La Liga&Serie A&La Liga

Dün akşam maç izlemekten hakikaten yoruldum. Saat 21.00’de başlayan Hercules-Real Madrid maçı, onun devresi olurken Milano’da başlayan Milan-Juve derbisi ve o devam edip Hercules-Real Madrid maçı biterken başlayan Barcelona-Sevilla maçı… Kanal değiştirmekten bir oraya bir buraya gitmekten başım döndü resmen. Bir de üstüne üstelik 3 maç da birbirinden muhteşemdi.

Real, Hercules deplasmanında Trezeguet’nin golüyle 1-0 yenik duruma düşmesine rağmen 2. yarıda maçı çevirdi. Mourinho soyunma odasında ne fırça attıysa Real 2. yarı Play Station gibiydi. Büyük top oynadılar. Hercules’in nefesi yetmedi. Dayanamadılar kesilip gittiler. Gollerin biri Di Maria‘dan ikisi Ronaldo’dan geldi. Ronaldo’nun ilk golünde Marcelo’nun soldan nefis girişi var. Marcelo’daki gelişim acayip. Çok güçlendi. Her pozisyonda ayakta kalıyor. Ronaldo’nun ikinci golünde ise çok eleştirilen Benzema al da dedi resmen. Bu maçtan sonra biraz olsun rahatlama gelir Fransız’a.

Milano’da ise topu oynayan, golleri kaçıran, oyuna hükmeden Milan’dı ama kazanan 1-2’lik skorla Juventus oldu. Juve resmen 2 kere geldi 2 tane attı. İlk gol 24’de Quagliarella’nın kafasıyla geldi. Golün ardından Milan yüklendi de yüklendi, dünyaları kaçırdı ama Juve 65’de yine bir geldi ve bu sefer de kaptan Del Piero ile skoru 0-2 yaptı. Milan 2 farka rağmen de durmadı. 81’de Ibra ile golü buldu ama eşitliği bir türlü yakalayamadı. Derbi tam Serie A derbisiydi. Neredeyse yapılan bütün oyuncu değişiklikleri sakatlıklardan dolayıydı. Kütür kütür maç oldu. Hakemin de buna katkısı büyüktü. Gerçi Milan tribünleri hakemden pek memnun kalmadı. Haksız da değillerdi hani. Bu arada Milan’da Robinho filan hikaye Ronaldinho’yu çok aradılar. Inzaghi ve Seedorf’la maçı çevirme çabaları da artık bayatladı. Bu yaştan sonra gitmiyor ayaklar.

Barcelona ise bildiğimiz gibiydi aslında. Milan-Juve maçını izlerken Barca maçı başlamış mı diye kanalı değiştirdim karşıma Messi’nin sevinci çıktı. 2 dakika kaçırmaya gelmiyor adamlar hemen çakıyorlar. Artık Guardiola’nın bu futbolcuları hafta içi topsuz bıraktığına inanmaya başladım. Bu nasıl zevkle, iştahla top oynama aşkıdır? Herneyse maça dönecek olursak ilk golün ardından yine devam eden tiki taka Barcelona atakları ve Villa’nın solla attığı muhteşem gol. İlk yarı tam bitmek üzereyken 10 kişi kalan Sevilla. İkinci yarının başında Dani Alves fırsatçılığıyla gelen 3. gol. Ardından Xavi, Puyol ve Pedro gibi yıldızları kenara alan Guardiola. Messi’nin klasik orta sahadan akışı ve 4. gol. Sonrasında ise kapanışa yakışır şekilde Busquets ile başlayıp Messi ile devam eden ardından yine Busquets ile buluşan Villa’nın bitirdiği 5. gol.

Pazartesi El Clasico

El Clasico’nun oynanmasına daha 1 ay var ancak ne gün oynanacağı şimdiden tartışma konusu.

