16 olmadı ama…

Real Madrid Barcelona’yı yense üst üste 16. galibiyetini alacak ve Jose Mourinho tarihe geçecekti. Ancak bu olmadı, Barca Bernabeu’dan 1-3 ile çıktı.

Buna rağmen Mourinho kulüp tarihine geçecek bir yol buldu. Real Madrid tarihinde Bernabeu’da 4 maç üst üste Barcelona’yı yenemeyen tek teknik direktör. Jose Mourinho.

Dipnotumu koyayım. Bu durum benim için dünyanın en iyi teknik direktörü olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Tek şanssızlığı dünyanın en iyi takımıyla aynı döneme denk gelmesi.

Charles ve Martha

Gün El Clasico günü ancak öncesinde Barcelona’da bulunan Santa Maria del Pi kilisesinde bir düğün var. Real Madrid taraftarı Charles ile Barcelona taraftarı Martha evleniyorlar.

Ne kadar zamandır beraberler bilemiyorum ancak 2011 yılındaki 6 kavgalı-dövüşlü El Clasico’yu da beraber izleyip ayrılmadılarsa bir daha ayrılmazlar. Yalnız günü gelince çocuk hangi takımlı olacak diye baya kapışırlar.

Beşiktaşlı dostuma göre futbol

Ben bir Beşiktaş taraftarıyım. İlk 11’i say deseler 8’i belki bulur, Quaresma, Simao, Almeida ve Ernst dışında kimin hangi mevkiide görev yaptığını ancak kopya çekerek söyleyebilen bir Beşiktaş taraftarıyım. O kadar Beşiktaş’lıyım ki gittiğim maç sayısı 10’u bulmaz, bunların yarısıda arkadaşlarım sağolsun “Fazladan bilet var sende gelsene” sözlerinin teşviki ile gittiğim Ali Sami Yen ve Şükrü Saraçoğlu’nun ev sahibi koltuklarından ibarettir.

Kaçan pozisyona küfür etmez, sinir ve stresten üst üste sigara yakmaz veya çekirdek çıtlamaz; televizyon başından yıllardır alışık olduğum spiker anlatımının eksikliğini yadırgar “Ne biçim iş lan bu..?” diye hayıflanırım.

Hangi takımlısın diye  sorulduğunda ailenin üstün futbol bilgisinin getirmiş olduğu (?!?) Beşiktaş’lı olma geleneğini sürdürmek adına bende Beşiktaş demişim. Dedeler doğma büyüme Beşiktaş’lı olmasaydı kuvvetle ihtimal farklı bir takımın yine pasif bir taraftarı olurdum…

Ama iyi bir futbol seyircisiyim, güzel futbolu görünce tabiri caiz ise ağzımın suyu akarken hele bir de haftasonu ise televizyon karşısına kurulmuş birasını açmış bir şekilde saatlerce durabilirim.

Oyunun kendisini oynamayı daha da çok severim. Haftada 3’e varan halısaha maçları, bilek boyu kar kaplamış sahada ellerde kürek ile temizleme çabaları, dondurucu soğukta eller çatlamış surat kıpkırmızı saatlerce süren çekişmeler ve üstüne maç bitiminde sırf daha isabetli ve kuvvetli şut çekebilmek için Koko’da dahil önüme gelene tek vuruş tam saha 5’e gelen kazanır oyunları, ve büyük bir iştah ile almış olduğum yepyeni Nike kramponlarımı test edeceğim ilk maçta sahada bıraktığım bir sol ayak bileği…

Bunları anlatıyorum çünkü biliyorum ki Footballove takipçilerinin %99’u benden daha fanatik bir futbol meraklısı ve takımı yenildiğinde “Bana ne lan sanki benim için oynayıp, bana milyon Euro’lar kazandırıyorlar” demeyen takipçilerin tepkisini çekmemek adına bunlara değinmek istedim.

Gel gelelim bu kadar Quaresma hayranı olan, bir şık hareketin verdiği hazzın yenilgiden dahi mühim olan benim bu sene neden bir kere dahi şu içimdeki minicik Süper Lig sevgisini öldüren sebeplere. Aslında bundan dahi bahsetmek istemiyor, şu hergün farklı kanallardan farklı kalemlerin kimin kaç sene içeride tıkılı kaldığının iddialarını sürdüren çirkin durumun nasıl Türk futbolunu “*iç” ettiğini açık açık dile getirip susmak istiyorum.

