Hasan Şaş mısın?

Juventus’un 3. kalecisi Antonio Chimenti Sampdoria maçında 40 metreden yediği gol sonrası balatayı sıyırmış ve soyunma odasında masaya yumruk atarak elini kırmış. Cassano’dan yediği bu gol işin son raddesi olmuş heralde. Geçen hafta önce Siena’dan 3 yedi ardından Fulham’dan 4 ve Cassano son nokta. Buffon sakat, yedeği Manninger sakat şimdi Chimenti de sakat. Juve’nin bir sonraki mağlubiyeti için kılıf hazır…

Chimenti’nin bu hareketi bana Hasan Şaş’ı hatırlattı. 2001-2002 sezonunda kazanılan bir maç sonrası sahada arkadaşlarıyla tartışıp hırsını soyunma odasındaki cama yumruk atarak çıkarmıştı ve bileği kesilmişti. Olaylar benzer, keller benzer vs…

Balotelli’nin bittiği an

Daha önce Milan taraftarıyım diye söylenip duruyordu. Şimdi formayı da giymiş tam olmuş. Videonun başında kameralar karşısında giymek istemiyor ama daha sonra herkes gitti zannedip gizli kameraya yakalanıyor…

Şunu bir Galatasaraylı ya da Fenerbahçeli futbolcu yapsa akşam eve varamadan kadro dışı kalır heralde.

link: http://www.youtube.com/watch?v=lEnv87bPr40

4 büyük masalına son?

Bursa haftanın kapanış maçında Denizli’yi 2-1 yenerek en yakın rakibi Galatasaray ile puan farkını 5’ledi. Önümüzdeki hafta Galatasaray – Fenerbahçe maçından önce deplasmanda oynayacakları İstanbul Belediye maçını da kazanırlarsa derbinin gazını fena alabilirler. Ancak Belediye maçında yaşanacak bir puan kaybı ve arayı kapatma şansı hem Fener’e hem de Galatasaray’a gazı fena verir. Özellikle Galatasaray’ın 31. haftada Ali Sami Yen’de Bursa’yı ağırlayacak olması bir avantaj.

Gelelim bu akşamki Bursa’ya. Maça oldukça istekli ancak bir o kadar da stresli başlayan Bursa, Ozan İpek’in Rivaldovari rövaşatasıyla soyunma odasına moralli gitti. İkinci yarıda Sercan’ın golüyle herşey bitti derken Denizli durumu 2-1 yapıp Bursa’nın maç başındaki stresini yeniden ortaya çıkardı. Denizli’nin gücü bu stresi gole çevirmeye yetmedi ama özellikle 87. dakikada Ivankov yaptığı net bir penaltı var. Şampiyonluğa giden 3 büyüklerden birinin maçında bu pozisyon olsaydı ne yaygara kopardı şimdi belli değil ama İstanbul saltanatına son vermek herkese sempatik geliyor. Yanlış anlaşılmasın o herkese ben de dahilim. Muhtemel bir Bursaspor şampiyonluğu sonrası Türk futbolunda bir şeylerin değişebileceğine inanıyorum.

Ligin bitmesine 8 hafta var. Evet Bursa çok avatajlı, Atatürk stadından İstanbul’a inceden şampiyonluk sesleri gelmeye başladı ama bu köprünün altından daha çok sular akar. Dediğim gibi 31. haftada Ali Sami Yen var, ligin son haftası Bursa’ya gidecek olan Beşiktaş var ve en önemlisi son haftalar yaklaştıkça iyiden iyiye kendini hissetirecek olan şampiyonluk stresi-baskısı var…

Bireysel hata ve teknik ekip formsuzluğu

Son haftaların en zevkli ve Turkcell Süper Ligin standart kalitesinin üzerinde bir maç izledik bugün.

Maçın ilk 10 dakikasında net gol pozisyonlarını harcayan Galatasaray, Emre Güngör’ün yaptığı hata sonrası kalesinde golü gördü. Emre’yi yaptığı bu hata yüzünden asmamak gerek. O pozisyonda hem Neill’in o pası Emre’ye vermemesi gerekirdi hem de Emre bütün maç çok önemli müdahalelerde bulundu. O hatadan bir kaç dakika önce 2’ye 1 yakalandığı bir pozisyonu hatırlatırım ki maç içinde bunlar çok oldu.

Golün ardından maç çok gitti geldi. Galatasaray maçı çevirebilecek pozisyonları Trabzon ise farkı arttırabilecek pozisyonları yakaladı. İki taraf da cömert davrandı ve ilgin ilk yarısındaki gibi gol festivali olabilecek bir maç 1-0’da kilitlendi.

Açıkcası ben bu yenilgiyi sadece sahada net golleri kaçıran Galatasaraylı futbolculara değil biraz da Rijkaard-Neeskens ikilisinin bu akşamki formsuzluğuna bağlıyorum. Barış’a bütün maç tahamül edip Elano’yu çıkarmaları, bütün maç kornerler dahil adam gibi 1 adet orta yapamayan Caner’e ikazda bulunmamaları ya da Balta’yla değiştirmemeleri ve daha maçın 3. dakikasında futbol dışında şeylerle uğraşacağını belli eden Keita’yı çıkarmamaları sayabileceğim ve benim dikkati çeken bazı noktalar.

Tüm bunlara rağmen maçın hakkı en kötü beraberlikti. Maçın yıldızı Trabzonspor kalecisi Onur. Yarın Bursaspor puan farkını 5’lemek için Denizli karşısına çıkıyor. Şampiyonluk şarkıları yavaş yavaş İstanbul’dan duyulmaya başlanabilir…

Bol şans Becks

“Kırmızı siyah forman seni bekliyor” – Milan taraftarından geçen hafta sakatlanan Beckham’a…

Bu pankart bugün Milan adına San Siro’daki en güzel şeydi diyebiliriz. Milan dün Inter’in Palermo’ya takılmasından sonra liderlik için çıktığı maçta Napoli ile 1-1 berabere kaldı. Oyuna baktığımız zaman 1-1 bile iyi sonuç aslında. Napoli’nin çok daha fazla gol pozisyonu var. Pato maçın başında yine sakatlanıp çıkınca Milan sadece Ronaldinho’ya kaldı. Bugün de Dinho’nun doğumgünüydü kendisine enfes bir hediye vermek tabii isterdi ama olmadı.

Altın tepside sunulan liderliği reddetmek her yerde moda anlaşılan… Takibe devam.

Rahat mı böyle?

Rafa Benitez’in artık maçı izleyen biz taraftarlardan hiçbir farkı kalmadı. Liverpool’un Manchester United’a 2-1 yenildiği maçta da oyuna müdahale etmektense Old Trafford’ın rahat koltuklarında keyif yapmayı tercih etti. Keyif yaparken bari Alex Ferguson’dan biraz ders alsaydı diyeceğim ama onu da yaptığını zannetmiyorum. Sezon sonunda gideceğini biliyor pek de sallamıyor sahada olup biteni.

Torres atmış beklenmedik şekilde öne geçmişin, ilk yarı Mascherano’nun embesilliği yüzünden beraberlikle sonuçlanmış ama bahane değil zaten hiç bir şey oynamıyorsun. İkinci yarıda yap bir hocalık da marifeti görelim ama yok…

Gerrard belki vurur da gol olur, Torres alır gider de gol olur diye kenarda bekle bekle nereye kadar? Aston Villa eksik maçını kazanırsa lig sıralamasında yedinciliğe kadar…