27 Kasım hafta sonu oynanması gereken derbi büyük olasılıkla Pazartesi günü oynanacak çünkü Pazar günü Katalunya’da seçimler var. Cumartesi de oynanamıyor çünkü önceki hafta içi Çarşamba günü Barcelona Panathinaikos deplasmanına gidiyor, Real ise Salı günü Ajax’la karşılaşıyor. Bu durumda Barcelona açısından haksız bir durum ortaya çıkıyor.

Bu sezonla birlikte başlayan Pazartesi günü La Liga maçları tek çözüm gibi. Tabii yayıncı kuruluş da bunu çok istemiyor. Ancak başka çözüm yok. Şimdilik gözüken El Clasico 29 Kasım Pazartesi günü oynanacak.

Aslına bakarsanız bu bizim içinde iyi olur çünkü o hafta sonu Galatasaray – Beşiktaş derbisi var. El Clasico Pazartesi oynanırsa iki maçın aynı güne aynı saate denk gelme şansı sıfıra iner. Tabii bizim federasyon bir cinslik yapıp derbiyi Pazartesi oynatmazsa…

Büyük başkan n’aptın sen ya?

İspanyol magazin dergisi İnterviu, Barcelona eski başkanı Laporta‘nın 2008 yılında bir dedektiflik bürosuyla anlaşarak Ronaldinho, Deco, Eto’o, Pique ve Rijkaard’ı takip ettirdiğini iddia ediyor.

İddiaya göre takip her türlü. Özel e-maillere kadar herşey Laporta’ya ulaştırılmış, futbolcular tek tek takip ettirilmiş ve bunun için Barcelona’ya 600.000 euroluk fatura kesilmiş.

Yeni başkan Sandro Rosell de Laporta’ya ayar zaten. Kulübün önceki dönemlerdeki harcamalarını mercek altına aldılar. Laporta’ya dava açmanın hesabını yapıyorlar hatta genel kuruldan yetkiyi aldılar. Laporta ise herşey Barcelona içindi diyerek iddiaları reddediyor.

Ancak şöyle bir durum da var. Laporta’nın Rosell’in eşini de takip ettirdiği iddia ediliyor. Rosell’in Laporta’nın üzerine bu kadar gitmesinin sebebi bu da olabilir.

Laporta döneminde gelen kupalar, büyük başarılar ama meğerse ne işler dönüyormuş… E futbol asla sadece futbol değildir demişlerdi zamanında.

Başınızda Felix Magath varken partilemek?

Bundeliga’da büyük hayal kırıklığı yaşayan Schalke’de bu hafta bir başka kriz daha var. Bild’in iddiasına göre hafta sonu oynanan ve berabere biten Franfurt maçından sonra Manuel Neuer, Klaas-Jan Huntelaar, Jermaine Jones ve Lukas Schmitz gece geç saatlere kadar eğlenmişler.

Olay hakkında açıklama yapan Magath böyle birşeyden haberi olmadığını ama ertesi gün herkesin saatinde antremanda olduğunu söylemiş.

Yönetim işin üzerinde hatta bu isimlerin kadro dışı bırakılacağı konuşuluyor ancak takımın şu anda ki en formda oyuncusu Huntelaar’sız da kalırlarsa işleri iş. Raul bekleneni veremiyor. Kuranyi aranıyor. 9 maçta 1 galibiyet 5 mağlubiyet 3 beraberlik var. Sıkıntı var!

Bu arada takımın başında Magath gibi disiplin kelimesinin sözlük anlamı bir hoca varken partileyen arkadaşlarda da iyi döt varmış.

Roy Hodgson’dan Rijkaard’a gider

“Rijkaard Galatasaray’dan daha yeni kovuldu. Kovulduğuna göre mükemmel bir hoca olmalı! Rijkaard’ın ismini menajerler çıkarıyor. Spekülasyondan başka birşey değil.”

Yerine Rijkaard’ın geleceği konuşulan Hodgson daha fazla dayanamamış patlamış da ağzını topla derler adama. Bugün Blackburn’ü yen spekülasyonları biraz olsun bitir.