Neden bizim ülkemizde futbol sadece futbol sevgisi için oynanmadığının binlerce cevabı varken, maalesef seyir zevki yerlerde gezen, haaaaalen hakemin kararlarını saatlerce tartışıp binlerce $ kazanan fikir ishali insanları izlemekten, Avrupa batarken, komşularımızın bir kısmı iflası açıklar, diğer kısmı ise 3. Dünya Savaşının sınırlarında fink atarken benim bu güzel ülkemin içinde bulunduğu ve tüm bunları temcit pilavı gibi pişirip pişirip karşımıza sunan her şeyden nefret ediyorum.

İşte bu yüzden ben hiçbir zaman Beşiktaş’lı hissedemeyeceğim, bu yüzden Galatasaray-Fenerbahçe derbilerinden keyif alamayacağım, değil kombine sahibi olmayı herhangi bir maça bilet dahi almayı düşünemeyeceğim ve dolu dolu, kaliteli dahi olsa futbol konuşulan bir ortamda çok fazla durmak istemeyeceğim.

Güzelim bir oyunu da mahvettik ya, keşke bu mahvetmeye değecek kalitede bir ligimiz olsaydı…

Boşuna demiyorlar Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur diye, neden olsun ki…..?

V

Hafta Sonu Tv’de Futbol

9 Aralık Cuma

21:30 Hertha Berlin – Schalke (TRT HD)

10 Aralık Cumartesi

13:30 Güngören – Sakaryaspor (TRT 6) 13:30 Akhisar Belediye – Denizlispor (TRT ANADOLU) 16:30 Werder Bremen – Wolfsburg (TRT HD) 17:00 Arsenal – Everton (LİG TV 2) 19:00 Adanaspor – Konyaspor (TRT 6) 19:00 Gaziantepspor – Eskişehirspor (LİG TV) 19:00 Levante – Sevilla (NTVSPOR) 19:30 Hannover – Bayer Leverkusen (TRT HD) 20:00 Sochaux – PSG (LİG TV 2) 21:00 Betis – Valencia (NTVSPOR) 21:45 Inter – Fiorentina (EURO FUTBOL) 22:00 Marseille – Bordeaux (LİG TV 2) 23:00 Real Madrid – Barcelona (NTVSPOR)

11 Aralık Pazar

13:00 Antalyaspor – MKE Ankaragücü (LİG TV 2) 13:00 Gençlerbirliği – Orduspor (LİG TV) 13:00 Rayo – Sporting Gijon (NTVSPOR) 13:30 Kayseri Erciyes – Kasımpaşa (TRT ANADOLU) 13:30 Giresunspor – Çaykur Rizespor (TRT 1) 15:30 Sunderland – Blackburn (LİG TV 3) 16:00 Beşiktaş – İstanbul Belediye (LİG TV) 16:00 Mersin İdman Yurdu – Samsunspor (LİG TV 2) 16:00 Elazığspor – Tavşanlı Linyit (TRT ANADOLU) 16:00 Bologna – Milan (EURO FUTBOL) 16:00 Udinese – Chievo (SMART 3D) 16:30 Borussia Dortmund – Kaiserslautern (TRT HD) 17:00 Villarreal – Real Sociedad (NTVSPOR) 18:00 Stoke City – Tottenham (LİG TV 3) 18:30 Stuttgart – Bayern Münich (TRT HD) 19:00 Malaga – Osasuna (NTVSPOR) 19:00 Trabzonspor – Galatasaray (LİG TV) 19:00 Göztepe – Bucaspor (TRT ANADOLU) 22:00 Lorient – Lyon (LİG TV 3) 22:30 Espanyol – Atletico Madrid (NTVSPOR)

12 Aralık Pazartesi

18:00 Kayserispor – Karabük (LİG TV 2) 18:00 Sivasspor – Manisaspor (LİG TV 3) 20:00 Gaziantep Belediye – Kartalspor (TRT 6) 20:00 Bursaspor – Fenerbahçe (LİG TV) 21:45 Roma – Juventus (EURO FUTBOL) 22:00 Chelsea – Manchester City (LİG TV 2)