;

1999-2000 sezonunun devre arasında 5 numaralı formayı giyen Tugay, Dick Advocaat’ın çalıştırdığı G.Rangers’a transfer oldu. Bu sezon 5 numarayı sırtında taşıyan Meira, sezon ortasında Rus Zenit kulübüne transfer oldu. Zenit’i Dick Advocaat çalıştırıyor.

99-00’de Şampiyonlar Ligi grubunda Hertha Berlin’i deplasmanda 4-1 mağlup etti. Bu sezon UEFA’da grup maçında yine Hertha Berlin’i deplasmanda 1-0’lık skorla devirdi.

G.Saray Milan’ı son dakika golüyle3-2 mağlup edip UEFA’da yoluna devam etti. Bordeaux maçında skor 3-3 iken Galatasaray, Sabri’nin son dakika golüyle Fransız ekibini kupa dışına itti.

UEFA’da, 1999-2000 sezonunda 3. turda elenen takım Bologna idi. Bu sezon Galatasaray 3. turda bir başka B harfi ile başlayan takımı eledi: Bordeaux.

9 yıl önce 4. turda Alman ekibi Borussia Dortmund ile eşleşmiş ve elemişti. Bu sezon 4. turdaki rakibi yine bir Alman, Hamburg oldu ve Aslan tura yakın.

Çeyrek finalde M harfi ile başlayan rakip karşısına çıkmıştı: Mallorca Hamburg’u elediği takdirde G.Saray’ın çeyrek finalde ‘m’ harfiyle başlayan muhtemel 3 rakibi var: Marsilya, Manchester City, Metalist Kharkiv.

Final: 99-2000’de K ile başlayan Kopenhag’da oynanmıştı. Bu sezon final KADIKÖY’de.

Zidane: Dünyanın en iyisi Gerrard

zidane_gerrard

Zinedine Zidane dünyanın en iyisi olarak Kaptan‘ı gördüğünü açıkladı. Messi ve Ronaldo‘nun ondan daha fazla ilgi gördüğünü ama her takımın Gerrard gibi bir makina dairesine sahip olmasının ne kadar önemli olduğuna dikkat çekti. Zizou için en önemlisi ise Kaptan’ın kalbi:

“He has great passing ability, can tackle and scores goals, but most importantly he gives the players around him confidence and belief. You can’t learn that – players like him are just born with that presence.”

The Guardian

Tek yol Barça

2600219441_31689e32e3_o

Valencia‘nın içinde bulunduğu mali kriz malumunuz. Haziran ayında ödenmesi gereken borç miktarı 75 milyon euro. Bu parayı ödemenin tek yolu da oyuncu satmak. Takımın en gözde ismi hiç kuşkusuz David Villa. Bu haftaiçinde Arapların sahip olduğu Manchester City ile Valencia görüşmüşler, ancak anlaşma sağlanamamış. David Villa ise yaptığı açıklamada, İspanya dışında bir ülkede oynamayacağını söylemiş. Valencia’dan sonra İspanya’da oynayacağı iki kulüp var. Ya Barça ya da Real Madrid. Eto’o ile hala sözleşme yenilemeyen ve sezon sonu sağlam bir forvet alacağına kesin gözüyle bakılan Barcelona’nın sezon sonu bu transferi bitireceğini düşünüyorum. Barça forması da David Villa’ya yakışır be…